''Meclisin üye seçmesi Anayasa Mahkemesi'ni siyasallaştırır"

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, ''Meclisin üye seçmesi Anayasa Mahkemesi'ni siyasallaştırır mı? En çok itiraz buradan geliyor. Anayasa Mahkemesi, tipik bir Yargıtay, bir ağır ceza mahkemesi, bir sulh ceza mahkemesi değildir, tipik bir siyasi mahkemedir ve orada hukukçu da olur, hukukçu olmayanlar da'' dedi.

''Meclisin üye seçmesi Anayasa Mahkemesi'ni siyasallaştırır
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.06.2010 - 18:30

İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi (TAM) Siyaset Akademisi sertifika töreni kapsamında düzenlenen ''Anayasa Tartışmaları'' konulu toplantıda konuşan Kuzu, 1961 ve 1982 anayasalarının ''darbe anayasaları'' olduğunu söyledi.

Kuzu, ''Bunlar askerin yaptığı anayasalardır, öfkeyle yapılmış anayasalardır. Bu öfkenin yanlışları da maalesef Anayasa'nın metnine de yansımıştır. 61 Anayasası'na baktığınızda özgürlükçü bir anayasadır. Ancak hükümet etme, icraat yapma şeklinde kabul edeceğimiz kişiyi ya da kurumu belirlerken mümkün olduğu kadar cimri davranılmıştır ve hükümet içerisinde millet iradesine karşı, özellikle meclisin yanında sivil-askeri bir bürokrasi oluşturulmuştur'' diye konuştu.

Bugüne kadar 1982 Anayasası'nda 17 kez değişiklik yapıldığını aktaran Kuzu, şöyle devam etti:

''Bölük pörçük yapılan Anayasa değişiklikleriyle aşağı yukarı 110 maddelik bir değişiklik oluyor. 177 maddelik bir Anayasa'da bu önemli bir değişikliktir ve bu yapılan değişikliklerin tamamı olumludur. Ancak bu yöntemin yanlışlığı ile Anayasa yamalı bohçaya döndü. Peki sivil olarak normal bir meclis yeni bir anayasayı niye yapamaz? Değiştirilemez maddeler belli, değiştirme şekli de belli. Oturup bu çerçevede biz yeni metin niye yazamayalım? Siz 'Bu meclis Anayasa yapamaz' dediğinizde, bizim elimizde bir tek darbe dönemi kalıyor. O zaman bize bir şey kalıyor, darbe duasına çıkmak. Diyelim Allah'ım bize bir darbe gönder, anayasa yapalım ama çok da zarar vermesin başımızda çeksin gitsin.''

Kuzu, Yüksek Askeri Şura kararlarından dolayı meslekten ihraç edilenlere değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Adam diyor ki, 'skeriyeden namaz kıldım atıldım, oruç tuttum atıldım, sağdan atıldım, soldan atıldım, hanımım başörtülü atıldım'. Askere soruyorsun, 'Böyle bir şey yok' diyor. Ben Genelkurmay Başkanına bizzat sordum bunları, kendisiyle yakından tanışırım. Dolayısıyla 'Böyle bir şey yok' diyor. Ben de diyorum ki böyle bir şey yoksa dava açsın, mahkeme bunun orada olmadığını göstersin. Çünkü bu Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratıyor. Adam İBDA-C'ye mi mensuptur, efendim başka bir yerde midir, hangi örgütle bağı vardır? Bunları görmek lazım. Usame Bin Ladin'le mi yatıp kalkıyor? Bunları bilsin öyle bir şey varsa. Acabaları gidermek adına yargı yolunu açmak gerekiyor. Biz bunu da getirdik. Bunları getirirken, haliyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emir komuta zincirini de korumak durumundaydık. Mesela terfi işlemleri, emeklilik durumu. Tabii, askeri suçlar adı altında Türkiye'de bir takım darbe planları yapılmıştı, yapılıyor. İşte son yıllarda Ergenekon çatısı altında iddia olarak mahkemeye intikal eden korkunç iddialar var. Bunlar doğrudur, yanlıştır bilemem, ama bunların onda birinin bile doğru olduğunu varsayarsanız, vahim bir tablo.''

 

Türkiye bir partiler mezarlığı

Kuzu, parti kapatma konusuna da değinerek, ''Türkiye bir partiler mezarlığı, bunu bilesiniz. Avrupa'da 50 yılda 3-5 parti kapatılırken, bizde tam 25 parti kapatıldı bu süreç içerisinde. Yani demek ki bir anormallik var. Ancak hem siyasi parti kapatmayı önemsemeyeceksiniz hem de 'milli irade vardır' diyeceksiniz, nasıl olacak bu? Dünyada böyle bir rezillik var mı? Kusura bakmasın kimse. Yani bir siyasi parti icraat mı yapacak, yoksa oturup dua mı edecek partim kapatılmasın diye? Bunlar çok yanlış şeyler'' şeklinde konuştu.

Türkiye'de kapatılan partilerin her zaman daha güçlü geri döndüğünü savunan Kuzu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İki dönemdir iktidardayız. '27 Nisan bildirisiyle yüzde 47'yi aldınız' diyorlar bize. Yapmayın bildiriyi o zaman ondan almışsak. Sebep olmayın o zaman bizim oy almamıza. AK Parti bugün güçlü bir şekilde gelmişse 28 Şubat gibi arkadaki bir beladan kaynaklanıyor bunlar. Niye müdahale ediyorsunuz sisteme bu kadar durup dururken? Olacak şey değil bunlar. Bırakın sistem kendi çalışsın...''

Kuzu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun mevcut sistemde 7 üyeden oluştuğunu anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Adalet bakanı ile müsteşarı çıkarsanız 5 üye kalıyor. Üçü Yargıtaydan, ikisi de Danıştay'dan geliyor. 1961 Anayasası'na döndüğümüz zaman, yani bizde özellikle sol kesimin çok sevdiği, beğendiği bir anayasadır o 27 Mayıs sebebiyle, o Anayasa'da hakimler kurulu 18 kişidir. 6 tanesini Yargıtay seçer, 6 tanesini meclis, 6 tanesini de alt mahkemeler seçer. Getirdiğimiz metne itiraz edenlere, 'O zaman bu 61'deki 18'lik metin var ya, onu aynen getirelim' diyoruz. 'Olmaz' diyorlar. Niye olmaz? 1982 Anayasası ile geldi bu 7 tane üyenin olması. Hadi biz adalet bakanı ile müsteşarı anladık, onları bir kenara koyduk. Onlar siyasetten gelmedir, birbirlerini destekleyebilir aynı yönde. 5 hakimin 5'i de her konuda, her oylamada nasıl oy birliği olarak aynı yönde oy kullanıyorlar? Yıllardan beri hiç mi biriniz farklı düşünmezsiniz? Ben bunu anlamıyorum. Demek ki orada başka bir sorun var çözülmesi gereken Türkiye'de. Siyasetçiye karşı bu kadar birleşmelerini nasıl anlatabiliyoruz, böyle bir şey olmaması lazım.''

 

Anayasa mahkemesi

Anayasa Mahkemesi üyelerinin hepsinin Cumhurbaşkanı tarafından seçildiğini hatırlatan Kuzu, şunları kaydetti:
''82'den bu tarafa hep böyle bu. Bize diyorlar ki, 'Cumhurbaşkanına bu kadar yetkiyi niye verdiniz? Mevcudun tamamını seçiyor, biz vermedik ki. Anayasa burada, alın hep beraber okuyalım. 11 asil üye vardı, 4 yedek üyeyi de asil üye yaptık etti 15, iki de ekledik oldu 17. Bunun 14'ünü cumhurbaşkanı seçiyor. Üç tanesini de meclis seçiyor ama direkt seçemiyor. Meclisin üye seçmesi Anayasa Mahkemesi'ni siyasallaştırır mı? En çok itiraz buradan geliyor. Anayasa Mahkemesi zaten siyasi bir mahkeme. Anayasa Mahkemesi, tipik bir Yargıtay, bir ağır ceza mahkemesi, bir sulh ceza mahkemesi değildir. Tipik bir siyasi mahkemedir ve orada hukukçu da olur hukukçu olmayanlar da. Dünyada da bunun yapısı budur. Türkiye'de her kurum gayet etiktir, elittir, temizdir ama memlekette siyasetçi cüzamlıdır. Böyle bir şey yok. Yargının yaptığı yanlışın hesabını vatandaş benden soruyor. Elin hakimi tarafsız kalıyor da bizim hakim niye kalamıyor? Tarafsızlıkta siyasetçinin karışmaması elbette bir ölçü olabilir ama 'siyasetten ne kadar uzak kalırsa tarafsız kalır' mantığı da doğru değildir.''

Burhan Kuzu, daha sonra Beykent Üniversitesinin Haliç Kongre Merkezi'ndeki mezuniyet törenine de katıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon