Mehmet Ali Güller

Demokratik dünya düzeni

25 Haziran 2022 Cumartesi

Dünyanın nüfusunun yüzde 40’ına, yüzölçümünün yüzde 25’ine ve GSYH’sinin yüzde 25’ine sahip beş ülkeden oluşan BRICS, 14. zirvesini yaptı.

Bu beş ülkenin, BRICS sıralamasıyla, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın küresel ekonomideki payının, satın alma paritesine göre çok daha büyük olduğunu da belirtelim: 2020 yılı verilerine göre dünyanın en büyük (Çin), üçüncü (Hindistan), altıncı (Rusya) ve sekizinci (Brezilya) ekonomik güçleri...

Kısacası emperyalist blokun oluşturduğu G7’nin karşısında, BRICS 5’lisi... Dahası, G20’nin karşısında da artık “BRICS Artı” grubu oluşuyor.

ÇOK TARAFLILIĞIN İKAMESİ

Çin’in dönem başkanlığındaki BRICS’in bu yılki teması “Kaliteli Ortaklık Tesis Ederek Küresel Gelişimin Yeni Çağını Kuralım”dı. Başta Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, beş ülkenin liderlerinin konuşmaları da bu temanın altını dolduran mesajlarla doluydu.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, açılış konuşmasında dünyanın önüne temel soruları koydu: “Dünya nereye gidecek? Barış mı, savaş mı? Gelişme mi, gerilim mi? Açıklık mı, kapalılık mı? İşbirliği mi, çatışma mı? Bu bizim önümüzde bulunan çağın sorularıdır.”

Şi Cinping, bu sorulara hem açılış hem de sonraki konuşmasında yanıtlar verdi: Hegemonyacılığın, blok siyasetinin ve cepheleşmenin barışı değil, savaşı getireceğini, bu nedenle BRICS’in “çok taraflılığı” ikame etmesi gerektiğini belirtti. Askeri ittifakların (NATO) genişletilmesinin ve diğer ülkelerin güvenliği pahasına güvenlik inşa edilmesinin yanlışlığını vurguladı. Yaptırımların iki ucunun keskin kılıç olduğunu belirterek Batı yaptırımlarının Batı’yı da vuracağına dikkat çekti. Ekonomik küreselleşmenin kaçınılmaz olduğunu kaydederek ABD’nin ticaret savaşına karşı çıktı ve bu ülkeye “Başkasının yolunu kapamaya çalışan, kendi yolunu kapatır” mesajı verdi.

YENİ DÜNYA DÜZENİ

Ancak BRICS’in 14. zirvesi kapsamında, geleceğe yön verecek asıl mesaj, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in konuşmalarındaki birbirini bütünleyen iki ayrı vurguydu:

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, “yeni tip uluslararası ilişkiler sistemi” oluşturulmasını savundu: “Uluslararası toplumun sıfır toplamlı oyunu terk ederek hegemonyacılığa ve güç politikalarına ortaklaşa karşı çıkması, karşılıklı saygı, adalet, işbirliği ve ortak kazanca dayalı yeni tip uluslararası ilişkileri oluşturup refah ve kader ortaklığı anlayışı içinde barışın ışığıyla dünyayı aydınlatması gerekir.”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise “Çok kutuplu devletlerarası ilişkiler sistemi” oluşturulmasını savundu: “BRICS ülkelerinin, kabul görmüş uluslararası hukuk normlarına ve BM Şartı’nın temel ilkelerine dayanan çok kutuplu devletlerarası ilişkiler sisteminin oluşturulmasına yönelik birleştirici, olumlu bir yolun geliştirilmesi konusunda, öncülüğünün her zamankinden daha fazla talep edildiğine inanıyoruz.”

Şi Cinping ve Vladimir Putin’in BRICS Zirvesindeki birbirini bütünleyen “yeni tip uluslararası ilişkiler sistemi” ve “çok kutuplu devletlerarası ilişkiler sistemi” oluşturulması mesajları, aslında yeni bir dünya düzenine, “demokratik dünya düzenine” işaret ediyor.

‘BRICS ARTI’ YA DA GENİŞ BRICS’

24 Mayıs’ta bu köşede, BRICS dışişleri bakanlarının, artık kulübü genişletmeyi konuştuğunu, hatta “genişleme hedefi için ilke, standart ve prosedürlerin belirlenmesi kararı” aldıklarını belirtmiştik.

Arjantin, Kazakistan, Endonezya, Tayland, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Nijerya ve Senegal’in “BRICS Artı Diyaloğu”na katıldığını yazmıştık.

Oradaki temennimizi vurgulayarak bitirelim: Türkiye, Londra tefecilerine ve New York bankerlerine borçlanma ekonomisi dönemini kapatıp, kamu ağırlıklı ekonomiye dönerek BRICS içinde yerini almalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları