Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Kasım 2023'te yapılan 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle açılan davanın duruşması yaklaştıkça siyaset kulislerindeki hareketlilik de artarak sürüyor.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası bir
mutlak butlan kararı sonrasında atacağı adımlar ve CHP’nin mevcut yönetiminin
alternatif stratejileri, bugünlerde Ankara kulislerinin en sıcak konuları
arasında yer aldı.
CHP'DE 'MUTLAK BUTLAN' DİPLOMASİSİ
Davanın görüleceği 30 Haziran’a yaklaşılırken, bir dizi
görüşme gerçekleşti. Görüşmelerin öncelikli gündemlerinden biri Kılıçdaroğlu ve
Özel’in bir araya gelerek ‘mutlak butlan’ düğümünü çözecek bir adım atmasıydı.
Bu konuda ilk girişim, tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan geldi.
İmamoğlu’nun ricası ile Kemal Kılıçdaroğlu Silivri Cezaevi’ne gitti ve İmamoğlu
ile görüştü.
Bu kapsamda bir başka görüşme daha gerçekleşti. Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı
Vahap Seçer ve CHP Parti Meclisi Üyesi Engin Özkoç, Kılıçdaroğlu’nu ziyaret
etti.
Gazeteci İsmail Saymaz'ın haberine göre; üç isim,
Kılıçdaroğlu'na mutlak butlan kararına ortak bir çözüm bulmayı önerdi ve “Gelin
sizi Özel ile bir araya getirelim, karşılıklı görüşün. Özel, görüşme için
bizden haber bekliyor” dedi. Habere göre Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşmeyi kabul
etmeyeceğini söyledi ve mahkemenin kararından sonra Özgür Özel ile görüşeceğini
ifade etti.
İMAMOĞLU'NDAN 4 CHP'LİYE MEKTUP!
CHP'deki 'mutlak butlan' tartışması, karşılıklı açıklamalarla devam ederken, Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk; Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Vahap Seçer ve Engin Özkoç arasındaki görüşmelerde yaşananları ve konuşulanları aktardı.
Saygı
Öztürk, bugünkü köşe yazısında şunları kaleme aldı:
"Görevden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin önceki dönem TBMM Grup
başkanvekili Engin Özkoç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş,
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Adana Büyükşehir Belediye
Başkanı Zeydan Karalar’a mektup yazdı. Mektubunda, 'Recep Tayyip Erdoğan,
iktidarın mahkeme kararıyla CHP’yi uçuruma yuvarlamak istiyor. Bu süreç
hepimizin zararına bir yolda ilerliyor. Sizden de ricam Kemal Kılıçdaroğlu ve
Özgür Özel’i bir araya getirin, beraber ortak bir yolda ilerleyin. Tayyip
Erdoğan’ın, iktidarın dayattığı yolu reddedin ve bu ortak yolu siz inşa edin'
dedi.
'Ortada bir feryat var. Bir araya gelip konuşalım' dediler.
Böyle bir toplantıda, Zeydan Karalar yurtdışındaki bir toplantısı nedeniyle
bulunamayacağını belirtti, görüşlerini aktardı. İmamoğlu’nun istediği,
Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel’i bir araya getirip yol açılmasıydı. Vahap Seçer ve
Engin Özkoç, Mansur Yavaş’ı ziyaret etti. Böyle bir görüşme için Özgür Özel’in
de talebi vardı. Ancak, Özgür Bey, 'Genel başkan olarak Kılıçdaroğlu’nu arar ve
reddedilirse bu durumun partiyi zor duruma düşüreceğini' belirtti.
KILIÇDAROĞLU İLE BAŞ BAŞA GÖRÜŞME
Saat 15.00’da Kılıçdaroğlu’nun ofisinde buluştular. Çalışma
odasının arkasında kütüphaneli oda var. Oradaki yuvarlak masa etrafında
toplandılar. Kılıçdaroğlu, geliş amaçlarını dinledikten sonra görüşlerini
söyleyeceğini belirtti. Konuşma sırasında hem Türkiye’de hem dünyada çok ciddi
gelişmeler, sıkıntılardan söz edildi, şu görüşler dile getirildi:
'Bu sıkıntılardan dolayı ülkede de yaşanan huzursuzluklar
var. Bir de bunun üzerine Tayyip Erdoğan, partimizin kurultayıyla ilgili bir
‘mutlak butlan’ kararı aldırılmak üzere bir yola sokmuş. Mahkemeler artık
iktidarın mahkemeleri haline dönüşmüş. Eğer ‘mutlak butlan’ kararı çıkarsa, bu
Tayyip Erdoğan’ın partimize dayattığı bir karar olacak.
Böyle bir kararla iktidar, partimizin parçalanacağı,
birbirimize düşeceğimiz bir atmosfer oluşturmaya çalışıyor. Bunun önüne
geçebilmek için eğer uygun görürseniz sayın Özgür Özel ile birlikte bu akşam
bir araya gelelim. İsterseniz siz bir araya gelin, isterseniz biz de
katılabiliriz. Birlikte, Tayyip Erdoğan’ın dayattığı bir yoldan değil, CHP’nin
iki genel başkanının açtığı bir yoldan yürüyelim, biz de arkanızda olalım.'
"ÖZGÜR BEY İLE GÖRÜŞECEĞİM BİR ŞEY YOK"
Bu konuşmalar üzerine CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, görüşlerini şu sözlerle ortaya koydu:
'Mutlak butlan kararı hukuki olarak çıkarsa, bunu
reddedemem. Çünkü eğer ben reddedersem partiyi kayyuma teslim etmiş bir genel
başkan olurum. Onun için bunu ben kabul edemem. O yüzden, benim şu anda sayın
genel başkan Özgür Özel’le görüşeceğim herhangi bir şey yok. Biz bunu mahkeme
kararından sonra oturur konuşuruz. Ben o zaman önceki genel başkan olarak,
kendisinin fikirlerini elbette alacağım.'
"O ZAMAN BİR ANLAMI KALMIYOR"
Ancak, orada bulunan üç isim de, 'Mahkeme kararı çıktıktan
sonra zaten bir anlamı kalmıyor, geç kalmış oluyoruz. Bu konuda bizim sizin
genel başkanla oturup konuşmanızın çok büyük önemi var' dediler. Bunun üzerine
Kılıçdaroğlu, 'Yani şu anda oturup konuşuruz ama şu anda konuşulacak bir şey
görmediğini' söyledi. Bunun üzerine Vahap Seçer söz aldı ve şu açıklamada
bulundu:
'Sayın Genel Başkan, başımızın üstünde yeriniz var. Siz
bizim genel başkanımızsınız. Ama bu ‘mutlak butlan’ kararını siz kabul
ederseniz, toplumun büyük bir kesiminin, örgütün tepkisiyle karşı karşıya
kalırsınız ve yıpranırsınız. Bizim amacımız partimizi ayakta tutmak. Siz de,
Özgür Bey de iki genel başkanımızsınız. Bir araya bu akşam gelin, bizi
istiyorsanız beraber olalım. Siz bu dayatılan mutlak butlan kararında değil,
sizin açtığınız bir yolda yürüyelim.'
"ÖRGÜT 2-3 GÜN TEPKİ GÖSTERİR..."
Bu açıklama üzerine Kılıçdaroğlu, 'Arkadaşlar bu konuda telaşlanacak bir şey yok. Örgütün tepkisi ne olacak? 2-3 gün tepki gösterir. Neymiş, beni genel merkeze sokmayacaklarmış. Evet sokmasınlar. Genel başkan neredeyse genel merkez orasıdır. Bunların hepsi yoluna girer. Telaşa gerek yok. Bu karara karşı çıkılırsa hem kararlarını nasıl alacaklar? Maaşları nasıl ödeyecekler? Milletvekillerini nasıl seçecekler? Bu karara karşı çıkarlarsa belediye başkanını nasıl seçecekler?' dedi.
Kılıçdaroğlu’nun bu açıklaması üzerine, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Mansur Yavaş söz aldı ve şunları söyledi:
'Sayın Genel Başkan, öyle şey olur mu? Bu sizin dediğiniz
şekilde olursa, bu sefer parti bölünür, parçalanır. Toplumda birbirini
destekleyen, bizi destekleyen kesim de ayrışıyor. O zaman benim siyaset yapma
gerekçem kalmaz. O zaman ben siyaset yapmam.'
"NASIL BİR YOL YÜRÜYECEKSİNİZ?"
Bu sözleri sessizce dinleyen Kıllıçdaroğlu, 'Anlıyorum'
demekle yetindi. Hemen ardından sözü Engin Özkoç aldı, şunları söyledi:
'Sayın Genel Başkanım, yani diyorsunuz ki mahkeme kararından
sonra, tam anlamak için soruyorum, mahkeme kararından sonra böyle bir şeyi
görüşeceksek siz o karardan sonra nasıl bir yol yürümeyi düşünüyorsunuz? Biz
bunu Genel Başkanla da konuşacağız, diğerleriyle de konuşacağız, Ekrem Bey’le
de konuşacağız.'
Kılıçdaroğlu, kongreleri yapıp sonra kurultaya gidileceğini
söyledi. Bunun üzerine Engin Özkoç, sürenin 1,5-2 yılı bulabileceğini belirtti.
"İMAMOĞLU MİTİNGLERİ YANLIŞ"
Kılıçdaroğlu, CHP’nin düzenlediği ilçe, il mitinglerine
konuyu getirdi ve görüşlerini şöyle açıkladı:
'Arkadaşlar bakın Ekrem Başkan’la ilgili mitingler
yapılmasını yanlış buluyorum. Bu mitinglere gerek yok. İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanlığı döneminde Aziz Kocaoğlu 400 yıl hapis istemiyle yargılandı.
Gittik, bir kez miting yaptık. Kendisine de, ‘Bu seninle hukuk arasında bir
meseledir’ dedim. Burada da diyorum, bu konu Ekrem Bey’le hukuk arasında bir
meseledir. Onun için böyle mitinglere falan gerek yok. Eğer bir diplomasi
yürütülecekse bu diplomasi grup başkanvekilleri aracılığıyla yürütülür.'
Bu sözler, odada bulunanları rahatsız etti. Mansur Yavaş
yeniden söz aldı. Yavaş, 'Efendim böyle bir süreçte parti tamamen parçalanır.
Kamuoyu yoklamalarına göre CHP birinci parti ama böyle olursa bir anlamı
kalmaz' dedi.
ÖZGÜR ÖZEL'E GİDİLDİ
Kılıçdaroğlu’nun yanından memnun ayrılmayan üç kişilik
heyet, çıkınca CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i ziyaret etti. Mansur Yavaş,
Kılıçdaroğlu ile aralarında geçen konuşmayı özet olarak anlattı, Vahap Seçer ve
Engin Özkoç da konuşmadan bölümler dile getirdi. Son sözü alan Yavaş, Kemal
Bey’e, bu durumda siyaset yapmanın anlamının kalmayacağını ifade ettiğini
kaydetti. Bu konuşmalardan sonra, Özgür Özel’e böyle bir ortamda ne yapmayı
düşündüğü soruldu. Özgür beyin cevabı şöyle oldu:
'Ben yemek teklifine, buluşma, görüşme teklifine varım. Yani
ortak bir yol konusuna varım, ama bu böyle olmaz. Yani ne yapacağımı şaşırdım.
Size bu durumda söyleyeceğim şudur: Bunu Ekrem Başkan’la da bir görüşün,
konuşun. Ondan sonra gerekirse tekrar bir araya gelip oturup konuşuruz
elimizden geleni yapmaya çalışalım.'
İMAMOĞLU CEZAEVİNDE NE ANLATTI?
Mansur Bey, programı olduğu için cezaevine gidemeyeceğini söyledi. Vahap Seçer ve Engin Özkoç, Marmara Cezaevine gitti. Karşılarında Ekrem İmamoğlu vardı. Onu çok bitkin, yorgun gördüler. İmamoğlu, Kılıçdaroğlu ile cezaevinde yaptığı görüşmeyi şöyle anlattı:
'Arkadaşlar, Kemal Bey’i buraya davet ettim, hakkını yiyemem
eksik olmasın davetime icabet etti geldi. Kendisine dedim ki; ‘Sayın Genel
Başkanım beni kurultayda divan başkanı yapan sizsiniz, divan başkanı bendim.
Genel Başkan sizsiniz. Bu kurultayda ne gördünüz, ne vardı bana söyleyin?'
"BU ADAM BENİ BETON DUVARLAR ARASINA GÖMMEK İSTİYOR"
İmamoğlu, bu sözleri üzerine Kılıçdaroğlu’nun, 'Yok, yok bir
şey. Kurultay normal bir kurultay oldu' dediğini öne sürdü ve açıklamasını
şöyle sürdürdü:
'Sayın Genel Başkanım her kurultayda olan şeyin dışında bu
kurultayda gördüğünüz bir şey varsa bunu oturalım konuşalım. Ama bir kurultay
meselesi yüzünden partiyi ve içeride bulunan, bakın ben sizin belediye
başkanınızım, beni arkadaşlarımızı burada beton duvarların arasında
sıkıştırmayın. Neyse konuşalım. Benim sözlerim üzerine Kılıçdaroğlu ‘Herhangi
bir şey yok. Bir mutlak butlan kararı için mahkemeye başvuru var. Bu davada da
ben taraf olmadım. Davayı açanlar açtılar. Önüme bir şey gelirse ondan sonra bakacağım,
konuşacağım’ dedi. Ben de kendisine dedim ki ‘Efendim mahkeme kararı
açıklandıktan sonra bu Tayyip Erdoğan’ın bizi, partiyi yola sokması olur. Biz
bunu reddedelim. Tayyip Erdoğan bir şey istiyorsa bu bizim, partinin hayrına
değildir. Siz ve Özgür Bey bir araya gelseniz bir otursanız bir konuşsanız’
deyince cevabı, ‘Hay hay, olur’ dedi.
‘Peki efendim sizi Genel Başkan mı arasın siz mi Genel
Başkanı ararsınız?’ dedim. Oturup konuşacağını söyledi. Ben, bu görüşmeyi Özgür
Bey’e de söyledim. Özgür dedi ki ‘Siz içeriden belki göremiyorsunuz ama CHP
Genel Başkanı olarak ben gidersem, bir sıkıntı yaratır. Yani reddedilmiş
olurum. Ama kendisiyle konuşulup bir araya gelme konusunda gerçekten burada
sana söylediği gibi samimiyse o zaman bir araya gelmemizde hiçbir sıkıntı yok’
dedi. Ama arkadaşlar dedim ya böyle bir tutum olmaz. Bir kurultay uğruna parti
böyle bir girdaba sürüklenmez. Yani bu adam beni beton duvarlar arasına gömmek
istiyor.'
"VAHAP SEÇER'İN ELLERİNİ TUTARAK KONUŞTU"
Hava oldukça dramatikti. İmamoğlu, yakın dostu Mersin
Belediye Başkanı Vahap Seçer’in ellerini tuttu ve şunları söyledi:
'Vahap, senin de çocukların var, benim de çocuklarım var.
Benim de bir ailem var, senin de bir ailen var. Evet, belediye başkanıyız ama
bunlar ailemi yok etmeye çalışıyorlar. Etrafımı yok etmeye çalışıyorlar. Benim
hayatımı yok etmeye çalışıyorlar. Yıllardan beri kurduğum, siyasete girmeden
önce de bir hayatım vardı. Kimseye de muhtaç değildim. Param da vardı, pulum da
vardı; işim de vardı. Ama ben siyasette dik durmanın, siyasette mücadele
etmenin bedelini burada ödüyorum. Beni burada yalnız bırakmayı düşünen bir
zihniyet olabilir mi?'
Bu sözlerden sonra görüş odasında bir sessizlik oldu. Ekrem
Bey de, Vahap Bey de, Engin Özkoç da çok duygulanmıştı. Vahap Bey’in ellerini
bırakmadan duygularını ifade ederken, gözleri doldu. 'Beni beton duvarlar
arasına gömmek istiyor' sözleri çok etkileyiciydi. Bu, korkunç sözlerdi...
KEMAL KILIÇDAROĞLU: “ADAY OLMAYACAĞIM”
Kılıçdaroğlu’na mutlak butlan çıkması halinde kurultayda
aday olup olmayacağını da Engin Özkoç sordu. Kılıçdaroğlu kurultayda genel
başkanlığa aday olmayacağını belirtti. O görüşmede Engin Özkoç da şu öneride
bulundu:
'Mahkemenin karar vermesi halinde, partiyi üç ay içinde
kurultaya götürüleceğinin şimdiden açıklanmasında fayda var. Böylece kamuoyu
rahatlar, mutlak butlan ortadan kalkar. İki genel başkanın kararı olur. Kurultaya gidilir. Kim yarışıyorsa yarışır.
Ondan sonra parti de yoluna bakar, artık bu işlerden kurtuluruz. Yani bir yol
muhakkak bulunur. Ama maalesef kabul görmedi.'"