Kore Savaşı ve Tarih Bilinci...

Kore Savaşı ve Tarih Bilinci...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.07.2010 - 05:42

Hepimizin bu ulusun bireyleri olarak tarihsel olayları bilinçli ve gerçeği değerlendirme yetimizi koruyarak sağlıklı ruh hali içinde birey ve toplum olarak ele almamızın, değerlendirmemizin, ülkemizin önümüzdeki dönemde menfaatine olacağına, bilincin önemini güncel mesleki çalışmalarımda gören ve bilen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı bir hekim olarak inanıyorum.

Son günlerde 2010 yılında kamuoyumuzda, ülkemizin karşı karşıya bulunduğu temel siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel konular ile sorunların daha çok iç politika endeksli yaklaşımlarla gündeme taşındığı görülmektedir. Bu çerçevede, esasen doğru ve gerçekçi analizlerin yapılabilmesi için çok boyutlu ve geniş bir perspektiften ele alınması gereken tarihsel dış politika konularının bile birçok çevrelerce benzer yaklaşımlarla, sadece bugünün gözlüklerinden basit ve hatta yanlı bir şekilde değerlendirildiği göze çarpmaktadır. Oysa, çağdaş toplumlar bugünü anlamak için geçmişi hatırlayıp doğru değerlendirebilen; yani sağlıklı bir “tarih bilinci”ne sahip toplumlardır. Nitekim, modern Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Tarih hayal mahsulü olamaz. Tarih yazarken gerçek olayları bulmaya çalışmalıyız. Eğer bunları bulamazsak, meçhuliyeti ve bu noktada bilgisizliğimizi itiraf etmekten çekinmeyelim. Biz daima hakikatı arayan ve buldukça, ve bulduğumuza inandıkça ifadeye cüret gösteren insanlarız” derken bu olguya işaret etmektedir.

25 Haziran günü Kore Savaşı’nın başlangıcının 60. yıldönümü idrak edilmiştir. Ulusların kaderinde bazen binlerce kilometre uzakta ve kıtalar ötesindeki gelişmelerin kendi geleceklerini doğrudan etkilediği olaylara rastlanmaktadır. Kore Savaşı, dönemin Menderes hükümetinin 25 Temmuz 1950 tarihinde BM Genel Sek- reterliği’ne Güney Kore’ye yardım için kuvvet göndermeye hazır olduğunu bildirmesiyle böyle bir nitelik kazanmıştı. Türkiye -ABD sayılmazsa- Kore’ye bir tugay büyüklüğünde askeri kuvveti göndermeye karar veren ilk devletti. Türkiye’nin Kore Savaşı’na toplam 5090 askerden oluşan 4 kafile halinde büyük bir kuvvetle katılmasının gerçekten gerekli olup olmadığı veya savaşın başlamasından hemen iki yıl sonra gerçekleşen NATO üyeliğimiz için 937 şehit ve 2068 yaralıdan oluşan bir ödünün verilmesinin sorgulanması beni aşan bir konudur. Tarihsel olaylar anakronik yaklaşımlarla ele alınamaz. Her kararı kendi döneminin gerçekliği içinde değerlendirip, doğru saptamalarda bulunmak gerekir. Ancak, Kore Savaşı ve Türkiye’nin buna katılımı hakkında düşünceniz ne olursa olsun, yakın tarihimizin en önemli tarihsel ve evrimsel olaylarından birisini hak ettiği şekilde anmak, geleceğe yönelik doğru dersleri çıkarabilmek, her şeyden önce işte yukarıda bahsettiğim tarih bilincimizin oluşması yönünde önemli bir katkı sağlayacaktır. Bunun ötesinde, sadece kendi tarihimizin oluşumunda değil, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bugünkü özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik Batılı siyasi düzenin oluşumunda da iyisi ve kötüsüyle önemli bir mihenk taşı olduğu kabul edilen Kore Savaşı’nda, 1950 yılında Türk tugayının kahramanca mücadelesiyle savaşın en azından Kuzey Kore’nin -yani baskıcı ve totaliter komünist siyasi düzenin- galip gelmesiyle sonuçlanmamasında önemli bir rol oynadığı gerçeğinin hemen hemen tüm uluslararası askeri ve sivil uzmanlarca kabul edildiği bir ortamda, bu tarihi olayı gereğince hatırlamamamız ve irdelememiz doğru mudur? Ne kadar ironiktir ki, bugünkü siyasal iktidar-ordu ilişkileri tartışmalarının tozu dumanında, 60 yıl önce Türk askerinin doğru düzgün bir TBMM kararı olmaksızın dahi, Menderes hükümetinin inisiyatifiyle binlerce kilometre ötedeki bir yüksek yoğunluklu savaşa ulusal çıkarlarımız için gözünü kırpmadan katıldığı unutulmuş görünüyor.

Amerikan 8. Ordusu’nun çamura saplanmış ve manevra kabiliyeti kalmadığı, kuşatılmış olduğu durumda, Kunuri bölgesinde düşman kuvvetlerce imhasını Türk tugayının kahramanca savaşarak önlediği ve Kore Savaşı’nın tarihi seyrini değiştirdiği, bu uğurda yüzlerce Türk askerinin Kore topraklarında şehit olduğu tarihi bir gerçektir.

25-27 Ocak 1951’de yapılan muharebelerde başarıları dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri 1. Türk Tugayı’na Amerikan Kongresi’nce kendi tarihinde ilk kez yabancı ülke ordusuna “Mümtaz Birlik Nişanı” ödülü verilmesi kararlaştırılmıştır. Bu ödül, savaş sırasında kahraman tugay, alay mevcudunun ve yabancı ülke temsilcileri huzurunda Amerikan Orduları Uzakdoğu Başkomutanı tarafından törenle 241. Alay Sancağı’na 6 Temmuz 1951’de takılmıştır.

Türk askerlerinin Kumyangjangi-ni ve Kunuri kahramanlıkları deyince en eğitimlilerimiz arasından bile kaç kişi neden bahsedildiğini anlıyor? İster bilinçli ister bilinçsiz olsun bu kadar unutmak tarihimize karşı ihanettir.

Ancak karar vericilerimizin ve kanaat önderlerimizin Türk milletine karşı unutmak veya daha ötesinde unutmayı önlememek gibi lüksleri yoktur. Türk milletinin, Kore Savaşı’nı ve Mehmetçiğin kahramanlıklarını unutmayacağına inanmak istiyorum.

Başkaları farklı görüşleri ve değerlendirmeleri empoze edebilirler, bizleri neticede büyük fedakârlıklarla, kahramanlıklarla Kurtuluş Savaşı ile kurulmuş laik Cumhuriyetimizin temel iç ve dış yönelimlerinden uzaklaştırmaya çalışabilirler. 1940’larda ve 1950’lerde ülkemizin iç gündeminde olmayan konular 2010’larda gündem konusu yapılabilmektedir.

Ancak, 90 yıllık genç ulus devletimizin sahipsiz ve tarihsel hafızadan yoksun olmadığını herkes bilmeli görmelidir. Zaman ilerledikçe bu konudaki değerlendirmelerimizin haklılığı görülecek ve anlaşılacaktır.

Bundan yaklaşık iki yüz yıl önce yaşamış ve tarihle de ilgilenmiş olan ünlü Alman edebiyatçı Johann Wolfgang von Goethe, “Tarihin en iyi yönü yarattığı coşkudur. Gelecek, umut sahibi olanlar için vaatlerle doludur” demiştir.

Ortak tarih bilincimizin en önemli öğesi; Kore Savaşı’nda 27.07.1953 ateşkes sonrası dünyadaki ve ülkemizdeki tarihi, siyasi olayları; NATO, Birleşmiş Milletler, Güney Kore Cumhuriyeti, ABD ile ülkemiz arasındaki uluslararası ilişkileri bugünkü gelişmeleri ve içinde bulunduğumuz koşulları 2010 yılında doğru değerlendirebilmek olmalıdır.

Hepimizin bu ulusun bireyleri olarak tarihsel olayları bilinçli ve gerçeği değerlendirme yetimizi koruyarak sağlıklı ruh hali içinde birey ve toplum olarak ele almamızın, değerlendirmemizin ülkemizin önümüzdeki dönemde menfaatına olacağına, bilincin önemini güncel mesleki çalışmalarımda gören ve bilen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı bir hekim olarak inanıyorum. Geleceğe umutla bakabilmek için tarih coşkusu yaratmaya birazcık da olsa mütevazı bir katkıda bulunmuş olmak dileğiyle bu coşkuyu bize millet olarak yaşamamızı sağlayan Kore Savaşı şehit ve gazilerini saygıyla anıyor ve selamlıyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon