"'Statik' bakanlık yerine 'dinamik' bakanlık kurulacak"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu Toplantısı sona erdi. Toplantının ardından açıklamada bulunan Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın isminin Tarım ve Gıda Bakanlığı olarak değiştirileceğini kaydederek, hazırlanan tasarının sadece isim değişikliği getirmediğini, "statik" bir Bakanlık yerine daha "dinamik" bir Bakanlığın kurulmasının amaçladığını söyledi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.06.2009 - 08:38

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Toplantının ardından açıklamlarda bulunan Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, tarımla ilgili önemli bazı yasal düzenlemelerin müzakere edildiğini bildirdi.

Toplantıda konuşulan önemli konulardan birinin Tarım ve Gıda Bakanlığı'nın Kuruluşu ve Görevleri Hakkındaki Kanun Tasarısı olduğunu kaydeden Çiçek, "Mevcut bakanlığın ismi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Ancak geçen dönemde çıkan yasayla köy hizmetleri il özel idarelerine devredildi. Bu nedenle artık bunun bir anlamının kalmaması nedeniyle yeni bir isimle bu bakanlığın kurulması gerekiyordu" dedi. Tarım ve Gıda Bakanlığı'nın kuruluşunun aynı zamanda AB ile de bağlantılı bir düzenleme olduğunu ifade eden Çiçek, bu tasarıyla sadece isim değişikliğinin getirilmediğini, statik bir bakanlık yerine daha dinamik bir Tarım ve Gıda Bakanlığı'nın kurulmasının amaçlandığını kaydetti. Çiçek, "Etkin, verimli bir hizmet sunabilmesi bakımından da bakanlığın yapısı büyük ölçüde değişiyor" dedi.

Bakan Çiçek, söz konusu tasarının kamu yönetimindeki reform alanında TBMM'ye gönderilen ikinci tasarı olacağını ifade ederek, acil durumlarla ilgili kanunun geçen hafta TBMM'de yasalaştırıldığını hatırlattı. Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Sivil Savunma ve Başbakanlık Acil Durum Yönetiminin birleştirilerek tek çatı haline geldiğini, böylece daha etkin hizmet sunma imkanının elde edileceğini anlatan Çiçek, şöyle konuştu:
"Şimdi burada da 5 müsteşar yardımcısı 2 müsteşar yardımcısına indiriliyor. 15 birim var, 10'a düşürülüyor. 25 genel müdür yardımcısı var. Genel müdür yardımcısı kadroları kaldırılıyor. 187 şube müdürlüğü var. Bu 187 şube müdürlüğünün tamamı kalkıyor. 119 adet il müdür yardımcılığı var, il müdür yardımcılıklarını kaldırıyoruz. 12 adet araştırma enstitüsü müdür yardımcısı var. Bunlar da yeni teşkille ortadan kalkmış olacak. Böylece bu kanunun yürürlüğe girmesi halinde kariyer uzmanlığı sistemine geçilecek. Bakanlığın benzer ve birbirini tamamlayan hizmet üreten birimleri birleştiriliyor. Böylece büyük ölçüde kadro israfı önlenmiş alacak. Bunun beraberinde getirdiği bir kısım harcamalar da ortadan kaldırılacak. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü kaldırılıyor. Bakanlık Teftiş Kurulu kaldırılıyor. Hizmet birimlerinde denetim grupları oluşturulmakta. Taşradaki araştırma enstitüleri ve laboratuarların sayısı azaltılmakta ve yeniden yapılandırılmaktadır. Böylece daha dinamik bir Tarım ve Gıda Bakanlığı'nın kurulması imkanını getirmiş olacaktır."

 

Ulusal biyo güvenlik kanun tasarısı

Bakan Çiçek, imzaya açtıkları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile ilgili ikinci yasanın ise "Ulusal Biyo Güvenlik Kanun Tasarısı" olduğunu söyledi. Çiçek, ulusal biyo güvenliği ile ilgili dağınık mevzuatın tek elde toplandığını söyleyerek, böylece bu alandaki boşluğun ortadan kaldırılacağını ifade etti. Çiçek, şunları söyledi:
"Kanun taslağında önerilen sistem, AB sistemiyle benzerlik arz edecek. Böylece bizim sistemimizde biyolojik çeşitlilik konusuna daha fazla önem verilmiş olacak. Kanunun yürürlüğe girmesiyle genetiği değiştirilmiş bitkilerin üretimine izin verilmesinin önü açılmış olacak. Kanunla konulan değişik seviyelerdeki bilimsel eleklerden geçen ve sosyoekonomik değerlendirmede yeterli bulunun genetiği değiştirilmiş bitkiler ancak üretim hakkını elde edebilecektir. Genetiği değiştirilmiş bitkilerin izinsiz kullanımı, biyolojik çeşitlilik merkezleri ve organik tarım yapılan alanlara yakın üretimlerle bebek mamaları ve küçük çocuk ek besinlerinde özel amaçla geliştirilenler hariç kullanımı yasaklanmıştır. Dolayısıyla bu alandaki bir başıboşluk, düzensizlik ortadan kaldırılmış olacaktır."

 

Hayvan ticareti

Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile ilgili de görüşme yapıldığını belirten Çiçek, bununla da yetki karmaşasının önleneceğini söyledi. Yetki ve sorumluluğun AB müktesebatına uygun hale getirilmesi ve tek otorite altında toplanmasını sağlayacaklarını kaydeden Çiçek, "Her üç tasarıda da dikkat ettiğimiz husus, bu alanları düzenleyen birden fazla yasa olup, her birisi ayrı dönemde çıktığı için ciddi bir mevzuat karmaşası var. Bu da bürokrasiyi artırıyor. Vatandaşlar bu konularda yatırım yaparken, iş takip ederken, 'hangi makam yeteri kadar yetkilidir' bir o daire, bu genel müdürlük gidip geliyor. Dolayısıyla bu alanda bir önemli adım atmak suretiyle artık bu söylediğimiz başlıklar altında tek otorite bu işlerde karar vermiş olacak" dedi.

"Tarladan sofraya" gıda güvenliğini sağlamak açısından söz konusu yasa tasarısının çok önemli olduğunu belirten Çiçek, şöyle konuştu:
"Sadece gıdaların üretilmesi yeterli olmaz, aynı zamanda bunun güvenilirliği de önem arz etmektedir. Ayrıca, bu kanun tasarısıyla hayvan ticaretiyle uğraşanlar belgelenecek. Hayvan nakilleriyle ilgili hayvan refahı kuralları getirilecek. Özellikle bunlar uluslararası kurallardır. Veteriner sağlık ürünlerinin üretimi, satışı, uygulanması ve kontrolüne ilişkin kurallar tek bir yasada toplanmış olacak. Bitki sağlığı açısından önemli düzenlemeleri getiriyoruz. Gıda güvenliği açısından ve yem açısından da önemli düzenlemeler bu yasayla geliyor. Daha evvel bu alanları düzenleyen yasalar da yürürlükten kaldırılmış olacaktır."

 

Kat mülkiyetinde kolaylık

Çiçek, geniş bir kitle bakımından merak edilen Kat Mülkiyeti Kanunu'nda da değişiklik yapılacağını kaydetti. Türkiye'de inşaat sektörünün gelişmesiyle birlikte birçok vatandaşın kat mülkiyetine geçemediğini belirten Çiçek şöyle konuştu:
"Bununla ilgili bir yasayı biz 14 Kasım 2007 tarihinde çıkardık. 2007 tarihinde çıkan 5711 sayılı kanunla 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'na eklenen geçici bir maddeyle kat irtifakı tesis edilmiş, üzerinde yapı tamamlanmış, ana gayrimenkullerle ilgili olarak iki yıl içerisinde kat mülkiyetine geçişini bu yasayla düzenlemiştik. Fakat aradan geçen süre içerisinde maalesef çok değişik sebeplerden dolayı henüz kat mülkiyetine geçememiş çok sayıda vatandaşımız var, hak sahipleri var. İki yıllık süre içerisinde kat mülkiyeti tesis edilmediğinde belediye hududu içerisindeyse belediyeler, belediye hududu dışındaysa mülki amirler tarafından, basında da yer aldı bin TL idari para cezası verileceği yazıldı. Dolayısıyla kanunun süresi 28 Kasım 2009'da bitiyor. Son güne getirmemek bakımından böyle bir yasal düzenlemeyi getiriyoruz. Bu yasal düzenleme, kırtasiyecilik ve bürokrasinin mümkün olduğunca bertaraf edilmesi suretiyle vatandaşların yükünün azaltılması, Medeni Kanun'un öngördüğü tapu sicili ve planların güncel tutulmasının sağlanması, devlet herhangi bir mali kayba uğramadan kat irtifakı tesis edilmiş yapılar için resen kat mülkiyetine geçilme imkanını getiriyoruz. Çünkü öbür türlü bir gayrimenkul üzerinde çok sayıda vatandaş hak sahibi oluyor. Bunların bir kısmını bulmak mümkün değil, bir kısmı yurt dışında ya da bir süre sonra kat irtifakı sahibinin vefat etmesi sebebiyle miras problemlerinden dolayı kat mülkiyetine geçilemiyor. Bu da vatandaşları büyük ölçüde sıkıntıya sokuyordu. Böylece resen kat mülkiyetine geçmeyi mümkün kılacak bu düzenlemeyi de getirmiş oluyoruz. Bundan sonra bu evrak tamamlandığında kat mülkiyetine resen geçilecektir. Bu sıkıntı da ortadan kalkacak, bürokrasi de azalmış olacak. Bu konu bugün Bakanlar Kurulunda konuşuldu. Ümit ediyoruz ki TBMM tatile girmeden kısa sürede yasalaşabilirse vatandaştaki tedirginlik de büyük ölçüde ortadan kalkmış olacak"

 

"Kat mülkiyeti cezaları devlet bütçesi içinde çok yer tutan hususlar değil"

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, bir gazetecinin kat mülkiyeti ile ilgili düzenlemede cezaların alınmaması durumunun sorulması üzerine, "Cezalar . Dikkat ederseniz inşaat sektörü büyüme bakımından önemli bir yer tutuyor. Hem de Türkiye'de çarpık şehirleşmenin ortadan kaldırılması bakımından hem istihdam açısından hem de büyüme açısından önemli bir sektör. Yapıların bir kısmı inşaat halinde, bir kısmı plan proje halinde satılıyor. Kişi üzerine geçilmediği için ise sonra problem getiriyor. Burada çok sayıda kırtasiyecilik var" dedi. Kat sahiplerinin bazılarının yurtdışında olması, ulaşılamaması gibi nedenler nedeniyle kat mülkiyetine geçişte engeller olduğunu belirten Çiçek, düzenlemenin Haziran ayında çıkarılmasını ümit ettiklerini söyledi. Çiçek, "Tapu idarelerinde bu cezalar nedeniyle önemli yığılma var. Bunları da ortadan kaldıracağız" dedi.

 

"Türklerin yurtdışında Belçika büyüklüğünde toprağı var"

Bir gazetecinin Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi ile ilgili kanun tasarısını hatırlatması üzerine Bakan Çiçek, konunun; yarın AKP Grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilmesini beklediğini söyledi. Bu tartışmaları baştan beri izlediğini söyleyen Çiçek, "Konu evvela doğru olmayan üslupla ve yerli yerine oturan bir tartışma şeklinde sürdürülmüyor. Bu bizim eski alışkanlığımız. En önemli konuları, en hayati konuları bir iç tüketim malzemesi olarak sürdürmeye devam ediyoruz. Bu tip bir tartışma ülkemize bir şey getirmiyor geçmişte de gördük. Mayın temizleme işi AKP hükümeti döneminde gündeme gelen bir konu değil. Bu tartışmalar geçmişte başka konularda da yapıldı. Hatırlarsanız, seçim öncesi yabancıya mülk satışı konusu istismar edildi. Bu tartışmayı yapanlar 'vatan toprağı satılıyor' diye her tarafta bu konuyu muhalefet tarzı olarak gündeme getirdiler. Sonra görüldü ki, 1934'ten beri bu itirazları yapanlar, iktidar olduğu dönemde de 1934'ten bu yana, askeri dönemler dahil her dönemde, her sene bu satım yapılmış. Bizim yurtdışındaki vatandaşlarımızın bu ülkelerden satın aldığı toprak büyüklüğü Belçika kadardır. O tartışma bitti, şimdi mayın meselesi ona benzer bir şekilde sürdürülüyor" diye konuştu.

 

"Ulu orta suçluyorlar"

Mayın temizleme işinin 1992 yılında karara bağlandığını anımsatan Çiçek, "Biz mayın temizlemeye karşı değiliz diyenler, gereğini yapmayıp ulu orta suçlama yapıyor. Madem temizlenmesinden yanaydın da o halde niye parasını vermedin. Niye gereğini yapmadın. Ben de bu üslupla bunlara paralel bir üslup kullanmış olmayayım. Ama şunu söylüyorum. Bu konu, kimsenin vatanseverliğini sınayacağı bir konu değil. Biz cumhuriyet hükümetiyiz. Bu itirazları yapanlardan biz ne yaptıksa bu vatanseverlik yapanların gerisinde kalıyoruz. Bu üslup doğru değil. Eleştiriler itirazlar olabilir bunu anlarım ama kullandığımız üslup, vatana ihanet, vatan elden gidiyor tarzındaki bir kısım değerlendirmeleri bence doğru değil. Biz otururuz konuşuruz gereğin yaparız ve bunu yaparken tek bir şeyi düşünürüz; ülkemizin menfaati ne gerektiriyor. Ülkemizin menfaati o bölgenin mayınlardan temizlenmesini gerektiriyor. Ve Türkiye'nin taahhüdü 2014'e kadar temizlenmesi lazım. Karar 1992 yılında alındı. Bu yönteme itirazları varsa ilave yöntemler de söyleyebilirler. Bu kararı vermişiz, bu kararı almışız o zaman neden bunun parası verilmedi. Bu kadar önemli işe para ayrılmadı. Bunu da kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Umarım birlikte çözümü buluruz ve neticede bu tartışmayı da ülkemizin yararına bir noktaya bağlamış oluruz."

 

"Tarım reformu sağlanacak"

Bir gazetecinin Türkiye'de Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli"nde çiftçilerin bir ürünü üretmesi için zorlanıp zorlanmayacağını sorması üzerine Çiçek, hükümetin sadece yönlendirme yapacağı yanıtını verdi. Çiçek, "Yönlendirmeye gitmekte fayda var, ama bir şeyi fazla ürettiğinizde de hep devletten destek bekleniyor. Hangi havza da hangi ürünü yetiştirirse daha fazla karlı olacağını hükümet bilgilendirerek yönlendirecek. Çiftçi, zaman zaman zarar edeceği ürün üretmek yerine ülkenin ihtiyacı olan stratejik nitelikte ürün ekerse hem ülke, hem kendi yararına. Çiftçi menfaati bunu gerektiriyor. Ben de çiftçi çocuğu olduğum için biliyorum. Bir yıl herkes mercimek üretir, sonra çok ekilince elde kalır. İnşallah bu mevzuatı da bu yıl içinde tamamlamış oluruz. Türkiye yeni bir anlayışla tarıma meselesine bakmış olur" dedi.

 

"Muhalefet edenlerin İsrail ile ne tip anlaşmalar yaptığını biliyoruz"

Bir gazeteci, "Toplumun farklı kesimlerinin İsrail'e bakışı belli. Bu mayın temizleme işinde İsrail işin neresinde? Bu işe İsrail karışmayacak diyebiliyor muyuz?"
şeklinde soru sordu. Çiçek, bir kanunu hazırlanırken "bu ülke, bu şirket" diye yazılmadığını söyleyerek bu durumun spekülatif olduğunu vurguladı. Kanunların genel prensipleri içerdiğini belirten Çiçek, "Onun için bunlar kanundan kaynaklanan değil bir iç tüketim malzemesi olarak kullanılan konulardır. Bunları konuşanların da o ülkeyle ne tip anlaşmalar yaptığını herkes biliyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, İsrail'le ilgili yaptığı anlaşmalara baktığınızda birçok şeyi görürsünüz" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler