‘İnternetime ‘F’ harfini yazın onun adı çıkar

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı’nın intiharına neden olan iddianameyi hazırlayan savcı Ferhat Sarıkaya gözaltında. Enver Arpalı ailesi de 2005’ten beri Sarıkaya’nın yargı önüne çıkarılmasını bekliyor. Arpalı’nın kardeşi mimar Dursun Arpalı, “Geç gelen adalet, adalet değildir” derken, gözyaşlarına hakim olamıyor. “Biz onunla iki arkadaş gibiydik” diyen Arpalı, yıllardır küllenmeyen acısını şöyle tarif ediyor: “İnanın bu zannedildiği gibi kolay değildir. Yaradır bu yara... Geçmeyen bir yaradır. ”

Önce itiraf geldi

Van’da 2005’te özel yetkili savcı olarak görev yapan Sarıkaya, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından savcılığa giderek itirafçı olmuştu. Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) o dönemde Sarıkaya’yı açığa almıştı. Sarıkaya, YYÜ Tıp Fakültesi’ne 25 milyon dolarlık tıbbi malzeme alımında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla iddianame hazırlarken, cemaatin yönlendirmesiyle hareket ettiğini de itiraf etmişti. Enver Arpalı, 13 Kasım 2005’te cezaevinde intihar etti. O dosyada Rektör Prof. Yücel Aşkın aralarında bulunduğu 10 kişi yargılandı. Yıllarca süren dava 5 Haziran’da beraatle sonuçlandı. Soruşturmayı yürüten savcı Sarıkaya’nın gözaltına alınması üzerine, Arpalı’nın kardeşi 69 yaşındaki Dursun Arpalı ile konuştuk.

Arpalı’nın acısı ilk günkü gibi: “Abim FETÖ’nün şehit ettiği ilk isimdir. Ben bu adamın (Sarıkaya) tam olarak itirafçı olduğuna da inanmıyorum. FETÖ ile baştan beri ilişkisi vardı. FETÖ’nün siyasi ayağıyla da ilişkisi olduğuna inanıyorum. Siyasi ayak olmasa bu kadar at oynatamazlar. Ben bu adamın gözaltına alındığını televizyonda alt yazıda gördüm. Her gün, akşama kadar internette gelişmeleri takip ediyorum. Benim telefonumda, bilgisayarımda f yazın Ferhat Sarıkaya çıkar. Bu savcı müsveddesinin sonuna kadar cezasını çekmesini istiyorum.”

Enver Arpalı, ziyaretine gelen eşi ve kızıyla birlikte bu fotoğrafı çektirmişti.

Doğruluk timsaliydi

Abisinin örnek bir insan olduğunu belirten Arpalı, “Abim doğruluk timsali bir insandı” diyor ve ekliyor: “Kalbinde iyilikten başka hiçbir şey yoktu. Van’da önünüze gelene sorun size söylesinler. Kelepçe vurup, mahkemeye çıkaracaklar diye intihar etti. İşyerine onu ziyarete gidemezdim. Benim işyerimden bir çöp aldırmazdı elemanlarına. Defalarca savcıya dilekçe verdi, suçsuz olduğunu yazdı. 200, 300 yıl ceza istiyordu savcı, kimse bir saat bile ceza yemedi... Abim katılmadığı ihaleye fesat karıştırdığı iddiasıyla içeri atıldı. Kooperatiften alınmış bir evi vardı. Cezaevinden yazılar gönderirdi bana, evi nasıl aldığını anlatırdı. ‘Sen çalışıyorsun, eşin öğretmen. Bir evin var. Sana bu evi kim sorar, merak etme’ derdim... Evliydi, bir oğlu, bir kızı vardı. Çocukları okudu. Şimdi çok şükür ikisi de akademisyen.”

Geçmeyen yara

“Ne olursa ölene oluyor. Kalanlara hayat devam ediyor” diyen Arpalı, “Biz abimle arkadaş gibiydik. Çok büyük sıkıntılar çektik. Her yerde kıtlık vardı ama bizde hiçbir şey yoktu. 8 kardeşiz. Van’da doğduk. Ben Ankara’da okudum. O Kırıkkale’de, Diyarbakır’da okudu... Bundan sonra merakla bekliyoruz. Adalet hakkıyla tecelli etsin. O adamın iddianamesini nasıl hazırlayacaklar, nasıl yargılacaklar? İnanın bu iş zannedildiği gibi kolay değildir. Bu geçmeyen bir yaradır. Haklarını helal etsinler deniyor. Sen can almışsın. Bu canın hakkı sana nasıl helal olur? O kadar muhtaçsa, biz bakardık ona, durumumuz iyidir şimdi. Keşke dürüst olsaydı, insan olsaydı... Şu anda çok duyguluyum... Sonra ararsanız yine görüşürüz” diyor.