Ortadoğu'da ortaçağa doğru

Ortadoğu kanlı mezhep savaşlarının sinyallerini verirken Türkiye'nin dış politika yönelimleri merak konusu.

Ortadoğu'da ortaçağa doğru
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.10.2012 - 09:17

Ortadoğu’nun sosyal ve siyasi anlamda gelişmiş olduğunu bugün mantıklı hiçbir akıl kabul etmez. Ekonomik ilerlemenin sosyal refah ve demokrasi getirmediği ortada. Bunu açıklamak için Suudi Arabistan örneğine bakmak tek başına yeterli olacaktır. Ancak konumuz bunun nedenleri değil.

Arap Baharı şeklinde adlandırılan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde süregelen isyan, değişim ve devrim rüzgarı bu eğilimi tersine döndürebilme fırsatı yaratma potansiyeli taşıdığından bu ülkelerde demokrasi ve özgürlüğe hasret kesimlerde büyük bir umut yarattı. Batıda bu romantizme katılan kimi kesimler de tabandan gelen bu güçlü hareketin yönetilecebileceği ve gerekirse kendi çıkarlarına göre şekillendirilebileceği hayallerini yaşıyor.

Ancak son işaretler hiç parlak değil. Arap isyanlarında gücü eline geçiren Müslüman Kardeşler ya da diğer köktendinci grupların bu devrimleri çalmasından söz etmiyoruz. Bundan çok daha tehlikeli, çok daha patlayıcı ve yakıcı bir sürecin tohumları atılıyor. O da mezhep savaşları.

New York Times gazetesinin 27 Ekim tarihli haberinde Esad rejimine karşı savaşmak için Suriye’ye giden Sunni Iraklı militanlardan sonra Şii Iraklıların da Esad rejimine destek vermek amacıyla Şam’a akın ettikleri yazıyordu.

Haberde Şii Iraklıların önce Tahran’a oradan da İran hükümetinin desteğiyle hava yoluyla Şam’a gönderildikleri söyleniyor. Gazeteye konuşan Iraklı savaşçılar her gün düzinelerce savaşçının kendilerine katıldığını söylerken Suriye hükümetine silah ve malzeme akışının sürdüğü de bildiriliyor.

Bu tehlikeli denklemde güç kavgasını sürdüren pek çok aktör var. İran kendisi gibi çoğunluğu Şii olan Irak üzerinde giderek artan etkisini kullanarak Suriye’deki iç savaşın dinamiklerini kendi çıkarlarına göre yönetmeye çalışıyor. Öte yandan mezhepçiliğin hassas tellerinde oynayan El-Kaide Sunni köktendinci militanları çevresinde toplayarak Suriye içinde rejim karşıtı savaşımlarını sürdürüyor.

Suriye’de Sunni ve Şiiler arasında ateşlenerek büyüyecek bir mezhep savaşı ne yazık ki Suriye sınırlarını aşmaya mahkum. Irak savaşından sonra mezhep kavgalarının yatışmadığı Irak bu tür bir provokasyona fazlasıyla açık. Suriye ve Irak’tan sonra siyasi dokusunu yabancı güçlerle yaptığı ittifaklarla ayakta tutmaya çalışan ancak mezhepçilik konusunda son derece kırılgan olan Lübnan var.  Bu ülkelere Bahreyn ve Suudi Arabistan’ı da eklersek bölgede geniş bir mezhep savaşının korkulu rüyası karşımıza çıkıyor. Dinler arası savaşların ardından din içi savaşların yaşandığı bir çağda Türkiye’nin dış politikasının nasıl evrileceğini ben kendi adıma çok  merak ediyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler