Kılıçdaroğlu'ndan Oğuz Güven'in tutuklanmasına sert tepki: Siz ne biçim hakimsiniz?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada cumhuriyet.com.tr Yayın Yönetmeni Oğuz Güven hakkında tutuklama kararı veren hakime seslendi. Kılıçdaroğlu, "Oğuz Güven hapishaneye gülerek gitti, o da biliyor ki içeride olmakta dışarıda olmanın farkı kalmadı artık. Siz ne biçim hakimsiniz? Ne biçim savcısınız?" dedi.

Kılıçdaroğlu'ndan Oğuz Güven'in tutuklanmasına sert tepki: Siz ne biçim hakimsiniz?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.05.2017 - 13:41

<video:741884>

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı konuşmada cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven'in tutuklanmasına sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

Cumhuriyet gazetesi internet sitesi sorumlusu bir tweet atıyor, yanlış diye değiştiriyor sen misin onu atan alınıyor ardından tutuklama. İnsanda biraz vicdan olur ya, ne biçim hakimsiniz siz, ne biçim savcısınız siz. Böyle bir rezalet olabilir mi? Oğuz Güven hapishaneye gülerek gitti, o da biliyor ki içeride olmakta dışarıda olmanın farkı kalmadı artık. Türkiye Cumhuriyeti'ni yarı açık cezaevine çevirdiler. Bunun hesabını birlikte soracağız. Birlikte mücadele edeceğiz.

Kılıçdaroğlu cezaevinden gelen mektubu okudu: Kocamı bulamayınca beni tutukladılar - VİDEO

<video:741902>

Aralarında Akın Atalay, Murat Sabuncu var. Tam 198 gündür tutuklular. FETÖ terörünü savunmakla suçlanıyorlar. Ama bunların hayatlarının tamamı FETÖ ile mücadele ile geçti. Hangi adaletten bahsediyorsunuz.

BAŞBAKAN'A ÇAĞRI 

İki tane genç eğitimi açlık grevi yapıyorlar. Nuriye Gülmen ve Semih Akça. Allah aşkına ne günahı var bunların? Başbakan'a sesleniyorum; genç eğitimcilerin ölümüne seyirci kalmayın. Ailelerle görüşün dertlerini dinleyin. Buradan o 2 kardeşime de rica ediyorum, açlık grevinden vazgeçiniz.

"TOPLUMA GÖZDAĞI VERİLMEK İSTENİYOR"

Hiçbir askeri darbe döneminde bu kadar acılar yaşatılmadı. 15 Temmuz'u fırsat bilip karşı darbe yaptılar. Kontrollü darbeyle üzerimize geldiler. Bu insanlık dramları boşuna yaratılmak istenmiyor. Topluma gözdağı verilmek isteniyor. Neden 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu'na görev yaptırmıyorlar? Biz neyin ne olduğunu biliyoruz. 'Evet'in vebali çok diye söylemiştim. Ortak olanlar bugün derin bir pişmanlık içinde.

"ÜLKEYİ NASIL OLDU DA BU HALE GETİRDİNİZ?"

Referandum sürecinde en çok kullandığım cümle 'freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz'. Türkiye'nin ne olacağı belli değil, herkeste derin bir endişe var. Çöken bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. 15 yıldır memleketi yönetiyorlar. 15 yıldır koalisyon yok. Peki, 15 yıl sonunda siz ülkeyi nasıl oldu da bu hale getirdiniz?

"BATI'DAN DERS ALMAYA BAŞLADILAR"

Suriye'ye ders vereceğiz diye yola çıkanlar şimdi Batı'nın güçlü devletlerinden ders almaya başladılar. Bu benim ağırıma gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti uygar bir devlet olmak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti demokratik bir devlet olmak zorundadır. Putin ile Trump arasında gidip geliniyor. Türkiye tarihinde daha önce böyle bir şey yaşanmadı.

ENGELLİLERE ÇAĞRI 

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin var olan engelli kadrosuna personel almadığını söyledi ve ekledi: 'Seçimler yaklaşıyor, orada gerekli dersi verin' 

"ATATÜRK, ANNESİNİN MEZARINA 13 GÜN SONRA GİDEBİLDİ" 

Gazi Mustafa Kemal: Ben Sürgün olacağım yere götürülürken benimle görüşmesi engellenen annem Sirkeci rıhtımında acılar içinde bırakılmış oluyordu. 

Bir anne, oğlu sürgüne gönderilirken, bugün pek çok annenin yaşadığı gibi hayır ve dua ile onun dönmesini beklemekti. 

Mezarı başında Atatürk şunları söyledi: Allah'ın ve annemin huzurunda diyorum ki, milli hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için vicdan ve namus borcudur. Ve biz geçmişte bu ülkenin tarihine imza atmış kadınları ve erkekleri hep saygıyla andık. Onların kimlikleri ve yaşam tarzları farklı olabilir. Ama bugün bayrağımız dalgalanıyorsa milli mücadeleyi verenlere ve onları doğuranları saygıyla anmalıyız.

"NEDEN 15 TEMMUZ DARBE ARAŞTIRMA KOMİSYONU'NA GÖREV YAPTIRMIYORLAR?"

Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nun görevini yapmadığını ileri süren CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Emin olun hiçbir askeri darbe döneminde bu kadar büyük acılar yaşanmadı. Şimdi 15 Temmuzu fırsat bilip, karşı darbe yaptılar, kontrollü darbe yaptılar. Şimdi milyonları perişan ettiler. Kontrollü darbe dedim diye üzerimize geldiler. Ben her yerde ve her zaman bilerek konuşuyorum. Bu insanlık dramları boşuna yaratılmıyor, topluma gözdağı verilmek isteniyor. 'Darbe yapmaya kalktılar karşı darbe yaptık' sözü bana ait değil, o zata ait. Neden 15 Temmuz darbe araştırma komisyonuna görev yaptırmıyorlar. Neden darbenin asıl faillerinin ortaya çıkmasına izin vermiyorlar. Biz neyin ne olduğunu biliyoruz" dedi.

 "BU AŞAMADA ELEŞTİRİ YAPMAK İSTEMİYORUM"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD Başkanı Donald Trump'la yapacağı görüşmeye ilişkin yorum yapmayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerçek bir cumhuriyet olmak zorundadır. Bunu takip edeceğiz. Devletteki çöküş nasıl başladı? Liyakatı yok ederek. Önce dışişlerini devreden çıkardılar. Dışişleri bürokratlarıyla monşer diye alay ettiler, 'biz biliriz' dediler. Şimdi geldiler ve çuvalladılar. Putin'le Trump arasında gidip geliniyor. Acaba meşruiyeti nerde bulurum. Birisi benim sırtımı nasıl sıvazlar, birisi bana nasıl gaz verir diye bir oraya bir oraya gidiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde böyle bir tablo yaşanmamıştır. Dönemin başbakanları, cumhurbaşkanları da onurlu görev yapmışlardır ve hep Türkiye'nin çıkarlarını savunmuşlardır. Şimdilik Amerika'da neler yaptığını bilmiyoruz, gelecek. Eleştiri yapmak istemiyorum bu aşamada. Oradaki eğer görüşmeler Türkiye'nin lehine sonuçlanırsa buna saygı duyarız. Ama eğer orada farklı bir tablo ile Türkiye'ye gelirse herhalde bizim de söyleyecek sözlerimiz vardır. İçeride aslan kesilip dışarıda kedi rolünü üstlendiğinizde dış politikayı yürütemezsiniz"

 "5 AYDA 7 KİŞİ BULAMADILAR"

Hukukun değil, egemenlerin üstün olduğu bir hukuk anlayışıyla karşı karşıya olunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bir kişinin iki dudağına hapsedilmiş bir adalet kavramı var. Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur, ahlakın olmadığı yerde adalette yoktur. Hukukun üstünlüğü değil, egemenlerin üstün olduğu bir hukuk anlayışıyla karşı karşıyayız. 23 Ocak 2017'ede bir OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesi yayınlandı. Diyor ki: Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kuracağız. Yani hata filan varsa komisyon bir araya gelecek ve hataları düzeltecek. Ne zaman? 23 Ocak, 5 ayda 7 kişiyi bulamadılar. 5 ayda 7 kişiyi bulamayan bir hükümet, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni sağlıklı yönetebilir mi? Yönetemez ben de biliyorum. Çünkü hükümet, hükümet değil. Hükümette bir kişiye bakıyor. Ne söyleyecek acaba? 7 kişiyi oraya gönderdik, onay verecek mi vermeyecek mi? Ne Adalet Bakanı, ne Sağlık Bakanı, ne Başbakan bunların tamamı fasa fiso. Hiçbirinin yetkisi, hiçbirinin görevi yok, koltuklarında oturuyorlar. Boşuna mı diyoruz freni patlamış kamyon gibi Türkiye bir yerlere doğru sürükleniyor"

"TÜRKİYE, DÖRT TEMEL KONUDA KOPUŞ SÜRECİ YAŞIYOR"

Türkiye'nin dört temel konuda, ciddi bir kopuş süreci yaşadığını dile getiren CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye, dört temel konuda ciddi bir kopuş sürecini yaşıyor ve yaşayacak. Birincisi, Meclis'le devleti yönetenlerin arasındaki kopuş. Meclis'in yetkileri yürütme organına verildiği için Meclis'le yönetim arasında ciddi bir kopuş var. Parlamento'nun yetkileri büyük ölçüde elinden alındı. Dolayısıyla yönetenleri denetleyebilecek bir güç artık yok. Bu tarihsel bir kopuştur ve bu kopuş Türkiye'yi felakete götürür. İkincisi, taraflı Cumhurbaşkanı ile ona oy vermeyen milyonlar arasındaki kopuştur. Tarafsız Cumhurbaşkanı, 80 milyonun Cumhurbaşkanıydı şimdi sadece ona oy verenlerin Cumhurbaşkanlığı rolünü üstlendiği için milyonlarla Cumhurbaşkanlığı arasında ciddi bir kopuş süreci yaşanıyor artık ve Cumartesi günü Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı olduğunda bu kopuş çok daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Üçüncü temel kopuş, adalet arayan toplum ile adaleti dağıtan yargı arasındaki kopuştur. Adalet dağıtan hakimler artık hukukun üstünlüğüne göre değil üstünlerin hukukuna göre adalet dağıtıyorlar. Dolayısıyla adalet isteyen vatandaşla adalet dağıtanlar arasında ciddi bir kopuş çıktı ortaya. Dördüncüsü, çöken adalet ve demokrasiyle birlikte Türkiye'nin uygar dünyadan kopmasıdır. Artık Türkiye, dünyadan dışlanan bir ülke konumuna geldi. Entelektüel gücün de giderek kan kaybetmesi Türkiye'nin yumuşak gücünü de büyük ölçüde törpüledi ve yok etti. Bugün geldiğimiz nokta budur, bu dört kopuş devletin dinamiklerini çökerten kopuşlardır. Asla umutsuz değiliz. Kayseri'den Ankara'ya gençler yürüyor, demokrasi için, insan hakları için, hak için, adalet için, vicdan için yürüyorlar. O gençler olduğu sürece hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni gençlere emanet etti. O gençlerle birlikte yürüyeceğiz"

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler