Aydın Engin

Yazsan ne yazar (mı)?

02 Ocak 2017 Pazartesi

Yılın son günü, yeni yılın ilk günü yayımlanacak yazıya “2017 iyi bir yıl olacak” diye başla ve öyle bitir. Sabahleyin 39 ölü, 65 yaralı ile uyan... 
İçini derin bir umutsuzluk, ürkütücü bir yanılmışlık duygusu kaplar. Kafanda “Artık şu lanet olası mesleği bıraksam mı”dan başlayıp “Yazsan ne yazar bu ülkede, bu dünyada? Yıllardır yazıp çiziyorsun, ne değişti, ne düzeldi” gibi umutsuzluk, karamsarlık fışkıran cümleler uçuşur. 
Sonra daha ürkütücü, daha yıkıcı bir soru gelir saplanır: 
- Yenildik mi biz? 
Zehirli soru bir bıçak gibi saplanır yüreğine, beyninin derinliklerine, ilk gençliğinden başlayıp bugüne uzanıp bir “kendinle hesaplaşma” başlar. Kaçınmak istersin. Aman vermez, inatçı bir çengel gibi dolanır durur bilincinde, belleğinde, sende. 
Sosyalizm sözcüğünü ilk duyduğun gün, dün gibi canlanır belleğinde. Heyecanlandığını, “öğrenmeliyim, öğreneceğim” diye mırıldandığını bile hatırlarsın. 
Sonra Erzincan’ın kuzeyinde, karlarla kaplı bir yüksek vadideki bir dağ köyünde, 7 numara gaz lambası ışığında Jean Baby’nin Ekonomi Politiğin Temel Prensipleri kitabını önce pek anlamadan, sonra biraz daha anlayarak, sonra anlayarak, en sonunda iyi anlayarak okuduğun geceleri hatırlarsın. 
Genç, çok gençsindir. Askerlik biter bitmez gidip Türkiye İşçi Partisi’ne yazılmışsındır. Öğretmenlerinle bugün bile övündüğünü düşünürsün. Behice Boran, Cemal Hakkı Selek, Sadun Aren, Bomontili terzi Garo... 
İlle de Behice Boran’ın dudaklarını öne uzatıp “Sosyalizm fakirlere duyulan merhamet değildir. Marksizmi, tarihsel maddeciliği, diyalektik düşünmeyi öğrenmeden kalkıp sosyalistim ben’ diye dolanmayın ortalıkta” diye azarlarken bile öğreten kalın, kısık sesi bugün de çınlar kulağında... 
Belleğin derinliklerinden kopup gelen anılar ilk gençliğinden bugüne atlaya sıçraya gelir dikilir önüne. 
Sonra “Yenildik mi biz” sorusuna varan bir yaşam yolcuğunu sorgulamaya başlarsın. 
Dinbazlığa, körleşmiş ve körleştirmiş inanca, varoluşunu, egemenliğini uzatacak çareler bulan, bulabilen kapitalizme yenildik mi biz? 
Kof cümleler gelip seni teselli etmek, yüreğini soğutmak, çengelli soruları uzaklaştırmak ister. Pabuç bırakmaz, kendinle, ilk gençliğinden bugüne yaşamınla, doğru bildiklerinle hesaplaşmaya çabalarsın. 
Paris Komünü’nden bu yana sosyalizm kuruculuğu denemelerinin birer birer sonuçsuz kaldığını, hedefe ulaşamadan silinip gittiğini düşünmeye başlarsın. Sımsıkı bağlandığın, hedefine ulaşacağından kuşku filan duymadığın Sovyetler Birliğindeki sosyalizm kuruculuğu deneyi, Tito’nun “özyönetim modeli”nin tohumunu attığı Yugoslavya toprağının bugünü, Komünist Parti önderliğinde kapitalizmi şaha kaldıran Çin’i, finans sermayesinin dünya jandarması IMF’nin kucağına oturmak zorunda kalan Vietnam’ı, “Hanedan sosyalizmi” denebilecek bir saçmalık içinde yol alan militarist Kuzey Kore’yi, dağılan sosyalist sistemin desteğinden yoksun kalmış, kapitalizm tarafından amansızca kuşatılmış Küba’yı düşünürsün. 
Bir yenilgiler zinciri mi bu” sorusunu önüne koyar ve için acısa da gerilemeden cevaplar ararsın. 
Sonra...

***

Sonra kül rengi bulutların kapladığı iç karartıcı bir günün sabahında, yeni yılın ilk gününde o büyük öğretmenin bilinçler ışıtan cümlesi gelir elinden tutar: 
- İnsanlık ırmağı ağır akar. Ama hep akar. Hep ileriye doğru akar... 
O cümleyi ilk Cemal Hakkı Selek’ten duyduğun günü hatırlarsın. 
- Devrimi biz görecek miyiz Cemal Bey? 
Cevap dudağının kıyısındaki kederli bir gülücükle gelmişti: 
Marx der ki evlat, Marx der ki İnsanlık ırmağı ağır akar. Ama hep akar’... Ağır akan ırmakla kendi kısacık ömrümüzü kıyaslamak yanlış olmaz mı? 
Silkinirsin. Gökyüzündekilere gücün yetmez ama beynindeki, bilincindeki, yüreğindeki kara bulutları dağıtırsın. Masaya oturur öfkenden keyif alarak yazarsın... 
İnatla, inançla tekrarlarsın: 
- 2017 iyi bir yıl olacak. Daha özgür, daha adil bir yıl. Olmazsa 2018, olmazsa 2019... Bizler o ağır akan ırmakta kürek sallayan, yelken açanlarız. Irmağın mendereslerini geri dönüş, akışın ağırlığını yenilgi diye görmeyen çocuklarıyız... 
Herkese bir kez daha iyi bir yıl dilerim...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları