'Karikatür küçüldükçe demokrasi de küçülür'
Yunus Nadi Ödülleri'nin Karikatür dalında bu yıl kürsüye üçüncü kez çıkan çizer Demirci, “Politik kirliliğe katkısı olan o kadar çok siyasetçi var ki, onların yüzlerini çizmek artık bir anlam ifade etmiyor. Örneğin çocuk istismarına sahip çıkan bir bakanla, onu mecliste aklamaya çalışanların yüz ifadeleri ve ruhları aynı. Birisini simgesel olarak çizdiğinizde, hepsini çizmiş olursunuz” diyor.
Çizer Hicabi Demirci'yle karikatür ve kazandığı ödül üzerine söyleştik.
- Türkiye'de siyasal eleştiri yapmanın sorumluluğu giderek artan bir zekâyla ve yükle mizahçıların ve çizerlerin sırtına biner oldu. Davalar açılıyor, kapaklar haber bültenlerine konu oluyor. Bu durum karşısında kendini nasıl konumlandırıyorsun? Daha mı özgürsün? Yoksa…
- Sanırım, Türkiye’de sadece mizah yapmanın bir bedeli yok. Haberin gerçeğine ulaşmaya çalıştığınızda da mevcut düzen sizi yıpratıp ceza vermek için elinden geleni yapıyor. Mizahın ve gazetelerin tek bir amacı var veya olması gerekir; gerçeğe ulaşmak. Gerçek bilgiye ulaşmak isteyen herkes, bu topraklarda her zaman bedel ödedi. Karikatürlerimde politik figürleri değil ama onların iç dünyaların çizdiğim için daha geniş bir manevra alanım olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen politik aktörler, çizdiklerimde kendi yüzlerini görmeyince “bu ben değilim” rahatlığı yaşıyor. Politik kirliliğe katkısı olan o kadar çok siyasetçi var ki onların yüzünü çizmek artık bir anlam ifade etmiyor. Örneğin, çocuk istismarına sahip çıkan bir bakanla onu mecliste aklamaya çalışanların yüz ifadesi ve ruhu aynı. Birisini simgesel olarak çizdiğinizde, hepsini çizmiş olursunuz.
'POLİTİKACILARA MİZAH EĞİTİMİ VERİLMELİ'
- Uluslararası yarışmalara katılan işleri takip ediyorsundur, çizgili dünya gündemini nasıl yorumluyorsun? Ortak kaygılar mı var?
- Sanırım karikatürcüler sadece yarışma boyutunda değil, gündelik olaylarda sosyal medyanın imkânlarından yararlanarak karikatürün hızlı refleks verme özelliğini çok iyi kullanıyor. Kendi topraklarımızda yaşanan Aylan bebek dramı, bütün uluslararası çizerlerin ortak acısı oldu ve olmaya devam ediyor. Yeryüzündeki tüm karikatürcülerin mazlumun yanında olmak gibi ortak bir derdi var: Karikatürcülerin her çizgisi yeryüzündeki tüm çocukların daha mutlu, güvenli, eğitimli bir dünyada yaşaması için. Karikatür, toplumun vicdanı çünkü.
- Mizah eğitimi verilmeli mi? Öyle ise kimlere, nasıl bir yöntem izlenmeli? Bu soruya ironiyle de yanıt verebilirseniz ne güzel olur.
- Hiç kuşkusuz, ilk önce politikacılara verilmeli. Zaman kaybetmeyi göze alıyorsanız tabii... Ama ben tercihimi gençlerden yana kullanmak isterim. Desen Yayınları'ndan çıkan Çizgili Dünya isimli karikatür kitabım aracılığıyla birçok okulda, “karikatürde görsel okuma” etkinlikleri yapıyorum. Görsel okuma yöntemini, yazılı mizaha alıştırılmış gençler üzerinde, kendi hayal dünyalarını ve bilgilerini sınamaları açısından son derece yararlı buluyorum.
'ESERİMDE HUKUK ADAMLARININ TRAJEDİSİNİ ANLATTIM'
- Aldığın ödülün senin için anlamı ne?
