Ne Yapmak İçin Patriot Füzeleri?
Son günlerin en önemli dış politika konusunu Türkiye’ye Patriot füzelerinin konuşlandırılması oluşturuyor. Anılan füzelerin bir saldırı silahı olmadığı ve yalnızca savunma amaçlı oldukları tartışılmakla birlikte, savunma amaçlı da olsa, her haliyle etkili bir silahın Türkiye’ye yerleştirilmesi ve kullanılması söz konusu. Başka bir deyişle (umut edilmemekle birlikte), Türkiye’ye olası bir saldırı dışında bu füzeler kullanılırsa Türkiye kendisini bir savaşın ortasında bulabilecektir
Bu tutum, Patriotların kullanılması gerekmese bile, bazı bölge devletlerinin stratejik planlarını etkilemesi nedeniyle kendilerince olumsuz değerlendirilecek ve yeni stratejilerinde, daha önce Malatya Kürecik’e yerleştirilen radar tesisi ile birlikte ele alınarak, Türkiye’yi olası hedeflerden eskiye oranla daha büyük bir hedef haline getirecektir. Nitekim, Rusya’nın Suriye’de sahip olduğu üsler aracılığıyla Doğu Akdeniz’deki varlığının zayıflatılabileceği endişeleri nedeniyle bu füzelerin Türkiye’de konuşlandırılmasına karşı çıktığını görüyoruz. Yine İran çeşitli kanallardan, Suriye ile dayanışması nedeni dışında büyük olasılıkla Malatya’daki radar üssü ile birlikte kullanılabileceğini düşünerek, bu füzelerin Türkiye’de konuşlandırılmasına karşı çıkıyor.
Patriot füzeleri gerçekte Türkiye’nin güvenliği için mi ülkemizde konuşlandırılacak? Yoksa başka olasılıklar ve hesaplar da söz konusu olabilir mi? Konuya bu açıdan baktığımızda, bölgemizdeki önemli gelişmeler de göz önünde tutulursa, başlıca iki olasılık akla gelmektedir. Birincisi, bu füzelerin gerektiğinde Suriye’ye karşı kullanılması; ikincisi ise zayıf bir olasılık oluşturmasına rağmen, bu füzelerin gerektiğinde İran’a karşı dahi kullanılabilmesidir.
Patriot füzelerinin Suriye’ye karşı kullanılma olasılıkları irdelendiğinde, bu füzelerin Türkiye’ye yerleştirilmesi ile gerçekten Türkiye’yi savunmak amacıyla kullanılması söz konusu olabilecektir. Böyle bir olasılık ise Suriye’nin Türkiye’ye saldırması ile gerçeğe dönüşebilecektir. Ancak bu olasılık gerçekte çok zayıf görünmektedir. Kendi ülkesindeki silahlı çatışmalarla uğraşmanın yanında Türkiye gibi güçlü bir komşu ülke ile çatışma alanını genişletmek mantık dışı bir davranış olacaktır. Bununla birlikte, Esad’ın tam olarak köşeye sıkışması durumunda mantık dışı hareket etme olasılığı da akla gelebilmektedir. Nitekim Esad, hangi durumda başvurabileceğini belirtmeden, elindeki kimyasal ve biyolojik kitle imha silahlarını muhaliflere karşı değil, ama yabancı ülkelere karşı kullanabileceğini açıklamıştır. Eğer yalnızca ve yalnızca Patriot füzeleri bu tür bir savunma amacıyla Türkiye’ye konuşlandırılarak böyle bir saldırı durumunda kullanılacaksa bunun Türkiye’nin ve halkımızın güvenliği bakımından bir anlamı bulunmaktadır.
Ülkemize zarar verir
Patriot füzelerinin Suriye’ye karşı kullanılması bir başka amaçla, örneğin Esad rejiminin bir an önce devrilmesi için gerçekleştirilecekse, o zaman füzelerin Türkiye’ye yerleştirilmesi belirtilen amaç dışına çıkmış ve Türkiye kullanılmış olacaktır. Böyle bir olasılık, BM Güvenlik Konseyi’nin sonuçta hiçbir karar alamaması nedeniyle Esad rejiminin son bulmasını isteyen devletlerin son kertede düşünebileceği bir olasılıktır. Bu yönde Patriotların kullanımı için, yönlendirici devletlerin, Türkiye’ye bir saldırı olarak değerlendirilebilecek uygun olayların çıkmasını beklemeleri ya da hatta düzenlemeleri yeterli olacaktır. Türkiye’nin böyle bir durumda, yalnız ya da NATO üyeleri ile birlikte cevap vermesi ve Patriotların kullanılması en çok ülkemize ve insanımıza zarar verecektir.
Patriot füzelerinin İran’a karşı kullanılması olasılığı ise çok daha zayıf olmakla birlikte, İran’ın nükleer çalışmalarını engelleme konusunda bir çözüm bulamayan ABD ve bazı Batılı devletler ile İsrail’in, İran ile bir çatışma ortamının doğması düşüncesi üzerine kurulabilecektir. Bu durumda da NATO devletlerine İran tarafından bir saldırı olduğu gerekçesi ile Türkiye’deki Patriot füzelerinin kullanılmasına gidilebilecektir. Patriot füzelerinin konuşlandırılması incelemelerine NATO heyetinin Malatya’yı da ziyaretleri bu olasılığı az da olsa akla getirmektedir. Gerçi, halihazırda İran’ın füze menzili Türkiye dışında öteki NATO üyesi devletlerin ülkelerini tehdit edebilecek düzeyde değilse de, NATO üyesi devletlerin Körfez’deki ya da Doğu Akdeniz’deki gemi ya da uçaklarına ulaşması olasılığı bulunmaktadır. Böyle bir olasılıkta, yani bölgede bir NATO ülkesine saldırılması durumunda, Türkiye’ye Patriot füzesi konuşlandırılmasa da Türkiye’den Kuzey Atlantik Anlaşması’nın 5. maddesi uyarınca müdahale etmesi beklenecektir. Ancak Malatya’daki radar üssü yanında Patriotların da ülkemizde konuşlandırılmış olması büyük olasılıkla Türkiye’yi öncelikli hedef durumuna getirecektir. Bu nedenledir ki NATO devletleri ülkelerine yerleştirmek istenen araç-gereç ve silahları, getireceği riskleri de hesap ederek her zaman kabul etmemektedir. Bundan bir süre önce Çek Cumhuriyeti ve Polonya’nın ülkelerine NATO radar üssü ve füzelerinin yerleştirilmesini kabul etmemesi böyle bir anlayışın ürünüdür.
Belirtilen bütün bu olasılıkların ve risklerin, Patriotların Türkiye’ye yerleştirilmesini hükümet istediğine göre, bundan böyle ancak bu füzelerin kullanımında Türk yetkililerin kesin karar verebilmesi sağlanmak suretiyle bertaraf edilmesi olanaklı olacaktır. Bunu istemek için muhalefetin NATO çerçevesinde bu konuda oluşturulacak mutabakatın TBMM’ye getirilmesini beklememesi gerekmektedir. Hükümet bu konudaki anlaşma nitelikli herhangi bir metni büyük olasılıkla TBMM’ye götürmeyecek ve Bakanlar Kurulu kararnamesi çıkararak yayınlamadan yürürlüğe koyacaktır. Zira, 31 Mayıs 1963 tarihli ve 244 sayılı “Milletlerarası Anlaşmaların Yapılması,Yürürlüğe Girmesi ve Yayınlanması ile Bazı Andlaşmaların Yapılması İçin Bakanlar Kurulu’na Yetki Verilmesi Hakkındaki Kanun”un 6. maddesi NATO örgütü ya da üye devletleriyle NATO anlaşması çerçevesinde yapılacak ikili ve çok taraflı anlaşmaların Türkiye’yi bağlaması yetkisini Bakanlar Kurulu’na bırakmıştır. Anayasamız da 90. maddesinde yasaların önceden tanıdığı yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik ya da idari anlaşmaların TBMM’den bir uygun bulma yasası geçirilmeden doğrudan Bakanlar Kurulu’nca kabul edilebileceğini öngördüğünden hükümet böyle bir yola gidebilecektir. Bakanlar Kurulu’nun bu konudaki yetkisinin tek istisnası, yine anayasanın 90. maddesinde düzenlendiği gibi, söz konusu anlaşmanın var olan bir yasaya değişiklik getirmesidir. Bu veriler karşısında muhalefetin yapacağı ilk iş Patriotlarla ilgili mutabakatın -tabii metni görebilirlerse- herhangi bir yasamıza değişiklik getirip getirmediğini saptamak ve böyle bir durum varsa mutabakat metninin TBMM’ye getirilmesini sağlamaktır. Eğer böyle bir yasa değişikliği durumu yoksa, muhalefetin yapabileceği şey bu füzelerin kullanımı konusunda geçerli olacak NATO angajman kurallarının füzelerin yalnızca Suriye’ye karşı ve o da Türkiye’nin bir saldırıya uğraması koşuluyla ve Türk yetkililerin de karara katılması ile olması konusunda hükümete uyarılarda bulunmaktır. Angajman kuralları belirlendikten sonra basında izlediğimiz “tetik kimde” polemiğinin pek önemi kalmayacak ve yetki, angajman kurallarını uygulayacak olan büyük olasılıkla NATO askeri yetkililerinin eline geçmiş olacaktır.
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!