Gazeteciler, yazarlar ve toplumun birçok kesimi muhalif duruşları ve açıklamaları nedeniyle iktidarın hedefinde yer alıyor. Gözaltılar, tutuklamalar peş peşe geliyor. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlaması başta olmak üzere birçok yasa maddesi söz konusu operasyonların nedeni olarak gösteriliyor.
Ancak iktidara yakın kesimler tarafından yazılanlara ya da söylenenlere ilişkin herhangi bir adımın atılmaması ise dikkat çekiyor. Bu durum beraberinde hukukun iktidarın arka bahçesi haline getirildiği yorumlarını getiriyor.
Cumhuriyet söz konusu çifte standardı hukukçu ve siyaset bilimcilere sordu. Prof Dr. Cangül Örnek ve Avukat Cihan Arık konunun politik ve hukuksal arka planını masaya yatırdı.
Siyaset bilimci Prof. Dr. Cangül Örnek, Türkiye’de yargının bir kontrol mekanizmasından çok, baskı aracı olarak kullanıldığını ifade ederek, iktidarın “yargı eliyle susturma politikası” uyguladığını ancak bunun sistemli olmaktan ziyade keyfi bir şekilde yürütüldüğünü belirtti. Bu keyfiyetin, öngörülemezlik yaratarak daha baskıcı sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Örnek, iktidarın bazı alanlarda ise daha planlı hareket ettiğine dikkat çekti.
Örnek, iktidarın baskıyı süreklileştirmek için el yükseltmesi gerektiğini ancak baskının sıradanlaşmasının sindirme gücünü yitirdiğini belirtti. Örnek, “Bugün sokak röportajlarında ‘Hapse atarlarsa atsınlar’ diyen insanları görmek, bu psikolojik kırılmanın bir göstergesi” ifadeleriyle baskının sıradanlaşmasının ve korkunun etkisini yitirmesinin iktidarın en zayıf noktası olduğunu ifade etti.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
Türkiye’de hukuka güvenin giderek azaldığını vurgulayan Örnek, bu güven kaybının artık anketlerle ölçülebilir hale geldiğini belirtti. Hukuka olan güvenin zedelenmesinde ifade özgürlüğüne yönelik baskılar, para ile adalet arasındaki ilişki, mafya ve yargı mensupları arasındaki yakın bağlar, kadına yönelik şiddet davalarındaki cezasızlık gibi birçok faktörün etkili olduğunu söyledi.
HUKUKUN KİŞİSELLEŞTİRİLMESİ
Avukat Cihan Arık ise Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 216. maddesi kapsamında yapılan gözaltı ve tutuklamaların hukuki tartışmalara yol açtığını belirterek, bu maddenin ifade özgürlüğünü kısıtlamak için bir araç olarak kullanıldığı yönünde ciddi endişeler bulunduğunu söyledi.
Arık, “Eğer belirli bir kesim, özellikle iktidara yakın kişiler suç teşkil eden benzer eylemleri gerçekleştirirken yargılanmıyorsa, ancak muhalif görüşler nedeniyle hızlı ve sert işlemler yapılıyorsa, bu hukukun tarafsızlığını ve bağımsızlığını zedeler” ifadelerini kullandı.
Arık, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarının Türkiye’de yeterince dikkate alınmadığını söyledi.
Hukukun kişi ve kurumlara göre uygulanmasının tehlikesine işaret eden Avukat Arık, "TCK 216, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu düzenliyor. Ancak son yıllarda bu madde, muhalifleri susturmak için kullanılan bir araca dönüştü" dedi. Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin birçok kararında ifade özgürlüğünü vurguladığını belirten Arık, hukukun herkese eşit uygulanması gerektiğini ancak Türkiye’de bunun sağlanamadığını ifade etti.
Avukat Cihan Arık ise yargının bağımsızlığının güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Sulh Ceza Hakimlikleri’nin bağımsızlığı tartışmalıdır. Bu hakimlikler, genellikle hükümete yakın çizgide kararlar veriyor ve muhalif sesleri susturmak için araç olarak kullanıldığı iddiaları var. Türkiye’nin uluslararası alanda insan hakları konusunda daha fazla baskı görmemesi için yargı bağımsızlığını güçlendirmesi ve ifade özgürlüğünü koruyacak reformlar yapması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
KRİZ DERİNLEŞİYOR
Son dönemde siyasi parti liderlerine yönelik tutuklama kararlarının da endişe verici olduğunu dile getiren Arık, "Bir siyasi parti genel başkanının tutuklanması, demokratik toplumlarda nadir görülen bir durumdur. Bu tür uygulamalar, siyasi rekabeti ve ifade özgürlüğünü olumsuz etkileyebilir" dedi.
EV HAPSİNDEKİ MUHABİR
Ocak ayından bugüne aralarında Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın da olduğu 14 gazeteci tutuklandı. Yazarımız Barış Pehlivan da dahil olmak üzere onlarca kişi gözaltına alındı. Sunucu Özlem Gürses’e ise ev hapsi verildi. Gürses Sözcü TV'deki yayınlarını evinden ayak bileğindeki elektronik kelepçeyle yaptı. Bu durum dünya basın tarihine de geçti.
RTÜK’TE ADALETİN İKİ YÜZÜ
CHP’nin RTÜK Üyesi İlhan Taşcı RTÜK’ün muhalif ve iktidara yakın medya kanallarına verdiği cezaları verilerle karşılaştırdı. Buna göre muhalif kanallara yönelik 42 yaptırımın toplam ceza tutarı 63 milyon 50 bin lira olarak açıklandı. İktidara yakın yayınlara toplamda 4 yaptırım uygulanırken, toplam ceza miktarı 18 milyon 450 bin lira olarak ifade edildi.