Yunanistan'daki Ekonomik Buhran ve UNFICYP

Yunanistan'daki Ekonomik Buhran ve UNFICYP
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.08.2011 - 07:18

Adadaki çözümsüzlüğün uzayıp gitmesi üzerine UNFICYP’nin finansmanında ciddi sorunlarla karşılaşılmıştır. Aynı zamanda, 1992 sonundan itibaren UNFICYP’nin adadaki rolü ve çözüm arayış sürecine olan katkısı uluslararası planda sorgulanmaya başlamıştır. UNFICYP’ye kuvvet veren bazı devletler kuvvetlerini çekmişler veya azaltmışlardır. UNFICYP’nin görevinin sona erdirilmesini düşünenler de olmuştur.

Katı bir kemer sıkma politikası uygulamak zaruretinde kalan Yunan hükümetine, bu yazımızla, azımsanmayacak miktardaki bir tasarruf imkânını hatırlatmak istiyoruz.

Bu da Yunanistan’ın, Kıbrıs’taki BM Barışı Koruma Gücü’nün (United Nations Peacekeeping Force in Cyprus - UNFICYP) masraflarının karşılanması için 1993’ten bu yana gönüllü olarak ödemekte olduğu yılda 6.5 milyon dolardır.

Kıbrıslı Rumların 21 Aralık 1963 tarihinde Yunanistan’ın desteğinde Kıbrıslı soydaşlarımıza karşı giriştikleri “etnik temizlik” hareketi üzerine adada 27 Mart 1964 tarihinde konuşlandırılan UNFICYP’nin görev süresi BM Güvenlik Konseyi tarafından 13 Haziran 2011 günü yeniden altı ay uzatıldı. Böylece, Güç’ün görev süresi 47 yıl içinde 97. kez uzatılmış oldu.

UNFICYP Ada’daki rolü

BMGS, Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasını Güvenlik Konseyi’ne tavsiye ederken “UNFICYP sükunetin idamesi, toplumlararası işbirliğinin ve güvenin gelişmesi ve müzakere için müsait atmosferin yaratılması bakımından adada önemli bir rol oynamaktadır” şeklinde görüş bildirmiştir.

Bu şekildeki ve benzeri değerlendirmeler UNFICYP’nin göreve başlamasından sonraki birkaç yıl içinde bir anlam ifade edebiliyordu.

Ancak, Kıbrıs konusunun BM Güvenlik Konseyi’nin gündemine girmesinin ve UNFICYP’nin adada konuşlandırılmasının üzerinden 47 yıldan fazla bir sürenin geçmiş ve soruna henüz müzakereler yoluyla anlaşmaya dayanan bir çözüm şekli bulunamamış olması karşısında, Barış Gücü’nün adada BMGS’nin belirttiği yararlı rolleri oynadığını ileri sürmek inandırıcı olmamaktadır.

UNFICYP’ye destek azaldı

Adadaki çözümsüzlüğün uzayıp gitmesi üzerine UNFICYP’nin finansmanında ciddi sorunlarla karşılaşılmıştır. Aynı zamanda, 1992 sonundan itibaren UNFICYP’nin adadaki rolü ve çözüm arayış sürecine olan katkısı uluslararası planda sorgulanmaya başlamıştır. UNFICYP’ye kuvvet veren bazı devletler kuvvetlerini çekmişler veya azaltmışlardır. UNFICYP’nin görevinin sona erdirilmesini düşünenler de olmuştur.

Bu gelişmeler karşısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) 1993’te Barış Gücü’nün yıllık bütçesinin üçte birini karşılamayı taahhüt etmiştir. Yunanistan da yılda 6.5 milyon dolar vermeyi vaat etmiştir.

Yunanistan’ın 1993’den bu yana UNFICYP’nin bütçesine yaptığı gönüllü katkı miktarı 117 milyon doları bulmuştur. GKRY ise aynı dönemde 300 milyon dolar civarında gönüllü katkı yapmıştır.

GKRY’nin ve içinde bulunduğu ekonomik durum malum bulunan Yunanistan’ın bu cömert mali katkıları, UNFICYP’yi Kıbrıs sorununun siyasi çözüme kavuşmasını kolaylaştıran bir faktör olarak gördükleri için yaptıklarını düşünmek mümkün değildir. Rumlar ve Yunanistan, Kıbrıs konusunda barışsever olsalardı, her şeyden önce 1960 Antlaşmalarına attıkları imzalara sadık kalırlar ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni 1963 sonunda yıkmazlardı. Kıbrıs sorununun Güvenlik Konseyi’nin gündemine girmesinden sonraki dönemde de 1974 yılındaki gelişmelere sebebiyet vermezlerdi. Rumlar, on yıllardır süren çözüm arayışlarında iyi niyetli olsalardı, daha önce 1985, 1986, 1992 ve 1993-94’de reddettikleri çözüm girişimleri bir yana, en son olarak, uluslararası toplumun yaygın biçimde desteklediği ANNAN Planı’nın nihai çözüm için 2004’de ortaya çıkardığı fırsatı kaçırmazlar ve Plan için “evet” oyu kullanırlardı. Yunanistan da, Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere yönelik yaptığı gibi, Rumları Plan’ı kabule sevkeden aktif bir tutum sergilerdi.

186 sayılı karar

Rumların ve Yunanistan’ın UNFICYP için kesenin ağzını açmış olmalarının temel sebebi, Barış Gücü’nün Ada’da konuşlandırılması hakkında BM Güvenlik Konseyi’nin 47 yıl önce 4 Mart 1964 tarihinde kabul etmiş olduğu 186 sayılı kararın, 1960 Anayasası’na aykırı olarak sadece Rumlardan oluşan bir kurula Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “hükümeti” sıfatını bahşetmiş ve bu sözde “hükümetin” Kıbrıs Türk halkını da temsil ettiğini varsaymış olmasıdır.

186 sayılı karar UNFICYP’nin kurulmasını sözde “Kıbrıs Hükümetinin” rızasına bağlı kılmıştır.

Kararda, “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni” kuran 1960 Antlaşmalarının geçerliliğini teyit eden bir hüküm de yer almamaktadır.

186 sayılı karar, daha kabul edildiği günden itibaren Kıbrıslı Rumları, Kıbrıs sorununun çözümüne ihtiyaç duymaz ve çözümsüzlükten rahatsız olmaz duruma getirmiş bulunmaktadır.

Bu durum, Kıbrıs sorununun günümüze kadar çözülemeden kalmasının temel sebebini oluşturmaktadır.

UNFICYP’nin varlığı ve taşıdıkları mavi BM flaması, Rumlar için, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” Kıbrıs Türk halkını da temsil eden “Hükümeti” olma iddialarını destekleyen gözle görülür parlak bir sembol mahiyeti taşımaktadır.

Bu sebeplerledir ki Rumlar ve tarihinin en ciddi krizini yaşayan Yunanistan, UNFICYP’nin Ada’da görevini sürdürmesini istemekte ve bunu sağlamak için de 1993’ten itibaren azımsanmayacak bir meblağı UNFICYP’ye aktarmaktadırlar.

Minnet

Bu ödemelerle Rumlar ve Yunanistan, Güvenlik Konseyi’nin sayesinde uluslararası toplum nezdinde kendi propagandalarını yapma imkânını da elde etmişlerdir. BMGS 1994’ten bu yana UNFICYP hakkındaki bütün raporlarında GKRY’nin ve Yunanistan’ın yaptığı mali katkılara ayrı bir paragraf ayırmaktadır ve “minnet” ifade etmektedir. BM Güvenlik Konseyi de, Ekim 2004’ten itibaren UNFICYP’nin görev süresini uzatan bütün kararlarında sözde “Kıbrıs Hükümeti’ne” ve Yunanistan’a UNFICYP’nin bütçesine yaptıkları mali katkılar için “minnettarlık” ifade etmektedir. Dikkate ve teessüfe şayandır ki, ANNAN Planı’nı Rumlar reddederken kabul etmiş olan Kıbrıs Türk halkına herhangi bir kararında takdir beyanında bulunmamış olan Güvenlik Konseyi, 24 Nisan 2004 referandumundan 5 ay sonra, UNFICYP’nin bütçesine 1993’ten itibaren gönüllü mali katkı yapan Rumlara ve Yunanistan’a “minnettarlık” ifade etmeye başlamıştır.

Güvenlik Konseyi’nin bu tutumu ANNAN Planı’nı reddettikleri için Kıbrıslı Rumların uluslararası toplum nezdindeki bozulan görüntüsünü düzeltme gayreti değildir de nedir?

Bu tutum BM Güvenlik Konseyi’nden beklenen tarafsızlıkla ve ciddiyetle bağdaşır mı?

Güvenlik Konseyi’nin Rumlara ve Yunanistan’a minnettarlık ifade etmek yerine, ANNAN Planı’nı reddederek çözümsüzlüğün devamına ve aynı zamanda UNFICYP’nin adada kalmasına sebep oldukları için Kıbrıslı Rumları kınamış olması gerekmez miydi?

1993 yılından bu yana kabul ettiği kararlarda “Kıbrıs’ta status quo’nun kabul edilemez” olduğunu beyan eden Güvenlik Konseyi değil midir? 2004’te “status quo” için oy vermiş olan Rumlara şükran ve minnet beyan etmek ilkeli bir tutum mudur?

UNFICYP’nin Kıbrıs’taki iki taraftan birinin paralı askerleri durumuna getirilmiş olması kabul edilebilir mi?

Kanaatimizce, UNFICYP’nin adadaki status quo’nun sona erdirilmesine katkı yapamadığı ve yapamayacağı; aksine status quo’nun sürüp gitmesini kolaylaştıran bir faktör halini aldığı çoktandır belli olmuştur. Bunun için de UNFICYP’nin adadaki görevinin artık sona erdirilmesinin zamanı gelmiş ve hatta geçmektedir.

Barışı koruma

Müzakere sürecinin “ucu açık” olarak sürüp gidemeyeceğine işaret etmeye başlamış olan BMGS’nin Kıbrıs’taki “barışı koruma” faaliyetinin de “ucu açık” biçimde devam edemeyeceği yolunda bir uyarı yapması gerekmez mi?

UNFICYP’nin adadan ayrılmasının Yunanistan’a yılda 6.5 milyon dolar tasarruf etme imkânı sağlayacağı da unutulmamalıdır.

Bu konudaki görüşlerimizi de bir başka yazıyla paylaşacağız.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler