Vicdani Ret Cüzdani Ret

Vicdani Ret Cüzdani Ret

18.11.2014 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sağmalcılar C-16 kaçakçılar koğuşunun, sakinleri yakınırlardı:
- Bizim burada yatmamız abes, bizim suçumuz ekonomik, karşılığı hapis olmamalı!
Devir Özal devriydi. Turgut Özal’ın pragmatik liberal bakışının sonucu olarak kaçakçılık, devleti ekonomik zarara uğrattığına göre karşılığı da ekonomik, yani para cezası şeklinde olmalıydı.
Parayı veren düdüğü çalar, sözü bizde kapitalizmden önce de yerleşikti sanırım. Aslında her şeyin bir fiyatının olduğunu anlatan bu deyiş, tam kapitalist zihniyetin ürünüdür.
Her şeyin paraya tahvil edilebilir metalar olması kapitalizmin ana motoru ve günümüz toplumunu vardırdığı noktadır.
Haklar bile artık paraya tahvil edilebilir ve edilmelidir de. Onun için her şeyin bir bedeli olmalıdır. Sağlığın, eğitimin, suyun, hatta nefes almanın bile.
Bu toplumlarda ne bedava eğitim vardır, ne bedava sağlık, ne bedava su, ne bedava soluk.
Bu mantıkla bakınca dünyaya, C-16’da bir süre ikamete mecbur edilmiş kaçakçılar da pekâlâ haklı görülebilirlerdi.

***

Olayı hatırlamamın nedeni, bedelli askerlik konusunun, bugünlerde bir kez daha ısıtılıp önümüze getirilmiş olması.
Her şeyin bedeli olduğu fikri egemen olunca, parası olmayanın askerlik yapması, olanın ise canı istemiyorsa, yapmayıp bedelini ödemesi fikri de hiç yadırgatıcı gelmeyebilir.
Buna çeşitli gerekçeler de bulunabilir. Hele hele son zamanlarda profesyonel orduya doğru yöneliş üzerine savların inandırıcılıkları artmıştır. Profesyonel orduya bedel ödeyerek katkıda bulunma fikri ilginçtir.
Zaten profesyonel ordularda görev alanlar, ön safta çarpışanlar, can verenler de yoksul çocuklarıdır genellikle. Profesyonel Amerikan ordusunun Irak’taki kayıplarının sınıfsal yapısı ibret vericidir.
Burada kayıp diyorum, dikkat ederseniz şehit değil. Çünkü profesyonel orduda savaşta can verince; bunun normal olarak iş kazası addedilmesi gerekir, şehitlik olarak nitelenmesi pek mümkün olmasa gerek.
Ama eğer toplumda fırsat eşitliğini savunuyorsanız, o zaman bütün bu savları bir kenara itersiniz.
Eğer çağdaş insanın insan olmaktan gelen kimi hakları olduğunu savunuyorsanız, askerlik yükümlülüğünün vatandaşlar arasında ırk, dil, din ve de sınıf farkı gözetmeksizin eşit paylaştırılmasını istemekle yetinmez, bedava sağlık, bedava eğitim konusunda da ısrarcı olursunuz.

***

Dikkat buyurursanız burada kutsal vatan hizmetinden falan söz ederek hamaset yapmıyorum.
Savaş bana pek kutsal bir uğraş gibi gelmiyor.
O yüzden de silah altına alınmayı kendi görüşlerine ve vicdanlarına sığdıramayanları anlıyorum. Çağdaş dünyada da artık onlar anlayışla karşılanıyorlar. Ve silah tutmayan öldürme talimi yapmayan, mermi ve bomba eğitimine katılmak istemeyenlere demokrasilerde, askerlik mükellefiyetinin eşitlik ilkesini de zedelemeden bir çözüm getirmeye çalışıyorlar.
Askerlik hizmetini bu nedenle yerine getirmek istemeyenlere “vicdani retçi” deniyor. İlk bakışta bizim toplumumuza ne denli ters gelirse gelsin, üzerinde biraz düşününce bunların davranışlarındaki etkenleri anlamak mümkün.
“Vicdani ret”çilere bu kadar ters bakan yasalarımız ve yöneticilerimiz, bedelini ödeyerek askerliği reddetmek isteyen “cüzdani ret”çilere karşı ne kadar da hoşgörülü.
Neden acaba?
Neden olacak, her şeyin bir bedelinin olduğu toplumda, para etmeyen tek şey vicdandır da ondan.
Vicdan bu toplumlarda neden para etmez derseniz, onun da cevabı açıktır:
- Çünkü vicdan insanın insan olmaktan gelen haklarını reddeden her şeyi bedele indirgeyip meta haline getiren düzene karşıdır da ondan.
Bütün bu nedenlerden “ ‘vicdanı ret’çilere evet, ‘cüzdani retçi’lere hayır!” diyorum.  

Yazarın Son Yazıları

İyi insan (19 Mart 2024)

İyi insan

Devamını Oku
19.03.2024
Laiklik nedir?

Laiklik nedir?

Devamını Oku
06.03.2024
Yıldönümü

Yıldönümü

Devamını Oku
03.03.2024
Aslında biliyorlar

Aslında biliyorlar

Devamını Oku
01.03.2024
Vatan nöbeti

Vatan nöbeti

Devamını Oku
27.02.2024
Daha neler olacak?

Daha neler olacak?

Devamını Oku
25.02.2024
Ali Sirmen yazdı...

Türkiye hâlâ laik mi?

Devamını Oku
23.02.2024
Mutluluk mecburiyeti

Mutluluk mecburiyeti

Devamını Oku
20.02.2024
İşin özü

İşin özü

Devamını Oku
18.02.2024
Tehlikeli kavga

Tehlikeli kavga

Devamını Oku
13.02.2024
Kader mi?

Kader mi?

Devamını Oku
11.02.2024
Biat etmeyene hayat yok

Biat etmeyene hayat yok

Devamını Oku
09.02.2024
AKP yanıltıyor

AKP yanıltıyor

Devamını Oku
06.02.2024
Monşer

Monşer

Devamını Oku
04.02.2024
Neler olmaz ki?

Neler olmaz ki?

Devamını Oku
02.02.2024
Ne aceleniz var?

Ne aceleniz var?

Devamını Oku
30.01.2024
Bir ittifak nasıl kurulur?

Bir ittifak nasıl kurulur?

Devamını Oku
28.01.2024
Lütfedilen bir yaşam

Lütfedilen bir yaşam

Devamını Oku
27.01.2024
Ali Sirmen yazdı...

CHP-İsveç-NATO

Devamını Oku
26.01.2024
İyi insan (24 Ocak 2024)

İyi insan

Devamını Oku
24.01.2024
İflas budur işte

İflas budur işte

Devamını Oku
23.01.2024
Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Sam amcamız bizi attaya götürüyor

Devamını Oku
21.01.2024
Sokak ve siyaset

Sokak ve siyaset

Devamını Oku
19.01.2024
Nasıl olacak?

Nasıl olacak?

Devamını Oku
16.01.2024
Zor günler

Zor günler

Devamını Oku
14.01.2024
Ali Sirmen yazdı

Türkiye’nin ekseni

Devamını Oku
12.01.2024
Yeni yerel yönetim

Yeni yerel yönetim

Devamını Oku
09.01.2024
Bir Kuvvacı dost

Bir Kuvvacı d

Devamını Oku
07.01.2024
Büyük çıkmaz

Büyük çıkmaz

Devamını Oku
06.01.2024
Din devleti

Din devleti

Devamını Oku
05.01.2024
Belliydi

Belliydi

Devamını Oku
02.01.2024
Aynı anıyı paylaşmak

Aynı anıyı paylaşmak

Devamını Oku
31.12.2023
Aynı vatanı paylaşmak

Aynı vatanı paylaşmak

Devamını Oku
29.12.2023
Durum

Durum

Devamını Oku
26.12.2023
‘Dostum Mozart’

‘Dostum Mozart’

Devamını Oku
24.12.2023
‘Anayasal kabahat!’

‘Anayasal kabahat!’

Devamını Oku
22.12.2023
Seçmenin tepkisi

Seçmenin tepkisi

Devamını Oku
19.12.2023
Bir garip patron

Bir garip patron

Devamını Oku
17.12.2023
Ali Sirmen yazdı...

‘Allah’ın gazabı’

Devamını Oku
15.12.2023
Hamas ve Kuvvacılar

Hamas ve Kuvvacılar

Devamını Oku
12.12.2023