MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a yaptığı çağrıyla başlayan süreçte ikinci İmralı ziyareti gerçekleşecek. DEM Parti’den yapılan açıklamaya göre ikinci görüşme için bugün Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunulacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da AKP Mersin kongresinde yaptığı konuşmada “Cumhur İttifakı ortağımız Sayın Bahçeli’nin konuyu gündeme getirmesiyle başlayan gelişmeler nihai aşamasına yaklaşmaktadır.
Bölücü örgüt, şayet elebaşının çağrısını dinleyip gereğini yerine getirirse siyasi uzantısı da üzerine düşenleri yaparsa bunun kazananı 81 vilayeti ve 85 milyon ferdiyle tüm Türkiye olacaktır” ifadelerini kullandı.
Siyasiler, ikinci veya üçüncü görüşmede Öcalan’dan “silah bırakma” çağrısının geleceğine işaret ediyor. Sürece karşı duran İYİ Parti ise sürecin tehlikelerine dikkat çekiyor. Cumhuriyet’e konuşan İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, “Bütün bu sürecin mimarlarının ajandalarındaki başlık, ‘Erdoğan’ı yeniden Cumhurbaşkanı adayı yapmak’. Bunun iki metodu var: birincisi Meclis’te İYİ Parti haricindeki muhalefetin desteğiyle nitelikli çoğunluğu sağlayarak TBMM’nin erken seçim kararı alması. Diğeri ise yine İYİ Parti haricindeki muhalefetin desteğiyle anayasa değiştirerek dönem sınırlamasını kaldırmak. Açıklamalarımdan da anlaşıldığı üzere her iki senaryoda da İYİ Parti, ülkeyi felaketi sürükleyen bu tek adam rejimini destekleyecek veya bu rejime hizmet edecek hiçbir olasılığın içinde olmayacaktır” dedi.
‘28 MİLLETVEKİLİ İÇİN!’
“Sayısal olarak değerlendirildiğinde şu an oyun kurucu emperyalist güçlerin Türkiye şubeleri AKP, sözcüleri MHP, saha görevlileri ve terörist başının ulakları DEM Parti’nin sandalye sayısı 372’dir” diyen Poyraz, “Bu sayı halk oylaması için gereken 360 sayısını karşılamaktadır. Halk oylaması olmadan anayasayı değiştirmek için gerekli sayı ise 400’dür. Aslında bu matematik bile İYİ Parti’ye karşı yürütülen bütün süreçleri özetlemektedir. Bugün bu gayri milli iç cephenin 28 milletvekili ihtiyacını karşılamak için tüm düğmelere bastıklarını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘HALK OYLAMASI YAPILMAMASI ÇABASINDALAR’
AKP, MHP, DEM Parti ve Öcalan’ı “Cumhur Koalisyonu” olarak tanımlayan Poyraz, “Halk oylaması yapılmadan 400 milletvekili ile Anayasa’yı değiştirmek çabasındadırlar. Çünkü; halk oylamasına gidilirse milletimiz bu kirli ittifakı, bu kirli koalisyonu ve bu kalkışmayı tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi planlayanların, uygulayanların ve bundan medet umanların başına geçirecektir” değerlendirmesinde bulundu. Poyraz, “Bütün bu ayak oyunlarının, cumhuriyete ve millete karşı yapılan bu kalkışmanın hepsinin altında Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi yer almaktadır. Bütün senaryo bunun üzerine inşa edilmektedir. Hem Sayın Bahçeli’nin hem Sayın Erdoğan’ın tüm konuşmalarında bu süreci bir fırsat olarak tanımlamaları da bunun gereğidir” diye konuştu.
Poyraz, “22 yıldır AKP iktidarda. Bunun son 8 yılında MHP ile koalisyon halinde. 2009’da bir çözüm süreci başlattılar, 2015’te rafa kaldırdılar. İktidarın aynı olduğu bir ülkede ne değişmiştir de bugün terörsüz bir Türkiye için terör örgütünü kuran yöneten 50 bin insanımızın çocuğumuzun katili terörist başı ve beyanları terörü bitirecektir? Eğer bu işi bitirecek kişi terörist başı ise 22 yıldır bu fikir akıllarına gelmedi mi?” diye sordu.
‘KAPILAR ARDINDA GİZLİ SÜREÇ’
Sürecin asıl hedefinin “terörsüz değil Erdoğansız Türkiye” kaygıları olduğunu vurgulayan Poyraz, “Kurdukları rant düzeni ve saltanatın sonunun gelmesidir. Bu nedenle 2 yıl öncesinde başlattıkları ‘sivil Anayasa’ önermeleri, devamla yeni Anayasa’yı, gördükleri tepki üzerine de Anayasa değişikliğine evrilmiştir. İlk dört maddeyi değiştirmek yani cumhuriyeti ortadan kaldırmak birinci hedefleri ve en büyük hayalleridir. Asla başaramayacakları bu hedeflerinin yerine Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olmasını ikame etmiş bulunmaktadırlar” ifadelerini kullandı.
Poyraz, “Cumhur Koalisyonu’nun ortaklarından DEM Parti ve terörist başı için hangi maddelere hangi bahanelerle müdahale etme teşebbüsünde bulunacaklarını çok yakında göreceğiz. Çünkü kapalı kapılar ardında gizlice yürütülen bu süreçlerin pazarlıklar tavizler ve taahhütler içermemesi mümkün değildir. Ana dilde eğitim, federatif yapı, vatandaşlık tanımı bu ihanete doymayan açlığın her zaman menüsünde” diye konuştu.
