Muhalefetle Hesaplaşma...

Muhalefetle Hesaplaşma...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.08.2013 - 06:19

Yıllardır süren Ergenekon davası kararları Silivri’de açıklandı. Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “bağımsız yargı”nın verdiği cezaları biraz ağır bulmakla birlikte hukuki sürecin bitmediğini, yargı kararlarını saygı ile karşılamak ve temyiz sonucunu beklemek gereğini, sakin bir hukukçu edasıyla dile getirdi. Emekli bir Yargıtay savcısı ise temyiz davalarının aylar süreceğini anımsattı, bir Başbakanlık başdanışmanı da cezaların tarihi bir “hesaplaşma” olduğunu söyledi. Anayasa ve AİHM aşamaları da dikkate alınırsa davanın en az üç beş yıl daha tartışılacağı anlaşılıyor.

Ağırlaştırılmış ömür boyu (müebbet) cezalara çarptırılan sanıklar ile avukatlar ve medyadaki uzman yorumcular, Silivri kararlarının hukuki olmadığı gibi, “muhalefete indirilmiş” bir “hukuk darbesi” olduğu görüşünde birleşerek hak ve hukukun er geç yerini bulacağı inancını taşıyor. Öte yandan, kimi yargıçlar istenen, kimi savcılar da verilen cezaları az buluyor. Durum, ciddi ama umutsuz mu? Bilmem, toplum bu gerilimi seçimlere değin sürdürebilecek mi?.

 

Hangi politikaya muhalefet?

AKP iktidarını sarsan ve kaygılandıran siyasal muhalefet değil, genç kuşağın Gezi Parkı’nda başlattığı “toplumsal muhalefettir”. Başbakan Erdoğan’ın, Türklüğe, Atatürk ve arkadaşlarına, laik Cumhuriyete karşı hayata geçirdiği, yeni Osmanlıcı, Müslüman Kardeşler politikasına muhalefettir.

Liberal Batı’ya açılma, AB’ye katılma söylemleri, Büyük Ortadoğu ve Medeniyetlerin Kardeşliği ve Komşularla Sıfır Sorun politikalarıyla seçmen desteğini kazanan AKP, Meclis’teki çoğunluğuna dayanarak çıkardığı torba yasalarla, demokratik açılım adına dış desteği de yanına alarak, bürokrasiden ekonomiye, eğitime, sağlığa, Diyanet’e, üniversiteden medyaya, güzel sanatlara, mimariye, kentsel dönüşüme, Kürt (PKK) barışına, bütün toplum kurum ve kararlarına, yönetim ve denetimine egemen; küresel dergilerde kapak konusu, başarılı politikalarıyla Nobel’e aday oldu. Balyoz ve Ergenekon davalarıyla silahlı kuvvetleri kışlasına kapattı.

Öyle ki, haberler, “Başbakan Erdoğan”la başlıyor (...) “Başbakan Erdoğan”la bitiyordu. Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası projesine karşı gençliğin tepkisi, AKP’nin on yılda inşa ettiği “demokrasi şampiyonu” imajını on günde yıktı. Dengeleri altüst eden etken barışçı gençliğin özgür sesi değil, Başbakan’ın kendi kurmaylarınca gizlenemeyen özgüveni ve öfkeli buyurganlığı oldu.

Meğer içte ve dışta, bilim ve sanat erbabının, antikapitalist Müslümanların, muhafazakâr aydınların, sıradan yurttaşların ne çok derdi varmış yanıp yakılacak!.. Cin şişeden çıktı. Siyasilerin yıllardır tartışılan dokunulmazlığı fiilen kalktı. Medyada yaratılan, “karizm-atik lider” imajının onarımı, yenilenip kürsüye, direksiyona dönmesi kolay görünmüyor.

 

Geziler ve gaziler...

Konuşup yazan çoğunluk, Gezi Parkı’nda sökülüp dikilen ağaçlarla başlayan bunalımın demokratik hak ve özgürlüklerle sınırlı olmadığı, ülkenin geleceğine duyulan kaygının bilinçli ve bilinçaltı eylemlerle dışa vurduğu görüşünde buluşuyor. Kaygı, dini ve hamasi şiirlerle, kahraman ecdadımız edebiyatı ile ya da Gezi direnişçilerine, tencere tava çalgıcılarına, futbolseverlere sosyal medyacılara gözdağı vermekle sindirilecek türden değil. Tersine, çevik kuvvetlerin baskısı artıkça, ömür boyu hapis cezaları açıklandıkça, sanatın ve mizahın özgür sesi yükseliyor, muhalefet büyüyor, Gezi forumları yeni direnişçiler, gönüllü gaziler yaratıyordu.

Atatürk’ün, Cumhuriyeti savunma ve koruma görevi verdiği gençler, gaziler görev başındaydı. Modern giysi ve teknolojik donanımlı güvenlik güçleri, gönüllü gazilere ve halkın iradesine karşı durulamayacağı gerçeğini görüyor. Sürecin doğru adı, “hesaplaşma” değil, “sosyal muhasebe”dir.

Ceza ferdidir. Laik Cumhuriyeti kurma ve koruma hesabının üçüncü kuşağa sorulması, din ile devletin birlikte karşı çıktığı “kan davası”dır. Demokrasinin nihai kaynağı eski sandıklar değil, yeni seçmenlerdir.

Bunalımdan çıkış yolları giderek daralıyor, bilirkişilerden “genel af” önerileri duyuluyor. Bölücü başıyla savaşmış askerlerin bir arada affı mümkün olabilir mi? Karar zamanı geldi çattı. Ülke yönetimini uzun sıcak günler bekliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler