Üniversite pazarı
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Üniversite pazarı

06.08.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Eskiden üniversite sınav dönemi, sınavın stresini liseden itibaren yaşamaya başlayan öğrenciler ve onların velileri için öncesiyle sonrasıyla telaşlı, heyecanlı bir süreci beraberinde getirirdi.
Artık öyle değil. Sınava giren öğrencilerden de çocuklarını sınav kapılarında bekleyen, sonrasındaki gelişmeleri onlarla aynı heyecanla yaşayan anne-babalardan da daha büyük bir stresle, içleri pır pır, “Allahım n’olcak, sen hayırlısını bol bolamaç ver” diyerek bu dönemi geçiren bir kesim daha var.
Popüler deyişle “özel üniversiteler”, daha formel deyişle, yüksek öğrenimin paralı olduğu vakıf üniversiteleri bunlar.

***

Üniversite sınav dönemine girildiğinde bu memlekette artık billboardlarda araba, ayakkabı, çorap, eşarp, parfüm, kozmetik, film, dizi, bikini afişlerinin yerini falanca filanca üniversitenin “Gel vatandaş gel” nev’inden renkli, albenili tanıtımları alıyor.
Üniversite sınav dönemine girildiğinde bu memlekette artık gazete sayfalarında da boy boy, çarşaf çarşaf ve art arda “seç beğen al” nev’inden kendilerini anlata anlata bitiremeyen falanca filanca üniversite ilanlarından geçilmiyor.
Ve üniversite sınav dönemine girildiğinde bu memlekette artık televizyon ekranlarında da hareketli mi hareketli, kıpır mı kıpır, fıkır mı fıkır, lafın belini kırmacasına mı kırmacasına ve baş döndürücü tempoda art arda falanca filanca üniversite tanıtım programlarından, daha doğrusu “program paketleri”nden geçilmiyor.

***

Ne billboardlarda ne gazetelerde ne de ekranlarda tabii ki hiç kimse “malım kötü” demiyor. Şu ara sık sık trafikte o televizyon yayınlarının radyodan sürümlerini dinliyorum. Her gün bir başka üniversitenin yetkilisi konuşuyor da konuşuyor.
Lâkin dinlerken bir tuhaf oluyorum, kafam karışıyor. “Yahu ben bunu dün de evvelsi gün de dinlemedim mi” diye soruyorum kendime:
“Bizde bol miktarda çift ana dal imkânı var. O yoksa yan dal var.”
“İş dünyasıyla içli dışlıyız, şahane mi şahane staj imkânlarımız var, diplomasını alanın işi hazır!”
“Dünyanın en önde gelen üniversiteleriyle anlaştık; öğrenci/hoca değiş tokuşumuz var; burada başla, git, dünyanın öbür ucunda bitir üniversiteyi!..”
“Erasmus, Erasmus; Erasmus!”
“Akrediteyiz, akrediteyiz, akrediteyiz!”
“Yüzde 25 burs, yüzde 30 burs, yüzde 50 burs, yüzde 100, yüzde 200, yüzde bin 500 burs!..”

***

Hepsinin ağzında aynı terane.
Ve hepsi memleketin, toplumun, gençlerin üniversite ihtiyacını karşılamak, nüfus artışıyla giderek büyüyen yüksek öğrenim sorununun üstesinden gelmek için kolları sıvamış, kamu yararına
gönüllü seferberlik sergiliyor havasındalar.
İnanıyor musunuz?..
Yoksa gülüyor musunuz bu yıllardır karşımızda sergilenen, artık kanıksadığımız trajikomediye?!..
Önceki yıllarda kimsenin inanmadığını, tercih dönemi sonrası koca bir kara delik gibi açık kalan kontenjanlardan ve gençlerin hatırı sayılır bir kesiminin o ya da bu üniversiteye burslu dahi olsa kayıt yaptırmayı reddedip tekrar sınava hazırlanma hedefine yönelmesinden biliyoruz.
Yani papaz pilav yemiyor!..
“Geeel vatandaş gel, çift ana dala, Erasmus’a, staj imkânına, akreditasyona, yüzde 50 bursa gel” çığırtkanlığı, kubbede bir boş seda olarak kalıyor.

***

Olan gayet açık: Öğrenci ile alım-satım ilişkisine girmiş “üniversite” tabelalı ticarethaneler var ortada.
Öğrenciyi tüm masumiyetiyle “müşteri”, öğretim üyesini de tüm iyi niyetiyle; bilime, düşünceye, eğitime inancıyla içine çekip bir “beyaz-yakalı işçi” kılmış diploma fabrikaları var ortada.
Bilgi üretimini, eğitim disiplinini, eleştirel düşünceyi hiç mi hiç iplemeyen, kâr-zarar hesabı doğrultusunda ve siyasi iktidara yaranma yahut onu ürkütmeme derdinde birbiriyle yarışan girişimcilerden mürekkep bir “üniversite sektörü” var ortada...

***

“Üniversite” adı altında bir rezaleti yaşıyoruz; içinden, içeriden, içten mi içten şekilde hem de!..
“Eğitim-öğretim” adı altında bir bitişi, tükenişi, yok oluşu yaşıyoruz.
Baudrillard’ın “simülasyon evreni”nin, yani her yerde, her alanda, her mecrada “tıpkısının aynısı benzetimler” dünyasının, “-mış gibi”liğin eğitim/bilim/üniversite eksenindeki dışavurumlarına şahitlik ediyoruz.
Üniversitenin eğitsel değil endüstriyel öncelikli işlerlik kazandığı bir tekno-ekonomik düzenin kaçınılmaz sonucu bu.
İnsanlığın değil, sadece ve sadece teknolojinin durmaksızın geliştiği, büyük iletişim/eğitim bilimci Neil Postman’ın niteliğini “Teknopoli” olarak netleştirdiği bugünün dünyasında...
“Bilgi endüstrisi”nin; yani bilginin (daha doğrusu “enformasyon”un) bir seri üretim sürecinde ha bire sunulması sonucu bilgi nasıl ihtiyaç olmaktan çıkıp “atık” haline geldiyse...
Bir “üniversite endüstrisi”nden söz eder olduğumuz şu “hali pürmelal” içinde üniversitenin de ihtiyaç olmaktan çıkıp atık haline gelmek üzere olduğu bir noktaya hızla ilerliyoruz.
Daha yazacak çok şey var; hele şu tercihler bir belli olsun bakalım!.

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018