Yıldırım'ın çarpraz sorgusu tamamlandı

Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün 'Verdiğin bilgileri kimden alıyorsun? Devlete bilgi verdiğini söylüyorsun. Susmakla mı bilgi vereceksin?'' şeklindeki sorusuna, '''Önlemini al, ülke kaosa sürüklenmesin' diyorum. İyilik yaparken kötü oluyorum'' diye yanıtladı.

Yıldırım'ın çarpraz sorgusu tamamlandı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.01.2010 - 08:20

Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım'ın 12 Kasım 2009 tarihinde başlanan çapraz sorgusu 9 duruşmada tamamlandı.

Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşıloğlu'nun sorularını yanıtladı.

Yıldırım, Ankara'da cezaevindeyken Alparslan Arslan'ın avukatı Ahmet Doğan ile avukat Teoman Ekşioğlu'nun kendi isteği üzerine ziyaretine geldiğini belirterek, ''Teoman Ekşioğlu bana, Muzaffer Tekin'in selamını getirdiğini söyledi. Savunmamı inceledi. Böyle vatan sevgisini işleyeceğime, dini şeyleri ön plana çıkarmamı istedi'' dedi.

Heyet Başkanı Köksal Şengün'ün de Cumhuriyet gazetesine el bombası atılmadan 3 yıl öce tanıştığını söylediği Alparslan Arslan'ın nasıl bir insan olduğunu öğrenmek istediği Yıldırım'a, ''Bu tanışıklık sırasında örgütü var mıydı? Birlikte bir yığın iş yaptığınız anlaşılıyor. Tahsilat, yasal ya da gayri yasal gibi'' sorusunu yöneltti.

Yıldırım da yasal iş yaptıklarını belirterek, Arslan'ı devletini seven, dürüst bir kişi olarak tanıdığını söyledi. Şengün, ''Cumhuriyet olayına kadar Alparslan Arslan'ın etrafında kimi tanıyordun açık ve net söyle'' diye sorarak, Yıldırım'dan dava kapsamında yargılanan Hüseyin Görüm, Muzaffer Tekin, Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu bazı sanıkları ne zamandan itibaren ve nasıl tanıdığını açıklamasını istedi.

Yıldırım da Hüseyin Görüm ile Alparslan Arslan'ın bürosunda tanıştıklarını, Görüm'ü sadece bir kez gördüğünü ifade ederek, Muzaffer Tekin'i ise Arslan'ın tanıştırmadığını, Tekin'i 1993'ten itibaren kendisinin tanıdığını kaydetti.Tekin ile aralarında samimiyet olmadığını ifade eden Yıldırım, ''Ortak dostların mekanında görüşmüşlüğümüz var. Merhabalaşmamız olmuştur. Sedat Peker, İbrahim Genç'in gittiği bazı ofisler vardı. Buralarda Tekin'i gördüm. Alparslan kadar samimi değildik'' diye konuştu.

Tekin'in de kendisini, ortak dostları olmasından dolayı Osman Yıldırım olarak tanıması gerektiğini dile getiren Yıldırım, Oktay Yıldırım'ı da Arslan'ın gösterdiğini anlattı.

Zekeriya Öztürk'ü ise Ataşehir'de yapıldığı iddia edilen toplantıda gördüğünü, Öztürk gözaltına alındığında toplantıdaki kişi olduğunu anladığını belirten Yıldırım, Fikri Karadağ'ı da Üsküdar'da gördüğünü dile getirdi.

Şengün'ün ''Veli Küçük'ü kim tanıştırdı?'' sorusuna ''Cevap vermiştim'' diyen Yıldırım'a, Şengün, ''Cevap ver. Alparslan Arslan mı?'' dedi.

 

"Verdiğin bilgileri kimden alıyorsun?"

Alparslan Arslan ile tanışmadan çok önce emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ü tanıdığını belirten Yıldırım, Şengün'ün ''Samimiyetiniz, birlikteliğiniz nedir?'' sorusuna da cevap vermek istemediğini kaydetti.

Bunun üzerine Köksal Şengün, ''Savcıya verdiğin ifade var. Savcılıkta verdiğiniz dilekçeleriniz var. Örgüt suçlaması var. 2 eylemin örgüt bağlantısı olduğu iddiası. Bu dosya sizin açıklamalarınız sayesinde buraya geldi. Cevap vermiyorum diyorsun'' dedi.

