Özgür Özel'den Erdoğan ve Soylu'ya çok sert ifadeler: Millette yazarkasa atacak hal mi kaldı?

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu için kullandığı “Türkiye iflas etse kalkıp göbek atacak kadar kendi halkından nefret eder hale gelmiştir. Ecevit döneminde o daktilolar neden atıldı” ifadesini eleştirdi. Özel, “Atılan da daktilo değil, yazarkasaydı. 3 bin 500 korumayla gezenin, sarayda oturanın halktan bu kadar koptuğu ortada. Bunu Kılıçdaroğlu söylese ‘Bay Kemal bilmez.’ Bay Recep biliyormuş! Millette yazarkasa atacak hal mi kaldı? O yazarkasayı atacak esnafın dükkanı kapandı, yazarkasayı da haczetmiş olabilirsiniz" dedi.

Yayınlanma: 07.04.2021 - 16:19
Özgür Özel'den Erdoğan ve Soylu'ya çok sert ifadeler: Millette yazarkasa atacak hal mi kaldı?
Abone Ol google-news

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özgür Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"KOCA YALANLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Ekinini satamayan, destekleme alamayan çiftçilerin ‘darbe tehdidi var’ demesini bekliyorlar. Aşılama olmayanların Erdoğan’a destek vermesini bekliyorlar. Önümüzdeki birkaç gün içinde COVİD’ten en yüksek rakamlara ulaşacağımız bugünlerde, vatandaşın salgından şikâyet etmemesini, güvence talep etmemesini, Erdoğan ve AK Parti iktidarı ayakta kalsın diye olmayan bir darbeye, darbe bildirisine inanmasını talep ediyorlar. Birkaç gündür teker teker kamu kurumlarının bu konuda emir komuta zinciri içinde açıklama yapmasını istiyorlar. Darbelerden bu ülke çok çekti. Anlaşılan bir milletvekilinin sandıkla gideceksiniz’ dediğinde ‘darbe’ söylüyorlar. Bir genel başkanın ‘sözde cumhurbaşkanı, taraf oluyor’ sözlerinden darbe çıkaranların şimdi emekli amirallerin yaptıkları uyarıdan darbe çıkarıp, emir komuta zinciri içinde tüm kurumların inanmasını bekliyorlar ve bunu talimatlandırıyorlar. Bütün darbeler CHP’nin iktidara en yakın olduğu zamanlarda yapılmıştır. Bütün darbeler sonucunda CHP’nin zarar görmesi, iktidardan uzağa düşmesinin sonucunu doğurmuştur. ‘Bunun içinde CHP vardır’ diye koca yalanla karşı karşıyayız.

"CHP’Yİ İRTİBATLANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR"

4 Nisan günü 104 emekli amiral, kendi uzmanı oldukları Montrö konusunda, kurumlarında bir sarıklı amiralin bulunmasından nasıl bir riske sebebiyet verdiğini söyleyen sivil bir bildiri kaleme aldılar. Bir internet sitesi, 3 Nisan gününde erkenden yayınladı. 104 olan sayıyı, 103’e çevirdiler. ‘103 sayarsan, 15 Temmuz’a geliyor’ dediler. ‘Cumhurbaşkanı’mız Marmaris’te iken yaptılar’ dediler. Deniz Şehitlerini Anma Günü bugündü. Döndüler dolaştılar, Süleyman Soylu ağzıyla, ‘FETÖ’den ayrı değil’ dediler. Burada söylenecek söz: El insaf. Biz hiçbir muhtıra yanında olmadık, asla mazur görmedik, sonrasında onlarla arayı hoş tutmadık. Atanmış İletişim Başkanı’nın yaptığı gibi, parti grup başkanvekillerine sözcülerine güvenmiyorlar, İletişim Başkanı’nı konuşturuyorlar bol bol, yetmemiş bir buçuk saat boyunca Cumhurbaşkanı konuşuyor. Muhtıralaştırmaya çalıştıkları bu metinle, CHP’yi irtibatlandırmaya çalışıyor.

"GÜLEN HEDEF ULAŞAMADIYSA, AYNI MENZİLE YÜRÜYENLER DE ULAŞAMAYACAK"

Sen muhtıralara karşıysan, muhtırayı verenin altına zırhlı Mercedes’i çekmeyecektin. Fetullah Gülen hoca efendi ile el ovuşturup bir niyeti ortaya koymayacaktınız. Birlikte aynı menzile gidiyorlar, kendi deyimidir. Birisi ulaşamadı, diğerinin de ulaşmasının karşısında CHP, CHP’nin etkin siyasi mücadelesi, o hedefe ulaşmasına onun da izin vermeyecek. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik hukuk devleti olarak ulaşmaya çalıştıkları hedefe nasıl Fetullah Gülen ulaşamadıysa, ‘aynı menzile yürüyoruz’ diyenler de ulaşamayacak. Bu sempatiyle bakışı unutmadık, unutturmayız.

"İLK SEÇİMLERE KADAR ANA MUHALEFET OLDUĞUMUZU İFADE ETTİK"

CHP’ye ‘darbeci diyenlere hatırlatmak isteriz. Bu Meclis 14 Temmuz günü ışıklarını kapattı, cuma akşam saat 9’u biraz geçe, Ankara ve İstanbul hareketlendi. Meclis’i fiilen hedef almamıştı. CHP’nin Genel Başkanı talimatıyla bizler, Meclis’in açılmasını ve darbeye demokrasinin kalesinden direnilmesini talep eden biziz. Meclis sönmüş ışıkları yandı, beyanatlar verildi, CHP adına bizzat yapılacak ilk seçimde millet yeni görev verilene kadar bu Meclis’in ana muhalefet partisi olduğumuzu, parlamentonun arkasında durduğumuzu ifade ettik.

"SÜLEYMAN SOYLU, SUÇ İŞLERİ BAKANI GİBİ ÇALIŞMAKTADIR"

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, emekli subaylar ile görüşmesinden sonra ‘emekli subaylar amirallerin bildirisini kınadılar’ diye açıklama yaptı. Emekli Subaylar Derneği açıklama yaptı: ‘Kınama ifadesi kullanılmamıştır.’ Hulusi Akar, ‘nasıl olsa ben komutanım, yalanlayacak halleri yok diye ‘kınadılar’ dedi. Millet nasıl yalan makineleriyle muhatap olduğumuzu görsün diye iyi bir kanıttır. Diğeri Süleyman Soylu diyor ki ‘bildiriye ulaştık, bir internet sitesi yayınlamış, sabaha kadar uyumadım, imzalayanlarla ilgili çalıştık, parti üyelerine ve ailelerine baktık, CHP üyeliklerini tespit ettik’ diyor. Süleyman Soylu İçişleri Bakanı’dır ama suç işleri bakanı gibi çalışmaktadır. Devletin kendisine emanet edilen yetkilerini bir partinin lehine bir partinin aleyhine kullanmaktadır. O tarih itibariyle soruşturma yoktur, devlet tek adam olarak yönetildiğinde, devletin tüm anahtarları Recep Tayyip Erdoğan’ın belinde takılıdır. Belinden anahtarı alıp Yargıtay’ı açıyorlar.

"104 FETÖ’CÜDEN 90’I AK PARTİLİ ÇIKARSA UTANIRIM"

104 amirale bakmışlar, dört tanesi CHP üyesi. Çok şaşırdım, 20 tanesi çıksa ne olur? Türkiye’de 100 yıllık siyasi parti… Görev yapmış kişilerden yüzde 3 - 4’ü üye olmuş, buradan CHP’ye irtibat söylüyorlar. Allah aşkına. 104 tane yan kesici, kalpazan, uyuşturucu imalatçısı çıkarayım. Bunların içinde de ‘30 tane uyuşturucu satıcısı, AK Partili. AK Parti uyuşturucu satıcısıdır…’ Bu söylemin bir değeri var mıdır? Bir suçlunun partisine bakıp, parti suçlanabilir mi? Bu bildiri suç bile olsa bu ortaya çıkmaktadır. İçeride yatan FETÖ’cüler var. FETÖ’nün büyük imamları, ağabeyleri, bakalım 104’üne, 2010-2011 itibariye kaç tanesi AK Parti’lidir. 104’te 90 çıkarsa utanırım. Hepsi AK Parti militanıydı. Ne amirallerin bildirisi suçtur ne benim metnimdir. Bu ülkede herkes gibi amirallerin de söz söyleme imkanları vardır. Madem emekli askerler konuşmayacak, Hulusi Akar ne iş yapar. Üniforma çıkartılıp bakan yapanların, bugün ortaya koydukları yaygaranın çaresi yoktur.

"DARBEYE KARIŞANLARIN KARDEŞLERİNE MAKAM VERDİLER"

Herkes askerliği yaptı, erkek vatandaşlarımız… Hepsinin gözünde amiraller nasıl bir yerdedir herkes bilir. Amiral ve generallerin bir hükümete itiraz dile getirdiklerinde nasıl darbeci yapılıp, gözaltına alınıp, ‘ibreti alem için’ bu noktaya getirildiklerinde darbe korkusu üzerinden iktidar pekiştirme çabasından başka bir şey değildir. Bir AK Partili babayiğit sözcü aranıyor. Metnin kendisini suç olmadığı halde, CHP’ye üyelik üzerinden yürüyenlere soracağım: Darbenin en önemli çarklarından bir tanesi Mehmet Dişli. Kardeşi Şaban Dişli, devamında da MKYK üyesi miydi, kendisini büyükelçi olarak atadınız mı? Bir darbecinin kardeşinin parti üyeliğinden CHP’ye yürümeye kalkanlar, Şaban Dişli’ye yurt dışında makam mevki aracına Türk Bayrağı taktırıyorlar. Mehmet Pakdemirli, Celal Bayar Üniversitesi Rektörü, FETÖ’den hükümlü, kardeşi Bekir Pakdemirli bakanlık yapıyor. Bildiriye imza atanların eşinin kardeşinin CHP üyeliğinden CHP’yi suçlamaya çalışanların, bizzat darbeye karışmış olanların kardeşi üzerinden onlara makam verdiklerini hatırlatmak isteriz.

"AMİRALİN EMEKLİSİNDEN DEĞİL, SARIKLISINDAN KORK"

AK Parti ‘kork’ dedi diye korkmayız. Montrö Anlaşması’nın önemini denizci amiraller söylemeyecek kimler söyleyecek? Sarıklı amiralin riskini FETÖ’nin kumpasına uğramış amiraller söylemeyecek kimler söyleyecek? Sen amiralin emeklisinden değil, sarıklısından korkacaksın. Bu amiraller komutanken darbe yapmamış, şimdi darbecilikle suçluyorsun. Geçmişte amirallere, ‘AK Parti hükümetine bildiri yazın’ diye mektup yollayan Devlet Bahçeli de ağzına geleni sayıyor. Prompterdan okuduğu metnin geçmişteki kendi tutumunu kınadığını fark etmeyecek teslimiyetle karşı karşıyayız. Kablosu saraydan gelen prompter, döndü dolaştı İsmet İnönü’ye ulaştı. Devlet Bahçeli, İsmet İnönü’ye laf söyleyecek noktaya geldi.

"ERDOĞAN SORUYOR, KORKUDAN DOĞRUYU SÖYLEYEMİYORLAR"

Erdoğan, ‘üye sayımız 13 milyon 500 bine ulaştı, dünyada böyle bir siyasi partimiz yok’ dedi. Kota koyuyor, canlarına okuyor, Soruyor örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcılığına, övünerek anlatıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘1 Nisan 2021 tarihi itibariyle AK Parti üyesi sayısı 10 milyon 984.’ Ne dedim? Yalan bitmeden doğru konuşmazlar. AK Parti rakam veriyorsa, üç kere üç dokuz deseler, çarpım tablosunu kontrol edeceksin. Ocak 2021’de üye sayısı 11 milyon 157 bin. Yani ocaktan bugüne üye kaybetmişler. İhtimal bir, Recep Tayyip Erdoğan soruyor korkudan doğruyu söyleyemiyorlar. İhtimal iki Recep Tayyip Erdoğan yalan atıyor, kendi yalanı ortaya çıkınca manevra alanı olsun diye ‘arkadaşlarım söyledi...’

"BİLİM KURULU İLE ŞAHSI BİLİR KURULU ARASINDASINIZ"

Sağlık Bakanı, ‘Bilim Kurulu’nu siyaset dışında tutalım’ diyor. Bilim Kurulu, bizim son derece saygı duyduğumuz, varlığını olumladığımız bir kurum. Genel Başkanı’mız ilk günden beri, Bilim Kurulu’nun sözcüsü olmalıdır, kendi içinden seçilmiş bilim insanı olmalıdır’ diyor. Bilim Kurulu başına AK Partili bakanı atayan siyasileştirenin tam kendisidir. Sayın Bakan siz sözcülüğünü yapıyorsunuz. Bilim Kurulu ile şahsı bilir kurulunun arasındasınız. Yoksa bu kongrenin yapılması mümkün mü? CHP 4 bin vaka varken kongre yaptırmayan, 40 bin vakada AK Parti’ye kongre mi yaptırır? Bugün CHP yönetimde olsa, Bakanlar Kurulu’ndan atanmış bir partili bakanın Bilim Kurulu’na başkanlık etmesi sonlandırılmalıdır.

"YAZARKASAYI KORKU İMPARATORLUĞUNDAN ATMAMIŞTIR"


Varsayım, ‘Türkiye iflas etse göbek atacakmışız.’ Gerçek, Türkiye’nin 99-2001 arası yaşadığı iflastan hala göbek atarak bahseden anlayış. Atılan da daktilo değil, yazarkasaydı. Arzuhalciler daktilo atarak tepki gösterebilir. Berberde, bakkalda daktilo olmaz. 3 bin 500 korumayla gezenin, sarayda oturanın halktan bu kadar koptuğu ortada. Bunu Kılıçdaroğlu söylese ‘Bay Kemal bilmez…’ Bay Recep biliyormuş. Daktilo değil, yazarkasa. Millette yazarkasa atacak hal mi kaldı? O yazarkasayı atacak esnafın dükkanı kapandı Allah bilir yazarkasayı da haczetmiş olabilirsiniz. Dükkanında yazarkasa olup da iflasın eşiğinde olup da atmaya niyetlenecek biri FETÖ’cü olmamak için çoluğundan çocuğundan hırsınızı almayasanız diye yarattığınız korku imparatorluğu yüzünden onu atmamıştır ama çoluğuna çocuğuna kıyamayanlar kendi canına kıyıyorlar. Senin medyanın bunu vermemiş olması açlık, işsizlikten kendini yakanın gerçekliğini ortadan kaldırmıyor Erdoğan!

"BAKAN AŞI OLUNCA ÖĞRETMENLER DE OLDU SAYILDI"

Türkiye’nin gündeminde aşıya erişimin olması gerekiyor. Öğretmenler, okullarında çok sayıda vaka olduğunu, yüz yüze eğitimin devam ettiği yerlerde ciddi sıkıntı çektiklerini ve aşıya erişemediklerini söylüyorlar. Aslında Bilim Kurulu, öğretmenlerin aşılanmasına karar vermişti. Karar verdikten sonra 80 bin tane öğretmen aşılanmıştı, sonra ne olduysa oldu durdu, başka öncelik sıraları girdi. Öğretmenler aşılanmıyor. Milli Eğitim Bakanı, ‘aşılanacak’ müjdesini verip, aşısını oldu, aşısını olunca öğretmenler aşılanmış sayıldı. Tayyip Erdoğan’ı üzmeyen istatistik kurumu TÜİK, enflasyonu yüzde 16 açıklaya dursun; vatandaş yüzde 40 üzerinde olduğunu söylüyor.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler