Rıza Sarraf: ABD beni yargılayamaz
ABD'nin New York şehrinde tutuklu bulunan 17 - 25 Aralık yolsuzluk operasyonun kilit ismi İran asıllı işadamı Rıza Sarraf'ın avukatları müvekkillerine karşı açılan davanın neden düşmemesi gerektiğine yönelik savcılık dilekçesine karşı çıktıkları yeni dilekçeyi mahkemeye sundu.
ABD'de yaşayan serbest gazeteci Ali Abaday'ın Sputnik'e aktardığına göre, ABD'yi dolandırmak, banka dolandırıcılığı, kara para aklama ve İran yaptırımlarını delmek (Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı ihlal etmek) suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Sarraf'ın davasının düşmesi için avukatları 18 Temmuz'da bir dilekçe vermişti. 8 Ağustos'ta New York Güney Bölgesi Federal Başsavcısı Preet Bharara ve ekibi bu dilekçeye karşılık bir dilekçeyi mahkemeye sunmuştu. Dün Sarraf'ın avukatlarının sunduğu yeni dilekçe ise savcılığın savlarına karşı yazıldı.
Sarraf'ın avukatları ilk dilekçede olduğu gibi savcılığın hem Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı (IEEPA) farklı yorumladığını hem de ABD vatandaşı olmayan, ABD'de iş yapmamış bir kişinin ABD makamları tarafından yargılanamayacağını söyledi.
Savcı Bharara'yı azlettirme planı tutmadı
‘SAVCI ROMAN YAZDI'
11 avukat tarafından hazırlanan dilekçede 5 nokta üzerinde duruldu. Bu noktaların ilki IEEPA'nın ancak ABD vatandaşı olan, Amerika'da iş yapanlar için geçerli olduğu yönünde. Sarraf'ın Amerikan vatandaşı olmaması ve yaptığı işlemlerin Amerika ile alakasının bulunmadığı bir kez daha yinelendi. İkinci olarak savcılığın Sarraf'ı İran için ihracat yapmaktan dolayı yargılayamayacağı, yetki alanının bunu kapsamadığı anlatıldı. Ardından kara para aklama, banka dolandırıcılığı ve ABD'yi dolandırma suçlarının da savcılığın yazdığı bir ‘romanın' parçaları olduğu ifade edildi.
Dilekçede son olarak Sarraf'ın gümrükte el konulan iPhone telefonundan elde edilecek delillerin neden kullanılmaması gerektiği izah edildi.
ULUSAL GÜVENLİĞE DEĞİNİLMEDİ
İran'a yönelik yaptırımların delinmesi her zaman ulusal güvenliğin ihlali olduğu ve kefalet davasının başından beri dile getirildiği için bu dilekçede de konuyla ilgili bir bölüm bulunmadı.
Avukatlar, Sarraf'ın İran'ın lehine bir ticaret işlemi yapabileceğini, bu nedenle yargılanmasının mümkün olmadığı tezini yineledi.
Davanın New York'ta açılmasının sebebi yapılan işlemler sırasında arada Amerikan bankalarının da bulunmuş olması. Sarraf'ın avukatları müvekkillerinin Türkiye ile Çin arasında işlem yaparken bu sırada Amerikan bankalarının işlemlere dahil olacağını bilemeyeceğini savundu.
Savcılık 15 gün önceki dilekçesinde 2 işlemin İran'a yönelik ticareti kapsadığı anlaşıldığı için ABD bankaları tarafından durdurulduğunu belirtip Sarraf'ın yaptığı işin farkında olduğunu iddia etmişti.
MEKTUP YİNE GÜNDEMDE
Savcılığın elindeki en önemli delil olan, ‘İran'ın ekonomik cihadına' Sarraf'ın katkılarını öven mektup ise yine gündeme geldi. Savunma avukatları müvekkillerinin Farsça bilmediğini ve mektupta imzası olmadığını tekrarladı. Avukatlar belgede ne yazıldığını müvekkillerinin bilmediği ve imzasının da olmadığını hatırlatarak, bu delilin esasında bir anlam ifade etmediğini söyledi.
Dilekçenin temelini oluşturan yetki, alan aşımı ve IEEPA'nın farklı yorumlanması nedeniyle kara para aklama, banka dolandırıcılığı ve ABD'yi dolandırma suçlarının da geçerli olamayacağı iddia edildi.
Yurtdışı işlemlerinin ABD'de etki yaratacağı savına da değinen savunma ekibi, işlemlerin başında Sarraf ve ortaklarının kendi paralarını ortaya koyduklarını, sonuçta bir sorun yaşansa bile bu noktada ABD'de hiçbir bankanın bir kayba girmeyeceğini söyledi.
Daha önceden karara bağlanan davaları örnek gösteren Sarraf'ın avukatları mahkemenin bu davalarda verilen kararlara dikkat etmesini istedi.
TELEFONDAN ELDE EDİLECEK DELİLLERİN YOK SAYILMASI İSTENDİ
Davanın son aşamasında belki de en dikkat çekici olan husus ise Sarraf'ın gümrükte el konulan iPhone marka telefonu olmuş durumda.
Sarraf telefonunun şifresini Gümrük ve Sınır Koruma Polisleri'ne (CBP) verdiğini söylemişti. CBP görevlilerinin bu şifreyi FBI yetkililerine ilettiği, Sarraf'ın kendi isteği dışında bu şifre bilgisinin yetkililere ulaştığı söylenerek, telefondan elde edilecek delillerin yok sayılması isteği yinelendi.
Savcılık telefon ile ilgili ellerinde arama emri olduğunu, ayrıca CBP yetkililerinin bavul ve çanta gibi elektronik eşyaları da arayabileceğini iddia etmişti. Savunma ise elektronik eşyalarda kişinin özel bilgilerinin bulunacağına dikkat çekerek savcılığın tezinin doğru olmadığını belirtti. Bharara ve ekibinin ellerinde arama izni olsa da 4 haneli şifre olmadan bilgilere ulaşamayacağı da aktarıldı.
AKILLARA SAN BERNARDINO SALDIRISI GELDİ
Savunma ve savcılığın dilekçeleri akıllara San Bernardino saldırısını getirdi. Saldırganın üzerinden çıkan iPhone marka telefonun 4 haneli şifresinin kırılması için FBI yetkilileri Apple'a gitmiş ancak ret cevabı almıştı. Bunun üzerine FBI hackerlardan yardım alarak telefonun içindeki bilgilere ulaşmıştı.
FBI her ne kadar bu işlemin sürekli olmasını sağlayacak bir yol bulamadıklarını iddia etse de, Bharara'nın dilekçesinde ‘şifre söylenmese bile içindeki bilgileri alacaktık, sadece zaman kazandık' bölümü ve şimdi savcılığın şifre olmadan telefondaki bilgilere ulaşılamayacağı iddiası dikkat çekti.
TELEFONDA NELER VAR?
Mahkemeden alınan arama izninde telefonda bulunan Rıza Sarraf, Babek Zencani, Abdullah Happani, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar, Muammer Güler, Barış Güler ve Süleyman Aslan'ın bilgilerine ulaşılmasına izin veriliyor.
Bu isimler dışında bazı İran şirketleri ve Halkbankası'nın da arasında bulunduğu kimi kurumlar ile ilgili yazışma ve maillerin de incelenmesi arama izni içinde.
SAKLANAN İSİM EGEMEN BAĞIŞ MI?
Arama izninde bir şirket ile bir kişinin adı ise saklanmıştı. 17 Aralık soruşturmasında adı geçen Egemen Bağış'ın burada isminin gözükmemesi, saklanan kişinin o olduğu iddialarını doğurmuştu.
Bağış'ın ABD vatandaşı ya da vatandaş olma hakkı bulunması nedeniyle ayrı bir davanın konusu olabileceği ve IEEPA Anlaşması'nda bahsedilen, yargılanması mümkün kişiler kapsamına girdiği aktarılmıştı.
İRAN VE TÜRKİYE BAĞLANTILARI YOK
Dilekçede en dikkat çeken husus ise savunmanın Sarraf'ın İran ve Türk hükümetindeki bağlantılarına değinmemesi oldu.
Bharara, Sarraf'ın Türk ve İran hükümetindeki üst düzey bağlantıları nedeniyle davanın karışık bir hale geldiğini, esasında bu ilişkilere bakarak davanın daha net anlaşılacağını savunmuştu. Savunma ise bu noktaya hiç değinmeyerek, yetki alanı noktası üzerinde durdu.
SIRA DURUŞMADA
Tarafların dilekçeleri verme işlemleri bitti. Sıra 6 Eylül'de yapılacak olan duruşmada. Bu duruşmada taraflar iddialarını yineleyecekler. Ardından Hakim Richard Berman davanın düşüp düşmemesine karar verecek.
Sarraf'ın avukatlarının özellikle temyiz konusunda uzman olması, davanın düşmemesi durumunda temyize gidileceğinin garantisi olarak görülüyor.
Temyizde de istenilen sonuç elde edilemezse 23 Ocak 2017 günü esas dava başlayacak. Ancak Sarraf'ın avukatı Benjamin Brafman müvekkiliyle çok sayıda doküman için çalıştıklarını kaydetmiş ve bu tarihin ileri itilmesini isteyebileceği sinyalini vermişti.
Savcılığın Sarraf ve ortaklarına yönelik şu an 1000 sayfayı aştığı iddia edilen iddianameyi ise Eylül — Kasım arası sunması bekleniyor.
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği