Sonuna dek beklense ne olurdu?
Çiğdem Toker
Son Köşe Yazıları

Sonuna dek beklense ne olurdu?

01.07.2018 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bütçe Saray’a bağlanıyor
Erdoğan’ın ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmesi, yönetsel sistem değişikliği anlamına geliyor. Başbakan’ın, Bakanlar Kurulu’nun olmayacağı, icranın Saray’a bağlanıp kararnameler marifetiyle Saray’da şekilleneceği bir sistem. 
Bu kapsamda bakanlık sayısının azaltılacağı, bazılarının birleşeceği malum. Hazine-Maliye Bakanlığı da yeni değişim şemasının önemli taşlarından biri. 
Yakın zamana dek ekonomi yönetiminin tek elde toplanması, ideal, istenen bir durum olarak sunulurdu. Şimdi de görünüşte öyle. 
Ancak öyle bir hazırlık duyuyoruz ki, hayata geçirildiğinde, mali disiplin ve ekonominin yönetimi açısından yeni sorun alanları doğurabilir. 
Hazine ile birleştirilecek Maliye Bakanlığı’nın içindeki Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün Maliye’den ayrılarak doğrudan Saray’a bağlanması yönünde bir planlama yapılıyor. Bütçe birimi genel müdürlükten çıkarılarak, Cumhurbaşkanı’na doğrudan bağlanacak Strateji ve Bütçe Başkanlığı adını alacak.
Değişiklik, yeni sistemde bütçe kanun teklifini Meclis’e sunacak makamın Bakanlar Kurulu değil (çünkü yok!) Cumhurbaşkanı olmasına dayandırılıyor. Yani bütçeyi Cumhurbaşkanı sunacağına göre, hazırlıkların da Maliye içinde değil, Başkanlık bünyesinde yapılması gerektiği yaklaşımı. Kararnameyle yapılması beklenen bu düzenleme kesinleştiğinde Erdoğan devletin bütün harcamalarının da “başkanı” olacak. 
Kaynak tahsisleri ile önceliklerin nasıl yapılacağı şimdilik belirsiz. Keza Varlık Fonu ve bünyesindeki kamu bankalarının pozisyonları da. Yıllardır Plan Bütçe Komisyonu’nda Meclis’in “bütçe hakkı” olarak izlediğimiz bütçe, artık Meclis’in değil, Erdoğan’ın “bütçe hakkı”na dönüşebilir. 
Bu denli radikal bir değişimin sancısız geçmesi zor. Söz konusu olan, halkın vergilerinin harcanma usulündeki değişim çünkü. 
Bu arada yine Maliye Bakanlığı bünyesindeki Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanma niyeti olduğu söyleniyor.  

 

Sonuna dek beklense ne olurdu?

Bir hafta önce bu saatler.
İçinde bir miktar gerilim barındırsa da milyonlarca insan umutlu bir bekleyiş içindeydi.
Bir hafta sonra parlamenter rejimin bitişini konuşuyoruz.
MHP’nin ilan verip isim isim gazetecileri hedef tahtasına oturtmasını, İçişleri Bakanı’nın iki muhalefet partisinden birini yaşatmama, diğerini şehit cenazelerine almamakla gözdağı vermesini, bir organize suç örgütü liderinin cezaevinden gazetecileri ölümle tehdit etmesini.
Doğrudur, 24 Haziran’a gül bahçesinden geçerek girmedik.
OHAL ve medya sansürü altında yapılan seçimlerin dürüst geçmesini etkileyecek her tür gelişme, dahası sertlik beklenir haldeydi. Fakat bir tek şey hiç beklenmiyordu:
Ana muhalefet partisinin oyların tamamının açılıp sayılıp sisteme girilmesini beklemeden sonucu ilan etmesi. Seçimi izleyen hafta boyunca bu konuda yazdım. CHP Sözcüsü Bülent Tezcan’ın açıklamasına yer verdim.
Tezcan -özetle- gece yarısı açıklamasını yaptıkları sırada oyların yüzde 80’inden fazlasının sisteme girildiğini, kalanın da sonucu değiştirmeyeceğinin anlaşıldığını söylemişti.
Fakat okurların mesajları, bu açıklamaya ikna olunmadığını gösteriyor. Gelen mesajlarda sisteme girmemiş oyların 12 milyona yakın olduğu hatırlatılıyor.
Nitekim bu konu CHP’nin seçim sonrası PM (Parti Meclisi) toplantısında da gündeme gelmiş. PM’nin bazı üyeleri Tezcan’a ısrarla “Açıklama için neden son dakikaya kadar beklenmedi” sorusunu yöneltmişler. Pek de doyurucu bir yanıt alınmadığını öğrendim.

Tutanaklar paylaşılmalı
Büyük iddialarla kurulan Adil Seçim Platformu açıklama yaparak sistemin çalışmamasından samimiyetle özür diledi.
Samimiyetle de olsa özür yetmiyor.
Rejim değişikliğine etki etme olasılığı olan bir durumdan söz ediyoruz zira.
Sahada özveriyle çalışanlar tutanakların açıklanmasını bekliyor.
Yok eğer buna engel bir durum varsa da o engelin izah edilmesini.

Okur diyor ki
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin, seçimin ertesi günü “Oy çalınmış mıdır, evet ama 10 milyon oy çalınmamıştır” cümlesi tartışma doğurdu. Normal çünkü Erdoğan’a ilk turda kazandıran oy farkı sanki 10 milyonmuş yanılsaması yaratıyor.
Bu noktada bir okurumun (O.K.) gönderdiği iletiyi paylaşmak istiyorum:
Çiğdem Hanım merhaba,
İnce de Tezcan da, Muharrem İnce’nin birinci turda seçilebilecek oyun çok gerisinde kaldığını öne sürüyorlar ve buna dayanarak şart da değilken havlu attıklarını açıklıyorlar. Bu çok yanıltıcı.
Esas olan Erdoğan’ın kaç oy farkla birinci turda kazandığıdır. O da çok küçük bir rakam.
Son oyları karşılaştırarak kolayca fark edilebilinir. Geçerli oy ikiye bölünür, Erdoğan’ın aldığı oydan çıkarılır. Fark budur.
Saygılar, kolaylıklar.
Geçici sonuçlar üzerinden bu hesabı yaptım: 1 milyon 295 bin 564.

Empati yeteneği, gönül bağları, gerçekler
24 Haziran’ın ardından yazdığım üç yazıda düş kırıklıklarından söz ettim.
Ezbere değil, saha gözlemleri ve okurların mesajlarına dayanarak.
Gördüğüm kadarıyla bazı yetkililerin, ortada bırakılmışlık duygusu hafiflemeyen yüz binlerin hissettiklerini anlamaya pek niyeti yok.
Bu, tablonun bir kısmı. Diğer kısmı da CHP Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce ile ilgili.
İnce kampanyasındaki üslup ve söylemiyle; ona ağabeyi, amcası, öğretmeni, babası gibi bağlanıp benimseyen, ne yiyip ne içtiğini, nasıl uyuduğunu içtenlikle merak eden bir kitle yarattı. Bir politikacı daha ne ister değil mi?
Fakat o kitle içinde de İnce’ye tek söz söyletmeme, eleştiriye zinhar kapalı bir halka daha gözleniyor. O kitlede İnce’nin bütün bir gece ortaya çıkmayışını, FOX TV anchormani İsmail Küçükkaya’nın whatsApp’tan gönderdiği soru üzerine verdiği “Adam kazandı” mesajının ona sormadan açıklanmasına bağlama eğilimi öne çıktı.
Milyonlarca yurttaşın güvendiği, sevdiği bir liderle bağlarını hafife alma gibi bir niyetimiz olamaz. Fakat sosyal medyada günlerdir süren “haber etiği” tartışmalarında gözden kaçan önemli bir detaya değineceğim:
O detay İnce’nin aynı mesaj dizisi içinde, açıklamayı ertesi gün yapacağını söylemesi.
(“Yarın açıklama yapacağım” cümlesi yine o gece ekranlardan geçti.)
Herkesin kafasında sayısız kaotik sorunun dolaştığı o gece, İnce açıklamayı ertesi güne bırakmış zaten.Herkesin kafasında sayısız kaotik sorunun dolaştığı o gece, İnce açıklamayı ertesi güne bırakmış zaten. 50 bin avukata defalarca YSK önünde randevu vermiş bir cumhurbaşkanı adayının, saatler ilerlemiş olsa da halkın karşısına çıkmak yerine, zamanı -Ankara ölçülerine göre- YSK’ye pek de yakın sayılmayacak beş yıldızlı otelde geçirmesinin 50 günlük söylem bütünüyle uyuşmadığını belirtmek zorunlu. Seyir ne olursa olsun İnce halkın karşısına o gece çıkmalıydı.

Yazarın Son Yazıları

Hoşça kalın

Hoşça kalın

Devamını Oku
09.09.2018
O fayansın talimatı kimden?

O fayansın talimatı kimden?

Devamını Oku
07.09.2018
Ulaşıma ulaşım ihalesi

Bakan düzeyinde 2018’de biteceği açıklanmış ilk metro hattında işlerin planlandığı gibi gitmeyeceği, herhalde baştan belliydi ki, İETT yarım milyar TL’lik bir otobüsle taşıma ihalesini yapıverdi. Otobüsle taşıma seçeneği zorunluysa, özel taşımacılık şirketlerine kaynak aktarmak zorunlu muydu? Otobüsle taşıma işini İETT’nin organize edip gerçekleştirmesi daha mı pahalı olurdu?

Devamını Oku
05.09.2018
‘Enflasyonla topyekûn mücadele’

‘Enflasyonla topyekûn mücadele’

Devamını Oku
04.09.2018
Bankalara ne oluyor?

Bankalara ne oluyor?

Devamını Oku
02.09.2018
Tek hane hedefi

Tek hane hedefi

Devamını Oku
31.08.2018
Boykot ve adanmışlık

Boykot ve adanmışlık

Devamını Oku
29.08.2018
Otağ Merkezi ve bütçe

Otağ Merkezi ve bütçe

Devamını Oku
28.08.2018
Cevapsızlığın şiddeti

Cevapsızlığın şiddeti

Devamını Oku
26.08.2018
CHP'li vekilden Saray'a: Kimleri korumaya alıyorsunuz?

Türkiye’nin Uluslararası Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki sırası 81’inciliğe düştü. “Vergi Barışı” tebliği, uluslararası yükümlülükleri hiçe sayıp Türkiye’yi kara para aklayan ülkeler konumuna sokabilir. CHP’li Utku Çakırözer, yurtdışındaki paraların ülkeye transferini yapanların sorgulanmamasını sağlayan düzenlemeyle kimlerin korumaya alındığını sordu.

Devamını Oku
24.08.2018
2019 bütçesinde KÖİ garantileri

2019 bütçesinde KÖİ garantileri

Devamını Oku
22.08.2018
Devletin dövizli sözleşmeleri

Devletin dövizli sözleşmeleri

Devamını Oku
20.08.2018
Türkiye kara para cenneti midir?

Türkiye kara para cenneti midir?

Devamını Oku
19.08.2018
İstanbul metrolarının geleceği

İstanbul metrolarının geleceği

Devamını Oku
17.08.2018
Müteahhit kriterleri

Müteahhit kriterleri

Devamını Oku
15.08.2018
3. Havalimanı’na nasıl gidilir

3. Havalimanı’na nasıl gidilir

Devamını Oku
14.08.2018
Matrah artırın, yoksa…

Matrah artırın, yoksa…

Devamını Oku
12.08.2018
Melen Barajı 11 Ağustos’ta açılacak mı?

Melen Barajı 11 Ağustos’ta açılacak mı?

Devamını Oku
03.08.2018
Tarım alanına santral yaparsanız

Tarım alanına santral yaparsanız

Devamını Oku
01.08.2018
Tarım alanlarına Danıştay’dan destek

Tarım alanlarına Danıştay’dan destek

Devamını Oku
31.07.2018
Kanal İstanbul göz göre göre...

Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılacak Kanal İstanbul büyük bir rant yaratacak. Ancak Kanal İstanbul’un mühendisliği ne kadar mükemmel olursa olsun, çarpık kentleşmiş, betona boğulmuş, neredeyse her gün yeni bir felaket yaşayan ve deprem beklenen bir metropolde doğayla oynanacak. Giresun’da 82 yaşındaki Yusuf Topal, gittiği aile hekimliğinde doktorla tartıştı. Doktorun “beyaz kod” alarmı vermesi üzerine hastaneye gelen polisler, yaşlı vatandaşı gözaltına aldı. Gözaltına alınmasına tepki gösteren Topal’a polislerce biber gazı sıkılıp ters kelepçe takıldı. CHP’li Gülizar Biçer Karaca, Meclis’te milletvekillerini uyardı: “Bu projeyle İstanbul’da milyonlarca metreküp toprak taşınacak. Güzergâh üzerindeki Sazlıdere Barajı yok edilecek. Hafriyatla ekolojik sistem değişecek, sular kirlenecek.”

Devamını Oku
29.07.2018
Büyük ihalede itirazlar dinlendi

Büyük ihalede itirazlar dinlendi

Devamını Oku
27.07.2018
Devlet şişmanlıyor ‘Yeni devlet’ darmadağın ve çok başlı

Devlet şişmanlıyor ‘Yeni devlet’ darmadağın ve çok başlı

Devamını Oku
26.07.2018
Şehir hastanelerinde ‘kur’ virüsü

Şehir hastanelerinde ‘kur’ virüsü

Devamını Oku
25.07.2018
Berberoğlu kararı ve ‘kapsayıcı Meclis’

Berberoğlu kararı ve ‘kapsayıcı Meclis’

Devamını Oku
24.07.2018
TCDD’nin mali yüküymüş!

TCDD’nin mali yüküymüş!

Devamını Oku
22.07.2018
SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?

SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?

Devamını Oku
20.07.2018
Torba teklif dönemi

Torba teklif dönemi

Devamını Oku
18.07.2018
‘Ses ve öfke’

‘Ses ve öfke’

Devamını Oku
17.07.2018
Perhizler ve turşular

Perhizler ve turşular

Devamını Oku
15.07.2018
Madde 104 yokmuş gibi davranmak

Madde 104 yokmuş gibi davranmak

Devamını Oku
13.07.2018
1 numaralı kararname

1 numaralı kararname

Devamını Oku
11.07.2018
Ucuz hayatlar

Ucuz hayatlar

Devamını Oku
10.07.2018
Kişiye özel elbise

Kişiye özel elbise

Devamını Oku
10.07.2018
‘Yeni’ Meclis dalsız bir çınar gibi

‘Yeni’ Meclis dalsız bir çınar gibi

Devamını Oku
08.07.2018
‘Helalinden yüzde 31’

‘Helalinden yüzde 31’

Devamını Oku
06.07.2018
Yüksek enflasyonda dolarlı ihale

Yüksek enflasyonda dolarlı ihale

Devamını Oku
04.07.2018
Sahip çıkma becerisi

Sahip çıkma becerisi

Devamını Oku
03.07.2018
Sonuna dek beklense ne olurdu?

Sonuna dek beklense ne olurdu?

Devamını Oku
01.07.2018
Asıl sorudan kaçmak

Asıl sorudan kaçmak

Devamını Oku
29.06.2018