Katliam meydanı Gökçek'in 'zevkine' emanet

Başkenti yönetenler Gar Meydanı’nın tarihine Ankara katliamını “yazmaya” direniyor...

Yayınlanma: 25.10.2015 - 11:13
Abone Ol google-news

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Resmi” tarih ne derse desin; tarih biraz da kentlerin meydanlarından okunur, meydanlarda tarih yazılır. Oysa, başkenti yönetenler Gar Meydanı’nın tarihine Ankara katliamını “yazmaya” direniyor. Büyükşehir Belediye Meclisi meydana “Barış” adını vermeye “hayır” dedi, Gar meydanının resmi adı “Demokrasi” meydanı oldu. Bu meydana bir “demokrasi anıtı” yapılması da “Fen İşleri’ne!” havale edildi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “heykel sevgisi!” ve kenti donattığı fiberglastan robot benzeri heykeller dikkate alınırsa, önümüzdeki günlerde ciddi bir “demokrasi anıtı” tartışmamız olacağa benzer.


1993 yılında Almanya’da Solingen, Türkiye’de Sivas katliamı oldu. Solingen’te yakılan beş yurttaşımız için iki insanın karşılıklı parçaladığı bir gamalı haçın yer aldığı anıt yaptırıldı. Oysa Sivas’ta Madımak Oteli’nde 35 canın katledildiği büyük acının, utancın bir müzesi, anıtı bile yok. Maraş’a, Sivas’a, Çorum’a bir anıt dikilemezken; Ankara katliamının ardından da “anıt” tartışması başladı. CHP’liler Gar önündeki kavşağın “Barış Meydanı” olarak adlandırılması ve burada “Emek, Barış ve Demokrasi” anıtı inşa edilmesi için yasa önerisi verdi. Konu Büyükşehir Belediye Meclis gündemine de geldi. Ancak AKP’liler meydana “Barış” adını vermeyi kabul etmediler, meydanın adı “Demokrasi meydanı” oldu ve bir “demokrasi anıtı” yapılması kararlaştırıldı.

Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Fen işlerine yetki verilmiş, ihaleye çıkacak, ortadaki refüje fiberglastan bir şey yapacaklar. Bu sefer onu kaldırmakla uğraşacağız! Aman!Sadece saygı duysunlar, bir şey yapmasınlar. İnsanların bedenlerinin parçalandığı yerlerden hala araçlar geçiyor. Her geçen araba ile bedenlerimiz bir kez daha eziliyor. Yapılacak ilk iş alanın yayalaştırılması ve çevresiyle birlikte ele alınmasıdır” diyor. Anıt için uluslararası bir yarışma açmaya hazırlanıyorlar, ancak o yarışma sonucu ortaya çıkacak projenin de hayata geçmesi kolay değil. Ne de olsa son söz Melih Gökçek’in.

“Nasreddin Hoca heykeli barışın simgesi”

Ankara Garı önünde bir köşeye itilmiş kanatlı Hitit aslanı üzerine ters binmiş Nasreddin Hoca heykeli de katliamı gördü! Heykeltıraş Metin Yurdanur’un eseri olan “Miras” adlı bu heykel 1980’de meydana dikilmiş, yol yapım çalışmaları sırasında Gar bahçesine alınmış. Şimdi o heykelin başka yere nakledilmesi ve meydanın yeniden düzenlenmesi tartışılıyor. Yurdanur, “Oradaki meydan yok oldu, heykelim iğreti bir yere kondu. Nakledilmesi doğru olmaz. Umarım kaidesiyle birlikte yerini bulur. Anadolu insanının engin hoşgörüsünü, sevgisini, barışını, kardeşliğini simgeleyen bir anıttır. Şehirciler, mimarlar, sanatçılar, sanat tarihçileri yeniden ele almalı. Belediyelerle birlikte cumhuriyete yakışır bir meydan yapılmalı, o meydanda katliam da ifade edilmeli” diyor.

Filinta Önal: “Yapılmasa mı?!”

Heykeltraş Filinta Önal, “Gezi’yle birlikte başlayan direnişi sembolize eden bir anıt heykel olabilir. İşçi, öğretmen, memur, beyaz yakalı farklı kesimlerin olduğu kalabalık bir figürler topluluğu olabilir. Kızlı erkekli gençleri öne çıkaran anıtsal bir proje yapılmalı. Ancak bunun yapılabileceği bir mekan da yok maalelesef, peyzaj açısından da kolay değil. Ortadaki göbeğe bir şey yapılsa algılanmayacak. Belki sembolik bir şey yapılabilir. İsveç’te Olof Palme’nin öldürüldüğü yerde kaldırımı beş on santim alçaltmışlar, karanfiller bırakıyor insanlar” diyor. Önal “Oraya heykel yapılmaz. Hatta yapılmamalı mı diye düşünüyorum” derken, kaygılarını şöyle özetliyor:

“Toplumda ciddi bir bölünme var. Mazlumları anmak için yapmak istesek, yapabilme şansı bulsak dahi toplumun yarısı benimsemeyecek, yine bir ayrışmanın unsuru olabilecek gibi bir kaygım var. Herkesi kucaklayacak bir proje olmayacak ki? O niyetle yapsak bile birileri etiketler yapıştıracak. Birileri gelip hakaret edecek, kırıp dökmeye çalışacak.”

Küratör İbrahim Karaoğlu, “toplumsal bir travmanın adresi” olan meydanda “barışı dillendirebilecek ve toplumsal belleği çağrışımlarıyla güçlü tutabilecek bir anıt heykel” yapımının çok önemli olduğunu vurguluyor. Karaoğlu, “Batının çok önemli metropol kentlerinde yaşadıkları toplumsal değişim ve dönüşümler de alır. Sivas’ta yıllardır gırtlağımızı yırttık. O belleği diri tutalım, insanlık o bellekle hesaplaşarak kendini var etsin diye ama başarılı olamadık. Bellek sorunumuz var” diyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler