Virüsün sıfır noktası; Wuhan!
Bilgi Yayınevi, Çağdaş Çin edebiyatının başarılı isimlerinden Fang Fang’in, ‘Wuhan Günlüğü - Karantinadaki Bir Şehirden Mektuplar’ adıyla kitaplaşan, COVID-19 salgınının en kritik dönemi olan 25 Ocak-5 Mart aralığında yazdıklarını yayımladı. Fang Fang’in güncesi salgının Wuhan boyutunu yani virüsün merkez noktasında yaşananları gün be gün gözler önüne seriyor. Güncesinde Wuhanlıların yaşadığı korku, panik, depresyon, çaresizlik, siyasi acziyet, birlikte mücadele ve toparlanma aşamalarını ortaya koyuyor.
Fang Fang’in, Çin sosyal medya platformu olan Sina Weibo’da tanıklık ettiklerini ve kişisel görüşlerini paylaştığı gönderilerden oluşan Wuhan Günlüğü, sadece kişisel bir kayıt değil, tarihe düşülen bir belge niteliği de taşıyor.
Yıkımın insani boyutunu gerçekçi kesitler vererek tüm çıplaklığıyla aktarıyor yazar. Günlüğünü daha iyi bir dünya umudunu yitirmeden yazmayı sürdüren Fang Fang, tüm insanlığı bir olmaya, yetkilileri de hamaset yapmamaya, virüsten popülarite devşirmemeye çağırıyor.
‘WUHAN GÜNLÜĞÜ’
Çağdaş Çin edebiyatının başarılı isimlerinden Fang Fang, 1955 Nanjing doğumlu. Ailesinin, o iki yaşındayken Wuhan’a taşınmasının ardından hayatının çoğunu orada geçirmiş. Mao Çin’inden Kültür Devrimi’ne kadar pek çok siyasi olaya tanık olmuş. Wuhan Üniversitesi’nin Çin Edebiyatı bölümü mezunu Fang Fang, roman ve kısa hikâyeleri ile pek çok ödülün sahibi.
Wuhan Günlüğü - Karantinadaki Bir Şehirden Mektuplar, halen Wuhan’da yaşayan yazarın Türkçeye kazandırılan ilk kitabı. Bilgi Yayınevi, Wuhan Günlüğü’nü yayımlamaya karar verdiğinde Fang Fang, günlüğü yazmayı sürdürüyordu. Yayınevi dünyada büyük ilgi çeken bu günlüğü bir an önce okurlara ulaştırabilmek için yazarın onayıyla günlüğün 25 Ocak’tan 5 Mart’a kadar olan bölümünü yayımladı ki bu bölüm Wuhan’daki salgının en kritik dönemini kapsıyor.
Wuhan Günlüğü’nün çevirisi ise “Bu çeviriyi, salgın sürecinde aramızdan koparılan tüm sağlık çalışanlarına, hizmet sektörü çalışanlarına ve salgının tüm kurbanlarına adıyorum.” diyen Sezen Kiraz’a ait.
KARANTİNADAKİ BİR ŞEHİRDEN MEKTUPLAR!
Geçtiğimiz ocak ayının ortasından itibaren Çin’de baş gösteren salgının başlangıç noktası olan Huanan Deniz Ürünleri Pazarı’nın, sokak ortasında aniden yere yığılan insanların, Wuhan’a sevk edildiği söylenen askeri araçların ve hastalığı bulaştırmamaları için kapıları ve pencereleri mühürlenerek evlerinde kendi kaderlerine terk edilen enfekte olmuş insanların videoları, tüm dünyada infial yarattı.
Kısa sürede yüreklere yeni bir bilinmezin dehşeti çöktü. Ezberler bozuluyordu. Hem de ne bozulmak! Yeni dünya düzenlerini konuşurken birdenbire yeni ev düzenleri, yeni iş düzenleri, yeni sosyal yaşam düzenleri gibi alt başlıklara odaklanıp bir yandan da hem kendimiz hem de sevdiklerimiz için endişelenmekle karanlık bir süreçten geçtik/geçiyoruz. Fang Fang’in güncesi bunun Wuhan boyutunu yani gezegende virüsün merkez noktasında yaşananları gün be gün gözler önüne seriyor.
UZMANLAR VE MUŞTULARI!
COVID-19 salgınının önce dokuz milyon Wuhanlının ve Çin halkının, ardından müthiş bir hızla dünya nüfusunun geri kalanının hayatını temelinden sarsacak şekilde yayılmaya başlamasının üzerinden sekiz ay geçti.
Olayın başlangıcında virüsün yeterince ciddiye alınmaması bugün gelinen noktanın özeti malum. Öyle ki Wuhan’a sıcağı sıcağına giden bir uzman grubu virüsün “insandan insana bulaşmadığını” ve “tamamen kontrol edilebilir ve önlenebilir” olduğunu ilan etmişti. Türkiye’de de bunun mevsimlik gripten farklı olmadığı ayrıca genetiğimizin virüse bağışık olduğu yine uzmanlar (!) tarafından muştulanmıştı yine malum.
Salgının başlangıç noktası olan Wuhan’da, en başından itibaren her şeye tanık olan Fang Fang’in, Çin sosyal medya platformu olan Sina Weibo’da tanıklık ettiklerini ve kişisel görüşlerini paylaştığı gönderilerden oluşan Wuhan Günlüğü, sadece kişisel bir kayıt değil, tarihe düşülen bir belge niteliği de taşıyor. Yıkımın insani boyutunu gerçekçi kesitler vererek tüm çıplaklığıyla aktarıyor yazar.
FANG FANG, WUHAN’DAN BİLDİRİYOR!
Yazılmaya başladıktan kısa süre sonra internette büyük bir takipçi kitlesine ulaşan Wuhan Günlüğü, aynı zamanda radikal görüşlülerin tepkisini çekti. Sosyal medya platformlarınca sansürlendi. Tehditler alan Fang Fang ise geri adım atmadı.
İlk günlük kaydını yazmak için Sina Weibo hesabına girdiğinde ne peş peşe elli dokuz kayıt daha yazacağını, ne de her gece ayakta kalıp bir sonraki bölümü bekleyen on milyon okuru olacağını hayal etmediğini yazıyor Fang Fang.
Fakat günlük öyle büyük ilgi görmüş ve öyle bir umutla beklenmiş ki çok sayıda insan yazara yalnızca günün kaydını okuduktan sonra uyuyabildiklerini söylemiş.
Fang Fang, insanlık için tuttuğu günlüğünün son bölümünü tamamladıktan hemen sonra hükümet tesadüfen 8 Nisan 2020’de, toplam yetmiş altı gün boyunca kilit altında kalan Wuhan şehrinin tekrar açılacağını ilan etmiş.
20 Ocaktan itibaren Çin bulaşıcı hastalık uzmanı Dr. Zhong Nanshan’ın, yeni koronavirüsün insandan insana bulaşma yoluyla yayıldığını açıklamasının ardından on dört sağlık çalışanının enfekte olduğu ortaya çıkmış.
Fang Fang’in ilk tepkisi de hiçbirimizden farklı değil; önce şok, sonra moral bozukluğu ve öfke! Çünkü her yeni bilgi kendilerine hali hazırda açıklanmış olanların tam tersiydi. İnanlır gibi değil ama Wuhan’da resmi medya kaynakları sürekli bu virüsün “insanlar arasında bulaşıcı olmadığını, kontrol edilebilir ve önlenebilir olduğunu” söylüyordu. Hatta bu sırada bunun aslında bir başka SARS olduğunu belirten başka dedikodular da dolaşıyordu.
ISSIZLIĞIN ORTASINDA
Fang Fang’in yazdıklarına göre 22 Ocakta, karantinanın ilan edilmesinden sonraki birkaç gün elbette herkes maske takıyordu, sıkıcı bir hava vardı ve herkes son derece stresli görünüyordu. Neşeden, sohbetten, gülümsemelerden eser yoktu. Birkaç gün içinde Wuhan’da panik ve korku zirveye ulaşmıştı.
Karantina emri, yayılmakta olan bu bulaşıcı hastalığın çoktan son derece ciddi bir noktaya vardığını anlamasını sağlar Fang’in. Çarpıcı bir yalınlıkla aktarıyor yaşadıklarını, izlenimlerini:
“Ertesi gün maske ve gıda almak için dışarı çıktım. Wuhan’ın sokaklarını böylesine bomboş ve ıssız halde gördüğümü hiç sanmıyorum. Terk edilmiş sokakları görmek beni çok üzdü, kalbim bir başına kalmış caddeler kadar boştu sanki. Bu, ömrümde daha önce hiç yaşamadığım bir histi. Şehrimin kaderinin belirsizliği hissi, benim ya da aile üyelerimin enfekte olup olmadığı konusundaki belirsizlik hissi ve gelecek hakkındaki diğer tüm belirsizlikler… Hepsi beni tuhaf bir karmaşa ve endişe duygusu içinde bırakmıştı. Sonraki iki gün boyunca maske aramak için tekrar tekrar dışarı çıktım fakat boş sokaklarda yalnızca sokağı süpüren birkaç temizlik işçisiyle karşılaştım. Dışarıda çok az yaya olduğu için sokaklar pek kirli değildi fakat deliler gibi süpürmeye devam ediyorlardı. Nedense bu sahne bana tuhaf bir teselli verip yüreğimi hafifletti.”
‘FANG: ŞİMDİLİK ENFEKTE DEĞİLİM’
Fang’in hiçbir akrabası enfekte olmamış. “Şimdilik” diye yazıyor günlüğüne, düşünün! “Geçen birkaç gün içinde virüsten hayatını kaybedenler sanki giderek bana daha da yaklaşmaya başladı. Komşumun kuzeni yeni vefat etti. İyi bir arkadaşım yakın bir zamanda erkek kardeşini kaybetti. Bir başka arkadaşım anne babasıyla büyükannesini koronavirüs yüzünden kaybetti, ardından kendisi de vefat etti. İnsanlarda bunca ölümün arkasından dökmeye yetecek kadar gözyaşı yok.”
Fang’in aktardıklarına göre Wuhan’da bütün bu olanlar yüzünden bir çeşit psikolojik travma yaşamayan bir insan bulmak oldukça zor. Çok uzun bir süre daha insanlara psikolojik bir yük olmaya devam edecek sayısız travmatik hikâye var.
Dikkatlerini vermeleri gereken en önemli grubun; enfekte olanlar ve koronavirüs yüzünden hayatını kaybeden insanların aileleri olduğunu vurguluyor Fang. “En kötü durumda olanlar, en derin ıstırabı çekenler onlar” diyor.
Hükümetin desteğine en çok onların muhtaç olduğunu söylüyor: “Herkes güçlü değildir ve herkes, her zaman sakinliğine ve mantığına hâkim olamaz. Korkarım önümüzdeki günlerde Wuhan halkı profesyonel yardım gerektiren pek çok akıl sağlığı sorunuyla yüzleşecek.”
MASKESİZ WUHAN!
Salgının ilk aylarında Wuhanlıları bir de maske yetersizliği vurmuş! Maske almak için eczaneye gidenler fiyatların maske başına 30 yuana yükseldiğini görmüş. Fang’in verdiği bilgilere göre bu tek kullanımlık maskeler hayli savurganca kullanılıyor ve insanlar onları çabucak bitiriyor.
Tıp profesyonellerine göre virüsün yayılmasını engellemede yalnızca N95 maskeleri etkili. Fakat aslında o tür maskeleri bulmak neredeyse imkânsız çünkü internetten satılanların stokları tükenmiş.
Kendisi de parayı gözden çıkarıp bir maske almak için uğraşmış. Dükkânlardan birinde hijyenik bir paketle satılan N95 maskeleri bulduğuna çocuk gibi sevinmiş. Tanesi 10 Yuan olan maskelerden dört tane almış. İki tanesini abisine ayırmış.
‘SARS SALGININDAN DERS ALMADIK!’
Haftalar içinde geçici hastanelerin genişlemesi, hasta yataklarının artması, takviye tıp çalışanlarının gelişi, etkin karantina politikaları, iyi organize edilmiş yönetim ve Wuhan vatandaşlarının işbirliği ve azmi sayesinde virüsün yayılma yeteneği nihayet zayıflamaya başlasa da Fang haklı olarak temkinli.
Zira korkuyu ve dehşeti ilk elden yaşayan bir Wuhanlı olarak günlüğünde; bu virüsü ilk kez 31 Aralıkta duydukları halde Wuhan’da sonraki yirmi günde çoğunluğun bu konuda umursamaz davranışlar içinde olduğunu hayretle gözlemlediğini ifade ediyor.
2003’teki SARS salgınından ders alınmamış olmasına isyan ediyor. “Neden” diye soruyor. Yanıtı yine dürüstçe veriyor:
“Sebep kısmen çok umursamaz olmamızdı. Fakat daha da önemlisi hükümete fazla güveniyor olmamızdı. Hubei bölgesindeki hükümet liderlerinin insan hayatının tehlikede olduğu böylesine kritik bir olayda böyle gevşek ve sorumsuz bir tavır takınabileceklerinin imkânsız olduğuna inanıyorduk. Ayrıca milyonlarca insanın hayatını etkileyebilecek yeni bir tehdit karşısında ‘politik doğruculuk’larına ve eski çalışma yöntemlerine tutunmayacaklarına inanıyorduk. Ve gerçek bir tehdit mevcutken daha sağduyulu olacaklarına, daha iyi karar alma kabiliyeti göstereceklerine inanıyorduk. Bu inanca dayanarak WeChat gruplarımdan birine şöyle bir mesaj bile gönderdim: ‘Hükümet asla bu kadar büyük bir şeyi saklamaya cesaret edemez.’”
YETKİLİLERİN BAŞI DERTTE!
Kısa sürede gerçekte felaketin önemli bir bölümü insan hatasından kaynaklandığı ortaya çıkıyor. Kötü haberi gizlerken iyi haberi bildirmek, insanların gerçeği söylemesini önlemek, halkın olayların gerçek doğasını anlamasını engellemek gibi kökleşmiş yaklaşımlar halkın tarifsiz yaralar almasına sebep oluyor.
Virüs depreminin merkezi Wuhan’da sonra önlemler alınmaya başlanıyor ve yeryüzünde yankılar yaratan bir şekilde Wuhan şehri yetmiş altı gün boyunca karantinaya alınıyor!
Kamu vicdanı cephesinde de insanlardan artık bilgi öyle eskisi gibi saklanamadığı için Wuhan’da bir grup üst düzey Hubei yetkilisi neredeyse mecburen görevden alınıyor, ancak “ek sorumluluk taşıması gereken diğerleri” ise görevde kalıyor.
“Buna sebep olan kişiler sorumlu tutulana kadar kesinlikle savaşmamız gerekir” diyen Fang Fang; uzman, yazar ve aydın geçinen bazı insanların yalnızca üst düzey yetkilileri memnun edecek bir şeyler söylemeye çalışmasına tepkisini ve mücadele azmini şu sözlerle dile getiriyor:
“Hubeili yazar arkadaşlarıma, pek çoğundan hükümetin büyük başarılarını kutlayan makaleler ve şiirler yazmaları istenmiş olsa da kalemi ellerine almadan önce birkaç dakikalığına aslında kutlanması gerekenin kim olduğunu düşünmelerini hatırlatmak isterim. Yetkililere yalakalık edecekseniz eğer lütfen kendinize hâkim olun. Yaşlı olabilirim ama sesimi yükseltmekten asla vazgeçmem.”
‘HÜKÜMET GÖREVLİLERİ HER YERDE AYNI; KÖTÜ’
Salgının ilk aşamalarında Wuhan’daki yetkililerin virüsü yeterince ciddiye almadıklarını, karantinanın uygulanmasından önce de sonra da yaşananlarla nasıl baş edeceklerini bilmediklerine ilişkin bir de yine gayet evrensel diye nitelenebilecek şu tespitte de bulunuyor Fang:
“Hubei’deki hükümet görevlilerinde gördüğünüz şeyi Çin’deki tüm hükümet kadrolarından bekleyebilirsiniz, hepsi de temelde aynı düzeydedir. Herhangi bir şekilde diğer Çin yetkililerinden daha kötü değiller, yalnızca daha kötü bir durumla uğraşıyorlar. Çin’deki yetkililer daima işlerini yazılı direktiflere göre yönetir, ellerinden yazılarını aldığınız an gemiyi nasıl idare edecekleri konusunda tamamen yollarını kaybederler. Bu salgın Çin’in başka bir bölgesinde yaşansaydı eminim o yetkililerin gösterdiği performans da burada gördüğümüzden pek farklı olmazdı. Wuhan daima her şeyde birinci olmak için rekabet ederdi, şimdi ise bu ıstırabı çekmekte birinci oldu.”
HEPİMİZ WUHANLIYIZ!
Elbette bu yazıyı boyunca Fang Fang’in günlüklerinden yola çıkarak Wuhan özelinde yazsam da; Wuhan yerine Türkiye’yi ve yaşadığınız kentin ismini koyarak, öyle varsayarak okumak içten bile değil. Ne de olsa virüs evrensel, dünyanın geri kalanına kıyasla ülkemize daha geç ulaşmış olsa da yaşananlar benzer, korkular ortak, bozulan ezberler aynı.
Fang’in günlüğünden aktardıklarına göre karantina emrinin yürürlüğe girmesinden önceki üç gün ve kısıtlamaların uygulanmasından sonraki ilk iki gün olmak üzere toplam beş gün cehennem gibidir. Wuhan’daki insanların çoğu panik halindedir. Bir yandan virüs hızla kentin her tarafına yayılıyordur ve hükümet bile ne yapacağını bilmiyormuş gibi görünüyordur.
Çin Yeni Yılı’nın birinci günü olan 25 Ocakta ise haberlerde Çin’in üst düzey liderlerinin Wuhan’daki salgını yakından takip ettiği ve Şangay’dan gelen ilk tıp uzmanı ekibinin Wuhan’a vardığı söylenir. Bu haberler Wuhan halkını biraz olsun sakinleştirir. Fang de günlüğünü yazmaya başladığı gün de o gündür.
Ancak Fang’in bilmediği ve günlüğü boyunca acıyla aktaracağı; bunun aynı zamanda gerçek acıların Wuhan’da başladığı zaman olmasıdır. Koronavirüsle enfekte olan insan sayısı Çin Yeni Yılı sırasında patlar! Yerel hastaneler yeni hastaların artışıyla baş edemez, tüm sistem çöküşün eşiğine gelir.
Sayısız insan koronavirüs ile enfekte olur ve insanlar kendilerini rüzgârın ve yağmurun altında çaresiz bir şekilde tedavi arayarak şehrin dört bir yanını dolaşırken bulur!
HASTALAR VE DOKTORLAR!
Karantinadan sonra tüm toplu taşıma durdurulur. Wuhan sakinlerinin ve hastalananların çoğu kendi araçları olmadığından, onları kabul edebilecek bir yer bulmak için bir hastaneden diğerine yürümek zorunda kalır. Aynı zamanda bu dönemde yardım için yalvaran hastaların videoları internette ortaya çıkmaya başlar. Hastaneye kabul edilmeyi umarak tüm gece hastane dışında sıra bekleyen insanların ve bitkinliğin eşiğindeki doktorların videoları da aynı şekilde.
En zor dönemi atlattıktan sonra, Hubei ve Wuhan’daki birkaç üst düzey yönetici görevden alınır, Çin’in dört bir yanından on dokuz bölge, Hubei’ye yardım sağlamak için tıbbi yardım ekipleri gönderir ve hasta akınını idare etmek için bir dizi geçici hastane inşa edilir. Sonunda, uygulanan yeni karantina prosedürleri, işin seyrinin sonunda trajik durumdan uzaklaşmasına yardımcı olur.
Fang’in verdiği bilgilere göre tüm hastalar dört gruba ayrılır: Şiddetli semptomları olan hastalar, kesinleşmiş koronavirüs hastaları, şüpheli koronavirüs hastaları ve kesinleşmiş hastalarla yakın temasta olanlar.
TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK
Gecikmeli de olsa alınan önlemler sonuç vermeye başlar. Hastane sistemine girdikten sonra, hafif vakaların büyük çoğunluğunda hızla iyileşme görülür. Gün geçtikçe, Wuhan’da durumun iyileştiğine bizzat tanık olur Fang Fang. Günlüğünde bunu tüm aşamalarıyla paylaşıyor.
Karantinanın erken safhasında, dokuz milyon insanın günlük ihtiyaçlarını karşılama zorluğunun üstesinden, kendi içinde organize olup günlük ihtiyaçları sağlamak için internet hizmetlerini kullanarak toplu alışverişler yapan mahalle gruplarınca gelinir.
Daha sonra hükümet, tüm topluluklarda yerel halkın ihtiyaçlarını karşılamaları için memurlarını seferber eder. Wuhan’ın dokuz milyon sakini, hükümetin tüm talepleriyle işbirliği yapmak için hep birlikte çalışır; onların sabırları ve emekleri sayesinde Wuhan virüsü görece kontrol altına alır.
Fang, altmışıncı günlük kaydına geldiğinde Wuhan’daki durum çoktan tamamen değişmiştir. Ardından 8 Nisanda, kapatmanın yetmiş altıncı gününde, Wuhan resmen tekrar açılır. Şu ifadeleri kaydediyor Fang: “Bu unutulmaz bir gündü ve karantina emrinin kaldırıldığı anda şehirde yaşlarla dolmayan göz kalmamıştı.”
KRİTİK AŞAMA SÜRÜYOR!
Çoğu insan çoktan o ilk baştaki korku, çaresizlik ve endişe halinden sıyrılmış olsa da Wuhan halkı halen salgının kritik bir aşamasında bulunuyor. Tam da bu noktada Fang’in asla hayal edemeyeceğini vurguladığı bir gerçek ise; Wuhan’daki koronavirüs salgını biraz olsun sönümlenmeye başlamışken virüsün Avrupa’ya ve Amerika’ya yayılmasıydı. Virüs çok kısa zamanda tüm dünyaya diz çöktürmüştü.
Tabii bu sırada Çin ve Batılı politikacılar herkesin bu yolda yanlış adımlar attığı gerçeğiyle yüzleşmeden birbirlerini suçluyorlardı. Çin’in ilk baştaki gevşek tavrı ve Batı’nın koronavirüsle savaşta Çin’in deneyimine güvenmeyerek gösterdiği kibir ikisinde de sayısız hayatın kaybedilmesine, sebep olmuştu.
SALGINDAN ÇIKARILACAK DERSLER
Fang, Batılı bir muhabirin “Çin bu salgından nasıl bir ders çıkarmalıdır?” sorusuna verdiği şu yanıtı not düşüyor günlüğüne:
“Yeni tip koronavirüs yalnızca Çin’e değil, tüm dünyaya bir ders vermiştir. Ders de şudur: İnsanlığın kendi kibrinde kaybolmaya devam etmesine müsaade edilmemelidir, kendimizi artık dünyanın merkezi olarak göremeyiz, artık yenilmez olduğumuza inanamayız ve artık virüs gibi en ufak şeylerin yıkıcı gücünü hafife alamayız.”
Virüsün insanlığın ortak düşmanı ve tüm insanlık için bir ders olduğunu kaydeden Fang, virüsün pençesinden kurtulabilmemiz için tek yolun, tüm insanlığın işbirliği yapması olduğunu vurguluyor.
Kitabını Wuhan halkına adıyor Fang Fang. Bu kitabın ayrıca şehrin en karanlık anında Wuhan’ın yardımına koşanların kitabı olduğunu ve tüm gelirinin yüreğini bu şehir için tehlikeye atan insanlara yardım için bağışlanacağını ifade ediyor.
WUHAN’DAN İNSAN VE İNSANLIK MANZARALARI!
- “Gecenin bir vakti geri dönmeye zorlanan o köylüyü, evinde açlıktan ölen o çocuğu, her gün nafile yere yardım çığlıkları atan sayısız insanı, ayrımcılığa uğrayıp başıboş köpekler gibi sokaklardan kovalanan o Wuhanlı insanları (çocuklar da dahil) düşününce, acıları dinene dek ne kadar zaman geçmesi gerekeceğini hayal etmekte zorluk çekiyorum.”
- “Hubei’den pek çok devlet yetkilisinin hastalandığını ve birkaçının çoktan vefat ettiğini duydum. Tanrım, acaba bu felaket yüzünden Wuhan’da kaç aile parçalandı? Şimdiye kadar da tek bir kişinin sorumluluk almak ya da özür dilemek için ayağa kalktığını görmedim, bunun yerine sorumluluğu başkalarının üzerine atmak için makaleler yazıp demeçler veren sayısız insan görüyorum. Siyasi sloganlar atmak Wuhan halkının yaşadığı acıları hafifletmez. Ölenlerin aileleri kime yakaracak? Kime lanet okuyacak?”
- “Testi pozitif çıksa da yüzde 100 semptom göstermeyen hastalar var. Bu sırada virüs tıpkı kötü bir ruh gibi şehirde dolanmaya devam edip nerede ve ne zaman isterse ortaya çıkıyor, şehrin halkını dehşete sürüklüyor. Bu durumdan en çok mağdur olanlar tıbbi personelimizdir.”
