Sait Yılmaz: Fenerbahçeliliğimiz Kuva-yi Milliye'den gelir

Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Üyesi Sait Yılmaz, divan kurulu başkanlığına aday olduğunu duyurdu. Sait Yılmaz, adaylığa karar verme sürecini Cumhuriyet TV'ye anlattı.

Yılmaz, "Manifesto adı altında da söylediğimiz gibi, bu yola çıkışımızın 3 ana sebebi var. Bunlar lobi ve lobicilik, ekol ve felsefe ve son olarak Fenerbahçe'nin divan kurulunun 3 aydan 3 aya toplanması değil, daha çok bir araya gelebilmesi için kurulması gereken masalar. Bunlarla beraber iyi bir sonuç alacağımızı düşünüyorum" dedi.

Açıklamaların devamı için videoyu izleyin:

Sait Yılmaz'ın başkanlık manifestosu şudur:

"Sayın divan başkanım, sayın başkan, sayın divan başkan adayım ve çok değerli hazırun... Bilindiği gibi, 25 Ocak 2022 Salı günü itibari ile, Fenerbahçe Spor Kulübü divan başkanlığına adaylığımı açıklamış bulunmaktayım. Fenerbahçe Spor Kulübü'nde nasıl bir divan başkanı olacağım ile ilgili, siz sayın üyelere bunu anlatmak istiyorum. Öncelikle şanımıza yakışır şekilde, ruhu Kuva-yi Milliye, aklı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olarak üstlendiğimiz bu misyon, 3 Temmuz ile birlikte bir üst misyon daha kazanmıştır. Fenerbahçe artık cumhuriyetin Misak-ı Millisi olmuştur. Bu güçlü duruş sayesinde bundan sonra da bu kale, FETÖ ve diğer kötü amaçlı örgütler tarafından geçilemeyecektir.

Bu böyle biline.

Ben bir seçim çalışması yürütmedim. Fenerbahçe'nin felsefesi ve sosyolojisi adına bir AR-GE çalışması tadında, yapısal sorunları tespiti ve çözümü ile ilgili bir çalışma yaptım. Divan toplantıları süregeledir konuşmacıların eleştiri yaptıkları ve sonunda dağıldıkları bir yer olmaktan öte, yapıcı projeler üreten ve bunu yönetim ile paylaşıp hayata geçiren bir organ olmalıdır.

Bir diğer düşüncemiz de, kongre üyelerinin divan üyeleri ile birlikte aktif hale gelmesi. Akıl ve fikir yolu ile ortak çalışmalar yaparak kulübümüzü daha çok güçlendirebiliriz.

Bu, 24 saat çalışmak zorunda olan kulübümüze büyük bir katkı sağlayacaktır.

Divan ve kongre üyelerinden oluşan yetkin, liyakatli, kalibresi yüksek, konusunda uzmanlaşmış etkin kişilerden ve tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak çalışabilecek kişilerin, lobi faaliyetlerinde bulunmalarını sağlamak için birlikte çalışmalıyız. Kulübümüzün her platformda temsil edilebilmesi için bu konu çok önemlidir.

Ayrıca, Fenerbahçe Üniversitesi'nde bir kürsü kurup Fenerbahçe ekolünün yeniden tarif edilmesini bu lobiler üstlenmelidirler.

Kürsü eliyle oluşacak akademik felsefenin, daha sonra yine yüksek divan kurulunda kurulacak ekol masasında, üyeler tarafından taraftar ve üye gözü ile değerlendirilip yönetim ve üyelerimizin olur ve onayına sunulacaktır. Fenerbahçe'mizin gücünü, etkisini şöyle tanımlayabiliriz...

Gerçek güç, taraftarlar itici güç, üyeler birinci güç, başkan ve yönetim sessiz güç, yüksek divan kurulu olarak tarif edebiliriz. Bu düşüncem çift başlılık olarak kesinlikle algılanmasın. Bu yapmak istediklerimizle yönetim kurulu da geleceğe dair doğru kararlar alarak daha emin adımlar atacaktır. Bugünlerde ortak sorunlardan bir diğeri de ihtiyaç ya da zorluk içinde olan üyelerimizin aidat ve benzer sorunlarını da kökten çözmek zorundayız. Her türlü şartlarda kulübüne hizmet etmiş ve divan kuruluna kadar gelmiş olan üyelerimiz, bu kulübün misafiri ya da müşterisi değildir. Onların sorunları ile alakalı olup her daim yanlarında olmalıyız. Çünkü onlar bu kulübün sadakatli ev sahipleri, arşivi ve hafızalarıdır.

Yapmayı önerdiğimiz işler tamamen sponsorluk kanalı ile gerçekleştirilecektir... Kulübümüze bu konuda hiçbir mali bir yük gelmeyecektir.

Sonuç itibarı ile şunu herkesin önemle bilmesini isterim.

Öyle ya da böyle birinin ya da birilerinin gözüne bakarak divan başkanlığı yapmam... Karakter olarak da mizacım değildir.

Bundan dolayı Fenerbahçe Spor Kulübü'nün divan başkanı adayı olmayı daha onurlu haysiyetli gördüğümden, hepinizin bir oyuna ve desteğine talip olarak, yüksek divan kurulu başkanlığına aday olduğumu huzurlarınızda açıklıyorum... Çok değerli hazırun sizleri sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Değerli Fenerbahçeliler;

Bir konuyu da huzurlarınızda açıklığa kavuşturmak isterim. Adaylığımı açıklamam ile birlikte özellikle sosyal medyada bir grubun şahsıma yönelik bazı ithamları ile karşı karşıya kaldım... Bunlara da huzurlarınızda açıklık getirmek istiyorum... 1996 yılında çok değerli büyüğümüz Mehmet Ali Yılmaz'ın daveti ile kısa bir süre Trabzonspor'da görev yaptım.

O dönem kulüp tüzüğümüz, başka bir spor kulübünde Fenerbahçe Kulubü'nün izni ile profesyonel ya da yönetici olarak görev yapmayı mümkün kılıyordu. Sanıyorum şimdi de öyle.

Bu doğrultuda ben de o dönemki başkanımız sayın Ali Şen'den aldığım izin ile ata, dede toprağı olan Trabzonspor'da bir dönem görev yaptım.

27 sene önceki bir görevi bugünün şartlarında değerlendirerek sosyal medyada itibar suikastine girişmek yakışık almaz bir davranıştır.

Ne tüzüğe aykırı bir hareket vardır, ne de Fenerbahçeliliğimi sorgulatacak bir hareketim ya da davranışım olmuştur. Ben doğuştan beri Kadıköylüyüm ve Fenerbahçe'deyim.

Bu değerli hazırun bunu çok iyi biliyor ama özellikle sosyal medyada çok vakit geçiren Fenerbahçeli kardeşlerime de buradan aktarmak istedim.

O günün şartlarını bugünün şartlarına göre değerlendirmek dediğim gibi yanlıştır. Ayıptır arkadaşlar..."