KCK iddianamesi kabul edildi (03.04.2012)

PKK terör örgütünün şehir yapılanması olduğu iddia edilen Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu'nun da aralarında bulunduğu 147'si tutuklu 193 sanık hakkında hazırlanan 2400 sayfalık KCK iddianamesi, özel yetkili İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

KCK iddianamesi kabul edildi (03.04.2012)
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.04.2012 - 07:28

İddianamede, Ersanlı’nın 18 yıldan 38 yıla kadar, Zarakolu’nun da  7.5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.  Zarakolu’nun oğlu Deniz Zarakolu’nun ise 22,5 yıla kadar hapsinin istendiği iddianamede, diğer sanıklar için 7.5 yıl ile 118,5 yıl arasında hapis cezaları talep edildi. Örgütte Murat Karayılan’dan sonra gelen 3 kişilik “KCK Yürütme Kurulu” üyesinden biri Ali Durç ve 22 kişi firari sanık olarak gösterildi. ‘KCK Türkiye Meclisi Sorumlusu’nun Avrupa’da bulunan sanık Sabri Ok, KCK İstanbul İl Yürütme Sorumlusu’nun ise sanık Mümtas Aydeniz olduğu iddia edildi. Durç’un örgütün Irak’ın kuzeyinde bulunan kamplarında olduğu ifade edildi.

“Kürdistan’ı hedefliyor”

Savcı Çimen, KCK’nin yalnızca Türkiye’yi ilgilendiren bir yapılanma olmadığını, İran’da PJAK, Irak’ta PÇDK ve Suriye’de PYD ile dörtlü bir uluslararası proje olduğunu belirterek, “Bulundukları ülkede, birleşik bağımsız Kürdistan yapılanmasının zeminini oluşturmayı amaçlıyorlar. Önce özerk bir yapılanma, nihai olarak Kürdistan isimli dört ülkenin topraklarının içerisinde olduğu bir devlet yapılanmasını hedeflemektedir” dedi. Çimen, KCK’nin Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 28 Aralık 2011 tarihli kararıyla yargısal anlamda terör örgütü olarak kabul edildiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “KCK, terör örgütü PKK/KCK’nin ana, üst çatı yapılanmasıdır. İdeolojik temelinde ‘Demokratik Konfederalizm’ fikri yatmaktadır. 30 üyeden oluşan KCK yürütme konseyi başkanlığına Murat Karayılan, KCK başkanlığına ise Zübeyir Aydar seçilmiştir.” Örgütün giderlerine ve dağ kadrosuna lojistik destek sağlamak amacıyla, KCK sözleşmesine dayalı olarak KCK vatandaşı olarak gösterdiği kişilerden vergi aldığını öne sürerek, zorla vergi toplama faaliyetinin ise BDP’ye bağış olarak yansıtıldığını iddia etti. KCK’yi, bir terör örgütü holdingi, PKK ve diğer tüm siyasal ve toplumsal uzantıları ise bu holdingin şemsiyesi altındaki şirketler olarak nitelendiren Savcı, “KCK’nin sivil siyasi hareket olduğunu iddia edenlerin bir kısmı büyük bir yanılgı içerisinde” dedi. Örgütün devletleşme sürecinde olduğunun delili olarak, ‘KCK sözleşmesi’ ya da ‘KCK anayasası” adı verilen yazılı metini gösteren Savcı Çimen, “Terör örgütü kurulduğu günden beri ilk kez kendini sözde anayasa olarak adlandırdığı bir metne bağlamıştır” dedi.

Militanların dersi gibi...

İddianamede, siyaset akademilerinin, PKK/KCK terör örgütünün dağ kadrosuna ve şehirdeki uzantılarına eleman yetiştirmek amacıyla kurulduğu, örgütün dağ kamplarındaki silahlı militanlarına verilen örgütsel eğitimin benzerinin, şehir merkezlerinde siyaset akademilerinde verildiği ileri sürüldü. BDP’nin, bu akademileri açarak ve toplantı, yürüyüş gibi etkinliklerle örgüt faaliyetlerine katkıda bulunduğu iddia edildi. Derslerin, Kandil Dağı’nda yapılan toplantılardan içerik olarak farklı olmadığı savunularak, ders isimlerinin ve konularının, dağ kadrosundaki militanlarına verilen ideolojik eğitimle birebir çakıştığı savunuldu. Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde avukatlarıyla yaptığı görüşmelerin ders notu olarak okunduğu kaydedildi. Derslerde, devlete karşı isyanın teşvik edildiği, akademi sonunda, katılımcıların bir kısmının  kırsal alandaki silahlı militanlara katılmak üzere gönderildiği öne sürüldü. İddianamede,  KCK ile BDP’nin faaliyetlerinin birçok noktada iç içe girdiği, bu beraberliğin organsal bir birlikteliğe dönüştüğü kaydedildi. BDP’nin hukuksal durumunun takdiri için iddianamenin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderileceği bildirildi.

Militanlara arkadaş vasfı...

Prof. Ersanlı’nın BDP’nin bütün Siyaset Akademileri’nin kuruluş ve işleyişinde görev aldığı, organizasyonunu sağladığı, burada ders verecek öğretim görevlilerini temin ettiği, okutulacak kitaplara ilişkin olarak da yoğun gayret içerisinde olduğu belirtildi. Ersanlı’nın Kadıköy’deki 1 Eylül 2011’de, polisin müdahale ettiği Dünya Barış Günü etkinliğine katılan Gülten Çatalbaş ile yaptığı telefon konuşması da iddianamede yer aldı.

Çatalbaş’ın güvenlik güçlerinin gazla müdahale ettiğini belirtmesi üzerine Ersanlı’nın ‘Allah kahretsin ya’ diyerek tepki göstermesi de suç delili olarak gösterildi. Ersanlı’nın ROJ TV’den röportaj için arandığı belirtilerek, telefon görüşmelerine göre, örgütün şehir merkezindeki militanları ve basın yayın organındaki elemanlarıyla yoğun bir diyalog halinde olduğu iddia edildi. İddianamede gazeteci Nuray Mert’in Ersanlı ile yaptığı telefon görüşmeleri de yer adı. Mert’in güvenlik güçlerinin terör örgütüne yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar nedeniyle “canının çok sıkıldığını ve çok sinirli olduğunu” beyan ettiği belirtilerek, şöyle devam edildi: “Büşra’nın da bu görüşlere katılarak ‘Evet yani. Yani şimdi bombalandı diyorlar’ dediği, görüşme içeriğinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti güvenlik güçlerinin, ülkenin bölünmez bütünlüğü, vatandaşlarının huzur ve emniyeti için yaptığı yasal savunma mücadelesinin savaş gibi takdim edildiği, örgüt militanlarının yasadışı mücadelelerinin meşru imiş gibi sunulduğu mütalaa edilmiştir.”

“Zarakolu legalleştirdi”

İddianamede 129. sırada yer alan yayıncı Ragıp Zarakolu’nun “terör örgütünün hiyerarşisi içerisinde yer almamakla birlikte bilerek ve isteyerek terör örgütüne yardım ettiği” savunuldu. Silahlı militan ve şehir merkezlerindeki hücrelere eleman yetiştirilmesine katkıda bulunmakla suçlanan Zarakolu’nun akademilerde ders vermesinin yalnızca bir eğitim faaliyeti olarak görülemeyeceği belirtildi. Zarakolu gibi bir kişinin yapılan yasa dışı faaliyetlerden haberdar olmadığının düşünülemeyeceği ifade edilerek, Zararkolu’nun siyaset akademilerine bir katkısının da tam anlamıyla terör yuvası olan bu kurumları legalleştirme şeklinde olduğu ileri sürüldü.

“Ayşe Berktay kadından sorumlu”

BDP İstanbul İl Yöneticisi, akademisyen Ayşe Berktay da iddianamenin şüphelileri arasında yer aldı. İddianamede, örgütün İstanbul yapılanmasında, Demokratik Özgür Kadın Harekatı isimli faaliyet alanında görevlendirildiği ileri sürüldü. Bakırköy Kadın Tutukevi önünde tutuklu Hediye Aksoy’un serbest bırakılması için yapılan eyleme katıldığı belirtilerek, “şüphelinin de bu tür faaliyetlere aktif olarak katıldığı anlaşılmıştır” denildi.

İddianamede “Haydar” kod adlı bir gizli tanığın ifadesine ve BDP milletvekili Pervin Buldan dahil bir çok ismin akademideki konuşmalarına da yer verildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler