Rusya ile ‘yeni’ Ortadoğu

24 Eylül 2015 Perşembe

Ortadoğu’da dengeler yeniden değişiyor. “Stratejik Derinlik”, “Osmanlı restorasyonu” hayalleri kuranlar silikleşirken Rusya’nın varlığı dengelerin merkezine doğru yoğunlaşıyor.

Yeni güçler matrisi ve yalnızlaşma
Daha bir yıl öncesine kadar, Suriye’ye bakınca iki rakip eksenin varlığı kolaylıkla görülebiliyordu: ABD-Türkiye-Körfez ülkeleri ve Rusya-Suriye-İran (ve Hizbullah). Rivayete göre de Ukrayna iç savaşından sonra Rusya giderek yalnızlaşıyordu... AKP Türkiye’si ise tarihin akışının doğru yanındaydı.
Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’daki “terörizme karşı, AKP’yi tek başına iktidar yapın” temalı mitingde yaptı konuşmada, herkesin “bize”, tarihi yürüyüşümüze karşı olduğundan yakınması, şimdi, aslında AKP Türkiye’sinin yalnızlaşmış olduğunu düşündürüyor.
Buna karşılık, bir yılda, Rusya ile Mısır,Ürdün, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, arasında hızlanan diplomatik trafik, Mısır, Rusya ve Çin’in ilk kez birlikte düzenlediklerini deniztatbikatı, pazartesi günü İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Moskova ziyareti, Rusya’nın yalnızlaşmak bir yana, Ortadoğu’da bir çekim merkezi olmaya başladığını düşündürüyor.
Rusya, Suriye’nin kimyasal silahlardan arınması sürecine, sonra da İran’la Batı arasındaki nükleer anlaşmaya aracılık etti. Suriye’ye yapmaya başladığı askeri yığınak, Rusya’nın adeta bu ülkenin hava sahasını sahiplenmesine, ülkenin geleceği üzerinde en önemli kolaylaştırıcı konumuna yükselmesine olanak sağladı. Rusya’nın Suriye’deki askeri kapasitesi, onu “İslam Devleti” karşısında, ABD merkezli etkisiz koalisyona karşı yeni bir koalisyon çağrısı yapacak konuma getirdi.
Bu sırada, ABD, İngiltere ve Avrupa ülkelerinin, Suriye’de “önce Esad gitsin”, noktasından, AKP Türkiye’sinin itirazlarını yok sayarak, “Geçiş sürecinde, belirsiz bir süre daha Esad iktidarda kalabilir” noktasına geldikleri görülüyordu.
 
‘Yeni Ortadoğu’
Rusya’nın, hem Şii İran’la hem de Sünni Körfez ülkeleriyle ilişkileri, hem de İsrail’in güvenliği konusundaki hassasiyeti, onu hem Şii-Sünni hem Arap-İsrail hem de İran-İsrail sorunlarında, herkesin konuşabileceği, olumlu bir aracı konumuna getirmeye başladı. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun pazartesi günü gerçekleşen Moskova ziyareti sırasında Rusya’dan, Hizbullah ve Esad rejimi konusunda birçok güvence almış olması da Rusya’yı, güvenilir bir ortak, sorumlu bir oyuncu, etkili bir güç olarak Ortadoğu’da üstlenmeyi amaçladığı role biraz daha yakınlaştırdı.
Rusya’nın Suriye hamlesinin, Ortadoğu’da yeni ağırlık merkezi olma projesinin arkasında, en az üç eğilimin daha olduğu söylenebilir: (1) Rusya’nın silah, sivil nükleer enerji sanayilerine yeni müşteriler bulmak, bölge ülkelerinin ihracatını ve yatırımlarını çekmek. (2) Ortadoğu’daki etkisinden yararlanarak başka bölgelerde güç yansıtmak; (3) Akdeniz’deki varlığını güçlendirmek (Foreign Affaires, 16/09)
Tüm bu gelişmelere bakınca, “Yeni Ortadoğu’da” ABD’nin etkisinin zayıflamaya devam ettiğini, Putin Rusya’sı etkin bir konuma yükselirken İsrail ve diğer bölge ülkelerinin kendilerini bu gelişmeye göre ayarlamaya başladığını, AKP Türkiye’sinin ise “stratejik derinlikte” boğulduğunu görüyoruz.
The Time of Israel gazetesindeki “Esad çağırırsa Çin de Suriye’ye asker gönderebilir” başlıklı bir yorum da, AKP Türkiye’sinin sorunlarının artmaya devam edeceğini düşündürüyordu. Makalenin yazarı Lin, “Çin Suriye’ye gelebilir” çünkü “ulusal güvenliğini tehdit eden Uygur teröristleri, Türkiye’nin desteklediği Fetih Ordusu isimli yapının içinde örgütleniyorlar.”... “Uygur teröristler Suriye’deki üstlerinden Çin’e yönelik bir saldırı hazırlığı içindeler”... “Erdoğan bu teröristler aracılığıyla Çin’e karşı bir vekâlet savaşı yürütüyor” diyor. Hâlâ meşru bir devlet olan Suriye’nin Çin’i davet etmesi durumunda, Çin’in Suriye’ye gelmesi uluslararası anlaşmalarla çelişmeyecekmiş.
Yeni, çok karmaşık bir Ortadoğu şekilleniyor, Ortadoğu’da etkin olmak amacıyla, Türkiye’nin geleneksel dış politikasını çöpe atan AKP rejimi, bu şekillenmenin dışında ve dışlanmış durumda kalıyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları