Mehmet Ali Güller

Türkiye neden F-35 almamalı?

01 Nisan 2021 Perşembe

ABD’nin Türkiye’yi S-400 aldığı için F-35 programından çıkarması, aslında bir cezalandırma değil, tersine iyiliktir, büyük fırsattır. O nedenle Türkiye, F-35 programına dönebilmek ya da Amerikan yaptırımlarından kurtulabilmek için S-400’e “Girit formülü” aramak yerine, enerjisini F-35 için yatırdığı parayı kurtarmaya ayırmalıdır. Türkiye’nin F-35 konusundaki tek kaybı, F-35’in kimi parçalarının burada üretilmesinden kaynaklı kayıplardır. 

Peki, F-35 programından çıkarılmak neden fırsattır?

F-35’İN 871 KUSURU

1) ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Test ve Değerlendirme Ofisi, F-35’lerde tam 871 kusur tespit etti. Kasım 2019’daki testlerde ise ofisin tespit ettiği kusur sayısı 873’tü. F-35 programı test birimi direktörü Robert Beler, hataların çoğunun Nisan 2018’de tamamlanan geliştirme ve tanıtım aşamalarından önce tespit edildiğini, o dönemde 941 kusurun olduğunu belirtti (14.1.2021). Demek ki 2.5 yılda F-35’in 941 kusurundan sadece 70’i, son bir yılda da sadece 2’si giderilebilmiş!

2) F-35, eğitim uçuşu sırasında kendi kendini vurdu! Gece görevi için havalanan F-35B’den ateşlenen 25 mm’lik mermi, namlu ağzından çıktıktan hemen sonra infilak ederek uçağın gövdesinde “A sınıfı” hasara neden oldu. Uçağın artık uçamayacağı açıklandı (12.3.2021).

3) Forbes, F-35’leri analiz ettiği yayınında, “ABD Hava Kuvvetleri, gizli F-35 avcısının başarısız olduğunu kabul etti” değerlendirmesini yaptı. Forbes’a konuşan uzmanlara göre, “başka bir savaş uçağına” ihtiyaç var (26.2.2021).

ABD SAVUNMA BAKANI: F-35 BEŞ PARA ETMEZ

4) ABD Sayıştayı’nın Kongre’ye sunduğu yıllık raporda Pentagon’un F-35 savaş uçaklarını 6 ayda bir yenileme projesinin 2 milyar dolar ek maliyet getirdiği belirtildi. Raporda, yaklaşık 20 yıldır süren ve şimdiye kadar 398 milyar dolara mal olan programa ilişkin ciddi endişeler dile getirildi (20.3.2021).

5) Eski bir asker olan ve Trump’ın son savunma bakan vekilliğini yapan Christopher C. Miller, F-35’ler için “beş para etmez” yorumunda bulundu (22.1.2021).

6) İngiltere’nin eski genelkurmay başkanı Lord Richard Dannatt, F-35 savaş uçaklarının İngiliz ordusunu iflasa sürüklediği uyarısında bulundu (15.3.2021). İngiliz general, ülkesinin 138 adet F-35B satın alma planının büyük ihtimalle 48’e düşeceğini dile getirdi.

7) ABD’nin The National Interest dergisi, Rus S-400 hava savunma sisteminin, hayalet uçak denilen F-35’i tespit edebildiğini yazdı (26.3.2021).

MİLGEM DERSİ

Bu teknik ve ekonomik tablo açıkça gösteriyor ki Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması, büyük şanstır. Ancak, bu teknik ve ekonomik tablo tersi bile olsaydı, Türkiye’nin yine de F-35 programında bulunmamasında sayısız yarar vardı. Zira konunun “ulusal silahlanma” boyutu, uzun vadede konunun teknik ve ekonomik yönünden çok daha önemlidir. 

Şöyle ki Türk Hava Kuvvetleri’nin zaten oranı yüksek olan ABD’ye bağımlılığı, F-35 ile neredeyse “tamamen” bağımlılığa dönüşecek. Bunun “ulusal savunma” bakımından ne derece sorunlu olduğunu, en iyi Türk Deniz Kuvvetleri biliyor. Nitekim 90’larda temeli atılan Milli Gemi Projesi (MİLGEM) ile Türk Deniz Kuvvetleri o bağımlılığı kırdı ve şimdi kendi gemisini yaptığı gibi, dışarıya da satar hale geldi. 

ULUSAL SAVUNMA STRATEJİSİ

Türkiye, ulusal savunmada tek bir adrese bağımlı olmasının olumsuz sonuçlarını Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra fazlasıyla yaşadı. Amerikan ambargosu, Türk ordusunu ciddi ölçekte olumsuz etkiledi. İşte o ambargonun dersiyle Türkiye Aselsan, Roketsan gibi ulusal savunma kurumlarını oluşturdu. 

O nedenle Türkiye silahlanmada olabildiğince “yerli üretim” yapmalıdır. Kuşkusuz bu kolay değil. Örneğin Türkiye’nin 5. nesil savaş uçağı üretmesi de füze savunma sistemi üretmesi de kısa (hatta orta) vadede olası değil. 

Bu durumda ulusal çıkarları gözeten silahlanma yaklaşımı şu şekilde olmalıdır:

1) Tek adrese bağımlılığı azaltmak için silah envanteri çeşitlendirilmelidir; başka ülkelerden de alım yapılmalıdır.

2) Uzun vadede yerli üretime geçebilmek için, bu alternatif alımlar, teknoloji transferi ve ortak üretim şartlarına zorlanmalıdır.

Bu stratejik yaklaşım hem savunmanın ulusal olmasını hem daha ekonomik olmasını hem de yetkin insan kaynağı oluşturulmasını sağlayacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları