2. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali coşkuyla başladı

İzmir Film ve Müzik Festivali'nde Onur Ödülü alan Zülfü Livaneli aklımıza sıklıkla Güneş Topla Benim İçin dizesiyle geliyor belki ama bu yıl İzmir'de şiddetli bir sağanakla başladı festival. Festival bereketi diye yorumlayanlar da oldu bu yağmuru, şaka yollu 'yağmur getirdiniz' diye takılanlar da. 

Öte yandan geçen yıl pandemi koşullarında beklenenden daha yumuşak bir başlangıçla yola çıkan festival ikinci yılında, tam da Festival Yönetmeni Vecdi Sayar'ın da dediği gibi büyümüş ve adeta bir film yağmuru olmuş İzmirlilere. 

LİVANELİ ETKİSİ

Her şeyin tıkır tıkır işlediği açılış gecesine dönersek, Rengim Gökmen yönetimindeki Ahmet Adnan Saygun Senfoni Orkestrası'nın verdiği konser sinema ve müziğin işbirliği üzerine inşa edilen festivalin açılışına her anlamda yakışan nitelikte bir dinletiydi. 

Zülfü Livaneli'in yarım asra yaklaşan kariyerinde yaptığı ve unutulmazlar arasına giren film müziklerinin ("Yol", "Sürü", "Maden", "Yer Demir Gök Bakır", "Uzlaşma", "Mutluluk" ve daha niceleri), o filmlere ait görüntüler eşliğinde ve senfonik formda icra edildiği konser salondaki yüzlerce davetliyi fazlasıyla mutlu etti, yer yer coşku salondan taştı. Özellikle Livaneli'nin gecenin finalinde sahneye çıkarak tüm orkestra ve üç solist eşliğinde seslendirdiği "Özgürlük" adlı şarkısı tüm salonun katılımıyla açılışın zirvesi oldu desek yeridir. 

"İzmir'i sadece dağlarında değil, salonlarında da çiçek açıyormuş" diyerek seyirciyi selamlayan Livaneli'nin bunca yıldır etkisinden bir şey kaybetmeyen "Özgürlük" şarkısının Türkiye'de gitgide yükselen değişim taleplerinin marşı olduğunu görmek moralleri yükseltti elbette ama memleket gündeminden haberdar olanların kabul edeceği gibi, gerçek bir özgürlüğe kavuşmak için bunca acıya katlanmanın yorgunluğu da insanı düşündürmüyor değil... Neyse ki müzik ve sinema var. 

16 BÖLÜMDE 100’Ü AŞKIN FİLM

Geçen yıla kıyasla daha güçlü bir programın izleyiciyle buluştuğu festivalde 100'ü aşkın film yer alıyor. 16 farklı bölümde gösterilen filmler festivalin teması gereği tasarlanan başlıklar altında sınıflandırılmış. Böylesi tematik festivallerin ülkemizde nadir olduğu düşünülürse İzmir için geliştirilen bu formülün ne denli yerinde olduğu ve müzik ekseninde yapılan bölümler sayesinde dünya sinemasının başyapıtlarının izleyiciyle buluşturylmasının mümkün oluşu şüphesiz önemli bir kazanım.

"Dolce Vita", "The Godfather", Kieslowski imzalı Üç Renk üçlemesi gibi filmler bir yana, son yıllarda bir hayli ses getiren müzik biyografilerinden tutun da, ülkemizde belki de ilk kez İzmir'de izleyiciyle buluşacak belgesel yapımlara kadar geniş bir yelpazeye sahip festival programı. Ben kendi adıma Frank Zappa'nın hayatını anlatan "Zappa" belgeselini izlemeye çok niyetliydim ama hava muhalefeti yüzünden son anda vazgeçip başka bir etkinliğe yöneldim. 

Neyse ki Fuar alanındaki (Kültür Park) İzmir Sanat bir nevi festival merkezi işlevi üstleniyor ve orada her zaman izlenecek bir film ya da söyleşi bulmak, hatta bir sergi görmek mümkün. Bu yılın sergisi de Menekşe Çam imzalı Sanatçı Karikatürleri sergisi... Meraklısı bir baksın derim.

Zülfü Livaneli'nin yanı sıra Polonyalı besteci Zbigniew Preisner'in (Krzystof Kieslowski'nin Üç Renk Üçlemesini bestecisi) de onur ödülüyle taltif edileceği festivalin bu yılki Emek Ödülleri ise sinemamızın emektar sıfatını sonuna dek hak eden iki ismine, Atilla Dorsay ve Necip Sarıcı'ya veriliyor. 

Hafta boyu yarışma filmlerinin ekipleriyle yapılacak söyleşiler ve başta Nino Rota Ensemble olmak üzere festivalin ruhuna uygun dinletilerin yer alacağı etkinlik 19 Haziran'daki ödül töreniyle sona erecek. 

ULUSAL YARIŞMA

Festivalin Ulusal Yarışma bölümünde şu yapımlar yer alıyor:

• "9.75" (Uluç Bayraktar) 
• "Beni Sevenler Listesi" (Emre Erdoğdu) 
• "Ela ile Hilmi ve Ali" (Ziya Demirel) 
• "Gölgeler İçinde" (Erdem Tepegöz) 
• "Kerr" (Tayfun Pirselimoğlu) 
• "Kumbara" (Ferit Karol) 
• "Sardunya" (Çağıl Bocut) 
• "Sen Ben Lenin" (Tufan Taştan) 
• "Zin ve Ali'nin Hikayesi" (Mehmet Ali Konar) 
• "Zuhal" (Nazlı Elif Durlu)