'Kimsenin doğal kaynaklarında gözümüz yok'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kıbrıs Rum yönetiminin sondaj çalışmalarına ilişkin, ''Kimsenin doğal kaynaklarında gözümüz yoktur, ama herhangi bir taraf da bizim garantör olduğumuz bir devletin doğal kaynaklarını tek taraflı olarak kullanmaya kalkarsa buna karşı da tabii tavır geliştiririz'' dedi.

'Kimsenin doğal kaynaklarında gözümüz yok'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.09.2011 - 06:54

Bakan Davutoğlu, Türkevi'nde düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtladı.
''Türkiye'nin bir yandan arabuluculuk ve Medeniyetler İttifakı gibi etkinlikleri bulunurken diğer yandan Güney Kıbrıs'ın sondaj çalışmalarına, ya da İsrail'e karşı sert tavır aldığı'' hatırlatılarak bu iki tutumun birbiriyle çelişip çelişmediğinin sorulması üzerine, ''Hayır bunlar çelişmiyor, biz bir hayal dünyasında yaşamıyoruz, reel uluslararası politik alanda yaşıyoruz. Değerlerle realiteler arasında dengeler kurmak zorundayız'' yanıtını verdi.

Uluslararası barış girişimleri, arabuluculuk ve Medeniyetler İttifakının, Türkiye'nin savunduğu değerlerin uluslararası platforma yansıması olduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin yakın çevresindeki sorunlara verdiği tepkilerin ise bu değerlerle gerçeklikler arasında bir denge kurma çabası olduğunu söyledi.

Devlet olmanın kudret ve şefkat eline aynı anda sahip olmak olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:
 

''Bizim savunduğumuz değerler açıktır. Bunlar insan hakları, demokrasi, özgürlük, istikrar, barıştır. Bunu tehdit eden, bunları göz ardı eden, bunlara karşı tavır alan ülkelere dönük olarak da tabii her türlü güvenlik tedbirini, her türlü engelleyici tutumu da almak zorundayız. Aksi takdirde sadece o değerler etrafında bir dış politika geliştirme şansı olmaz.

Türkiye kimsenin hukukuna tecavüz etmez, kimsenin mal, can emniyetine karşı tutum almaz. Biz çok güçlü bir devlet geleneğine sahibiz, ama bizim vatandaşımızın can güvenliğini açıktan tehdit eden ve yok eden bir taraf varsa da buna karşı aciz olmaz. Bizim kurduğumuz denge bu ve bu dengeyi de en iyi şekilde yürütmek durumundayız. Kimsenin doğal kaynaklarında gözümüz yoktur, ama herhangi bir taraf da bizim garantör olduğumuz bir devletin doğal kaynaklarını tek taraflı olarak kullanmaya kalkarsa buna karşı da tabii tavır geliştiririz, dolayısıyla bunlar birbirleriyle çelişkili değil.''
 

Filistin

Türkiye'nin Filistin'e nasıl destek verdiğini sorulması üzerine Davutoğlu, ''Biz her zaman Filistin halkının yanında olduk. Filistin'in haklı taleplerini destekledik. Şu anda da Filistin Devleti'nin tanınmasını destekliyoruz'' dedi. Filistin'e desteğin artması konusunda çaba da sarf ettiklerini belirten Davutoğlu, bu süreçte Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve ekibiyle, Arap Ligi'yle, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ile çok yakın temasta bulunduklarını söyledi.

''Çünkü biz Filistinlilerin devlet hakkına sahip olmasını en vazgeçilmez, en onurlu talebi olarak görüyoruz'' diye konuşan Davutoğlu, BM Genel Kurulunun da uluslararası toplumu temsil eden nihai topluluk olduğunu, bu kapsamda Genel Kurulun, (BM'ye devlet olarak tam üyelik isteyen) Abbas'ın konuşmasını desteklemiş olmalarının da önemli bir işaret olduğunu belirtti.

Filistin'in İsrail'le eşit şartlarda devlet olarak tanınmış olmasının barışı zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı bir unsur olduğunu düşündüklerini belirten Davutoğlu, ''Filistin'in BM'de devlet olarak tanınması Ortadoğu barışını zorlaştırmaz, kolaylaştırır'' diye konuştu.
ABD, BM, AB ve Rusya'dan oluşan ''Ortadoğu Dörtlüsü''nün ise Ortadoğu'dan gelmediklerinin altını çizen Davutoğlu, Dörtlü'nün açıklamasını yakından takip ettiklerini, açıklamanın barış perspektifi açısından doğru unsurlar barındırdığını, ancak Filistin'in şu anda yeni vaatlere değil, çok somut neticelere ihtiyacının olduğunu, bu kapsamda da Dörtlü'nün açıklamasının yine yeni vaatler içerdiğini kaydetti.
 

Davutoğlu şöyle dedi: ''Ortadoğu'da şu anda yeni vaatlere değil çok somut eylem planlarına ihtiyaç var, çünkü yeteri kadar sıkıntı bölgede var, biz Filistin devletinin kurulmasının bu sıkıntıların aşılmasına katkıda bulunacağına inanıyoruz ve bunun uluslararası toplum için de bir sınav niteliği taşıdığını düşünüyoruz.''

Davutoğlu bu kapsamda Ortadoğu Dörtlüsü'nün açıklamasının ''Filistin devletinin tanınmasını ikame edecek bir açıklama olarak görmüyoruz. Filistin devleti tanınır, Quartet'in de yol haritası da uygulanabilir'' ifadesini kullandı.

 

Palmer raporu

Davutoğlu, Palmer raporunu BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile nasıl değerlendirdiklerine ilişkin bir soru üzerine, bu konunun hem kendisinin hem de daha önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel Sekreterle yaptığı görüşmede ele alındığını söyledi.
 

Davutoğlu, şunları kaydetti: ''Sayın Genel Sekreter bunun bir BM raporu değil de bir bağımsız komisyon raporu olduğunu bize tekrar teyit etti. BM'de onaylanmış bir rapor değil bu. Bu komisyondan bir görüş talep edilmiştir, bu görüş aktarılmıştır, bir komisyon bile değil, iki kişilik bir panel, yani bu daha önce Uluslararası İnsan Hakları Konseyi'nin ürettiği şekilde alana giderek, delilleri inceleyerek üretilmiş bir rapor değil. Aksine Türkiye ve İsrail'in verdiği veriler ışığında kendi yorumlarını kattıkları bir rapor. Bu raporun zaaf tarafı raporun pragmatik şekilde Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkileri düzeltme gibi bir hedef gözetmesi. Bunu Sayın Genel Sekretere de ifade ettim, bizim bu rapordan, ya da BM'den beklentimiz objektiflik ya da arabuluculuk değil, beklentimiz adalet, talebimiz de adalet. Biz istiyoruz ki yapılan çalışmalarda yanlış ile doğru, zalim ile mazlum, öldürenle öldürülen açık bir şekilde tanımlansın. Dolayısıyla BM Genel Sekreterinin rapora bu anlamda mesafe koymuş olması da doğrudur, bu bir BM raporu bu anlamda değildir.''

Türkiye'nin Gazze ablukasını mı, Mavi Marmara saldırısında ölen vatandaşların durumunu mu Uluslararası Adalet Divanına götüreceğinin sorulması üzerine ise Davutoğlu, İsrail'in deniz ablukasının meşruiyetini Divan'a götüreceklerini, diğer konunun özel hukuka girdiğini, uluslararası ceza mahkemesinde ya da ulusal mahkemelerde gündeme getirebileceğini söyledi.

''İsrail'in yaptığı saldırıda vatandaşlarımızın mağduriyetini başka hukuk platformlarına götüreceğiz, Divan'a götürülecek olan ambargonun legal olup olmadığı sorusudur, bunu da BM Genel Kurulundan geçirerek -yani Kurul Divan'dan soruyla soracak ve yanıt alacak-, bu şekilde bir müracaatımız olacak'' dedi.
BM'de Filistin'in tanınması gibi önemli bir konunun gündemde olması nedeniyle bu konuyu daha sonra, sadece Türkiye'nin sunduğu bir tasarı olarak değil, Arap Ligi ve İİT gibi diğer ülkelerle birlikte ortak tasarı şeklinde sunmak istediklerini söyleyen Davutoğlu, ''Bu konu sadece Türkiye ve İsrail arasında bir mesele değil, İsrail ile uluslararası toplum arasında bir meseledir'' dedi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler