İnsan doğada bir sapma mıdır?

03 Temmuz 2019 Çarşamba

İnsan dışındaki canlı dünyasına baktığımızda insanın sahip olduğu bazı kötü özelliklerin bu dünyada bulunmadığını görüyoruz.
Bunların başında cinayet işlemek, cana kıymak geliyor.
İnsan dışındaki canlı dünyasında cana kıymanın tek nedeni, beslenme gereksinimi, yanı sıra da kendini, ya da türünü korumak için savunmadır.
İnsan ise her türlü nedenle cinayet işleyebiliyor.
Nedensiz, ya da sadistçe güdülerle de cana kıyabiliyor.
İnsan dışındaki canlı dünyasında işkence yoktur.
İşkence gibi görülen kimi uygulamalar yine beslenme gereksinimiyle ilgili uygulanan kimi yöntemlerdir.
İnsan, kendi soyuna, yanı sıra da başka canlılara işkence uygulayan tek canlı türüdür.
Sadece bu iki kötü özellik bile, insanı bütün öteki canlılardan köklü biçimde ayırıyor.
Doğa kendi düzeni içinde yaşamını sürdürürken, insan soyu bu sürece de müdahale ediyor.
İklimleri bozuyor, hem bitki hem hayvan dünyasında türleri değiştiriyor, canlı ve cansız doğanın yasalarını, işleyişini, doğallığını altüst ediyor.

***

İnsan dışındaki canlı dünyasında çatışmalar, yine beslenme ve yanı sıra da üreme gereksiniminin karşılanması konularındadır.
Alçakça tuzaklar, ihanetler, dedikodu, iftira, yalan gibi sosyal kötülükler insan dünyasına özgüdür.
Bu özellikleriyle de insan, canlılar dünyasının en kötü, en tehlikeli, en korkulur türüdür.
Bu söylediklerime hümanist karşı çıkışları görüyorum.
Bilimde, sanatta, kültürde elde edilen başarıları yadsıyacak değilim.
Fakat insanın bütün başarıları sonuçta kendisi için, kendi türünün yararına değil mi?
Evren insan türü olmadan da vardı.
Doğa da insan türü ortaya çıkmadan önce vardı, varlığını sürdürmekteydi.
Doğa kendi yaralarını kendisi iyileştirecek yetenektedir.
İnsan ise kendi türüyle birlikte doğayı da yok eden ve giderek bu yok edişte bugün hiçbir canlı türünün sahip olmadığı ve olamayacağı olanaklara sahip tek canlı türüdür.
Hem kendisi, hem canlı ve cansız bütün varoluş için en tehlikeli, hatta tek tehlikeli canlı türü, insan dediğimiz bu türdür.
Bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde, bir insansı türden bugün insan dediğimiz canlı türünün ortaya çıkması, bana bazen ve gittikçe daha da çok, bir sapma, türsel bir sapkınlık olarak görünüyor.
İnsan hiç var olmasa, bu canlı türü ortaya hiç çıkmamış olsa, canlı cansız doğa ve bütün bir evren ne kaybederdi?
Belki hiçbir şey...

***

Bütün bir insanlık tarihindeki ve günümüzdeki akıl almaz, tüyler ürpertici kötülükleri, alçaklıkları, zalimlikleri bir arada düşündüğümde, insan dediğimiz ve benim de bir mensubu olduğum bu türe inancım, güvenim, sevgim, en temellerinden sarsılıyor.
Bilimde, kültürde, sanatta ulaşılmış olan bütün üstün başarılara karşın, kötülük insanın kimliğinde ilaçlara göre şekil değiştirerek, yeni kimliklere bürünerek yaşamaya devam eden alt edilemez bir mikrop gibi varlığını sürdürüyor.
İyilik, merhamet, özveri, kötülüğe karşı başarılar kazansa da onun bütünüyle üstesinden gelemiyor.
İnsan, hem kendisinin, hem canlı cansız varlıklarıyla doğanın, hem üzerinde var olduğu gezegenin en korkulur düşmanı olarak, kendini beğenmişliğin zirvelerinde var olmaya devam ediyor.
Bu böyle nereye kadar sürer, belli değil.

***

Kötülüğe karşı savaşımında iyiliğe elimden geldiğince destek olmaya çalıştım ve olmaya devam edeceğim.
Bu anlamda ve bu savaşımın sınırları içinde yılgın ya da karamsar da değilim.
Fakat bütün bilimsel açıklamaların ötesinde, türümüzün bütününü, varoluşunu sorgulamaktan; acaba insansıdan insan dediğimiz türe doğru böyle bir oluşum gerçekleşmemiş olsaydı, doğa, evren, bütün bir varoluş için her şey daha mı iyi olurdu diye düşünmekten de kendimi alamıyorum...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024
Atatürk kazandı 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları