Uzmanlardan arıların ilkbahar bakımı için ‘kritik’ uyarı
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma Görevlileri Dr. Sedat Sevin ve Dr. Nafiye Koç, arılarda ilkbahar bakımının özenle yapılması gerektiğini, aksi taktirde koloni kaybı ve birtakım hastalıklarla karşılaşılabileceğini ifade etti.
Hava sıcaklıkların artması, kıştan çıkılması ve baharın gelmesiyle birlikte arı üreticileri için kovanlarda ilkbahar bakım dönemi başladı. Bakımların nasıl yapılacağı, yapılmazsa ne olacağı ve nelerle karşılaşacağıyla ilgili soru işaretlerini Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde arılar üzerine çalışan akademisyenler giderdi.
Farmakoloji ve Toksikoloji Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Sedat Sevin, Türkiye’nin bal üretiminde önemli bir noktada olduğunu dile getirerek, bunun artması için yapılması gerekenlere ilişkin, “Bunlar içerisinde arının bakım ve beslemesi, arı hastalıklarıyla mücadele, koloninin düzgün bir şekilde yönetilmesi, yani koloni yönetimi bizim için çok önemli oluyor. Eğer siz koloninizi takip etmezseniz arılarınızla ilgili gözlemleri iyi yapmazsanız kolonileri kaybetmeye gidebilirsiniz. Burada önemli olan hastalıklar, bunlarla mücadele ve kolonideki sorunları çözmeye yönelik yapabileceklerinizi sıralamanız gerekiyor” dedi.
"ARIYI BESLEMEZSENİZ KOLONİ ÖLMEYE GİDER"
Sevin, arıların ilkbahar dönemine girilmesi ve baharın gelmesiyle şerbete ihtiyacı olduğunu söyleyerek, “Arıcılarımıza önerimiz özellikle kıştan çıkmış arıların bakım ve beslemesi, kolonilerin genel durumunun kontrol edilmesi, kovanların açılıp kontrol edilmesi, kovandaki ana arının varlığının gözlemlenmesi. Kovanda ana arı yoksa bunların telafi edilmesi, özellikle meteorolojiyi takip ederek kolonilere nasıl bir besleme yapmamız gerekir. Şerbeti kovanlara besleme olarak vermemiz gerekiyor ki hem ana arı yumurtlamayı teşvik etsin, hem koloni güçlensin ve asıl bal dönemine kendini hazırlayabilsin. Çünkü arı kış döneminden güçsüz çıktı. İçerideki besin tüketti. Besini tükettiğinden dolayı bu arı dışarıdan bulamazsa ve siz de beslemezseniz koloni maalesef ölmeye gider” ifadelerini kullandı.
Kolonideki hastalıklara karşı ilaçlama yapılması gerektiğini ifade eden Sevin, “Bu dönemde uyguladığınız ilaçların dozu, verilme şekli ve verdiğiniz ilacın etken maddesini göz önünde bulundurarak hareket etmeniz gerekiyor. Eğer bunları düzgün bir şekilde yaparsanız ve bakın düzgün bir şekilde yapıldığında koloni çok hızlı bir şekilde nüfusunu artıracak ve bal üretim sezonuna hazır hale gelmiş olacaktır” cümlelerine yer verdi.
“Arıcılığın yıl boyunca takip edilmesi gerekir”
Arılarda ilkbahar bakımı yapılmadığı taktirde karşılaşılabilecek durumlara ilişkin de konuşan Sevin, arıcılığın diğer hayvancılık kolları içerisinde kendisini hızlı yenileyebilecek bir sektör olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Arıcı kovanıyla ilgilenmiyor, ‘ya ben kovanlarımı bıraktım artık, doğada olduğu kadar’ derse, maalesef kovanlarını gittiği zaman tanıyamaz. Çoğu kaybolmuş, çoğu oğul vermiştir ya da ölmüştür. Aslında arılar bir çocuk gibidir, ilgi ister. Eğer ilgi vermezseniz ve onu düzenli bir şekilde kontrol etmezseniz koloninizin kaybına sebep olur. O yüzden arıcılık aslında tek bir dönemde değil, yıl boyunca yapılması gereken, yıl boyunca takip edilmesi gereken bir durum.”
Parazitoloji Ana Bilim Dalın Dr. Araştırma Görevlisi Nafiye Koç da ilkbahar döneminin arılar için kritik ve zayıf geçirebilecekleri bir dönem haline gelebileceğini belirterek, “Bu zayıflığı fırsat bilen birtakım patojenler ve mikroorganizmalar söz konusu. Fırsat bilerek kendi sayılarını oldukça artırma, yükseltme ve kovanı ele amacında olacaklardır” dedi.
Türkiye’de arılar için önemli olan Varroa ve Nosema hastalık etkenlerine işaret eden Koç, bakımlar yapılmadığı taktirde bu iki etkenin arılarda ve kovanlarda görülebileceğini belirterek şunları kaydetti:
“Aslında bu hastalıkların varlığını kovanlarda birtakım semptomlarla bağdaştırarak bir ölçüye kadar teşhisini yapabiliriz. Örneğin kovanlardaki popülasyon sayısının çok azalması veya yeteri derecede hızda bir artışın olmaması. Bunun yanı sıra işçi arılarda özellikle yavru bakım beslemesinde ve bal üretim aşamasında bir isteksizlik, bir yavaşlama söz konusu olması. Birtakım anomalili arıların oluşması, örneğin kanat ve ayak deformasyonu olan. Nosema ise arılarda çok ciddi bir şekilde karın şişliği ve şiddetli bir ishal görmekteyiz, kovanda, uçuş deliği içerisinde. Hatta çok şiddetli olgularda bal peteklerinin üzerinde dahi bu arı dışkılamalarını görebilmemiz mümkün.”
“Hastalıklar çok ciddi ekonomik problemlere sebep olmaktadır”
Arılarda yaşanan hastalıklara kesin tanı koyulabilmesi için laboratuvarda teşhis yapılması gerektiğine dikkati çeken Koç, “Her iki bahsettiğim hastalık da ülkemizde oldukça yaygın olarak görülmekte ve çok ciddi ekonomik problemlere sebep olmaktadır. Bu aşamada mücadele kısmı oldukça önemli. Burada dikkat edilmesi gereken şey bu hastalıklarla mücadele ederken bilinçli yaklaşıp aynı ilacı çok yüksek dozda, çok sık aralıklarla uygulamayarak o canlılarda direnç gelişimini önleyebildiğimiz kadar önlemeye çalışmak ve piyasada var olan ilaçların olabildiğince en uzun vadede kullanılmasını ön ayak olmak alacağımız önlemlerden biridir” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!