Cumhuriyet’e Açık Teşekkür

07 Aralık 2014 Pazar

“Al gülüm, ver gülüm” yaptığımız sanılmasın; gazeteme hepinizin huzurunda içtenlikle teşekkür etmek istiyorum.
Medyanın büyük çoğunluğunun sesinin kısıldığı bir dönemde, birçok konuda olduğu gibi, yolsuzluk soruşturmasında da hepimize gurur veren bir dik duruş sergiliyor Cumhuriyet

***

Belki biliyorsunuz:
25 Aralık soruşturmasına dair “Arkadaş’ın Babası” başlıklı yazı dizimden sonra, bir açıklama-caydırma-yıldırma kampanyası başlatıldı.
İlkin, yazı dizisinde adı geçen hemen tüm şüphelilerden düzeltme, tekzip yazıları geldi.
Polis fezlekesinde birçok yolsuzlukta ortak oldukları iddia edilen isimler, ortak olmadıklarını kanıtlamak için, noktası virgülüne kadar aynı açıklamayı yollayarak adeta ortak olduklarını kanıtladılar.
Cumhuriyet, açıklamaları yayımlarken“Düzeltme Örgütü” başlığını kullandı.
Ona ayrıca düzeltme geldi.
Bunlar da yayımlandı.
Paniğin büyüklüğünü ve tekziplere olur veren mahkemelerin cömertliğini kanıtlamak için gazetenin dün verdiği rakamları kullanayım:
2013’te Cumhuriyet’te yayımlanan cevap ve düzeltme sayısı sadece 4…
2014 Haziranı’na kadar da 3 düzeltme gelmiş gazeteye…
16 Haziran’da, yeni yetkilere sahip sulh ceza hâkimlikleri kurulduktan sonra bir patlama yaşanmış.
Son 6 ayda İstanbul Adliyesi’nden gazeteye tam 13 cevap ve düzeltme kararı gelmiş. Buna ek olarak aynı hâkimlikler 17 adet de “İnternet yayınına erişimin engellenmesi” kararı vermiş.
Bu 30 karara yapılan itirazların 1’idahi kabul edilmemiş. Üstelik bu kararların hiçbirinde hukuksal gerekçe gösterilmemiş. Haberin neresinin yanlış olduğu belirtilmemiş. Sadece yollayanların ne kadar “saygın”, gazetenin ne kadar “yalancı” olduğu söylenmiş.
Dün, tamamen açıklamalara ayrılan sayfada şu ifade vardı:
“Gazetemiz tarihinde ilk kez, aynı gün 5 ayrı cevap ve düzeltme metnine birden yer veriyoruz.”

***

Sadece açıklama yollamakla kalmıyorlar tabii; soruşturma talepleri, dava dilekçeleri de yağıyor.
Benim de, gazetenin Hukuk Bürosu’nun da vaktinin önemli kısmı, düzeltmelere cevap yetiştirmekle, Çağlayan Adliyesi’nde ifade vermekle geçiyor.
Gerçeği yazmaktan korkmayan gazeteciler için yeni bir durum değil bu; fakat işin gazete boyutu farklı…
Bu tür baskılar karşısında günümüz medyasının genel tavrı, öncelikle yolsuzluklara dair haberleri koymamak, koyuyorsa budamak, budayamadıysa karşı görüşü öne çıkarmak, o da olmadıysa ve yazı yayımlanıp dava konusu olduysa suçu yazanın üzerine yıkmak, sonra da yazarı kovmak şeklindedir.
Bunun birçok örneği arşivlerdedir.
Cumhuriyet ise sadece kendi tarihine değil, basının bu karanlık dönemine de kaydolacak bir cesaretle yazarını, yayınını savunurken sorumluluğu üstleniyor.
Dün yaptığı gibi, mahkeme kararına uyarak gelen açıklamaları yayımlarken, hemen yanda bu düzeltmeleri düzeltiyor, cevapları cevaplıyor.
Şüphelilerin tümünün, aynı ihtarnameleri, tıpatıp aynı metinlerle göndermesindeki tutarsızlığa dikkat çekiyor.
Yalanlanan iddiaları doğrulayan fotoğrafı yeniden basıp “Bu fotoğraf gerçek değil mi” diye soruyor.
“Sonuna kadar haberlerimizin, muhabirlerimizin, yazarlarımızın arkasındayız” diyerek bize güç veren, diğer yayın kuruluşlarına ibret olan bir tavır sergiliyor.
Huzurunuzda bu tavrı nedeniyle gazeteme teşekkür ediyorum.
Siz okurken, biz yazarken ne kadar övünsek az.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları