Neoliberal politikaların batırdığı bir kamu işletmesi: SEKA
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Neoliberal politikaların batırdığı bir kamu işletmesi: SEKA

17.09.2018 09:06
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhuriyetin ilk ve tek kâğıt işletmesi SEKA, 80’lerde hız kazanan özelleştirme politikalarıyla kârdan zarara çevrildi önce. Tek tek fabrikaları peşkeş çekilircesine satıldı. Son olarak hammadde üretimi olmayan işletmeye dönüştürülerek kâğıdın dışa bağımlılığı başladı.

Selüloz üretilmeyen ülkede kâğıt ve kâğıda bağlı her türlü üründe dışa bağımlı olursunuz. SEKA’nın hammadde üretimi (selüloz üretimi) yok edilince Türkiye de kâğıt üretiminde tümüyle dışa bağımlı hale geldi. Türkiye’ye kâğıt hammaddesi dahil ter türlü kâğıdı üreten-üretebilen bir KİT olan SEKA bugün yok. Özelleştirilen SEKA ise kâğıt hammaddesi üretmiyor
SEKA. Açık adıyla Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları A.Ş. Üretime 1936 yılında İzmit işletmesinde başladı. Dalaman, Afyon, Balıkesir, Silifke (Akdeniz), Çaycuma, Aksu (Giresun), Taşköprü işletmeleriyle, özelleştirildiği 2005 yılına kadar Türkiye’nin kâğıt hammadde ve kâğıt gereksinimini üretim yaparak karşıladı.
SEKA kâğıdın hammaddesi olan selüloz, gazete kâğıdı, defter, ambalaj dahil her türlü kâğıdı üreten entegre bir kuruluştu. Afyon işletmesinde kamışı, Dalaman işletmesinde pamuğun kozasını ekonomik değere dönüştürürdü. Fabrika arazisi olan İzmit fidanlığında ağaç üretim çalışmaları yapılarak bu ağaçların selüloz üretiminde kullanılması hedeflendi. SEKA yalnızca bir fabrika değil, okulu, kreşi, sinema, tiyatro salonları, spor kulüpleriyle, Türkiye’nin ilk kadın kürek takımını kurmak dahil işçisine, ailesine ve şehrine bir yaşam modeli sundu.

MALİ DENGE BOZULDU
Ekonominin temel kuralları vardır. Özel sektör veya kamu fark etmez, bu kurallara aykırı davranırsanız kâr için kurulmuş bir işletmeyi zarardan kurtaramazsınız. Bir işletmenin mali yapısına siyasi nedenlerle müdahale eder, piyasanın çok üzerinde faiz oranlarıyla borçlandırırsanız mali dengeyi bozarsınız. SEKA’nın mali dengesini bozdular.
SEKA’da 1977-1987 yıllarını kapsayan on yıl içerisinde işçi sayısı sürekli azaltıldı. Buna karşın üretimi sürekli artıran SEKA işçileri, 1977 yılında işçi başına 24 ton olan üretimi 1987 yılında işçi başına 34 tona çıkardı. SEKA işçisinin bu azmini gizlediler. SEKA işçileri diğer KİT işçilerinin aldığı ücretlerin yarısına çalışmak zorunda kaldı. SEKA işçisi ücretlerinin temel gıda maddeleri karşısında nasıl eridiğini, artan işçi verimliliğine karşın nasıl yoksullaştıklarını rapor haline getirip hükümete sundu, bu adaletsizliklerin giderilmesini istedi. Özal, SEKA işçisinin bu haklı taleplerine karşı uzlaşmaz bir tutum sergileyerek 1988 yılında SEKA işçisini zorla greve çıkardı.

ÖZAL  ZARAR ETTİRDİ
Grev 133 gün sürdü. SEKA pazar payını kaybetti. Gre
vin sonunda verdiği ücreti grev başlarken vermiş olsaydı SEKA pazardaki yerini kaybetmeyecekti. Ancak mesele yalnızca işçi ücretlerini vermemek değildi. Mesele grev süresince üretim yaptırmayarak SEKA’nın pazar payını küçültmekti. Özal’a yakınlığı ile bilinen Toprak Holding1 grev öncesi ithal edip stokladığı kâğıtları grev süresince fahiş fiyatlardan iç piyasaya sürerek iflastan kurtulup ülkenin sayılı zenginleri arasına girerken SEKA % 40 pazar payı kaybetti. Türkiye’nin kâğıdını üreten SEKA’nın pazar payını küçültmenin amacı ise kâğıt ithalatının kapısını açmaktı. SEKA işçisi, ülkeyi yakın gelecekte bekleyecek tehlikeyi sendikası aracılığıyla adeta haykırdı. Siyasi iktidar ne işçiyi dinledi ne sendikasını.

SEKA’YA NASIL KIYDILAR?
Kaliteli selüloz üretimi yapmak için deneysel ağaç yetiştirme sahası olan 1600 dönümlük, denize sıfır SEKA fidanlığı, Yılmaz-Ecevit hükümeti tarafından 1998 yılında bedelsiz verildi. Buna karşın açılan davalarda bizzat dönemin siyasilari karşı çıktı.
SEKA Balıkesir İşletmesi, 1981 yılında gazete kâğıdı üretmek için kurulmuştu. 10 Haziran 2003’te özelleştirilerek bir sözleşmeyle Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Tic. A.Ş.’ye değerinin ellide biriyle verildi. Albayraklar’ın ödediği bedel SEKA Balıkesir’in lojman ve idari binalarının değerini dahi karşılamıyordu. Selüloz İş Sendikası özelleştirmenin iptali için dava açtı. Davaya bakan mahkeme SEKA Balıkesir İşletmesi’nin özelleştirilmesine ilişkin önce yürütmeyi durdurma kararı verdi. Karar gereği SEKA’nın Albayraklar’dan geri alınması gerekirken mahkeme kararı uygulanmadı. SEKA Albayraklar’da kaldı. Yürütmeyi durdurma kararına Albayraklar itiraz etti, itiraz reddedildi. Albayraklar yine SEKA’yı iade etmedi. Yargılama devam etti. Mahkeme bu kez esastan iptal kararı verdi. Mahkemenin bu kararı da uygulanmadı.
Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin ilk yürütmeyi durdurma kararı verdiği 28.7.2003’te SEKA Balıkesir’i Albayraklar’dan geri almak zorunda olan T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi, yaklaşık 11 yıl yargı kararlarını uygulamayarak suç işledi. Albayraklar, SEKA Balıkesir İşletmesi’ni, 28.7.2003’ten itibaren hukuka aykırı olarak ellerinde tuttu. Hükümet 2012 yılında Özelleştirme Yasası’na hüküm koyarak yargı kararlarının uygulanmasını engellemek istedi. 4046 sayılı yasaya konulan bu hükmü Anayasa Mahkemesi 2013’te iptal etti. Hükümet, bir yıl sonra 2014’te bu kez torba yasaya koyduğu bir hükümle SEKA Balıkesir’i Albayraklar’a “yasal” yoldan vermiş oldu. Böylece bu ülkede “Yargı kararı uygulanmaz” diye yasa çıkarılmış oldu ve bu hukuk ayıbını hiç kimse görmedi, görmek istemedi. Hukuksuzluk yolu açılmıştı bir kere. Benzer bir yok etme işlemi gazete kâğıdı üreten SEKA Giresun İşletmesi’nde de yaşandı. Giresun SEKA da 2003 yılında Milda A.Ş.’ye 5 milyon liraya satıldı. Milda A.Ş. 5 milyon liraya aldığı fabrikanın makinelerini 11 milyon liraya hurdacıya sattı. 2 Arazisini ise 68 milyon liraya Giresun İl Özel İdaresi’ne sattı. Giresun İl Özel İdaresi de araziyi Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) devretti. 3 Kamudan alıp kamuya satarak Milda A.Ş. kârına kâr katarken ülke bir kâğıt fabrikasından oldu. Bir işletmenin yatırım yapmasına, teknolojini yenilemesine izin vermezseniz, onu rekabet edemez konuma itersiniz. SEKA’da teknoloji yenilenmesine izin vermediler. 1994 krizinde tasarruf tedbirleri adı altında tüm yatırımları durdurdular.

GENEL MÜDÜRE DAVA
Bu dönemde SEKA Genel Müdürü olan İsmet Rıza Çebi “bakım” adı altında teknoloji yenilemek üzere yatırım yaptı. Bu yatırımla SEKA yeniden kâra geçti. “Tasarruf önlemlerine aykırı davranıp bakım için aldığı ödenekle teknolojiyi yeniledi” diye SEKA Genel Müdür İsmet Rıza Çebi’yi ağır ceza mahkemesinde yargıladılar.

İŞÇİLERİ YOK SAYDILAR
Bugün yaşadıklarımız 1994 krizinde de yaşanmıştı. 1994 yılında dünya piyasalarında selüloz ve kâğıt fiyatları 1000 doların üzerine çıktı. O zaman içeride kâğıt hammaddesi ve her türlü kâğıt üretimi yapan SEKA 600 dolar civarında bir fiyatla iç piyasaya kâğıt vererek yaşanan krizden yayın sektörünün etkilenmesinin önüne geçti.
Dünya piyasalarının nerdeyse yarı fiyatına satış yapmasına karşın 1994 krizinde SEKA kâr eden KİT’ler arasına girdi. 1990’lardan itibaren teknolojisi eskidiği için üretim yapamaz denilen SEKA İzmit İşletmesi, selüloz ve kâğıt fiyatlarının dünya piyasasında yükselmesine karşı en kötü halinde dahi krizin önünde bir bariyer oldu. Uygun fiyatla ülkeye kâğıt vermeyi başardı. 2018’de dolar yine yükseldi. Kâğıdın tonu 750 Avro’dan 900 Avro’ya çıktı. Kâğıt sektörüne bağlı piyasa altüst oldu. Birçok dergi yayınına ara vermek zorunda kaldı, birçok günlük gazete gazeteyi basacak kâğıdı karşılayamadığı için günlerce basılamadı.

SEKA NEDEN YOK EDİLDİ ?
2005 yılında SEKA, özelleştirme adı altında yok edildi. Türkiye artık kâğıdın hammaddesi olan selüloz üretmiyor. Selüloz üretilmeyen ülkede kâğıt ve kâğıda bağlı her türlü üründe dışa bağımlı olursunuz. SEKA’nın hammadde üretimi (selüloz üretimi) yok edilince Türkiye de kâğıt üretiminde tümüyle dışa bağımlı hale geldi. Türkiye’ye kâğıt hammaddesi dahil ter türlü kâğıdı üreten-üretebilen bir KİT olan SEKA bugün yok. Özelleştirilen SEKA ise kâğıt hammaddesi üretmiyor. Devlet eliyle dışa bağımlılığa karşı bir kale işlevi gören, mülkiyeti kamuya ait bir kamu fabrikası olan, kâr eden SEKA’yı özelleştirerek yok ettiler. SEKA yetersiz olduğu için kâğıtta dışa bağımlı olmadık, dışa bağımlı olmak için SEKA’yı kapattık.
Ne kadar inkâr ederlerse etsinler, kayıtlar ve rakamlar ortada. SEKA zarar ettiği için kapatılmadı. SEKA, Dünya Bankası tarafından “sorunlu bir işletme” olarak görüldüğü için zarar ettirilip kapatıldı.

Murat Özveri Avukat - Selüloz İş Sendikası Hukuk Müşaviri

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025