- Yunus Nadi Ödülü'nü üçüncü kez kazanmanın onurunu yaşadığımı belirtmeliyim. Kurumsal olan bu ödülün, çağdaş uygarlığa giden yolun fikir, sanat, kültür, bilim yolu olduğunu savunan Cumhuriyet gazetesinin bu yoldaki çabaları olarak görüyorum... Karikatürümde, kendi bireysel özgürlüklerini, kamu yararı için çalışmayı ilke edinmiş, basın özgürlüğünden daha önemli olduğunu düşünen sözde hukuk adamlarının trajedisini anlatmaya çalıştım.
- Gözlem kaynakların, rutin bir çalışma pratiğin var mı?
- Bütün sanatçıların en önemli özelliği empati yapabilmesi. Empati yapmak, erdemli insan olmaya ait bütün değerlerimizin sınırlarını genişletir. Bu duygumu kaybetmemeye çalışıyorum.
- Dünya mizah tarihinde “ustam” dediğin yerli, yabancı isimler var mı, neden?
- Turhan Selçuk ustamı, bu topraklarda yetişmiş ve modern Türk karikatürün en önemli temsilcisi olarak görüyorum. Türk karikatürünün destanıdır o. Yabancı çizer olarak ise İranlı büyük usta Kambiz Derambakhsh’ın önünde saygıyla eğiliyorum. Az çizgiyle çok şey söylemenin zirvesinde olmak, her sanatçının ulaşmak istediği yer.
- Unutamadığın çizgiler veya durumlar oldu mu kariyerinde?
Ulusal ve uluslararası düzeyde 74 ödül sahibiyim ama en büyük ödül, çizgilerimin genç kuşaklarla buluşması. Zamana direnen her karikatürümün gençlerle buluşma şansını arttırdığını düşünüyorum.
'SOSYAL MEDYADA ÜRETİLEN MİZAHI ÇOK ÖNEMSİYORUM'
- Birinci sayfa çizerliği veya günlük gazete çizerliği hakkında ne düşünüyorsun?
- Her gün kaliteden ödün vermeden çizmenin yıpratıcı olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, iktidarla uzlaşmayı tercih eden birçok gazetenin çareyi karikatür köşesini kaldırmakta bulduğunu ya da karikatürü pul ölçülerinde bastığını görüyoruz. Karikatür ne kadar küçülürse demokrasi de o kadar küçülür.
- Sosyal medyadaki bilgi ve görsel akışının getirdiği aşırı yüklenme, çalışma düzenini nasıl etkiliyor?
Güvenilir kaynaklara yönelmenin bu yüklemeyi azaltacağını düşünüyorum. Sosyal medyada üretilen mizahı çok önemsiyorum. Çizgiyi kullanma becerisi olmayan ama mizah zekâsı üst düzeyde olan kişilerin çarpıcı ürünler ortaya koymasının, demokrasiye ve hoşgörüye katkı sağladığını düşünüyorum. Bu durum kalitenin sınırlarını da belirliyor ve hepimizi daha etkili kurgu arayışlarına yönlendiriyor.
- Mesleğin için belirli ilkelerin var mı? Bu çalışma pratiğinde de belli ahlaki kaygılar güdülmeli mi? Örneğin, Charlie Hebdo dergisinin duruşunu nasıl değerlendiriyorsun?
- Hiç kuskusuz ilkelerden yoksun hiç bir meslek başarıya ulaşamaz. Ahlaki kaygılarla kastedilen, otosansür ise bunu yapan çizerlere hoşgörüyle bakabilmeliyiz ama bunun tam tersinin de geçerli olduğunu düşünüyorum. Sizin çizmediğiniz bir konuyu bir başka meslektaşınız ele almış ve sırf bu yüzden cezalandırılmışsa bütün varlığımızla bunun karşısında durmalıyız. Fikirlerin özgürce dolaşması, tutsak yaşamamamızın ön koşulu ve vazgeçilmez bir parçası.
- Eklemek istediğin özel bir mesaj var mı?
- Öncelikle karikatürümü ödüle layık gören jüri üyelerine teşekkürlerimi iletmek isterim. Belirtmeliyim ki çağdaş olduğunu iddia eden toplumlar, var olan demokrasi standardını korumak istiyorsa kendisine ait olmayan toprakların demokrasisi için ürettiğini iddia ettiği ve sattığı silahlardan vazgeçmeli. Terör, ilk olarak kendi varlığını tehdit eden demokrasinin ve refahın peşine düşer.
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği