Arif Kızılyalın

Cumhuriyet ve tarikatlar

12 Aralık 2022 Pazartesi

Tarikat, Arapça bir sözcük; sözlükteki karşılığı “gidilecek yol, izlenecek usul, hal ve gidiş.” Kimileri de “Allah’a ulaşmak isteyenlere has davranış” diye yorumluyor.

Gelgelelim 2022 Türkiyesi’nde “tarikat”ın anlamı çok farklı. Pazar günkü 1. sayfa manşetimizin açık ve net bir dille ifade ettiği gibi, tarikatın güncel karşılığı, “istismar, cinayet, intihar”...

Altı yaşındaki bir kız çocuğunun ailesinin zorlamasıyla evlendirilişi, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye coğrafyasından silinip atılsa da muhafazakâr siyasetçilerce bir şekilde yaşatılan, son 20 yılda da AKP tarafından, “vakıf” kimliğiyle ayağa kaldırılan tarikat gerçeğini yeniden gözler önüne serdi. İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nda yaşanan bu zincirleme suç, aslında buzdağının sadece görünen bölümüydü ve Cumhuriyet konunun üzerine gitti.

Bir hafta boyunca Can Uğur, Sefa Uyar, Rıfat Kırcı, Cengiz Karagöz haber, inceleme ve izlenimleriyle tarikat denen yapıların gerçekte yasadışı bir ekonomik çıkar örgütü olduğunu, hatta iktidara yakın kaynaklarca nasıl kollandığını ortaya koydular. Can Uğur, AKP arşivindeki “tarikatların” listesini yayımladı. Sefa Uyar, cemaat yurdunda canına kıyan tıp öğrencisi Enes’ten Aladağ’da tarikat yurdunda yanarak can veren kız öğrencilere kadar onlarca olayın, gençlerimizle çocuklarımızı nasıl kemirip bitirdiğini yazdı.

AKP’li belediyelerin kamuya ait bina ve arazileri, vakıf görünümlü cemaatlere nasıl peşkeş çektiği gerçeği muhabirlerimizce gündeme getirildi.

Cumhuriyet’in dikkat çektiği bir konu da 6 yaşındaki kız çocuğa yıllarca cinsel istismarda bulunan yobazla bu suça ortak olanların hâlâ tutuklanmaması, “birileri” tarafından korunmasıydı. 

Yazarlarımızın neredeyse tamamı tarikat konusunu gündemde tuttu, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılarak bu çirkin yapıların önünün nasıl açıldığı vurgulandı.

Biraz da gazetemizin önceki yıllardaki haberlerine dönersek; Türkiye’nin üzerine “karabasan” gibi çöken cemaat-tarikat gerçeğininin sütunlarımızda hep yer bulduğunu görebiliriz. Cumhuriyet’in bu konudaki tavrı nettir; karanlığın değil, Aydınlanmanın yanındadır. 

Örneğin 30 yıl önce, Uğur Mumcu, hem “GÖZLEM” köşesinde hem de katıldığı TV programlarında, “Bazı gözlemlerimiz var altını çizmek gerekiyor. Opus Dei bir Katolik örgütlenmesinin adıdır. Siyaset, ticaret ve din üçgeni arasında gelişir. Türkiye’de de İslamcı ideolojiye buna benzer yeni bir parasal kaynak bulundu. Türkiye’de özellikle son on yıldır tarikat, siyaset ve ticaret üçgeni var. İslamcı ideoloji veya tarikatlar yasaları aşan bir ayrıcalık sahibi oluyor. Bu nedenle devlet eliyle laiklik yok ediliyor, bunun içinde askeri rejim de var” diye özetlemiş konuyu. Sonrasında da başta FETÖ olmak üzere tüm cemaat ve tarikatların devlete nasıl sızdıkları, nasıl güçlendikleri, işledikleri suçların nasıl sümen altı edildiği yine Cumhuriyet tarafından kamuoyuna yansıtılmış.

Ne var ki ülkeyi yönetenler ders almamış yazılan, çizilenlerden. 

***

Altı yaşındaki kız çocuğunun evlendirilişini ilk kez gündeme getiren BirGün gazetesi yazarı, gazeteci Timur Soykan’ı kutlarken haftanın safsatasını da anımsamakta fayda var. Cumhuriyet gazetesi, cemaat ve tarikat haberlerini manşetlerine taşıdığı günlerde İsmailağa cemaatinin “Cübbeli Ahmet” olarak bilinen üyesi Ahmet Mahmut Ünlü, haftalık YouTube sohbetinde boş laflar etti.

Meksikalı Rodriguez’in çizimi sosyal medyada yeniden gündem oldu. 

Cübbeli, sosyal medyaya da yansıyan konuşmasında, gazetemizin manşetlerinden duyduğu rahatsızlığa lafı getirip “Cumhuriyet’in Müslümanlarca satın alınması, yapısının değiştirilmesi, bu sayede de gazetenin şeriatçı başlıklar atması” hayaline vurgu yaptı. Hatta, sonradan tavır değiştiren bazı diğer gazete yazarlarının adını da verdi. Sohbeti dinleyen müritlerin bir bölümü, bu “akıldışı” konuşmaya yüksek sesle güldü, kalanları da “amin...” dedi. 

Öncelikle bilinmeli ki Cumhuriyet gazetesi, 1924’ün 7 Mayısı’nda Atatürk’ün isteğiyle gazeteci Yunus Nadi tarafından kurulmuştur. Ki o Yunus Nadi, Milli Mücadele kahramanı, kurucu meclis mebusu, Cumhuriyet’in ilan edildiği gün TBMM’deki konuşmasıyla, milletvekillerini milletin iradesine yönlendiren bir Kuvayı Milliye neferidir. Onun ölümünden sonra gazete, “Milli Mücadele” ruhu taşıyan Nadi ailesince çıkarılmış, 1990’lı yıllardan itibaren isim hakkı Cumhuriyet Vakfı’na devredilmiştir. Vakıf yönetimimiz de gazeteyi, çalışanlarıyla birlikte el ele, kol kola, omuz omuza çıkarmaktadır yıllardır. Evet isimler değişebilir, bugün biz varızdır, yarın başka arkadaşlarımız gelir ama Cumhuriyet gazetesinin “üst aklı” asla değişmez. O üst akıl da Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, “kurucu” lider Mustafa Kemal Atatürk’ün aklı, düşüncesi, devrimleri, ilke ve idealleridir.

Sözün özü Atatürk’ün gazetesidir Cumhuriyet. O yolda canını hain saldırılara feda edenlerin Uğur Mumcu’ların, Ahmet Taner Kışlalı’ların, İlhan Selçuk’ların gazetesidir...

İşte bu yüzden, Cumhuriyet’i satın alacak bir tutar ve para birimi yoktur. İlla da “Cumhuriyet” diyorlarsa İsmailağa başta olmak üzere tüm tarikat ve cemaatler, sabah saatlerinde  bayiye gitsinler, 5 TL’yi ödesinler ve o günkü sayımızdan birer adet edinsinler. 

Umudum olmasa da belki, hatadan dönüp aydınlanırlar!

Yeniden görüşmek dileğiyle.


HAFTANIN KONUĞU

Türkiye seçim havasına girerken Cumhuriyet de “Haftanın Söyleşisi” sayfasını yeniden başlatıyor. Yazıişleri Müdürümüz İklim Öngel, bugün ve her pazartesi, özel söyleşileriyle gündeme farklı bir bakış açısı getirecek. Öngel’in ilk konuğu eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk. Uzun yıllar siyaset yapan Cindoruk’un, “Amaçları şeriat devrimi” sözü, Türkiye’nin bugününü özetler gibi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Al sana gençlik! 10 Aralık 2024
Fırsatı kaçırmadı 9 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları