"Türkiye'nin AB Üyelik Rüyası Gerçekleşecek mi?"
İngiliz Daily Telegraph gazetesinde Türkiye-AB ilişkilerini konu alan bir makale yayımlandı.
İngiliz Daily Telegraph gazetesi Türk hükümetinin AB'ye katılım yolunda kendi davasına zarar verme noktasında bulunduğunu belirterek, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eleştiriye karşı hoşgörüsüzlüğüyle ün salmıştır. Bu yıl başlarında, hükümet, şirket toplam değerinden daha fazlası olan yaklaşık 1.6 milyar poundluk vergi emriyle tenkitçi birçok gazete ve televizyon istasyonunun sahibi olan Doğan Medya Grubundan intikamını aldı" iddiasında bulundu. Gazete AB Komisyonu'nun Türkiye'de basın özgürlüğünün tehlikede olduğuna ilişkin açıklamasına yer verdi.
Daily Telegraph'da yer alan David Blair imzalı, "Türkiye'nin AB Üyelik Rüyası Gerçekleşecek mi?" başlıklı makalede Türkiye'nin topluluğa dahil edilmesinin Avrupa kimliğinin temel niteliğine ilişkin önemli sorular ortaya çıkardığı belirtildi.
Makalede, "Türkiye'yi AB'ye katmak, Avrupa kimliğinin asıl niteliği ve uygarlığının sınırlarına ilişkin önemli sorular ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda Tuna'da ilerleyişine ilişkin derin ve kökleşmiş folklorik anıları canlandırıyor" denildi. Avrupalı liderlerin Türkiye'nin üyeliği aleyhine açıklamalarından örnekler verilen makalede, Türkiye'nin başta güvenlik ve ekonomik potansiyel olmak üzere AB yararına olabilecek özellikleri üzerinde duruldu. Makalede Doğan grubunun karşı karşıya kaldığı cezalara da bir bölüm ayrılarak şöyle denildi:
"Türk hükümeti şimdi kendi davasına zarar verebilir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan eleştiriye karşı hoşgörüsüzlüğüyle ün salmıştır. Bu yıl başlarında hükümet, şirket toplam değerinden daha fazla olan yaklaşık 1.6 milyar poundluk vergi emriyle tenkitçi birçok gazete ve televizyon istasyonunun sahibi olan Doğan Medya Grubundan intikam aldı. Aralık'ta Türkiye'nin başvurusu üzerine bir rapor yayınlayacak olan Avrupa Komisyonu, bunun 'basın özgürlüğünün tehlikede olduğunu' gösterdiğini açıkladı.
Ancak sonunda, Orta Doğu'da istikrarın bir sütunu olarak Türkiye'nin pozisyonunun garantiye alınması, uzun vadede karşı konulmaz bir öneme sahip. Ülkenin AB'ye üyeliğine izin verilmesi İslam ve Batı arasındaki ilişkileri yumuşatır ve Türkiye'nin dünyanın en sorunlu bölgesindeki bu başarısını ihrac etmesine yardım eder.
Aksine AB tarafından reddedilmiş bir Türkiye, köktenci İslamın saldırısına karşı daha açık bir hale gelir. Yalıtılmış bir Türkiye, Orta Doğu'daki ilerleme için bir güç olamaz, yerine Orta Doğu, Türkiye'deki istikrarsızlık için bir kuvvet haline gelebilir. Öyle olursa Avrupa'nın kendi güvenliği de kuşkusuz tehlikeye girer. Türkiye sonunda katılsın katılmasın çok ciddi sonuçları olacaktır."
Sokak röportajı: Avrupalılar bizi Taliban gibi görüyor
Daily Telegraph'daki makalede yeralan bazı değerlendirmeler şöyle:
"Tarihten miras şikayetlerin derine gömülmesi Avrupa idealinin tam kalbinde bulunuyor. Yaşayan hatıralardan kaynaklanan husumet, özellikle de Fransa ve Almanya arasındaki kardeş kavgası Avrupa'ya artık uğramıyor, daha eski ve derin bir korku ise Avrupa'nın geleceğine ilişkin hayati sorunun arkasında sinsi sinsi dolaşıyor. Beş yüzyıl önce Avrupa, Osmanlı İmparatorluğu'nun en uzun süreyle hizmet eden ve en başarılı Sultanı, ordularını İstanbul'dan Macaristan'ı fethetmek ve Viyana'yı kuşatmak üzere gönderen Muhteşem Süleyman'la Türkiye'nin Tuna vadisindeki genişlemesinin dehşetini yaşadı.
Bugün Türkiye laik bir demokrasi, NATO'nun uzun soluklu üyesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Avrupa Konseyi taraftarı ve Batı'ya sağlam biçimde demirlemiş bir ülke.
Türkiye'yle ilgili endişelerin arkasında, olası katılımla ilgili söylenmeyen gerçekler yatıyor. Katılım başarıyla sonuçlanırsa AB'nin en büyük ikinci ülkesinin nüfusunun yüzde 97'si Müslüman olacak. Şu anda Türkiye'nin nüfusu 72 milyon, ancak 2050'de yaklaşık 100 milyona yükselecek. Türkiye'nin katılımına izin vermek, sonunda kesine yakın derecede, en büyük AB üye devletinin ezici çoğunlukla Müslüman olmasını getirecek. Türkiye'nin büyük amacına muhalefet eden liderler, zihinlerinden uzak olmadığına ilişkin ipuçları vererek, bu konu çevresinde dolaşmaya eğilimli bulunuyor.
İstanbul'da bir otel işçisi 'Avrupalılar Türkiye'yi Arap dünyasının bir parçası olarak görüyor. Bazıları bizim Taliban gibi fanatik Müslümanlar olduğumuzu sanıyor. Fakat ben Avrupalıyım. İnsanlar burada Avrupalı gibi düşünüyor' diyor.
Avrupa kimliğini Avrupa değerleri etrafından görmek de bir başka yol: demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, dini ve siyasi hoşgörü. Bu yaşam tarzını kucaklayan herhangi bir ülke bu seçimin fazileti itibarıyla Avrupalı haline gelir ve bu nedenle AB üyeliği için uygundur. Türkiye'nin bu kriter üzerinde güçlü iddiası var. AB üyelik olasılığı ülkenin laik demokrasisini güçlendirdi ve doğrudan temel reformlar yapılmasına yol açtı, özellikle de idam cezasının kaldırılması konusunda. Ana soru tam üyelik umutsuz bir arayışa dönüşürse bunun kıyıya vurup vurmayacağı. Resmi katılım müzakereleri şu anda 35 konu ve 'başlığa' ayrılmış durumda. Bunlardan sadece biri, dört yıllık çalışmadan sonra tamamlandı.
Bu engelli yolda ilerlemenin yetersizliği Türkiye'de tartışmaları da alevlendirdi. Bir zamanlar AB üyeliğine yüzde 70 olan kamu desteği şu anda son anketlere göre yüzde 48'e inmiş durumda."
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği