Deniz'lerin idamının 50. yılı: Anayasayı savundular ihlalden asıldılar
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamının üzerinden 50 yıl geçti. Zaman göreceli bir kavram. Bazen birkaç ay önceki olay çok eski kalır. Bazen on yıllar önceki yaşanmışlıklar taptazedir. Deniz’lerin idamı Türkiye’nin toplumsal mücadeleler ve hukuk tarihinde güncelliğini koruyor. Bu yazı dizisinde 68 Hareketi’nin en büyük sembolü olan Deniz Gezmiş’in yaşamını, yargılanışını, idamın yankılarını ve bugünden o döneme bakışı konu edeceğiz.
Sivas İl Milli Eğitim Müdürü Cemil Gezmiş, 1960’ların gözde arazi aracı ciple Kızılırmak boyunca okulları gezerken Âşık Veysel’in köyü Sivrialan’a da uğruyordu. Yaz tatillerinde oğlu Deniz Gezmiş’i de zaman zaman yanına alıyordu.
Bir yaz günü Âşık Veysel’in bahçesinden elmalar toplayıp annesine koşa koşa getirişi, küçük kardeşi Hamdi’nin belleğinden hiç silinmedi.
Cemil Gezmiş’in tayini İstanbul’a çıkınca Deniz, Haydarpaşa Lisesi’ne yazıldı. Âşık Veysel İstanbul’da da ziyaret etti onları. Deniz, hayran kaldı Âşık Veysel’e, “Gözleri görmüyor ama her şeyi görüyor” dedi.
15 yaşında Türkiye İşçi Partisi (TİP) Üsküdar ilçe örgütüne katıldı.
Mücadele başlamıştı.
Sinemayla tanışınca Spartaküs’ü çok sevdi. Kitap kapaklarında “sosyalizm” yazanlar ilk tercihi oldu.
19 yaşına girdiği 1966 yazında TİP Üsküdar İlçe Sekreteri, sonbaharında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi idi. Şiir de çoktan girmişti hayatına. Nâzım Hikmet’in yanı sıra Ataol Behramoğlu, Cemal Süreya, Edip Censever’in şiirlerini ezbere okuyordu.
Üniversite öğrenciliğinin daha ilk yılında Devrimci Öğrenciler Birliği (DÖB) başkanı oldu. 20’sinde bir öğrenci lideriydi.
15 Temmuz 1968’de Gümüşsuyu’nda Dolmabahçe’ye binlerce gencin başında yürüyen Deniz Gezmiş’lerin ortak sloganı şuydu:
“Tam bağımsız Türkiye!”
“6. Filo defol!”
DÖNÜM NOKTASI: VEDAT DEMİRCİOĞLU’NUN KATLİ!
Bu büyük eylemin ardından 17 Temmuz’da polis İstanbul Teknik Üniversitesi’ni bastı. 50’den fazla öğrenci öldüresiye dövüldü. 25 yaşındaki Konyalı Vedat Demircioğlu ağır yaralandı. 24 Temmuz’da yaşamını yitiren Demircioğlu, üniversite öğrencilerinin etrafında toplandığı Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) içindeki tartışmada şöyle kayda geçti:
İkinci Kurtuluş Savaşı’nın son kaybı!
Vedat’ın ölümü Deniz’leri bilemişti ama polisi de! Her eylemden sonra Deniz Gezmiş gözaltına alınıyordu. Ağustos 1968’de 6. Filo demir alırken Deniz Gezmiş de demir parmaklıkların arkasına alındı.
Her eylemin olağan şüphelilerinin başında Deniz Gezmiş vardı.
Çorumlu işçilerin İstanbul’a yaptıkları “Ölüm Yürüyüşü”ne destek verenlerden biri de Deniz Gezmiş’ti. (1 Eylül 1966, Cumhuriyet)
TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE İÇİN MUSTAFA KEMAL YÜRÜYÜŞÜ
Deniz Gezmiş 21 Eylül’de Sultanahmet Cezaevi’nden çıkarken sesini Ankara’ya daha yakından duyurmaya karar verdi. 24 arkadaşıyla birlikte 29 Ekim 1968’de Samsun’dan başlayıp 10 Kasım’da Ankara’da Anıtkabir’de son bulacak bir eylem kararı aldılar. 12 gün sürecek 350 kilometrelik yürüyüşün adı şuydu:
Tam bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşü!
Yol boyu gözaltılarla coşkulu karşılamalar birbirine karıştı. 10 Kasım günü Anıtkabir defterine ortak metni yazan Cevat Ercişli’nin etrafında şu gençler vardı:
Deniz Gezmiş, Hüseyin Cevahir, Cihan Alptekin, Atilla Sarp, Kazım Kolcuoğlu, Doğu Perinçek, Önder Aktosun, Demir Küçükaydın, Mustafa Zulkadiroğlu, Mehmet Mehdi Başpınar, Mustafa İlker Gürkan, Lütfü Kıyıcı, Deniz Çamlıbel, Cengiz Çandar, Eyüp Neşet Yıldırım, Toygun Eraslan, Oral Çalışlar, Orhan Kotan, Ali Askeri, İskender Odabaşoğlu, Muzaffer Köklü, Kadri Kaplan, Feridun Şakar, Özgür Nas, Demir Kücükaydın, Şekip Mermut, Nazif Önal...
O günlerde ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne Robert William Commer atandı. Commer, o dönemin dünya gündemini oluşturan Vietnam’da “pasifikasyon uzmanı” idi. Bunun halk dilindeki adı şuydu:
Vietnam kasabı!
28 Kasım’da “Commer defol” eyleminden sonra ilk tutuklanan Deniz Gezmiş oldu. Commer, Vietnam’da yaptıklarının ne kadarını Türkiye’de yapabileceğini hesaplarken 6 Ocak 1969’da ODTÜ Rektörü Prof. Kemal Kurdaş’tan randevu aldı. Commer o gün ODTÜ’den makam aracı ile dönemedi. Aracı ilk fark eden Mustafa Yalçıner arkadaşlarına haber verdi. Aracı önce ters çevirdiler. Araçtan benzin akıyordu. Sinan Cemgil atkısını çıkardı. Hüseyin İnan kibriti çaktı.
Deniz Gezmiş o gün hapisteydi ama Meclis kürsüsünde eylemciler arasında onun da adı dile getirildi. Eğer dışardaysa büyük bir eylemden sonra içinde olsun olmasın o da tutuklanıyordu.
HAPİSTEN KIRLARA ÇIKAN YOL
18 Eylül 1969’da toplanan İstanbul Üniversitesi Disiplin Kurulu Deniz Gezmiş’i, öğrenci eylemlerine katıldığı gerekçesiyle okuldan ihraç etti. O, tam bağımsız Türkiye mücadelesini hukuk fakültesini bitirerek sürdürmek istiyordu.
Soluğu üniversitede aldı. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı’nın karşısına dikildi. Odanın öteki misafirleri polislerdi. Altıncı kez tutuklandı.
Özgürlüğüne kavuştuktan sonra mücadeleyi ODTÜ zemininde sürdürme kararı almıştı ki, kampüste bulunan bir tüfek onu yedinci kez demir parmaklıkların arkasına gönderdi. Tüfek sahipsizse Deniz Gezmiş’in demekti! Tutuklandı ve Bursa Cezaevi’ne kondu. Burada şu karara vardı: “Normal yollardan tam bağımsız Türkiye düşüncemizi iktidara taşımak mümkün değil. Bir halk ordusu kurup bunu başarmalı... Önce kırsal kesimde örgütlenmeli... Sonra şehirler katılır...”
Hapisten çıkışta bu düşüncesini arkadaşlarına açtı. Çoğu kabul etmedi. Ama o, Çetin Altan’ın gözünün çıkarıldığı Meclis’te kendilerine hiç yer olmadığını düşündü. Bunun için para gerekiyorsa banka soymak, ses duyurmak gerekiyorsa Amerikalı subay kaçırmak çıkış yolu olabilirdi!
11 Ocak 1971’deki İş Bankası soygunu, 4 Mart 1971’deki dört Amerikalı subayın kaçırılması Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını “her yerde aranan anarşistler” haline getirdi.
YARGIÇ: NE İŞ YAPARSINIZ? DENİZ: DEVRİMCİYİM!
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Tayfun Cinemre ile Ankara’yı terk ederken 12 Mart Muhtırası Türkiye’nin gündemine oturmuştu. 16 Mart 1971’de Gemerek’te yakalandı.
Kapalı kapılar ardında alınan idam kararının infaza dönüşmesi için süreç başlamıştı. Deniz Gezmiş sözde yargılamanın her aşamasında düşüncelerini söylemekten geri durmadı. İlk sorgusunda saat 02.30’da yargıç sordu:
- Ne iş yaparsın?
“Devrimciyim...”
- Mesleğini sordum...
“Devrimciyim...”
Yargılama öncesi Deniz Gezmiş ve arkadaşları kaçırılma olasılığına karşı Ankara’dan Kayseri’ye nakledildi. Burada 1960’ta eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kaldığı hücreye kondu. 20-25 yaş arasındaki beş yılının yarısını hapiste geçiren Deniz Gezmiş İstanbul’da Sabahattin Ali’nin kaldığı Sultanahmet Cezaevi’nde, Bursa’da Nâzım Hikmet’in kaldığı koğuşta, Kayseri’de de Bayar’ın hücresinde yattı.
HALİT ÇELENK: ASIL İTİBAR SORUNU MECLİS’İN!
Deniz’lerin avukatı Halit Çelenk’le 2008 ve 2009 yılında uzun söyleşi yapıp hem idamları hem Türkiye’nin geçmişini, o gününü konuşmuştuk. Bu, Çelenk’in bir gazeteci ile yaptığı son uzun söyleşi idi.
Çelenk, “Olağanüstü dönemlerin başlıca özelliği hukuksuzluğudur” saptamasından sonra yargılamadaki akıl almaz hukuk ihlallerinden örnekler verdi. Zaman zaman tartışılan bir konu var:
Deniz’lerin itibarı iade edilmeli!
Çelenk’in buna yanıtı şöyle oldu:
“Deniz’ler Türkiye’nin tam bağımsızlığı için, 1961 Anayasası’nın tam uygulanması için, haktan yana bir düzen için onurlu mücadele verdiler. Halkın gönlünde taht kurdular. Bir itibar sorunu söz konusu değil. Bu sorun Meclis’indir. Eğer Deniz’lerin idam yasasını kaldırırsa itibarını korumuş olur!”
DÜNYADA DENİZ’LERİN KUŞAĞI
1968 tüm dünyada gençlik hareketlerinin yükseldiği yıldı. Türkiye de bu yelpazenin içinde yer aldı. Ancak dünyanın pek çok ülkesinde gençlik eylemlerine katılan öğrenci liderleri sonraki yıllarda ülkelerinin kaderinde etkin oldular.
Birkaç örnek vermek gerekirse...
1947 doğumlu Bill Clinton gençliğinde tam bir savaş karşıtıydı. ABD’nin Vietnam savaşına karşı çıktı. Askerden kaçtı. Aradan yıllar geçti, Clinton ABD’ye başkan oldu. 2000 yılında Vietnam’ı ABD Başkanı olarak ziyaret etti.
Fransa’da “Kızıl Danny” lakaplı öğrenci lideri Daniel Chon-Bendit, sadece ülkesinde değil, dünyada da ün saldı. Özgürlük, eşitlik için üniversite işgallerine katıldı. Yıllar sonra Avrupa Parlamentosu Milletvekili oldu.
İngiltere’de savaş karşıtı eylemlerin başını çekenler arasında Jack Straw da vardı. Ulusal Öğrenci Birliği’nin Başkanı idi. Deniz Gezmiş’le aynı yıl hukuk fakültesine yazıldı. Vietnam savaşına şiddetle karşı çıktı. 1979’da 33 yaşında milletvekili seçildi. Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı yaptı.
Dünya öğrenci liderlerine yıllar sonra parlamento sandalyesi verdi, Türkiye idam sehpası!
HIZLI YARGILAMA... ACİL İDAM...
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yargılanması 2 ay 10 gün sürdü. 9 Ekim 1971’de karar açıklandı:
25 sanıktan 18’ine idam!
Askeri Yargıtay “asli fail” olarak Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ın idamını onadı.
Deniz Gezmiş mahkemedeki savunmasında ana hatlarıyla şunları söyledi:
- Bizim tek düşmanımız var, Amerikan emperyalizmi ve işbirlikçileri.
- Bu ülkenin kaynakları bu ülke halkı için kullanılmalıdır.
- Toprak reformu yapılmalıdır.
- 1961 Anayasası eksiksiz uygulanmalıdır.
- Tek özlemimiz Türkiye’nin bağımsızlığıdır.
Deniz’in mahkemedeki son sözleri şu oldu:
“Ve ben 25 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. Bağımsızlık düşüncemizi mezara kadar götüreceğiz.”
Mahkeme kararının TBMM’de görüşülmesi siyasi tarihimizin en dramatik olayıdır. İnfazın bir an önce gerçekleşmesi için bütün kurallar çiğnendi. Meclis gündeminin 30. sırasından birinci sırasına alındı.
Görüşmeler sırasında CHP milletvekilleri Muammer Erten, Necdet Uğur, Celal Kargılı idama karşı olduklarını net ifadelerle anlatırken Adalet Partisi sıralarından “Üçe üç” sesleri yükseliyordu. 1961 yılında idam edilen Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’a karşılık Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamı isteniyordu.
Üç genç Meclis ve Senato’daki acil oylamaların ardından 6 Mayıs günü idam edildiler. Son nefeslerine dek düşüncelerinden ödün vermediler.
SÜRECEK
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi