Obama Seçilince...

Obama Seçilince...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 14.11.2012 - 07:20

Küresel bir imparatorluğun başkanı olan ve onun çıkarlarıyla insanlığın çıkarlarının çatıştığını iyi bilmesi gereken Obama ikinci döneminde bir ‘kurtarıcı’ değildir; ancak, taze atılımlar için bir yandaş olabilir, yeni bir ‘toplumsal anlaşma’ için bir nefes alma olanağı yaratabilir; o kadar.

Yararlı olan iki kötü adaydan biraz daha iyisinin Beyaz Saray’a girmesi değil, halkçı akımın iktidarıdır. Gelecek tartışması korkusuz ve özür dilemeden halk önünde ve halk katılımıyla yer almalıdır. Seçimden sonra köşeye çekilmek ve seçilenlerin tepeden değişiklik yapmalarını beklemek bilgisizliktir. Seçimi kazanmak yeterli değildir. Tartışma zenginleşerek sürmek zorundadır. Yalnız her iki partiden bağımsız kalacak güçlü uğraşların başarı olasılığı vardır. Ancak bunun getireceği bir dizi olumlu değişim toplumu ileriye taşır.

Bu amaç uğruna Beyaz Saray dışında atılması gereken adımlar var. Obama’nın yapamadıklarını başkent, elli birlikteş devlet ve yerel basamakların her birini bir tür “işgal” ederek gerçekleştirmek gerek. Kongreyi, içine Sherrod Brown ve Bernie Sanders benzeri senatörleri sokarak, giderek Tammy Baldwin ya da Elizabeth Warren gibi yüreklileri çoğaltarak ilerici yönde güçlendirmek kaçınılmaz adımlardır. Elli birlikteş devletin her birinde tutucu yasama meclisleri var. Milletvekillerinin odasına giren biri anlaşılan şöyle diyor: “Çantamdaki 5 milyon doları sana mı vereyim, yoksa rakibine mi?”

Aşırı sağ, demokrasiyi yok etmek için yerel meclisleri çoktan ele geçirdi. Sendikalara ve oy haklarına karşı yasalar oralardan çıktı. Önemli olan halk adına kazançların küçük olması da değil. Kapanmış kapılar bir açıldı mı, oradan daha büyük zaferler geçer. Ama öncü güç halkın kendinde ve onun bağımsız, sürekli ve ödün vermeyen eylemindedir. Ancak halkın gücü büyük parayı alt eder. 106 milyon Amerikalı zor geçiniyor. 20 milyonu son derece yoksul. Büyük çoğunluğun geliri de çalışma koşulları da sürekli daha kötüye gitti. ABD hükümeti de sıradan yurttaş da borçla boğuşuyor.

Ama unutmamalı ki, yakın geçmişte ABD gibi tutucu bir toplumda birkaç küçük ama önemli değişiklikler halkın baskısıyla gerçekleşti. Obama yeni göçmenlere verdiği sözlerden dönüp onları daha büyük acıların içine attığında, istedikleri sözcülerinin eylemleriyle kabul gördü. Obama, birkaç ufak kadın hakkını, feministlerin geri adım atmaması sonucu verdi. Çevrecilerin, tutuklansalar da Cumhuriyetçi Parti’nin doğanın bozulduğu gerçeğini gizlemeye çalışan sahte bilimcilerine karşı savaşımı durmadı, aksine bir boru hattının yapımı durduruldu. Obama bu seçimi kazandıysa, rakibine attığı farkı bu halk eylemlerine borçludur.

Obama ilk döneminde sınırlı bir sağlık hizmeti yaptı, aşırı fakirliğe karşı bir önlem aldı, bir milyon yeni göçmeni sınır-dışı edilmekten kurtardı ve öğrenci borçlarını azalttı. Ama terörle savaş yaftası altında insan haklarını çiğnedi, iklim değişikliğini durdurma yönünde yürekli davranmadı, pazar ekonomisinin kulu oldu, ekonomiyi batıran Wall Street mafyasının önünde eğildi ve milyonların evsiz kalmasına göz yumdu.

Bu nedenle, ABD’de güçlü bir tutucu örgütlenme ve onun tutsak ettiği bir altyapı var. Hedef, bu altyapıyı devirmektir. Bu uğraşın yalnız Obama’yla birlikte değil, daha çok ona karşın sürdürülmesi gerek. Obama herhalde, kendi başına kalırsa, yanlış uygulamaların başını çekecek. Değişimden yana olanlar, emekçiler, kadınlar, insan hakları destekçileri, beyaz derili olmayanlar, fakir beyazlar, göçmenler, gençler, iş-sağlık-eğitim bekleyenler ve fikirsiz sessizlerdir. Bunların hiçbiri sorunları kendi başlarına çözemezler. Seçimden hemen sonra, en önemli sorunlarda bir tartışma başlayacak. Şimdiki ABD kuşağının en önemli kapışması bu olabilir. Seçimi kazanmış olmak bu tartışmanın sağlıklı bir yola kendiliğinden gireceğini göstermez. Çatışmadan ilerici kesimin yenik çıkması ülkeyi ve dünyayı daha da karartır.

Öte yandan, halkın ekonomik adalet eğilimi her zamankinden daha fazla. Yüzde 99 evinde, işyerinde, hastanede aynı acıları duyuyor. Obama’nın sürdürdüğü varlıklılardan (Bush-esinli) az vergi siyaseti sona ermeli, sendikalı işçilere tekelci sermayenin emekçi üstünde sopası olan başkanları bir yana itilerek, büyük şirketlerle doğrudan pazarlık olanağı sağlanmalıdır. Koca holding başındaki milyarder, sekreteri kadar vergi ödüyor.

Küresel bir imparatorluğun başkanı olan ve onun çıkarlarıyla insanlığın çıkarlarının çatıştığını iyi bilmesi gereken Obama ikinci döneminde bir “kurtarıcı” değildir; ancak, taze atılımlar için bir yandaş olabilir, yeni bir “toplumsal anlaşma” için bir nefes alma olanağı yaratabilir; o kadar. Sıradan insanı merkez alan ortak bir anlayışa gereksinim var. Obama halk kuruluşlarınca ilerici yöne yöneltilmelidir. İsrail’in İran’a saldırma tasarılarına, bölgemizde savaşa karşı çıkmalıdır. Amerikan halkının büyük çoğunluğu da böyle bir savaşı istemiyor. ABD’de 5.113 harp başlığı var. Bunun on yıllık harcaması 352 milyar dolar. Romney, Rusya’yla görüşmeye karşı. ABD’nin Türkiye’yi komşularımızla bozuşmaya itmesine de biz karşı çıkmalıyız.

İlericilerin iktidara nasıl gelineceğini öğrenmeleri gerek. ABD’de bunun bir süredir hazırlığı, şimdi de bir fırsatı var.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler