"Sürdürülebilir büyüme için dinamik sektör şart"
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Sürdürülebilir bir büyüme gerçekleştirmenin yolu dinamik ve rekabetçi bir özel sektör oluşturmaktan geçiyor'' dedi ve milletvekili seçimlerinin ülkenin geleceği açısından son derece kritik bir dönemeç noktası olduğunun altını çizdi
Kocaeli Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği'nce (KASİAD) yeni üyelere yönelik bir restoranda düzenlenen ''KASİAD Ailesine hoş geldiniz'' etkinliğine katılan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, KASİAD gibi sivil toplum kuruluşlarının iş dünyasına büyük katkı sağlayan örgütler olduğunu belirterek, yeni üyelerin, meslek hayatlarındaki en isabetli, en doğru kararlardan birini verdiklerini ifade etti.
''Günümüz dünyasında birlikte olmaya, ortak platformlarda birbirimizi desteklemeye ve güçlendirmeye ihtiyaç var'' diyen Ergün, gönüllülük esasına göre faaliyet gösteren iş adamı derneklerinin paylaşımcı ve birleştirici rolünün küçümsenemeyeceğini söyledi.
Kocaeli'nin, ülkenin en önemli sanayi illerinden biri olduğunu, bu kentte sanayici ve iş adamlarıyla şehrin ve ülke ekonomisinin nabzını tutmaya çalıştığını dile getiren Ergün, Kocaeli'nin ülkenin ''marka'' şehirlerinden biri olduğunu vurgulayarak, ''Yüz ölçümü küçük olmasına rağmen imalat sanayisinde İstanbul'dan sonra ikinci en büyük üretimin yapıldığı şehir olan Kocaeli'nin, son yıllarda yaşadığı değişimi aslında Türkiye'nin yaşamış olduğu değişime örnek olarak gösterebiliriz'' dedi.
Göreve geldiği günden itibaren üzerinde en çok durduğu konunun, ekonomide güven ve istikrar ortamının sağlanması olduğuna işaret eden Bakan Ergün, şöyle konuştu:
''Türkiye'de ekonomik ve sosyal hayatta yaşanan sıkıntıların büyük ölçüde güvensizlikten ve istikrarsızlıktan kaynaklandığını o günlerde tespit etmiştik. 2000'li yıllar öncesi ekonomi bir kaç sene iyi gider, sonra bir kriz çıkar, dışarıda rüzgar eser, ülkemizde bu rüzgar fırtınaya dönüşür ve herkes bu fırtınadan nasibini alırdı. Faiz oranlarının yüzde 70'ler seviyesinde olduğu bir ülkede doğal olarak özel sektör yatırımlarının hız kazanması mümkün değildi. Çünkü ucuz ve uzun vadeli finansman bulma imkanı yoktu. Yatırım yapmak son derece riskli ve pahalıysa o zaman nasıl yatırım yapacaksınız? İşte bu ülkenin ilerlemesini engelleyen bir zemindi. Mevcut yatırımların bile geleceği büyük bir belirsizlik içindeyken girişimcilerin yeni yatırımlara yönlenmesi elbette mümkün olamazdı. Bankaya, faize yatırılan paranın getirisi, sanayinin, ticaretin kazandırdığından daha fazlaysa neden insanlar yatırım yapsınlar. Bir ülkede üretimden, ticaretten kazanmaktan çok faizden kazanılıyorsa o ülkenin ilerleme imkanı yoktur.''
Ergün, manzarayı değiştirmek için mali disipline son derece önem verdiklerini, bankacılık reformunu hayata geçirdiklerini ve ekonomiye büyük bir güç ve direnç kazandırdıklarını belirterek, bütçede yüzde 60'lar seviyesinde olan faiz ödemesini yüzde 20'ler seviyesine çekmeyi başardıklarını, bu rakamın bile yüksek olduğunu, süreç içerisinde bu oranı daha aşağı noktalara çekmek zorunda olduklarını bildirdi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, makro ekonomideki dengeler gözetilip, düzeltilirken iş ve yatırım ortamını iyileştirecek, yeni yatırımlar yapmayı kolaylaştıracak ve dış ticareti geliştirecek, dış ticaret kanallarını açacak çalışmalar yapmaya devam ettiklerini vurgulayarak, ''Bu istikamette politikalar ürettik, bu adımların neticesinde 2002 yılında 43 milyar lira olan özel sektör yatırımları, 2010 yılına gelindiğinde 164 milyar liraya çıktı. İstikrar ve güven ortamı, finansal istikrar, mali disiplin özel sektörün yatırım yapma kabiliyetini 4 kat arttırmış oldu. Sadece bunlar artmadı başka rakamlar da arttı. 2010 yılının son çeyreğinde özel sektör 2002 yılının toplamı kadar yatırım yaptı.'' diye konuştu.
Dışa Açılım
Özel sektörün dışa açılarak ihracat yapması gerektiğini hatırlatan Ergün, büyükelçilikler, dış ticaret müsteşarlıkları, serbest ticaret anlaşmaları, yatırımların karşılıklı korunması anlaşmaları, gümrük, iş birliği anlaşmaları, vizelerin kaldırılması gibi anlaşmalar yaptıklarını, son bir kaç yıl içinde Afrika'da 15'e yakın büyükelçilik açtıklarını söyledi.
Nihat Ergün, işadamlarına ''İhracat yap'' diyebilmek için hukuki ve fiziki alt yapı ile siyasi alt yapıyı hazırladıklarını bildirerek, ''Git Afrika'nın çöllerinde uğraş, didin, başının çaresine bak. Böyle olur mu? Devletle özel sektör, sivil toplum kuruluşları arasında tam bir işbirliği olursa bu söylenenlerin bir değeri olur. Onun için söylenenler karşılığını buldu, işadamlarımız açılan yollardan dünyayı dolaştılar ve ihracatlarını, üretimlerini, yatırımlarını 3-4 kat arttırma imkanı elde etmiş oldular'' diye konuştu.
''Geçtiğimiz dönem ekonomik krizin başlangıcına kadar 27 çeyrek üst üste büyüyen, büyümede rekor kıran bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıya kaldık'' diyen Ergün, o rekorun daha ilerilere taşınması gerektiğin dile getirdi.
Ergün, şunları kaydetti:
''Türkiye ekonomisi yeniden, yeni bir büyüme sürecine girdi. Geçen hafta 2010 yılına ait büyüme rakamları açıklandığında aslında ekonomimizin ne kadar güçlü dinamiklere sahip olduğu bir kere hada ortaya çıkmış oldu. Avrupa ülkeleri hala krizin etkileriyle boğuşurken biz 2010 yılının son çeyreğinde 9,2 oranında büyüdük, yılın tamamında ise yüzde 8,9'luk büyüme gerçekleşmiş oldu. Bu büyüme 2004 yılındaki yüzde 9,3'lük büyümeden sonraki en yüksek büyüme rakamıdır. 2010 yılındaki büyüme performansımızla Avrupa ülkeleri arenasında birinci olduk. G-20 ülkeleri arasında dünyanın en büyük 20. ekonomisi olduk. Türkiye'nin ekonomik performansı dünya genelinde ise 5. sırada.
Ekonomide küçülmenin üstüne büyüme eklemek kolaydır ama büyümenin üstüne büyüme eklemek zordur. 2009 yılının son çeyreği yüzde 6'lık bir büyümenin gerçekleştiği son çeyrek oldu. şimdi o yüzde 6'lık büyümenin üstüne yüzde 9,2'lik daha büyüme eklemek Türkiye ekonomisi açısından son derece önemli bir gelişmedir. Bu ekonomimizin ne kadar dinamik olduğunu göstermektedir.''
Otomotiv sektöründe yılın ilk 3 ayında hafif ticari araç pazarında geçen yıla göre yüzde 76'lık bir artış olduğuna dikkati çeken Ergün, Türkiye İhracatçılar Meclisi rakamlarına göre yılın ilk üç ayındaki ihracatın, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 arttığını, 2008'de ulaşılan en yüksek ihracat rekoru olan 132 milyar dolarlık ihracat rakamının bu yıl yakalanabileceğini kaydetti.
Ergün, enflasyon rakamlarında da son 41 yılın en düşük rakamının yakalandığını, yüzde 4'ün altına düşüldüğünü, geçmişte bu durumun hayal bile edilemediğini söyledi.
KOSGEB Destekleri
KOSGEB aracılığıyla 6 yeni destek modeli oluşturduklarına ve destekleri daha nitelikli hale getirdiklerine dikkati çeken Ergün, proje bazlı, genel, fuar, iş gezisi, yazılım, nitelikli elaman desteklerinden işletmelerin yaralanabildiğini, iki yeni destek programı daha gündeme aldıklarını söyledi. Ergün, bu destekleri şöyle açıkladı:
''Gelişen işletmeler piyasası KOBİ destek programıyla borsaya girmek isteyen işletmenin borsaya giriş masrafının 100 bin lirasını destekliyoruz. Yeter ki gir KOBİ borsasına ve halka arz et işletmeni. Yeni bir dünyaya gir. Yok 'Ben gelişen işletmeler piyasasına girmeyeceğim ama kendimi bağımsız bir denetimden geçirtmek istiyorum' diyorsan, al sana 10 bin lira bağımsız denetim desteği. Kendini gör, bağımsız denetimle düzel ve sonra müşterilerine, 'Benim şirketim şu özelliklere sahipmiş, ben bağımsız denetimden geçmiş bir firmayım' de. Artık işletmelerin niteliğini artırmaya destek veriyoruz. İşletmeye 'Paraya mı ihtiyacın var? Sana ucuz kredi temin edelim nasıl biliyorsan öyle yap' demiyoruz. İşletme bazında nitelikli destek hizmetleri ortaya çıkartıyor, işletmelerimizin borsaya açılmasına ve kendi kurumsal yapılarını güçlendirmesine katkı sağlamış oluyoruz. Çünkü yeni dönemde Türk Ticaret Kanunun uygulanmasından sonra şeffaflık çok önemli bir konu olacak. Ne kadar şeffaf olunursa, işletmeler o kadar güçlü olacaklar. Piyasadan bilgilerini gizleyen işletmeler artık itibarlı işletme olmayacak. Gizlilik artık bir güç değil, en büyük zafiyettir. Kim ne kadar gizliyse o kadar zayıf, ne kadar şeffaf, açıksa o kadar güçlüdür. 21. yüzyılın özelliği budur. Firmalar şeffaflıkta güç kazanacaklar. Artık KOBİ'ler ayakta kalsınlar diye destek vermiyoruz, KOBİ'ler büyüsün, güçlensin ve dünya çapında firma haline gelsinler diye destek veriyoruz.''
Milletvekili Seçimleri
Milletvekili seçimlerinin ülkenin geleceği açısından son derece kritik bir dönemeç noktası olduğunun altını çizen Ergün, şunları söyledi:
''Siyasi istikrarsızlığın olduğu, güven ortamının bulunmadığı bir ülkede ekonomi nasıl canlanabilir? Hal böyle olunca popülist bir siyaset dili ve politikalar ön plana çıkıyor. 'Şunun şurasında 6 ay, 1 sene hükümette kalacağız popülizm yapmazsak bu kadar da kalamayız' dediler. Ne oldu sonunda yükler üst üste bindi, istikrar sağlanamadı. Ama o dönemi geride bıraktık. AK Parti hükümetlerinin geçmiş hükümetlere göre en büyük farkı popülizme, popülist politikalara imkan vermemesidir. 2002, 2007 milletvekili seçimleri, 2004 ve 2009 yerel seçimleri ile 2 referandum gerçekleştirdik. Bu seçimlerin hiç birinde seçim ekonomisi uygulamadık ve popülizm yapmadık. Kimsenin, seçim ekonomisi uygulandığı yönünde kuşkusu olmasın.''
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?