25 yıl önce 28 Şubat'ta toplanan MGK, irticayla mücadele için alınması gereken önlemleri kararlaştırdı
Bugün 28 Şubat. 25 yıl önce toplanan MGK, irticaya karşı kritik kararlar almıştı. O gün alınan kararlar, yıllar sonra FETÖ’cü savcılar tarafından “darbe” sayıldı. Devamını ise AKP dönemi yargısı getirdi. Bugün 80’li yaşlardaki 14 emekli asker 194 gündür cezaevinde. Bir gözleri ise AYM’nin önüne giden dosyada...
Bugün 28 Şubat’ın 25. yıldönümü. Kamuoyunda “28 Şubat dönemi” denilerek ucu açık bırakılıyor. Ancak bu tarih, 1997 yılında gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu toplantısını tarif ediyor. Haliyle tartışmaları başlatan olay, aslında o gün yaşandı.
1990’lı yıllar, Sivas Katliamından Hizbullah’ın mezar evlerine kadar, din bahane edilerek işlenen cinayetler dönemiydi. Din sömürüsü yapan örgütlenmeler pıtrak gibi çoğalmıştı. Fethullahçılar başta olmak üzere cemaat ve tarikatlar devlette alan tutuyordu. Şeriat talepli gösteriler, başkent Ankara dahil, şehir merkezlerinde düzenlenir olmuştu. Süreci kritik hale getiren en önemli halka, iktidarda Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi (DYP) koalisyonunun bulunmasıydı. Refah Partisi siyasal İslam ile anılırken DYP’nin adı devlet içindeki çete oluşumlarıyla yan yana getiriliyordu.
İşte böyle kritik bir dönemde 28 Şubat 1997 günü Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplandı. Toplantının başkanlığını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yapıyordu. Saat 15.10’da başlayan toplantı, 8 saat 45 dakika sürdü. Sonuçta başta Cumhurbaşkanı Demirel olmak üzere, Başbakan Necmettin Erbakan ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller’in de imzalarının olduğu karar metni ortaya çıktı. Metinde irticayla mücadele için alınması gereken tedbirler vardı. Karar, 13 Mart 1997 tarihli Bakanlar Kurulu’nda okunarak onaylandı.
ERBAKAN’IN ÖLÜMÜ BEKLENDİ
28 Şubat kararları “darbe” ile suçlansa da kararları eksiksiz onaylayan hükümet, görevine devam etti. Erbakan’ın istifası, kararlardan dört ay sonra, 18 Haziran’da gerçekleşti. Erbakan, kendisine yönelik bir zorlama olmadığını, koalisyon protokolü gereği görevini ortağı Çiller’e devretmek üzere istifa ettiğini söylüyordu.
28 Şubat MGK’si, 28 Temmuz 1997’de Yeniden Doğuş Partisi lideri Hasan Celal Güzel tarafından yargıya taşındı. Güzel, 28 Şubat kararlarına dayanarak kurulan Batı Çalışma Grubu’nu darbe ile suçluyordu. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) Başsavcılığı, 4 Ağustos’ta “Batı Çalışma Grubu’nun illegal bir yapılanma olmadığını, varlığı ve amacının çok önceden kamuoyuna açıklandığını” söyleyerek takipsizlik kararı verdi. Yapılan itirazı inceleyen İstanbul 4 Nolu DGM, kararı kesinleştirdi.
Ancak 15 yıl sonra eski defterleri yeniden açan adım atıldı. 10 Nisan 2012’den itibaren tutuklamalar başladı. Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davaları sürecinde “Kozmik Oda Savcısı” olarak Mustafa Bilgili soruşturmayı davaya dönüştürdü. Bilgili, tutuklamalardan 13 ay sonra, 1309 sayfalık iddianamesini hazırladı. FETÖ operasyonlarının ardından tutuklanan ve hüküm giyen Bilgili, davayı açmak için Erbakan’ın ölmesini beklemişti. Zira Erbakan, kamuoyuna defalarca yaptığı açıklamada, kumpas davalarına karşı çıkmıştı.
Kumpas davaları döneminin ürünü olan, FETÖ tarafından başlatılıp AKP tarafından sürdürülen yargı serüveninin sonunda, bugün 14 emekli asker cezaevinde bulunuyor. Bir kısım asker ise yeniden yargılanıyor. Dava ile ilgili ihlal başvurusu halen Anayasa Mahkemesi’nin önünde.
BİR YILAN HİKÂYESİ
28 Şubat davasında 102 asker bir sivil yargılandı. Askerlerin rütbeleri yüzbaşı ile orgeneral arasında değişiyordu. Tek sivil ise eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’dü. Dava 10 yıl sürdü. 14 kişi için 2018 yılında verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası kararı 2021’de onandı. Davaya önce Ankara 13. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi, sonra Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi baktı. Yargıdaki dönüşüm bu davaya da uğradı. Süreçte, dört mahkeme başkanı, üç savcı değiştirildi. Karar 106 celse sonunda çıktı. Sahte dijital deliller, tartışmalı tanıklar, FETÖ ile bağlantılı yargı mensupları ve tabii ki AKP iktidarının gölgesi bu dava üzerinde de vardı.
KUMPAS DAVALARIN KOPYASI
28 Şubat davasını başlatan isim görüntüde Tamer Tatar’dı. Tatar, 1997 yılında FETÖ iltisakı nedeniyle ordudan atılmıştı. 20 Kasım 2011’de, İstanbul’da, FETÖ’den firarda olan Savcı Hüseyin Ayar’a gitti. Ahmet Yılmaz isimli bir kişinin gönderdiği, içinde 28 Şubat süreci ile ilgili evrak ve CD-DVD bulunduğu iddia edilen kargo poşetini teslim etti. Dava dosyasına göre hikâye böyle başlıyordu. Ancak Tamer Tatar duruşmada, CD-DVD teslim ettiğini reddetti. Haliyle dijitaller başından tartışmalı hale geldi.
Yine dava belgelerine göre, Savcı Hüseyin Ayar, elindekileri bir gün sonra polis kuryesi ile Savcı Mustafa Bilgili’ye (o da FETÖ hükümlüsü) gönderdi. Tutanakta bir bir CD, bir DVD teslim edildiği yazılıydı.
FETÖ iltisaklı Savcılar Mustafa Bilgili ve Kemal Çetin, CD ve DVD’yi dört ay bekletti. Ardından sanıkların bizzat savcıların hazırladığını iddia ettiği “5 numaralı CD” ortaya çıktı. Bu CD’deki belgelerin sahte olduğu bilirkişi raporuyla kanıtlandı. TSK’ye ait kimi belgeler, tıpkı diğer kumpas davalarındaki gibi tahrif edilerek, sanıklar aleyhinde deliller üretilmişti.
CD’nin Genelkurmay Başkanlığı’ndan çıkarıldığı imajını vermek için üzerine Genelkurmay logolu bir etiket yapıştırılmıştı. Genelkurmay verdiği yanıtta, bu logonun Genelkurmay’a ait olmadığını açıkladı. Buna rağmen bu CD içindeki beş ana belge esas alınarak sanıklar aleyhinde hüküm kuruldu.
DERSHANE NOTLARI ÇIKTI
Savcı Bilgili, soruşturma sürecinde üç bilirkişi tayin ederek CD hakkında “temiz” raporu aldırmıştı. Onbinlerce sayfayı dört günde inceleyen bilirkişiler Ünal Tatar, Yakup Korkmaz ve Cihat Yıldız da FETÖ bağlantılı çıktı.
10 Haziran 2015 tarihinde ise mahkemenin atadığı, biri ODTÜ’den profesör olan üç bilirkişi, CD’nin “hukuki bir delil olarak kullanılmasının uygun olmadığı” yönünde rapor verdi.
CD’nin içinde bilirkişi olmadan da görülebilecek sahtelikler vardı...
FETÖ ile bağlantılı FEM Dersanesi’nde okutulan, üzerinde “GİZLİ” yazılı ders programları olan bir evrak bulundu.
1997 tarihli beş adet belgenin üzerinde “Evrak Güvenlik Numaraları” olduğu fark edildi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen bir yazıdan, evrak güvenlik numaralarının kullanımına 2002 yılından itibaren başlandığı anlaşıldı.
Kısacası herkesin gözü önündeki 28 Şubat ile davadaki 28 Şubat arasında dağlar kadar fark vardı.
YARIN: 28 ŞUBAT’IN TANIKLARI KONUŞUYOR
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği