Biri bizi öpüyor
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Biri bizi öpüyor

27.01.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sokağa çıkıyoruz. Tenimize soğuk çarpıyor. Banyoya giriyoruz. Yüzümüze su vuruyor. Dalgın yürüyoruz. Kulağımızı korna sesi tırmalıyor. Hep titriyoruz, irkiliyoruz. Titremek sanki kendine gelme eylemi. Beynin akılla yeniden buluşması.

Cuma akşamı depremle yerin altındaki hareketi hissettik. Kızılay Başkanı, “pamuk eller cebe” diye başlayınca yıllardır ödediğimiz “deprem vergisi”ni hatırladık. Şaşırmadık, “nereye gitti milyarlarca lira” diye soranlara, Boğaz’daki yalılarından yandaşlık yapanlar tepki gösteriyordu. Anlaşılmaz görünüyor ama titremek anlamanın ilk fiskesi gibi.

Sahi gerçekten bir “deprem vergisi” var mı? Yani, eski binaları onarmak ya da evi yıkılanlara el uzatmak için bir kumbarada para birikiyor mu? Yoksa “deprem vergisi” diye dilimize yapışan bir kandırmaca mı? Birileri, alın terimizin bir damlasına daha el koymak için depremi bahane mi ediyor?

Devletin sınıfsal tercihi

Bir zamanlar dünya meselelerini “o iş göründüğü gibi değil” diye anlatan aydınlar çoktu. “Altyapı, üstyapıyı belirler” diye başlayıp sözü ekonomiye getirirlerdi. Gözün karmaşık gördüğünü akıl berraklaştırırdı. Sosyal olayların ardındaki paylaşım kavgaları belirginleşirdi. Şimdi mumla arar olduk.

Ekonomi; sayılarla, “borsa düştü, dolar kalktı”larla anlaşılmazlaştırılıyor. Oysa ekonomi bir üretim ve nihayetinde ortaya çıkanı paylaşma hikâyesidir. Devlet de bu sürecin aktörüdür. 

Yol yapar, okul açar, doktor ya da asker maaşı öder. Kamu adına harcama yapar. Bunun için ise tabii ki kaynak yaratır. En kritik gelir, vergilerdir. Bu nedenle devlet olmak ile vergi toplamak neredeyse akrandır. Gelişmiş devletlerin kurallı bir vergi düzeni vardır. Gelişmiş yurttaşlık düzeninde de vatandaş üniformalıya “hepsi benim vergilerim sayesinde” diye seslenir.

Verginin kimden toplandığı ise devletin karakterini gösterir. Temsilcisi olduğu sınıfın elini kadife eldivenle sıkan vergi düzeni, karşısında olduğu sınıfın ensesine vurarak ağzındakini alır. 

Hepsi geçti dolaylı vergi kaldı

Dilimize dolanan “deprem vergisi” de aslında ardımızdaki parmak izinden başka bir şey değil.

26 Kasım 1999’da Resmi Gazete’de 4481 sayılı kanun yayımlanarak yürürlüğe girdi. Varlık sebebi, “17 Ağustos’ta ve 12 Kasım’da yaşanan depremin yol açtığı ekonomik kayıpları gidermek” olarak açıklanıyordu. 

Görüntüde hepimiz hepimiz için olduk. 2. maddesinde gelirlere ek vergi getiriyordu. 6. ve 7. maddesinde servete, emlak ve taşıt ek vergileri uyguluyordu. 8. ve 9. maddede  “özel iletişim ve özel işlem vergileri” ile “alo” diyene makbuz kesiyordu.

Aslında bir yandan herkese ek vergiler getirilirken bir yandan da yeni vergi türleri oluşturuluyordu. Sözde her şey deprem geçene kadardı. Çoğu da bitti. Ama kalıcı olan sıradan vatandaştan alınan dolaylı vergi oldu.

Deprem kumbarasının altı delikti. Bakanlığın açıklamasından öğrendik ki toplanan paralar genel bütçeye akıyor, “genel genel” harcanıyordu.

Depremle titreyen vatandaşa “deprem vergisi”nden kalan mısırın koçanıydı. Verdiği sayısız vergiye 20 yıl boyunca bir tane daha eklenmiş oldu.

Prada’ya az, tezeğe çok vergi

Masamın üstünde bir kitap duruyor. Geçen yıl bu zamanlarda çıktı. Ne zaman canımı sıkmak istesem açıp bakıyorum. Dr. Ozan Bingöl’ün “Vergi Sistemini Anlama Kılavuzu” hayatımıza giren vergileri, Ayşe Teyze’ye anlatır gibi anlatıyor. (Tekin Yayınları)

Kitaptan okuyorum. Asgari ücretli, maaşının yüzde 30-40’ını daha eline almadan kaybediyor. Ay sonunda ödediği vergiler, maaşının yüzde 42’si ediyor. Yani bir asgari ücretli 365 günün 128 günü vergi için çalışıyor. Vergiler öyle çok ki aylık 6 bin lira brüt maaş alan çalışanın eline ay başında ortalama 3 bin 900 lira veriliyor. Zam yılda bir kez, vergi dilimi artışı yılda 4 kez olabiliyor.

Bir cep telefonunun yüzde 41’i, bir litre benzinin yüzde 55’i vergi. 311 bin liraya satılan bir arabanın 211 bin lirası vergi.

Yattan, kotradan, gemiden elmastan, pırlantadan alınmayan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) doğalgazdan, benzinden alınıyor. Taksi plakası olan kişi otomobil için ÖTV ödemezken, limonatadan ya da tırnak törpüsünden ÖTV alınıyor. Hayatımıza 2002’de giren ÖTV’den sadece 12 yılda toplanan para ile 213 Osmangazi Köprüsü, 208 Avrasya Tüneli, 105 Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılabiliyor. Bu kadar vergiye rağmen vatandaşlar ancak akıl almaz paralarla geçebiliyor. 

1500 liraya aldığınız bir televizyonda sadece TRT bandrolü için 165 lira ödeniyor. TRT bandrolünün vergisi de olduğu için “verginin vergisi” de üstüne geliyor.

Doğalgaz, elektrik, su... 50 liralık suya karışan 5 ayrı vergi ve harç nedeniyle, fatura 90 lira geliyor.

Prada marka ayakkabı alırken yüzde 8 olan KDV, tezek alınca yüzde 18’e çıkıyor.  

5 şişe biranın 3 tanesi, paketteki 20 sigaranın 16 tanesi vergi olarak devlete ısmarlanıyor. Yüzlerce lira pasaport harcı veren vatandaş, yurtdışına çıkmak istediğinde 50 lira da “yurtdışına çıkış harcı” alınıyor.

Toplanan vergiler yandaşlara akıyor

Servetten alınan dışında, doğrudan vergiler kazançtan, dolaylı vergiler harcamalardan alınıyor. 100 liralık verginin 55 lirasının sadece ÖTV ve KDV’den toplanması durumu özetliyor. Türkiye’de vergi sistemi dolaylı vergilere dayanıyor. Bu da “çoktan az, azdan çok” verginin alındığı, vergi yükünün sıradan vatandaşın üstüne bindirildiği bir sistem doğuruyor. Son kertede seçimini zenginlerden yana kullanan hükümetler; bizi vergilerle dövüyor, seviyor, öpüyor.

Yalnız bu kadar mı?

Mesele “Kızılay’a 10 lira yardım” değil ki...

Son yıllarda hem halktan toplanan vergiler hem de kamu harcamaları birlikte artıyor. Elbette müteahhitlere dağıtılan ihaleler de, yandaş medyanın finanse edilmesi de, vergilerden toplanan paralarla sağlanıyor. İşte bu yüzden asla vergileri sormamızı, konuşmamızı, sorgulamamızı istemiyorlar. Depremin bile, sıradan vatandaşın cebinden para alınıp birilerine aktarılması için bahane kılındığını görmeyin, diyorlar. Hükümetlerin devleti yoksula karşı ekonomik zorbalık için kullanmasına itirazı kabul etmiyorlar. “Bu köprüyü ben yaptırdım ben neden geçemiyorum” diye sorulmasını fesatlık sayıyorlar. Maaştan, faturadan, fişten peşin vergi alan devletin; sadece AKP döneminde 10 kez çıkarılan afla büyük balıkları kaçırması görülmesin istiyorlar.

Ey Türk, titre ve vergine dön!

Yazarın Son Yazıları

İddianame aşamasında bir anda dosyadan çıkan fezleke!

İnsan ne anlatırsa anlatsın ancak eylemiyle anlaşılır.

Devamını Oku
18.12.2025
Askerlerin 175 milyonu nereye gitti

“Senin” dediklerinin akıbetini sorunca senin sandığının senden ne kadar uzakta olduğunu görürsün.

Devamını Oku
15.12.2025
Ne olduğunu görmüyor musunuz?

Her “Bak” dediğimizde gözler kapanıyorsa işaret ettiğimizi gösterebilir miyiz?

Devamını Oku
11.12.2025
Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025