Marmara İletişim'de skandal uygulama
Bugün basına sansürün kaldırılışının 104. yıl dönümü. Basın bayramında gazeteci yetiştiren bir üniversite, öğrencisi olan gazeteci adayına yaptığı uygulamayla gündemde. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi yönetiminin tutuklu öğrencisine "terörist" muamelesi yaptığı ortaya çıktı.
10 aydır Bakırköy Kadın Kapalı cezaevinde tutuklu olan Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümü 3. Sınıf öğrencisi Emine Akman, sınavlara girdiği halde okul yönetimi tarafından sınavlara girmemiş gibi gösterildi.
Bianet'in haberine göre 25 Temmuz'da görülecek dava öncesinde gönderdiği bir mektupla yaşadıklarını anlatan gazeteci adayı Emine Akman, gözaltına alındığı andan, tutuklandığı güne kadar fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kaldığını iddia etti.
Emine Akman, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı'na defalarca dilekçeyle başvurmasına rağmen ders notlarını, sınav tarihlerini ve sınav sonuçlarını öğrenemediğini söyledi. Ayrıca fakülte yönertiminin Emine Akman'ın girdiği 1 vize ve 8 final sınavını girilmemiş gibi gösterdiği ortaya çıktı.
25 Temmuz Çarşamba günü görülecek dava öncesi herkesi tutuklu öğrencilerle dayanışmaya çağıran Akman'ın mektubu şöyle;
"Adım Emine Akman, Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim.
Yaklaşık 10 aydır Bakırköy Kadın Kapalı cezaevinde tutukluyum. 14 Ağustos 2011 günü Ataşehir'de bir arkadaşımın evine giderken hiç bilmediğim bir sebepten ötürü gözaltına alındım.
Gözaltına alındığım andan, tutuklandığım güne kadar fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz kaldım. Açıkçası yaşadıklarımın ayrıntısına girmeyi istemiyorum. Çünkü anlatırsam tekrar o anlara geri döneceğim. Bu da beni oldukça zorluyor!
Fakat yaşadıklarımı İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) yaptığım başvuruda ayrıntılı olarak anlattım. Gördüğüm işkenceden ötürü polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum. İfade için çağırıldığım Savcılıkta doğru düzgün dinlenmeden suçlu muamelesi gördüm. Savcılık, adli tıp raporum olmasına rağmen "kovuşturmaya yer olmadığına dair" karar verdi. Duruma itiraz ettim fakat henüz cevap almış değilim.
Tutuklandığım günden beri birçok sıkıntı yaşadım. Hala da yaşıyorum. En başta eğitimim yarım kaldı. Tüm olumsuzluklara rağmen okuluma buradan devam etmeye çalışıyorum. Fakat yapamıyorum.
Okula yazdığım hiçbir dilekçeye cevap verilmiyor. Ders notlarım, sınav tarihlerim, sınav sonuçlarım bana gönderilmiyor. Kaç kere okulumda sınavlara girmek istediğimi, dilekçe yoluyla fakülte dekanlığına belirttim. Ne yazık ki hiçbir şekilde dikkate alınmadım.
Geçen dönem (3. Sınıfın 1. Dönemi) cezaevinde girdiğim bir vize sınavını ve sekiz de final sınavını sistemde "girmedi" diye göstermişler. Girdiğim sınavlara "girmedin" diyorlar.
Bu yüzden sekiz dersten kalmışım. Not ortalamam düşmüş. Bunu ikinci dönemin sınavlarına girdiğim zaman öğrendim. Bu dönem üstten hiçbir ders alamadım. Bu yanlışın düzeltilmesi için fakülte dekanlığına dilekçe yazdım. Bana yine cevap verilmedi.
Bu şekilde eğitimime nasıl devam edeceğim bilemiyorum. Aslına bakarsanız okul, bizi çoktan gözden çıkarmış. "Suçlu" gözüyle bakıyorlar bize.
Öyle ki, sınav zamanı selam gönderdik diye, hocamız hakkında soruşturma başlatılmış. Bir selama bir soruşturma! "Biz" diyorum çünkü burada benim gibi tutuklu olan birçok öğrenci var.
Tutuklandıktan sekiz ay sonra (iddianamede tek olmama rağmen sekiz ay sonra) ilk mahkemeye çıktım. Yani 10 dakika içinde beni yargılayıp, suçlu bulan, yüzüme bile bakmadan beni tutuklayanlar, sekiz ay boyunca ne yaptığımı araştırdılar.
İstedikleri "delilleri" de bulamayınca artık davamı başlatmak zorunda kaldılar.
"Örgüt üyesi olmamakla birlikte eyleme katılmak" iddiasıyla 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyorum. Ayrıca dosyamda, 1 Eylül Dünya Barış Günü eylemine katılmam, benim gibi öğrenci olan ve Muğla'da öldürülen Şerzan Kurt'u anma yürüyüşüne katılmam da suç olarak görülüyor.
Somut bir delil yok. Ortada asılsız iddialar. Ve 10 aydır tutukluyum.
Özgürlüğüm elimden alınmış... Birileri her şeyin kötüye doğru gitmesini istiyor! Gün geçtikçe daha kötüye!
Bu yaşadıklarımın "Kürt" kimliğimden bağımsız olmadığını düşünüyorum. Böyle düşünmeme neden olan, birçok şeyi yaşadım. Bugün tutuklu olmam da hala aynı mağduriyeti yaşadığımın göstergesidir.
Şunu da çok iyi biliyorum ki, benim durumumda olan daha birçok kişi var. Gençlik gelecek olarak görülüyor; ama gelecek tutsak edilmiş...
Ben kısaca durumumu sizinle paylaşmak istedim. 25 Temmuz'da saat 10.00'da mahkemem var. Her ne kadar serbest kalmayı umut etsem de, ne olacağını bilemiyorum. İyi şeyler olsun diye umut ediyorum...
Aradan geçen süre içerisinde "girmedi" diye gösterilen sınavlarım düzeltildi. Fakat yine de bu, okulumun bir dönem daha uzadığı gerçeğini değiştirmiyor. Bir de sınavlar için okula götürülmemem konusunda bana sözlü bir açıklama yapıldı : "Okulun güvenliği için sakıncalıymışım!"
Bana yapılan işkenceden dolayı polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuştum. "Kovuşturmaya yer olmadığına dair" karar verilmişti. Ben de bu karara itiraz ettim. 12 Haziran günü bana bir kâğıt geldi. Kâğıtta "itirazımın reddine" karar verildiği yazılıyor.
Asılsız suçlamalarla birlikte, işkence yaptıklarını da reddediyorlar. Böylelikle adli tıp raporunu, tutuklandığım gün muayene edildikten sonra bana verilen raporu ve cezaevindeki sağlık dosyamda yazanları görmezden geliyorlar. Ayrıca aradan 10 ay geçmesine rağmen vücudumdan hala geçmeyen morlukları ve izleri de görmezden geliyorlar."
*Emine Akman, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi B-5, 27.05.2012
** Tutuluklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi herkesi davayı izlemek için 25 Temmuz Çarşamba günü saat 10.00'da Çağlayan Adliyesi'ne bekliyor.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!