Barış Doster

İstanbul seçiminin tekrarı nelere yol açacak?

08 Mayıs 2019 Çarşamba

Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesi, seçimin tekrarlanmasına hükmetmesi, siyasal, toplumsal, ekonomik ve diplomatik hayatımızda önemli sonuçlar doğuracak.
Siyasal açıdan, 1876’dan günümüze Meclis birikimi, seçim deneyimi olan ülkemizde, seçim sonuçlarına duyulan güveni zedeleyecek. Özellikle de yakın geçmişteki referandum ve seçimlerde, iktidarın az farkla elde ettiği başarılar, tartışmaya açılacak. Şaibeli biçimde anılmaya başlanacak. Yüksek Seçim Kurulu’nun yapısı, güvenilirliği, daha önce verdiği kararlar masaya yatırılacak. Yasalara, kurallara, kurumlara olan güven daha da azalacak.
Toplumsal açıdan, hiç istemediğimiz halde, gerilim daha da artacak. İktidar blokunun, rakiplerini düşman, seçimleri savaş olarak gören; yurttaşları geren; muhaliflerini ötekileştiren, dışlayan, düşmanlaştıran, şeytanlaştıran, hedef gösteren üslubuna bir müddet daha katlanacağız.
Ekonomik açıdan, Türkiye daha kırılgan hale gelecek. Türk Lirası’nın ABD Doları ve Avro karşısında değeri daha da düşecek. Üretimi, istihdamı, büyümeyi, kalkınmayı, ihracatı, yatırımı, gelir dağılımındaki uçurumu, vergi adaletini, yüksek teknoloji içeren mal üretip satmayı, işsizliğin ulaştığı boyutları, yüksek dış borcu değil, 23 Haziran’da yapılacak seçimleri ve sonuçlarını konuşacağız.
Diplomatik açıdan ise ülkemizin dış dünyadaki itibarı zarar görecek. Üye olduğumuz ve olmaya çalıştığımız örgütlerde elimiz zayıflayacak.

Bilinçli yurttaş, örgütlü toplum, demokratik siyaset
İstanbul’daki seçimlerin yinelenmesi kararına verilen tepkiler, ülkemizin demokratik birikimini, halkımızın demokratik olgunluğunu, siyasilerin demokrasi kültürünü göstermesi açısından da önemli. 1876 ve 1908 Meşrutiyet deneyimlerini yaşamış; Osmanlı’da Meclis-i Mebusan açmış; Milli Mücadele’yi 1920’de kurduğu Meclis yönetiminde kazanmış; emperyalizmi Meclis’e bağlı orduyla yenmiş; 1923’te cumhuriyetini ilan etmiş bir ulusun, bu birikimi yok sayılamaz. Hafife alınamaz.
O nedenle önümüzdeki süreçte Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Yasası’nın antidemokratik hükümleri daha çok gündeme gelecektir. Seçim sürecinin adil yarış ve eşit rekabetten uzak koşulları daha çok tartışılacaktır. Medyanın tutumu daha çok sorgulanacaktır. Yurttaşların, demokratik haklarını kullanmasının ve siyasete katılımının önündeki engeller, sınıfsal talepleri ve toplumsal mücadeleleri baskılayan düzenlemeler daha çok eleştirilecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik eleştiriler daha çok dillendirilecektir. Tüm bunlar için mücadele eden yurttaşlar, yorulsalar ve yıpransalar da, sonuçta Türkiye kazanacaktır. Unutmamak gerekir ki, tarihte her gelişme, bir mücadelenin ve birikimin ürünüdür.
Sözün özü; Hindistan’ın büyük lideri Mahatma Gandhi’nin dediği gibi, “Halk kendi kendini özgürleştiremiyorsa, özgürlüğü hak etmiyor demektir”.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları