Timur Soykan'dan medya tanıklığı: 'Haber havuzu dedik, gazete patronu yüzme havuzu sandı'

Yazar Barış İnce’nin sorularını yanıtlayan nehir söyleşi kitabında Soykan şunları söylüyor: “Sabah gazetesinin küçük gazetesi sonuçta Yeni Yüzyıl. Sabah gazetesinin haber havuzundan faydalanıyor. Sabah gazetesinin yaptığı haberler, ajanslardan gelen haberler, havuzda toplanıyor, biz de o havuzdan yararlanıyoruz; gazete öyle çıkıyor. Korkmaz Yiğit başköşeye oturmuş, gazete yöneticileri de yanına. Biri, “Efendim, Sabah gazetesinin haber havuzundan faydalanıyorduk. Şimdi oradan ayrıldığımız için kullanamayacağız. Bu iş nasıl olacak?” diye soruyor. O da, “Sizin istediğiniz havuz olsun, ben size olimpik havuz yaparım buraya,” demiş. Adam hiçbir şey bilmiyor yani ve gazete satın alıyor.”

HER GELEN PATRONA KONFETİ!

Medyanın başka işler yapan sermaye sahipleri tarafından nasıl sürekli satın almalarla dönüştürülme hikayesinde Soykan tarafından ilginç tanıklıklar da aktarıldı: “Milliyet’te de eşim Derya çalışıyordu, o tanık olmuş. Aydın Doğan Milliyet’i satıyor. Herkes ağlıyor, sarılıyor birbirine. Aydın Doğan çıkıyor, beş dakika sonra Korkmaz Yiğit geliyor ve konfetiler patlıyor, şampanyalar açılıyor! Güneri Cıvaoğlu gibi birkaç kişi hemen odaya alıyor Korkmaz Yiğit’i. İki dakika önce Aydın Doğan için ağlarlarken bir anda böyle bir olay yaşanıyor. Sonra da ben şuna şahit oldum, Aydın Doğan’ı ağlayarak gönderip Korkmaz Yiğit’i alkışlayarak karşılamışlardı ya… Sonra Korkmaz Yiğit gitti ve Aydın Doğan döndü. Aydın Doğan geldiğinde yine konfetiler atıldı, yine şampanyalar patlatıldı...” 

Doğan ve Demirören dönemine de değinilen kitap medyanın nasıl bu hale geldiğini anlatıyor.  

Delidolu etiketiyle çıkan ve Barış İnce’nin yayına hazırladığı “İyi Gazetecilik İyi ki Gazetecilik”, 90’lar Türkiye’sinde yükselmeye başlayan yeni medya düzeninin kuruluşuna birinci elden tanıklık eden ödüllü gazeteci Timur Soykan’ın anıları ve anlatılarıyla şekillenen bir nehir söyleşi kitabı.

Muhalif duruşu, cesur kişiliği ve özgün yazım tarzıyla sıfırdan inşa ettiği gazetecilik kariyerini, “6 yaşında evlendirilen kız çocuğu” haberiyle doruk noktasına tırmandıran Timur Soykan’ı çok daha yakından tanımamızı sağlayan kitap; Türkiye’nin yakın tarihine ayna tutmakla kalmıyor, aynı zamanda “bol çalkantılı” merkez medyanın gerçekçi bir panoramasını da çiziyor.