İki elim mızrak, iki göğsüm siper!

Aylin Aslım yeni albümü "Canını Seven Kaçsın"da sistemi karşısına alıyor. Sözünü sakınmıyor. Çünkü değişimin iradesinin yerini kabullenme ve hareketsizliğin almasına kızgın, buna bileniyor. Yine de para, güç ve iktidar sevdalılarının umudun gücünü hafife aldıklarını düşünüyor. İşte o yüzden de susmaya hiç niyeti yok!

İki elim mızrak, iki göğsüm siper!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.07.2009 - 12:36

Aylin Aslım dört yıllık aradan sonra “Canını Seven Kaçsın” albümüyle döndü. Rock, progressive ve indie punk ağırlıklı yeni albümünün prodüktörlüğünü Sarp Özdemiroğlu yapmış. Söz ve müzikler ona ait. Şarkıların ruhunu vermesinde de ona gitarist Övünç Dan yoldaşlık etmiş. “Canını Seven Kaçsın” muhalif bir albüm. Sistemin çarkına çomak sokuyor. Bunu da samimiyetine inandırarak yapıyor. Melodiler daha sade, daha anlaşılır. Az sözle çok şey anlatmanın kapısını aralıyor. Vokalleri ise yine yırtıcı ama fazlasıyla dinlenebilir.

- Albümleriniz arasında epey ara var. Bu albümle de önceki “Gülyabani” arası dört yıl. Zamanla bir probleminiz mi var?

- Biraz yavaş yazıyorum, bunu kabullendim. Demlenme süreci uzun sürüyor. Elbette herkesin çalışma metodu farklı. Benim ihtiyaç duyduğum çalışma ortamım az insanla temas edip, izole yaşamakla başlıyor. Konserler devam ederken bunu yapamıyorum. Bir kelime ile bir ay geçirebiliyorum. Yani “oldu” demek için zaman gerekli.

- “Canını Seven Kaçsın”ın oluşum sürecinde nelerden beslendiniz?

- Hassasiyet duyduğum konular değişmiyor. Aşk, müzik için iyi bir yakıt ama yeterli değil. Hayatın içinde başka şeyler de var. Çünkü her şey insana dokunabilir. Mutluluğu yaşarız, acıyı paylaşırız. Paylaşmak istediklerimizi yazdığımız için şarkılar karanlık olur. Hem şarkılarım benim için çok mahrem. Onları birilerine ilk kez dinletirken çok utanıyorum. Bu anlayışı kırmam da epey zamanımı aldı.

 

Şimdi daha hırçınım...

- Amansız bir muhalif gibi görünüyorsunuz. Hırçın, bıçkın, tehditkâr. Bu kadar öfkeyi nasıl biriktirebildiniz?

- Belli bir yaşa kadar muhalifliğim bakiydi ama bu kadar hırçın değildim. Hayatım da hep zorlaştı, kolaylaşmadı. Yaşım ilerledikçe nelerin değişemeyeceğini daha iyi gördüm. Bu beni biledi, daha öfkeli yaptı. 80 sonrası ayyuka çıkan ahlaki çöküş, paraya ve güce tapma alışkanlığı bizim kuşağı çok yordu. “Ya ez ya da ezil” düzeni çok vahşice. Bu yüzden albümün adı bir gönderme; “Canını Seven Kaçsın”. Bir de her şeyi Batı’yla ölçmek kadar sorumsuzca bir şey yok. Medeniyeti Batı ve Amerika üzerinden tanımlamayı riyakârca buluyorum.

- “Sen mi” parçanızda “Kimsenin altına yatmadan, üstüne basmadan gel” diyorsunuz.

- Bu sisteme tiksintim. Çünkü bu kuralı kabul etmediğim zaman oyun dışı kalmaktan çok bıktım. Buna karşı duranlar yok ediliyor. Yaptığın iş değil, kimi tanıdığın önemli. Bu yüzden bu albümde içimdekileri kusuyorum, zehrimi atıyorum. Bu albümü tam bağımsız bir şekilde göğsümüzü siper ederek yayımlayabildiğimiz için de hiçbir çekincem yok.

- Hiç mi umut yok?

- Dünyaya ve hayata karanlık taraftan bakmıyoruz, baktığımızdan karanlık bir dünya var. Ama karanlığı tercih eden ondan beslenen güçler, insan iradesini hafife alıyor. Çünkü insanlar inanırsa çok şey değişir. Matematik formüller ve hesapların irade karşısında tutmayacağını biliyorum. İşte bu sapmalar umut kapımız.

 

Söyleyecek sözlerim var...

- Peki bu albümde müzikal olarak neler değişti?

- Elektronik müzikten rock müziğe dönmemin birçok sebebi var. Bir kere sahnede canlı, akustik bir müzik gerekli. Elektronik müzik dans ve ectasy kültüründen öteye geçemiyor, yalnızca atmosfer yaratıyor. Benim için ise şarkı yazarlığı büyük bir hedefti. Bir hikâyem, derdim olsun, bir iz bıraksın istiyordum. Daha az sözle daha çok şey, basit melodilerle güçlü müzik yapabilmenin peşine düştüm.

- Sadeliğe ulaşmak tecrübe gerektirir. Grunge için üç akor bir çığlık derler.

- Dinleyici ile organik bir bağ kurmak ancak böyle mümkün. Kelime oyunları, anlamı muğlak cümleler pek çok zaman mesaj vermekten uzaklaşır, yorar. Derdi hissedilir ve öz anlatmanın yolu da hissetmek ve tecrübe.

Bizdeki sorun kalabalık görünme kaygısı. Bunu hayatımızın her alanında yaşamayı seviyoruz. Başka bir dünyanın fenomenleri bunlar ama alıştırıldık, kabullendirildik. Şimdi gerçekleri yeniden keşfetmeye çalışıyoruz.

- Akustik bir albüm ya da canlı kayıt yapmayı düşünüyor musunuz?

- Evet ama zamanı var. Çünkü akustik kayıtlar ciddi düzenlemeler ve emek istiyor. Şimdi önceliğim yeni albümümü insanlara ulaştırmak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler