Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

16.04.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

1915’in yüzüncü yıldönümünün hele nisan ayının zorlu geçeceği belliydi. Papa’nın açıklamasının ardından Avrupa Parlamentosu’nun alması beklenen karar Ermeni meselesini tekrar gündeme oturtuyor.
1915’te yaşananlar yoldan çıkmış bir tehcir mi, insanlığa karşı suç mu, soykırım suçu mu senelerdir tartışılıyor. Tartışılmasında da fayda var. Hem tarihi, hem siyaset bilimini, hem hukuku, hem uluslararası ilişkileri ilgilendiren bir konunun tartışılmaması başlı başına bir tuhaflık olurdu. On yıllar boyunca bu tuhaflığı yaşadık. Böylelikle memleketimizde olanları soykırım olarak niteleyen de soykırımı reddeden de hazırlıksız yakalandı. Bırakın olanın nasıl niteleneceğini ne olduğunun dahi kamuoyunun genelinde konuşulmaya başlanması şunun şurasında üç beş senenin işi.
Çok boyutlu bir konudur ve bir gazete köşesinde değerlendirilemeyecek kadar karmaşıktır. Ancak yurtdışında “soykırım değildir”, yurtiçinde de “soykırımdır” diyenlerin ifade özgürlüğü sağlanmazsa bir yere varılamayacağı da aşikâr.
Daha ileride mevzunun hukuki kısmından bahsetmek kaydıyla işin başka bir kısmının aklımı kurcaladığını ve doğrusu rahatsız ettiğini söylemem lazım.
Ne vakit bu “soykırım” bahsi açılsa bir devletli çıkıp Türkiye’deki vatandaş olmayan Ermenileri konu ediyor.
Kimi “kaçak Ermenileri” sınır dışı edelim diyor, kimi “bizde Ermeniler var ha” diye çıkışıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı da Avrupa Parlamentosu “Ermeni meselesinde” karar arifesindeyken geleneği bozmadı ve dedi ki:
“Ülkemizde 100 bin vatandaş olmayan ve olan 100 bin Ermeni var. Acaba onlarda kaç tane var. Bizim ülkemizdeki Ermenilere karşı ters ve olumsuz bir tavrımız oldu mu? Vatandaş olmayanları deport edebilirdik ama etmiyoruz.”
Memleketimizde bulunan ve mesela çocuklara bakıcılık yapıp inşaatlarda çalışan Ermenistan’dan gelen Ermenilerin Brüksel’deki Avrupalı parlamenterlerle ne ilgisi var?
İnsanları sadece etnik kökenleri nedeniyle bir siyasi tartışmada rehin almanın, aba altından hem de “tehcir etmenin” Frenkçesi olan “deport” ifadesini göstermenin her şeyi geçtim “devletin resmi tezlerine” dahi ne faydası olabilir?
Ya dünyanın nüfusuna kıyasla en büyük diyasporalarından biri olan ve bunun da sebebi olarak 1915’te olanları gösteren bir halk için “sizde kaç Ermeni var” demenin ne anlamı var?
“Bizde 100.000 Ermeni var, sizde kaç tane var da Meclis’inden soykırım şeyi çıkartıyorsun koçum” diye babalanmanın çirkinliğini geçelim, “resmi devlet tezlerine” zararı da pek çok.
ABD’de hem de Obama’nın ifadesine göre bir buçuk milyon Ermeni var. Fransa’da ise yarım milyon. Rusya’da ise iki buçuk milyon olduğu ileri sürülmekte.
İşi “benim cebimde şu kadar Ermeni var”a getirecek ve insanları masaya sürülecek kumar fişi gibi görecek kadar kendinizden geçmiş olabilirsiniz. Bari kendinizden geçmeniz, amaçlarınıza hizmet etse.
Bu sadece kendi kendine bir kendinden geçme. Tek faydası da kendinden geçmenin kendisine.
Uluslararası hukuka göre bir devletin cumhurbaşkanının açıklamaları devletinin açıklamaları demektir. Bir devleti bağlar.
Bu da bizim büyük çaresizliğimiz.
İnsan bir açıklamayı eleştirmeden ya da desteklemeden önce onun en azından asgari mantık kurallarına riayet etmesini bekliyor.
Demek ki insan Erdoğan rejiminden çok şey bekliyor.  

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018