TİM, 2 stratejiyi koruyacak
TİM Başkanı Mehmet Büyükeşi, Türkiye ihracatının 132 milyar dolara ulaşmasına rağmen, ihracat pazarlarının resesyon altında olması nedeni ile 2 ana strateji belirlediklerini söyledi. Büyükekşi, "Birincisi bakir pazarlara yönelmek. Afrika, Ortadoğu gibi yeni pazarlara giriyoruz. İkincisi mevcut pazarlarda payımızı markalaşma ve tasarımla artırmak" dedi.
Türkiye İharcatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükeşi, Türkiye ihracatının 132 milyar dolara ulaşmasına karşın, ihracat pazarlarının resesyon altında olduğunu, bunu korumak için 2 ana strateji belirlediklerini açıkladı.
Büyükekşi, "Birincisi bakir pazarlara yönelmek. Afrika, Ortadoğu gibi yeni pazarlara giriyoruz. İkincisi mevcut pazarlarda payımızı markalaşma ve tasarımla artırmak" dedi.
İstanbul'da düzenlenen "Forum İstanbul 2009"un ikinci gününde açılış konuşmasını yapan Büyükekşi, tüm dünyada yaşanan global krizin, henüz geride bırakılmadığını, 1929 buhranıyla kıyas edilecek bir kriz olduğunu söyledi.
Ekonomiler ve dış ticaret hacimleri küçülürken, küreselleşme paradigmasının ciddi anlamda sorguya uğradığına dikkat çeken Büyükekşi, "Gelinen noktada görüyoruz ki ülkeler kendi ekonomilerini korumak için korumacılık önlemlerine yöneliyorlar" dedi.
Yüksek vergi ile ithalatı caydırma devri geride kalmasına karşın, ülkelerin, yeni çağda farklı taktikler denediğine dikkat çeken Büyükekşi, "Örneğin daha önce hiç olmayan yeni belgeler talep ediliyor, ya da gümrüklerde son derece basit bahanelerle ürünler bekletiliyor" diye konuştu.
Bu tip tarife dışı engellerle birlikte, hükümetlerin destek verdiği bankaların, iç piyasadaki firmaları finanse ederek korumacılığa bir başka boyut katmış olduğunu dile getiren Büyükekşi, "Asıl kaygı, içerideki istihdamı ve iç pazara üretim yapan firmaları kollamak. Bu durum ihracatçı ülkeler için ciddi bir risk" dedi.
"Korumacılık ülkeleri tehdit ediyor"
Gelişmiş ülkelerin korumacılığa geçişinin, gelişmekte olan ülkeleri sıkıntıya düşürebileceğine dikkat çeken Büyükekşi, "Bu durumda gelişmekte olan ülkelerde siyasi ve iktisadi istikrar ortamı ortadan kalkacak, bu dünyanın geleceği için daha kötü sonuçların ortaya çıkmasına zemin hazırlayacaktır. Ekonomik krizi geride bırakmanın yolunun bir taraftan finansal sistemin kredi olanaklarını genişletici politikalar uygulamak, diğer taraftan da tüketimi canlandırıcı politikaları hayata geçirmek gerekiyor" diye konuştu.
Bu noktada IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlara çok büyük iş düştüğünü söyleyen Büyükekşi, "Bu kurumlar kural koyarak kaynak sağlamadaki titizliklerini bir kenara bırakarak, her ülkenin kendi dinamiklerine özgü şartlarla finansman sağlamalılar. Bununla birlikte Bölgesel Kalkınma Bankaları da devreye girmeli ve ülkeler için krediler, garantiler, gayrimenkul teminatları gibi dış ticarette alıcı ve satıcı finansmanı paketleri hazırlamalı ve uygulamalıdır" şeklinde konuştu.
"Bankalar özendirilmeli"
Bankaların, üretiminin ve ticaretin finansmanı konusunda özendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Büyükekşi, "Teşvik edici önlemler alınmalıdır" dedi. Bankaların, dış ticaretin finansmanı ile ilgili işlemlerinin risk puanlarının da düşürülmesini istediklerini dile getiren Büyükekşi, "Buna karşın türev işlemler ve benzeri gibi karmaşık ve hibrid ürünlerin risk puanları arttırılarak, banka kaynakları ticaretin finansmanına yönlendirilmelidir" dedi.
"Kriz morallari bozmamalı"
Yaşanan krizin etkilerinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'yi de etkilediğine dikkat çeken Büyükekşi, "Japonya'nın ihracat gerilemesi yüzde 46 ile rekor düzeyde. Çin'in ihracat daralması yüzde 25, IMF'in 2009 yılı dünya mal ticaretindeki miktar düşüş tahmini yüzde 11; değer düşüş tahmini yüzde 26. Büyük pazarlarımızın neredeyse tamamı resesyon altındadır" diye konuştu.
Ancak krizin moralleri bozmaması gerektiği uyarısında bulunan Büyükekşi, "132 milyar dolara getirdiğimiz ihracatımızı korumak istiyoruz. 100 milyarlık ihracat yapan ülkeler kulübündeki yerimizi sağlamlaştırmak istiyoruz. Farklı stratejilere yönelerek krizin etkilerini minimuma indirmeye çalışıyoruz" dedi.
"2 Stratejiye odaklandık"
Bu noktada 2 ana stratejiye odaklandıklarını söyleyen Büyükekşi, şöyle devam etti:
"Birincisi bakir pazarlara yönelmek. İhracat potansiyelimizin yüksek olduğu ama bugüne kadar değerlendirmediğimiz Afrika, Ortadoğu gibi yeni pazarlara giriyoruz. Örneğin Ortadoğu yaptığımız ihracat AB'ye yaptığımız ihracatın dörtte birine ulaşmış durumda. Bu çok ciddi bir hacmi gösteriyor. Diğer bir strateji ise mevcut pazarlarda pazar payını arttırmak. Elbette bu biraz daha uzun vadeli bir bakış açısı gerektiren bir strateji. Bunun yolu da markalaşmak, tasarım, Ar-Ge, Ür-Ge, yüksek teknolojiye yatırımdan geçiyor."
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi