Trump şimdi, politikacıların en ‘dürüstü’ olmuyor mu!
Erol Manisalı
Son Köşe Yazıları

Trump şimdi, politikacıların en ‘dürüstü’ olmuyor mu!

27.11.2018 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Siyasetçiler dünyada ve içerde diplomasi (ve siyaset) adı altında en kıvrak yalanların çukurunda, sahnedeki yerlerini alırken Trump dürüst bir biçimde söylüyor:
- Kaşıkçı’yı Salman mı öldürttü gibi işlerle hiç uğraşmadan “kendisinin nasıl davranacağını” dürüstçe(!) söylüyor: Salman faşist mi, katil mi, ben bunlara bakmam. Beni ABD’nin (ve benim) çıkarlarım ilgilendirir: en azılı katil ve faşist olsa bile onunla “iyi” ilişkiler içinde olup yüzlerce milyar dolar kazanacağım, deyiveriyor. Emperyalizmin (ve vahşi kapitalizmin) gereğini yapıyor.
2003’te Trump başkan olsaydı Tony Blair ABD ile birlikte o tarihi yalanını söyleyemezdi: “Bağdat dikta ile yönetiliyor, zehirli gaz kullanıyor, demokrasi için saldırıyoruz” diyemezdi. Yıllar sonra, iş işten geçtikten sonra, “dünyaya yalan söyledim” özrünü yapamazdı. Trump kalkar, “biz BOP için işe, Irak’ı parçalayarak başlıyoruz, çıkarımız onu gerektiriyor” deyiverdi.
Trump, Büyük İskender’in danışmanı Aristo’yu da Makyavel’i de yalancı çıkardı, bütün yapacağı pisliklerini önceden söyleyiverdi. Trump, vahşi kapitalizmin ürettiği farklı bir “ürün”: bütün bunları adeta bir robot edası ile yapıyor, sanki dünya ile dalga geçiyor.

Toplumsal örgütlenmeler yoksa...
Eğer dünya ülkelerinin yüzde 85’inde, katılımcı demokrasiyi oluşturacak toplumsal örgütlenmeler yoksa, insanlar toprak ağasına, din ağasına, sermaye ağasına, parti ağasına, asker ağasına bağlanıyorsa “siyaset” bu bataklığın bir parçası olur.
Siyaset adı altında, “siyasal bir oyun” sergilenir ve kalabalıklar (sürüler) bu oyunu iki ayakları ile alkışlayarak seyrederler: aynen dizi seyreder gibi...
“Uzay dekanı” çıkıp, kadını yok edince çok şaşırırlar. İşte Trump nüfusun çoğunluğunun böyle olduğu bir ortamda ne düşünür: “Dama” bile bilmeyen bu çoğunluk karşısında “satranç” oynamaya çalışmak büyük bir aptallıktır: aptalı oynayacağıma, açıkça yapacağımı söylerim: bırakın onlar bana “aptal Trump” desinler: ben kazanırım, ama Tony Blair ya da Obama gibi dolaylı yollardan gidenler kaybederler: “dama” oynarken “satranç” gibi düşünmek, esas aptallık budur, der ve yürür.
Dürüst ve yalancı politikacıları bir daha düşünmemiz gerekmiyor mu!

Ve Londra’daki ‘Türkiye tuzağı’!
İngiliz Dışişleri Bakanı, Brexit için “Türkiye’nin düştüğü tuzağa düşüyoruz” dedi ve adını koydu; “Türkiye tuzağı”. Çok haklı: İngiltere AB’den çıkınca şöyle bir ikilem doğuyor: bir yanda AB içinde baş aktörlerden biri olan, “AB ekonomik, sosyal ve siyasal sisteminin bir parçası olmuş: insanları, şirketleri, bürokrasisi bu doğrultuda bütünleşmiş: ayrılınca hem yarı evli (bizim gibi kuma), hem de AB dışı tüm dünya ile ilişkileri etkilenip kısıtlanacak”: bir Japonya, bir Rusya, bir Amerika gibi ekonomik bağlar kuramayacak: bizim düştüğümüz tuzağa düşecek. Biz, “planlı ve programlı bir biçimde haksız rekabet koşulları içine düşürüldük”.
Mart 1995’te 60 akademisyeni arkama alarak, bu tuzağa düşmemek için her şeyi yaptım: Besim Üstünel’den Rona Aybay’a, Mükerrem Hiç’ten Mümtaz Soysal’a, Taner Berksoy’a kadar 60 profesör imza attı.
“Türkiye’nin Askersiz İşgali” kitabımda(*) olayları tüm belgeleri ile ortaya koydum: 6 Mart 1995 Gümrük Birliği tuzağı, 12 Eylül’ün “gülen yüzlü Batıcı ayağı” idi. “Avrupalı kafadakiler” değil, “Batıcı ve Avrupacı kafadakiler” öne çıkmışlardı.
Kimse fark etmedi ama bu “kumalık anlaşmasını”, içimizdeki o zamanki FETÖ’cüler de desteklediler. “Batıcı” gömleği etkili oldu: ulusalcıları karşılarına aldılar: aynen FETÖ’nün 2000’li yıllarda açık açık yaptığı gibi.
İşin ilginç yanı Brexit İngiltere’de, Atlantikçiler ve Avrupacıları karşı karşıya getirdi. Bizdekinden oldukça farklı bir durum.
Ama İngiliz bakanın “Türkiye tuzağı” ifadesi daha şimdiden diplomasi ve siyaset tarihine kaydedilmiş bulunuyor. Benim onca yıllık çabamı kanıtlamış oldu.
(*) Türkiye’nin Askersiz İşgali, Cumhuriyet Yayınları, 2009, Hayatım Avrupa dizisinin üçüncü cildi.  

Yazarın Son Yazıları

Sansür, demokrasi ve araçlar

Sansür, demokrasi ve araçlar

Devamını Oku
18.10.2022
Devlet olmanın nitelikleri

Devlet olmanın nitelikleri

Devamını Oku
11.10.2022
Örtülü iç savaş mı?

Örtülü iç savaş mı?

Devamını Oku
04.10.2022
Başarı mı, yoksa ...

Başarı mı, yoksa ...

Devamını Oku
27.09.2022
Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler

Devamını Oku
20.09.2022
Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Atatürk ve 2. Elizabeth, iki ayrı dünya

Devamını Oku
13.09.2022
Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Fidel’in tangosu ve Atatürk’ün zeybeği

Devamını Oku
06.09.2022
Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Dibeklihan’dan Türkiye manzaraları

Devamını Oku
30.08.2022
‘Ortak yararları’ yok etmek neden

‘Ortak yararları’ yok etmek neden

Devamını Oku
23.08.2022
AKP dış politikasını neden değiştiremez

AKP dış politikasını neden değiştiremez

Devamını Oku
16.08.2022
ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

ABD ve Çin’in Pasifik kavgasında bir anı

Devamını Oku
09.08.2022
Siyasal İslamda dış politikamız

Siyasal İslamda dış politikamız

Devamını Oku
02.08.2022
Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Kıbrıs, Türkiye’nin çıkış yoludur

Devamını Oku
26.07.2022
Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Türkiye ve İngiltere nasıl benzeşirler ki!

Devamını Oku
19.07.2022
Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Ünlü dostlarla bayramlaşmanın türlü yolları

Devamını Oku
12.07.2022
Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Siyasal İslamın ‘Batıcılık’ çelişkisi ve AKP

Devamını Oku
05.07.2022
Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Seçimler, şiddet, sağduyu ve hukuk

Devamını Oku
28.06.2022
Bastonların karizmatik sahipleri

Bastonların karizmatik sahipleri

Devamını Oku
21.06.2022
AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

AKP’nin politikalarındaki ‘ironi’

Devamını Oku
14.06.2022
Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Başarılı bir maratoncu, Kemal Bey...

Devamını Oku
07.06.2022
AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

AKP ve Türkiye’de köylünün ‘uyanışı’

Devamını Oku
31.05.2022
AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

AKP korkusu, sağı ve solu yakınlaştırdı mı?

Devamını Oku
24.05.2022
Tramvay da şık yayalar da...

Tramvay da şık yayalar da...

Devamını Oku
17.05.2022
Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Ulusallık, sosyal devlet ve kavram kargaşası

Devamını Oku
10.05.2022
AKP bütün gemileri yaktı mı?

AKP bütün gemileri yaktı mı?

Devamını Oku
03.05.2022
AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

AKP’nin ‘göçmen politikası’ mı?

Devamını Oku
26.04.2022
Türkiye nereye mi gidiyor?..

Türkiye nereye mi gidiyor?..

Devamını Oku
19.04.2022
‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

‘Arap Baharı’ndan sonra ‘Ukrayna Baharı’ (!) mı?

Devamını Oku
12.04.2022
Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Firavunlar, bastonlar, zeytin ağaçları ve tahıl ambarları

Devamını Oku
05.04.2022
Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Demokrasi, bireyin ve toplumun yararlarının örtüştürülmesidir

Devamını Oku
29.03.2022
Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Moskova-Batı arasında ip cambazlığı

Devamını Oku
22.03.2022
Karadeniz, Doğu Akdeniz, Körfez üçgeni

.

Devamını Oku
15.03.2022
Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Ukrayna nelerin turnusol kâğıdı oldu?

Devamını Oku
08.03.2022
Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Hastane odasından 28 Şubat haberleri

Devamını Oku
01.03.2022
Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Öz değerlerden Amerikancılığa ve nihayet siyasal İslama

Devamını Oku
22.02.2022
Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Beyrut, Kıbrıs ve Hatay’ın güneyi

Devamını Oku
15.02.2022
Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Türkiye’de ‘devletin özelleştirilmesi’

Devamını Oku
08.02.2022
Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Siyasal İslamın ‘kültürel egemenlik’ açmazı

Devamını Oku
01.02.2022
AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

AKP’nin ‘bozarak değiştirmek’ stratejisi

Devamını Oku
25.01.2022
Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Kaos ortamında seçime girerken olasılıklar ve Enes çocuk...

Devamını Oku
18.01.2022