- “Birkaç gün önce bitkin düşmüş sağlık çalışanlarının ve hastaların yere yıkıldığı bazı videolar izledim, böylesine çaresiz bir üzüntüye ömrümde şahit olmadığımı söyleyebilirim. Hubei Üniversitesi’nden Profesör Chuan E., her gün içinden ağlamak geldiğini söyledi. Hepimiz öyle değil miyiz? Arkadaşlarıma bugünlerde şahit olduğumuz şeyin, yaşanan insanlık felaketinin gerçek ağırlığının net bir şekilde kavranmasını sağladığını söylüyorum.”
- “Wuhan’ın gençlerini destekleyecek bir şeyler söylemek istiyorum. Bu salgınla savaşmak için on binlerce genç gönüllü cephe hattında mücadele veriyor. Hepsi de bunu kendi iradeleriyle yapıyorlar. WeChat gibi sosyal medya platformlarında, sohbet gruplarında organize oluyor ve hemen her işi yapıyorlar. Bu gerçekten de harika!”
WUHAN DENİLEN BU YER
Wuhan denilen bu yer her zaman halkı tarafından “Nehir Kenti” olarak anılmış. Bunun sebebi doğal olarak şehrin Yangtze Nehri’nin kıyısında yer alması. Wuhan bir zamanlar Chu Krallığı’nın bir parçasıymış, bu yüzden Wuhan sakinleri yaşadıkları bu yeri “Chu’nun Toprağı” olarak anmayı da seviyor.
“Büyük şehir” konsepti ortaya çıktığından beri Wuhan daima Çin’in en iyi bilinen şehirlerinden biri olmuş. Wuhan altı büyük şehrin; Pekin, Nanjing, Xi’an, Şangay, Tianjin ve Guangzhou’nun hemen arkasında.
Bu şehirlerin ilk üçü de eski başkentler dolayısıyla derin kültürel köklere sahip. Son üç şehir de kıyıdaki konumları sayesinde daha gelişmiş ekonomilere sahip. Wuhan ne Çin başkenti oldu ne de okyanusun kıyısında; Yangtze Nehri’nin sularının hemen ortasında yer alan bir şehir.
Çin’in kalbinde yer almak Wuhan’ın içine ve dışına ulaşımın son derece kolay olduğu anlamına geliyor. Geçen birkaç yılda daha fazla yüksek hızlı tren hattı ve otoban açılınca nereye giderseniz gidin, Wuhan’dan trenle dört saat içinde Çin’in çoğu büyük şehrine ulaşılabiliyor.
Wuhan halkına (özellikle Hankou bölgesine) “Doğunun Chicago’su” olarak hitap edildiği bir dönem de olmuş. Bunun sebebi Wuhan’ın gelişiminin Chicago’nunkine hayli benzemesi.
Şehrin hareketli bölgelerinin çoğu Hankou şehrinin kuzeyinde. Jianghan Yolu, Altı Geçit Köprüsü ve kısmen meşhur olan Hanzheng Yolu burada yer alıyor. Hareketli Hankou bölgesinin aksine nehrin güneyinde yer alan Wuchang çok daha sakin.
Bu bölgede en dikkat çeken şey çok sayıda üniversiteye ve üst düzey araştırma tesisine sahip olmasıdır. Fang Fang’in mezun olduğu Wuhan Üniversitesi de uzun geçmişi ve güzel kampüsüyle Wuchang’da yer alıyor.
Wuhan yalnızca bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda bir sanayi merkezi ve eğitim ve araştırma için önemli bir merkez. Tarihin değişimlerine katlanmış, payına düşen kan ve gözyaşlarına tanık olmuş, yabancı imtiyazların burada kurulması hakaretini yaşamış ve efsanevi direniş hikâyelerine ev sahipliği yapmış, inşaat patlamasını ve saçma Kültür Devrimi’ni de yaşamış.
Neon ışıklarının asla sönmediğini, lüks otelleri ve hareketli pazarları olduğunu, kızıl duvarlara karşı yükselen yeşil ağaçların güzel manzarasına ve çevre kirliliğine sahip olduğunu, hem sonradan görmelerin hem de fakir ve muhtaçların evi olduğunu özetle modern tüm kentlerin yaşadığı güzellikler ve büyük şehirlerin yüzleştiği kent sorunlarının hepsinin Wuhan denilen bu yerde mevcut olduğunu söylüyor Fang Fang.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı