Ekrem İmamoğlu’ndan iktidara sert çıkış: ‘Yalan, dolan, talan bize ne yakışır ne yapışır’
İmamoğlu, iktidarın kendilerine çeşitli yalan ve yakıştırmalarla yüklendiğini söyleyerek, "Yalan, dolan, talan bize ne yakışır, ne yapışır. Bunlarla uğraşacaklarına, Ekrem İmamoğlu'yla ya da onun yol arkadaşlarıyla, Genel Başkanımızla uğraşacaklarına, milletin dertlerini çözmeye odaklansınlar” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbullu çiftçilere ücretsiz dağıtılan yazlık fidelerden elde edilen sebzelerin ilk hasadını Çatalcalı üreticilerle birlikte yaptı.
Çakıl Köyü’ndeki tarlalarda çiftçilerle buluşan İmamoğlu, İBB hibesi fidelerden elde edilen ürünlerden tattı. Çiftçilerle sohbet eden İmamoğlu, Çatalca Belediye Başkanı Erhan Güzel ve köylülerle birlikte hasat yaptı. Çakıl Köyü’nden Kaleiçi Mahallesi’ndeki kapalı pazar alanına geçen İmamoğlu, “Hasat Bayramı”nda Çatalcalı üreticilerle bir araya geldi.
Etkinlikte, sırasıyla; kadın üretici Belgin Tuncer, Onur Demir, Çatalca Ziraat Odası Başkanı Seyit Çetin, Çatalca Belediye Başkanı Güzel ve İmamoğlu birer konuşma yaptı.
Gündemdeki konulara da değinen İmamoğlu, çocuklar ve yerli üretim sebzelerle süslenmiş platformda yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Bugünkü bayram hissinin, bugünkü bu güzel ortamın ve duygunun kaynağı, o verdiğimiz destekler. Her yerde çok gururla söylüyorum. Bir çiftçi annenin evladıyım. Toprağın bereketinin bir hane için, bir ev için ne ifade ettiğini çok iyi bilirim. Yüzleri nasıl güldürdüğünü, insanları nasıl mutlu ve huzurlu ettiğini iyi bilirim. Siz, toprağın bereketini fışkırtamazsanız, o toprağı işleyenin, gönlünü iyi ve hoş edemezseniz, o insanların hanesine, o bereketli gelirleri akıtamazsanız, o milletin huzurlu olma şansı yok. O bakımdan bu memleketin dört bir tarafında çiftçinin çığlığını duyuyoruz. Kötü ekonomi politikaları, çiftçinin desteklenmemesi, insanların ihtiyaçlarının hissedilmemesi ve ne yazık ki vatandaşından uzaklaşan yönetim anlayışı, bugün, başta köylerimizde, kırsalda, toprağını işleyen, hayvanını yetiştiren insanlarımızı çığlık atmaya, feryat etmeye mecbur bırakmıştır. Tabii gıda enflasyonunda bu bozuk düzen, dünyada neredeyse en yüksek enflasyona sahip ülke durumuna bizi getirmiştir.
“UMARIM ÇİFTÇİMİZİN FERYADINI DUYARLAR”
Normal enflasyon zaten yüksek. Ama gıda enflasyonu, ondan da yüksek. İşte böyle bir ortamda, biz üretimi teşvik etmek için, aslında merkezi idarenin, hükümetin yapamadığını onu hatırlatmak ve mutlaka çiftçinin yanında olmak zorunda olduğunu ona göstermek istiyoruz. Biz, yol gösteriyoruz. Bu yolu umarım izlerler. Umarım çiftçimizin yanında olurlar. Umarım bu çiftçimizin feryadını duyarlar. Zaten işçisi, emeklisi, şehirlerden bu ülkenin yönetimini istemediğini gösterdi ve gönderdi. Şimdi köylüsü, çiftçisi memleketin iktidarından yollamak için kararlı davranıyor. Biz, sadece İstanbul üretsin değil, biliyoruz İstanbul'un tarım alanlarının İstanbul'a bakacak hali yok. Burada 20 milyona yakın insan yaşıyor. Ama biz, İstanbul'da bütün ülkeye ders olacak uygulamaları yaparak, insanlarımızın ihtiyaçlarının altını çiziyoruz. Gerçek ihtiyaçlar; bunlar gerçek konular.
“MİLLETİN DERTLERİNİ ÇÖZMEYE ODAKLANSINLAR”
Tabii bugünün merkezi idaresi, hükümeti, bu eksiklikleri kapatmak için, her gün türlü türlü mevzuların peşinde koşuyorlar. Ve her gün, hepimizle birtakım yakıştırmalar, yapıştırmalar peşinde gayret ediyorlar. Ama Allah'a şükürler olsun; yalan, dolan, talan bize ne yakışır ne yapışır. Bunlarla uğraşacaklarına, Ekrem İmamoğlu'yla ya da onun yol arkadaşlarıyla, Genel Başkanımızla uğraşacaklarına, milletin dertlerini çözmeye odaklansınlar. Çiftçiye yardımcı olsunlar, çiftçiye destek olsunlar. Her yerde söyledim, söyleyeceğim. Bugün şu kürsüde, kalpten, bütün inancımla, inanın keşke, Yaradan’a dua ediyorum ki, ekonomiyi düzeltmede başarılı olsunlar. Çünkü benim memleketimde, benim milletime ne yoksulluk ne açlık ne işsizlik ne gariplik yakışır. Benim milletime zenginlik yakışır. Bu kadar net. Bu işin muhalefeti, iktidarı olmaz. İnanın ekonomimiz keşke iyi olsa, daha iyi ekonomi, daha güçlü işler için rekabet etsek.
“EKREM’İ DEĞİL, MİLLETİ YENMEYE ÇALIŞIYORSUN”
Ama bu memlekete, 22 yıllık iktidarın ucunda, yoksulluğu ortaya koydukları gibi… Belediye Başkanımızın dertlerini dinliyorum. Bir kısmını ifade etti. Düşünsenize; seçimden 5-6 ay önce, seçimden önce belediyenin kasasına, cumhurbaşkanlığının kasasından 45’er milyon lira yolluyorlar. Ama bir şartla; 14 tane eksikle. Cumhuriyet Halk Partili belediyelere değil, AK Partili belediyelere. İstanbul'a. 45’er milyon lira. Pardon; 14 değil. Bir eksik daha var. Ortağına bile yollamıyor. Silivri'ye bile yollamadı. Ona da yollamadı. 15. 45’er milyon lira. Niye? Seçim parası. Niye? Ekrem'i yenecekler. Yahu Ekrem'i değil ki, milleti yenmeye çalışıyorsun. Ama millet yenilmez. Millet yenilmez. Millet; hakkını, hukukunu, kime yakışıyorsa teslim eder. İşte Çatalca'da Erhan Başkanımıza teslim ettiği gibi, millet İstanbul'da da bize bu hakkı teslim etti.
HACİZ TEPKİSİ: ‘SEN MİLLETİ CEZALANDIRIYORSUN”
Ama ben neye üzülüyorum biliyor musunuz? 5 ay önce, 45 milyonu Çatalca'nın hesabına yatıran Cumhurbaşkanlığı’nın kasasından, -sizin paranız sizin- yatırırken demiyor ki ona, ‘Git sigorta paranı öde kardeşim’. Diyor ki, ‘Seçim çalışmalarında harca. Ne yap, et Çatalca'yı kazan. İstanbul'da da Büyükşehir Belediye Başkanı’nı yen. Olmuyor. Aradan geçiyor 4 ay. Sanki 4 ayda sigorta borcunu yapmış gibi, kapısına icra yolluyor. Bu nedir ya? Bu nedir? Çatalca kimin? Milletin. Belediye kimin? Milletin. Yahu bu zulüm yapılır mı? Bunun adı politika mı? Bunun adı siyaset mi? Yani şu vicdanı en yüksek, adaleti en iyi bilen… Vicdan ve adalet, bu milletin ruhunda vardır, ruhunda, hücrelerinde var. Bundan hiç taviz vermez. Hakkını haklıya teslim eder, 2019’da ettiği gibi. Yine etti. Yine edecek. Onun için sen, bu şekilde sanma Erhan Bey'i ya da diğer belediye başkanlarını cezalandırıyorsun. Sen, milletini cezalandırmak için hareket ediyorsun. Ama millet, malın sahibi; sen değilsin ki. Millet malın sahibi. Mülkün sahibi millet. O millet, günü geldiğinde sana gereken cevabı nerede… Hak sahibi olduğunu göstereceği sandıkta, o demokrasi tokadını sana gösterecek. Bu kadar net.
“BOŞ MİLLİYETÇİLİK NARASI ATMASINLAR”
Tekrar diliyor ve istiyorum ki, yürekten dua ediyorum ki, ‘Allah'ım ekonomiyi düzeltmeleri için onlara yardım et, onlara akıl ver, onlara vicdan ver, onlara adalet ver.’ Dua ediyorum onlara. 6-7 senedir, onlara akıl ver diye dua ediyordum. Yaradan, benim duamı kabul eder ama bu yaramadı. Daha çok dua ediyorum. Çünkü ben, bu memleketi ve milletin iyi olmasını istiyorum. Bakın; işte bu bereketli ortamın var olmasını sağlayan bütün çalışma arkadaşlarıma, iş birliği yapan belediye başkanı arkadaşlarıma, kooperatif başkanı yöneticilerine, tüm çiftçilerimize… Başladığımızda 1’di, şimdi 10 kat arttı çiftçi sayısı. Ve ekmez oldukları toprakları ekmeye başladılar. Ve tam 51 bin dekar üretilen alanı arttırdık. Daha da artacak. Onlar, memleketin tarım alanlarını, orman alanlarını gasp etmesinler diye, biz tarım yapmaya, o alanları ekip biçmeye devam edeceğiz. Boş milliyetçilik narası atmasınlar. Milliyetçilik nedir biliyor musun? Milliyetçilik; bu toprağı, doğayı, havayı, suyunu, denizini, insanını, senin elindeki bereketi, bolluğu düşünmek demektir. Milliyetçilik budur. Öyle lafla olmaz milliyetçilik. Bu milletin her evladının, her yöresinin korunması demektir.
“BİZİMLE UĞRAŞIYORLAR AMA BOŞUNA”
Bizimle uğraşıyorlar ama boşuna, nafile. Bizim her belediye başkanımız işinde, gücünde. Her belediye başkanımız, kendi ilçesinde en güçlü belediyeciliği yapmak için gayret içerisinde. Bizi boş konularla, televizyonlarda, orada, burada tartıştırmasınlar. Kol kola, 26 CHP’li belediye başkanı İstanbul'da tarih yazacak; göreceksiniz. İyi niyetle, gazeteciliğine güvendiğim, bizi takip eden, genelde de bizim Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri yazan, çizen sevgili gazeteci kardeşlerim. Bırakın bizim arkadaşlarımızın şunu dedisini, bunu dedisini; memleketin sorunlarını konuşun. Bir süre bizi unutun. Şunları anlatın, şu bereketleri anlatın. Başka bir şey istemiyoruz. Yandaş medya zaten bizi göstermez. Onlar bunları göstermez. Bazen benim çirkin, yamuk, yumuk çıkmış fotoğraflarımı göstermeye çalışıyorlar. Niye? Ekrem çirkin. Annem arıyor beni, diyor ki; ‘Uşağım, öyle de güzelsin, böyle de güzelsin’ diyor. Onun için Allah'ın yarattığı her varlık güzeldir, yakışıklıdır. Hepinizi bu güzel duygularla selamlıyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla kucaklıyorum. Köylerinizin, topraklarınızın, güzel şehrinizin ve bütün memleketimizin bereketi bol olsun."
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza