İsrail ile ilişkiler sütliman mı?

Türkiye ile İsrail arasındaki donmuş ilişkiler Suriye'deki rejim değişikliğinden sonra bambaşka bir boyuta taşınabilir.

İsrail ile ilişkiler sütliman mı?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.04.2012 - 11:46

31 Mayıs 2010 tarihinde 9 Türk vatandaşının ölmesiyle sonuçlanan Mavi Marmara krizinden bu yana Türkiye ile İsrail ilişkileri askıda. Türkiye İsrail'den resmi özür ve tazminat talep ediyor. Kapalı kapılar ardında defalarca özür dileyeceği mesajı veren İsrail ise henüz bu konuda herhangi bir adım atmadı. Şu anda iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler her iki ülkenin de büyükelçilerini çekmiş olması nedeniyle ikinci katip düzeyinde yürüyor. Tüm bunlar böylesine büyük bir krizden sonra beklenen bir durumdu. Ancak beklenmeyen bir durum var, o da; Türk hükümetinin son dönemde İsrail'e yönelik izlediği sessiz ve temkinli politika.

Bundan bir yıl kadar önce her fırsatta İsrail'i hedef tahtasına koyan Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın ağzından İsrail'le ilgili olumsuz tek laf çıkmıyor. Daha doğrusu İsrail'den hiç söz açılmıyor. Oysa Ortadoğu'da değişim sancıları yaşanırken bölgedeki önemli aktörlerden biri de İsrail. Ayrıca bu ülke bölgede yaşanan değişikliği büyük bir dikkat ve kaygı içinde izliyor. Ankara'nın tutumunun bir nedeni zaten ateş altındaki Ortadoğu'da başını ağrıtacak bir mesele daha çıkmasını istememesi olabilir. Ya da ABD ile oldukça yakın bir politika izleyen Türkiye, Washington'un büyük önem verdiği müttefiki İsrail ile kavga ederek bu uyumu bozmak istemiyordur. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun komşularla “sıfır sorun” politikası boş bir ümit haline geldikten sonra bir husumet daha yaşamak akıllıca değil gibi duruyor.

Öte yandan bu temkinli politikaya İsrail tarafı da uyum sağlamış gibi. Türkiye'nin ya da ABD'nin Suriye politikasını abartılı bir biçimde alkışlamasa da İsrail, İran-Suriye ittifakının çatırdamasının önünü açacak her olasılıktan memnun. Suriye'de bir rejim değişikliği olursa iktidara kimin geçeceği ve bunun Mısır'daki iktidarla nasıl ilişkiler içinde olacağı İsrail için son derece önemli olacaktır. İsrail'in işgal ettiği Golan Tepeleri'nin geleceği ve Mısır'la olan anlaşmalar da gündeme gelecek doğal olarak. İsrail'de bazı çevreler Suriye lideri Beşşar Esad'ın “en azından bildiğimiz düşman” yaklaşımıyla hemen devrilmesini istemiyor da olabilir. Ancak İran'ın bölgedeki gücünü orta vadede zayıflatacağı gerçeği ve Suriye'deki rejimin uluslararası alanda lanetlenmesi İsrail'in bu politikaya çok da bağlanmayacağını gösteriyor. Hatta ABD'de Musevi topluluğu içinde muhafazakar kanata yakın ve Suriye'ye ABD'nin müdahalesini açıkça isteyen isimler de var. Buna bir örnek ABD'nin eski Türkiye büyükelçisi Morton Abramowitz. Abramowitz The National Interest dergisinde yazdığı bir makalede ABD'nin Suriye'ye askeri bir müdahalede bulunmasının ve bölge dinamiklerini şekillendirmesinin faydaları olduğunu savunmuştu. Büyükelçiye göre bölgedeki önemli müttefiğini yitiren bir İran nükleer programına son vermek zorunda kalabilir hatta bu saldırı İran'da bir rejim değişikliğine bile neden olabilir.

İsrail'in bu noktada yanı başında bir cephe açılmasına çok olumlu bakmayacağını tahmin ediyorum. Ancak İran'ı ezeli bir tehdit olarak gören İsrail olası bir Suriye saldırısını kullanarak silahlarını Tahran'a çevirebilir. Bunun sonuçlarından en ciddi ve doğrudan biçimde etkilenecek olan ülke Türkiye'dir. Bölgedeki asıl iktidar kavgasının Esad'ın ardından başlayacağı unutulmamalı. Bu süreçte dondurucuya girmiş Türkiye ile İsrail ilişkileri de bayağı ısınacak gibi duruyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler