'Milletin hakemliğine gidilmeli'

MHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Bölükbaşı, partisinin Antalya İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, ülkenin Cumhuriyet tarihinin en ağır bunalımlarını, krizlerini ve gerginliklerini yaşandığını belirterek, ''Türkiye'nin geleceği bakımından çok ciddi risk, tehlike ve tehditleri karşımıza çıkaran bir puslu ve mayınlı dönemden geçmekteyiz'' dedi. Türkiye'nin bugün bir kaç krizi bir arada yaşadığını ifade eden Bölükbaşı, ekonomik krizin ağırlaşarak sürdüğünü, bunun yanı sıra yönetim krizi yaşandığını savundu. Siyasi krizin bütün unsurlarıyla ortada olduğunu kaydeden Bölükbaşı, ''Çok daha vahim bir gelişme olarak Türkiye bir devlet krizi ortamına girmiştir. Bir anayasa krizi kapıdadır. MHP'nin endişesi karşımıza bir rejim krizini davet etme ihtimalidir'' diye konuştu.

Türkiye'nin hasta olduğunu, sürekli güç, derman ve kan kaybettiğini savunan Bölükbaşı, şu görüşleri dile getirdi: ''Bu yüksek gerilim ortamını, normal zamanında, yani en geç 17 ay sonra, 2011'de yapılacak seçime kadar Türkiye'nin kaldırması mümkün değildir. Bu bakımdan Türkiye'nin en önemli ve öncelikli meselesi devletin ve rejimin başına bir kaza gelmeden Türk milletinin hakemliğine gidilmesidir. Türkiye hastadır. İnsan bünyesiyle mukayese yapmak gerekirse kalp hastasıdır, damar hastasıdır, yüksek tansiyon ve şeker hastasıdır. Acil bir müdahale gerekmektedir. Bu müdahaleyi de yapacak olan emanetim sahibi Türk milletidir.''

'Noter parlamento'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın haletiruhiyesinin sağlıklı olmadığını da iddia eden Bölükbaşı, şöyle devam etti: ''Türkiye'ye 7,5 yıl boyunca çok büyük kötülükler yapan bu ilkesiz ve inançsız kadrolara bir Osmanlı tokadı indirmek için milletimiz sabırsızlıkla sandığı beklemektedir. Bunu gören Sayın Başbakan adalet önünde hesap verme kabusu yaşamaktadır. Yüce Divan sendromu yaşamaktadır. AKP hanedanlığını, AKP saltanatını sürdürebilmek için Makyevel'i bile kıskandıracak bir yaklaşımla her yolu mubah gören bir psikoloji içindedir. Önümüzdeki dönem bu bakımdan da karanlıktır. Sayın Başbakan'ın milli irade anlayışının gerçek temellerinin çok iyi anlaşılması gerekir. Sayın Başbakan Türkiye'nin karşısına, perişan ettiği, harabeye çevirdiği Türk milletinin karşısına Türkiye'nin gerçek sorun ve sıkıntılarından kaçmak için farklı maskelerle çıkmaktadır. Son maskesi de sahte demokratlık maskesidir.''

Bölükbaşı, Başbakan Erdoğan'ın ''noter parlamento'' istediğini savunarak, ''Kurşun asker milletvekilleri, güdümlü yargı, sindirilmiş, korkutuluşmuş bir toplum istemektedir, kuşatılmış, teslim alınmış ve köleleştirilmiş bir basın istemektedir'' diye konuştu.

Anayasa değişikliği

Türkiye'de son dönemde yaşanan ''sivil diktatörlük'' tartışmalarında bu hususların çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Bölükbaşı, ''Başbakan'ın sahte mağdur ve mazlum rolü oynadığını'' ileri sürdü. Bölükbaşı, şunları söyledi: ''Yapmak istediği tekrar, üçüncü kez, Türk milletinin merhamet ve acıma duygularınına sığınarak, sahte mağdur ve mazlum rolü oynayarak, kendini acındırarak, siyasette bir yol alabilir miyimdir. Anayasa değişikliğini gündeme getirmesi de bu stratejinin bir parçasıdır. Bu konuda MHP'nin görüşü çok açıktır. Türkiye'nin gerçek anlamda bir sosyal mutabakat sözleşmesi niteliğinde bir anayasa ihtiyacı tabii ki vardır. Bunun içinde yargı reformu da tabii ki olmaktadır ama bunu yapacak olan, bu alanlarda sicili lekeli AKP iktidarı değildir. İstiyorlarsa bugünden itibaren Meclis'te bir uzlaşma komisyonu kurulur, orada otururuz, hangi maddelerde hangi değişiklikler üzerinde mutabık kalırsak, onu bir demokratik sözleşme olarak, seçim sonrası hayata geçirilmek üzere kağıda da geçiririz. Seçimlerden sonra oluşacak olan 24. Dönem TBMM bu anayasa değişikliklerini birinci öncelikli gündem maddesi olarak ele alır. Ama AKP'nin derdi bu değildir. AKP son bir gayretle bir irade dolandırıcılığına soyunmuştur.''