ıldırım, ''Ben konuştukça, aydınlatmaya çalıştıkça dışarıdakiler bana saldırıyor. Ertesi gün Baykal bana saldırıyor. Devlet seyirci kalıyor. Ben savundukça vatan hainiymiş gibi saldıran saldırana'' şeklinde konuştu.

Şengün de mahkemenin gerçeği aramak zorunda olduğunu belirterek, ''Senin beyanlarından dolayı bu dosya buraya geldi. Gerek yazılı, gerek sözlü olarak savcıya verdiğin beyanlar var'' dedi.

Yıldırım da ''Şimdilik konuşmayacağım diyorum. Alparslan Arslan yargıca saldırdı, onu eleştiren yok, savunuyorlar. Benim bu saldırıyla alakam yok diyorum, herkes bana saldırıyor'' şeklinde konuştu.

Şengün'ün, ''Verdiğin bilgileri kimden alıyorsun? Devlete bilgi verdiğini söylüyorsun. Susmakla mı bilgi vereceksin?'' şeklindeki sorusuna Yıldırım, ''(Önlemini al, ülke kaosa sürüklenmesin) diyorum. İyilik yaparken kötü oluyorum'' diye yanıtladı.

Başkan Şengün'ün, ''İyilik yaptığın şeyleri nereden biliyorsun?'' şeklinde soru yönelttiği Yıldırım, ''Nereden biliyorsam biliyorum'' diye cevap verdi.

Şengün'ün ''Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olayının parasal bir iş olduğunu söyledin. Ortada örgütsel bir şey yok diyorsun, nedir o iş?'' sorusu üzerine Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine 2 bombayı kendisinin attırdığını tekrar ederek, bunu parasal olarak tahsilat amacıyla gerçekleştirdiğini, ortakları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle bu işin teklif edildiğini algıladığını kaydetti. Şengün de ''Oradaki anlaşmazlığın çözümünün bunun dışında başka sebebi yok mu?'' sorusu üzerine Yıldırım, ''Benim açımdan yok. Onların siyasi amacı varsa var'' dedi.

Köksal Şengün'ün bombalama için 500 bin dolar teklif edildiğini hatırlatarak, bu teklif sırasında Alparslan Arslan'ın konumunu ve arabulucu olup olmadığını sordu. Yıldırım, Arslan'ın arabulucu olmadığını, teklif eden kişilerle fikirsel olarak birlikteliği bulunduğunu ileri sürdü.

Şengün'ün, ''Parayı teklif eden kişiler ile Arslan'ın birlikteliğini nereden biliyorsun'' sorusuna Yıldırım, ''Alparslan'ın 3 yıldır beraber olduğu kişiler. Alparslan paraya dahil değil. Parayı teklif edenlerin yanında. Para bana teklif edildi. Ben de kabul ettim'' dedi.

Yıldırım, el bombalarının Ataşehir'deki evde kim tarafından verildiği şeklindeki soruyu da ''açıkladım'' şeklinde yanıtladı. Yıldırım, bu evde Arslan'a da neden bir bombanın verildiğini ise bilmediğini ifade etti. Bombaları attırdıktan sonra parayı neden almadığı şeklindeki soruya da Yıldırım, paranın getirilmediğini söyledi.

Bu işi verenlerin amaçlarını dürüst bir şekilde söylemediklerini belirten Yıldırım, ''Onlara yolunuza gidin derdim. Kendileri beni başlarına bela etti. Ben itiraz edince de saldırıyorlar'' diye konuştu.

 

"Örgütle ilişkin var mı?"

Şengün'ün ''Alparslan Arslan'ın ağalarından söz ediyorsun. Kim bunlar? Senin onlarla daha önceden tanışıklığın var'' sorusuna Yıldırım, ''Benim onlarla ilişkim seviyeliydi. Alparslan'ın ilişkisinde ise sınır yok. Ben öyle görüyorum'' dedi.

Başkan Şengün'ün ''Örgüt üyesi olmadığını söylüyorsun. İddia olunan Ergenekon örgütü ile bir ilişkin var mı?'' sorusuna Yıldırım, ''Derin devlet anlamında biliyordum. Dostluk yaptığım insanlardan dolayı biliyorum. Semih (Semih Tufan Gülaltay), Osman (Osman Gürbüz) gibi. Fazla isim saymak istemiyorum'' diye konuştu.

Yıldırım, cezaevinde kendisini ziyarete gelen avukat Teoman Ekşioğlu'nun da savunmasına bakarak, devlet karşıtı, dini motifli yazmasını söylediğini hatırlatarak, bunun Muzaffer Tekin'in talimatı olup olmadığı yönündeki soruyu ise ''Böyle yazma diyen Ekşioğlu idi'' dedi.

Yıldırım, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde de Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün sorularını yanıtlamaya devam etti.

Bu arada söz alan tutuklu sanık Alparslan Arslan, Veli Küçük'ü hayatında hiç görmediğini belirterek, bir tanışıklığının olmadığını söyledi.

Küçük'ü medyadan bildiğini ifade eden Arslan, ''Veli Küçük, milliyetçi mukaddesatçı dünyada sevilmez, diyemem. Yer yer sevilen, yer yer de yerilen bir insandır. Yerilen derken eleştirilen anlamında söylemiyorum'' dedi. Arslan, ''Bu bombalarla da Kemal Bey'in bir alakası yok'' diye konuştu.

Duruşmada çapraz sorgusu tamamlanan Osman Yıldırım, sanıkların bulunduğu bölüme oturtuldu. Bu sırada ayağa kalkan Arslan, Yıldırım'ın bulunduğu bölüme doğru yürümek istedi. Askerler tarafından müdahale edilen Arslan, yere yatırılarak etkisiz hale getirdi.

Arslan, Başkan Şengün'ün ''Yavaş yavaş dışarı çıkarın'' uyarısı üzerine salondan dışarı çıkartıldı.

Şengün, bu durumu tutanağa ''Arslan taşkınlıklar yapması sebebiyle dışarı çıkartıldı'' şeklinde yazdırdı.

Duruşmada savunma yapması için söz verilen Yıldırım'ın avukatı Murat Eken ise bugün talepler alınacağı için önümüzdeki Perşembe günü savunmasını yapmak istediği söyledi.
Başkan Şengün, bunun üzerine talepleri almaya başladı.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatı Mehmet Cengiz de davanın 4-5 aydır Danıştay olayından dolayı kilitlendiğini belirterek, ''Bir an evvel Danıştay enkazının ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Gizli tanık 9 olduğu anlaşılan Osman Yıldırım'ın, Ümit Sayın'a yapılan uygulama gibi gizli tanık ifadesi alınarak beyanının saptanmasını istiyoruz'' diye konuştu.

Duruşma, taleplerin alınmasıyla devam ediyor.

Bu arada, Osman Yıldırım 120'nci duruşmanın yapıldığı 9 Kasım 2009 tarihinde savunmasını yaparken, çapraz sorgusuna 11 Kasım 2009 tarihindeki 122'inci duruşmada geçildi. Yıldırım'ın çapraz sorgusu 9 oturumda tamamlanırken dava kapsamında en uzun süren çapraz sorgu oldu.

Alparslan Arslan ise 3 gün süren çapraz sorgusu boyunca toplam 16,5 saat konuşmuştu.


"İtirafçı olmaya karar verdim"

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın talepler bölümünde söz alan tutuklu sanık Oktay Yıldırım, Ümraniye'deki el bombalarına ilişkin görüntü ve ses kaydının bulunduğu CD'nin TÜBİTAK tarafından incelenmesinin tamamlandığını hatırlattı.

Yıldırım, TÜBİTAK'ın CD'deki seslere ilişkin yaptığı çözüm ile kendi yaptığı çözümü karşılaştırarak, TÜBİTAK'ın açıkça bir karartma uyguladığını, ses uyumuna uygun, anlam karmaşasına neden olacak çözümlemeler yaptığını savundu.

TÜBİTAK ve kendi incelemesi ile tezat oluşturan konuşma kayıtlarını parça parça mahkeme salonunda dinleterek farklılıklar bulunduğunu iddia eden Yıldırım, ''Hiçbir tartışmaya gerek yok. Benim kulaklarım iyi duyar. Sizin kulaklarınız da iyi duyar. Önemli olan bunu kulakların değil, vicdanların duymasıdır'' diye konuştu.

Tutuklu sanıklardan Selim Akkurt da ''İtirafçı olmadan Ergenekon'dan çıkılmıyor. Ben de itirafçı olmaya karar verdim'' diyerek başladığı konuşmasında, kendisine yönelik karalama kampanyası yapıldığını söyledi. Akkurt, kaçak yaşadığı yıllarda polisin bilgisi dahilinde gezdiğini ifade ederek, ''Polis ne söylerse yaptım. Kuvayı Milliye Derneği'ne onların istekleriyle girdim'' dedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün ''Kim bu polisler'' sorusuna Akkurt, Mutlu E, Ali Fuat Y. ve İsmail E. olduğunu ileri sürdü.

MİT'in de bilgisi olduğunu savunan Akkurt, Hizbullah ve DHKP/C'ye yönelik operasyon yapılacağının söylendiğini, ancak operasyonun bu davaya ilişkin yapıldığını anladığını kaydetti.
Akkurt, tutuklanmadan birkaç ay önce İstanbul Emniyet Müdürlüğünde eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ve savcı Zekeriya Öz ile görüştüğünü ifade ederek, ''Beni oraya İsmail E. getirdi. Beni onore edecek sözler söylediler. Bana güvendiklerini anlattılar. Görevimi başarıyla yaptığımı söylediler'' iddiasında bulundu.
''Fehmi Koru ve Osman Baydemir'e suikast yapacak gibi telefonda konuşmamı istediler'' diyen Akkurt, Muhammet Yüce ile suikast yapacaklarmış gibi telefonda bu talimatlar üzerine konuştuğunu anlattı.

Akkurt, Muhammet Yüce'nin de ''MİT'çi Mustafa'' adlı birisiyle görüştüğünü anlatarak, ''Buradaki sanıkların hiçbiriyle fikri birliğim yok. Benim 7 sülalem Fethullahçıdır. 5 yıl imam hatipte okudum. Sülaymancıların yurdunda kaldım. Onlar için her şeyi yaparım. Benim ne işim var bunlarla. Beni bir örgütten yargılayacaksanız Fethullah terör örgütünden yargılayın'' diye konuştu.

''Tahminen bunlar bana birini öldürteceklerdi ama ben de yetenek olmadığını görünce vazgeçtiler'' diyen Akkurt, Çolakkadı, Öz, Mutlu E, Ali Fuat Y. ve İsmail E'nin duruşmada dinlenilmesini istedi.

Mahkeme bu itiraflarını yeterli görecekse kendisinin tahliye edilmesi gerektiğini ifade eden Akkurt, yeterli görmezse konuşacağı daha çok şeyi olduğunu söyledi. Duruşmada tutuklu sanık Zekeriya Öztürk de üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu hakkında reddi hakim talebinde bulundu.

Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme heyeti adına açıklama yapan Başkan Şengün, Haşıloğlu'nun çekilmesini gerektirecek bir neden olmadığını açıkladığını belirterek, reddi hakim talebi de zamanında yapılmadığı için kabul edilmediğini bildirdi.

Şengün, olumsuz hava koşulları nedeniyle de duruşmanın 28 Ocak Perşembe günü saat 09.30'a ertelendiğini açıkladı.


Eymür'ün ifadesi izinle mi alındı?


Tutuklu sanıklardan Nusret Senem de mahkemeye sunduğu yazılı dilekçesinde, ikinci davanın sanıkları Mustafa Balbay ve tahliye olan Gürbüz Çapan ile aynı koğuşta kaldığını belirterek, 22 Ocak 2010 günü MİT Samsun Bölge Başkanı ya da başka bir MİT görevlisinin Çapan ile görüşmek üzere duruşma salonuna geldiğini öne sürdü.

Dilekçesinde, Çapan'ın tahliye edildikten sonra F7'deki koğuşuna geldiğinde ''MİT Samsun bölge Başkanı geldi. Duruşma sırasında bana 'Buradakilerle kendini fazla özdeşleştirmişsin. Mesafe koy' dedi'' diyen Senem, MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak MİT Samsun Bölge Başkanı ya da başka bir MİT görevlisinin 22 Ocak 2010 Cuma günü Gürbüz Çapan ile görüşmek üzere duruşma salonuna MİT müsteşarlığının emriyle mi geldiğinin ve Çapan'a 4 sayfalık bir yönlendirme mektubu gönderilip gönderilmediğinin sorulmasını talep etti.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in 11 avukatı tarafından mahkemeye sunulan dilekçede de MİT mensuplarının tanık olarak dinlenilmesinin izne tabi olduğu hatırlatıldı.
MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak, eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün, dosyada bulunan tanık ifadesi için izin alınıp alınmadığının sorulması istenilen dilekçede, izin verilmeksizin alınmışsa bu ifadenin dosyadan çıkarılması talep edildi.

Dilekçede, Eymür için böyle bir izin verilmişse, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un tanıklığı konusunda neden izin verilmediğinin sorulması istendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler